2011 ve 2012'de kış yok

Kuzey bölgesindeki atmosferik sistemde saptanan "soğuk hava kaçağı", Kuzey Avrupa'yı buza kesti.. Ama Türkiye ise bu değişimden "ılıman kış" biçiminde etkilendi. Bilimciler, sistemin Avrupayı ilk kez böylesine kesintisiz etkilediğine dikkat çekiyor ve 2011-2012 kışının da soğuk geçme olasılığının yüksek olduğunu belirtiyor..

Yayınlanma: 21.01.2011 - 08:41
Abone Ol google-news

Avrupa çapında havaalanlarının kapanmasına, yüzlerce trafik kazasına ve donma sonucu ölümlere sebep olan mevcut ağır kış koşullarının ve sıfırın altında seyreden hava sıcaklıklarının olası nedenlerinden biri de küresel ısınma. Bazı iklim bilimciler Arktik (Kuzey Kutbu ve çevresi) bölgesinde erimekte olan buzulların, Atlantik ve Arktik basınç sistemlerinin de etkisiyle soğuk havayı güneye doğru ittiği kanısında. Avrupa’nın kuzeyini donduran sistemler, Türkiye’de kış mevsiminin ılık geçmesine neden oluyor.

Avrupa’daki soğuk hava genellikle NAO (North Atlantic Oscillation- Kuzey Atlantik Salınımı-KAS) adıyla bilinen bir meteorolojik sistemle ilişkilendirilir, ancak dünyanın önde gelen bir iklim bilimcisine göre, halihazırdaki şartları pekiştiren, Barents-Kara Denizi’ndeki buzulların seviyesindeki düşüklük.

Barents Denizi ile Kara Denizi’nde (Kara Sea) deniz yüzeyini kaplayan buzulların seviyesindeki düşüklük, bugünlerde 2005 ve 2006’da yaşanan sert kışlarda kaydedilen rekor seviyeye yaklaşıyor.

Geçen ay yayımnlanan yeni bir araştırma, Norveç ve Rusya’nın kuzeyindeki Barents-Kara Denizi’ndeki deniz yüzeyi buzullarının azalmasıyla, Avrupa’nın tamamında 2005 ile 2006 arasındaki gibi, sert kışların yaşanması olasılığı arasında bir ilişki olduğunu ortaya çıkartıyor.

Söz konusu araştırmayı, Almanya’daki Postdam İklim Değişimi Araştırmaları Enstitüsü’nden iklim bilimci Vladimir Petoukhov ve ekibi yürütüyor. Petoukhov, “Okyanuslarda su sıcaklıklarının artmasının neden olduğu deniz buzullarının azalması durumu, Avrupa ve kuzey Asya’da çok soğuk kışlar yaşanması olasılığını üçe katlayabilir” diyor.

Buzullarda edime 2005-2006 düzeyinde

Petoukhov, 2 Aralık 2010’da Reporting Climate Science.com isimli sayfasında konuyla ilgili görüşlerini şöyle dile getirmişti: “Daha dün Barents-Kara Denizi’ndeki deniz buzullarını kontrol ettim ve çok aşağı seviyelerdeydi. Neredeyse 2005 -2006 kışı kadar azalmıştı.”

Tipik olarak, kuzey Avrupa’nın soğuk havaları KAS ile bağlantılıdır. KAS, Azorlar üzerinde bulunan yüksek basınç ile İzlanda üzerindeki düşük basınç sistemlerinden oluşur. Yüksek ve alçak basınç arasındaki fark büyük ise pozitif evreye girilir. Bu durumda sıcak hava kuzeye doğru çekilerek Arktik havayı yüksek enlemlere hapseder. Sonuçta Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupa’da kışlar daha ılık geçer. Ancak halihazırda, Azorlardaki yüksek basınç ile İzlanda üzerindeki alçak basınç arasındaki fark az olduğu için negatif evrede bulunuyoruz. Bu da daha soğuk havanın Arktik bölgeden kaçmasına yol açar.

Petoukhov’a göre, KAS’ın negatif fazı denilen durum, Kasım ayının ikinci yarısında özellikle güçlüydü. Kuzey Atlantik atmosferik değişkenliğinin baskın hali KAS’dır; başka bir deyişle yıl boyunca mevcuttur ama özellikle de kışın öne çıkar. Basınçlar arasındaki farklılık, rüzgârları ve hava cephelerini tetikler.

KAS ile buzullardaki erime birbirini besliyor

KAS ile Barents-Kara Denizlerindeki buz çekilmesinin yarattığı iki etkiyi birbirinden ayırmanın zorluğuna dikkat çeken Petoukhov, “Kasım ayının ikinci yarısında KAS güçlü bir negatif faza girdi. Yüksek Azor basıncı ile düşük İzlanda basıncı arasındaki fark çok küçüktü. Bu durum soğuk kışlara davetiye çıkartır. Barents-Kara etkisine bile gerek bırakmaz.. Kanımca hem KAS, hem de Barents-Kara deniz buzu etkisi şimdiki durumu yaratmada rol sahibi. Her iki etki aynı anda, hem de birbirlerini besleyerek çalışıyor.”

Petoukhov’un, Journal of Geophysical Research’de Kasım ayında yayımlanan bir araştırmasına göre, Doğu Arktik’deki deniz buzullarındaki azalma, okyanusta ısı kaybına ve neticesinde alt atmosfer tabakasının ısınmasına yol açar. Bu da, atmosferik sirkülasyon anormalliklerini tetikler. Sonuçta kuzeydeki kıtaların tamamı soğuk havanın etkisi altına girer. Kıtasal ölçekte, normalde beklenmeyecek şekilde, kış aylarında ortalama -1.5 derece soğumalar yaşanabilir.

2005 -2006’da soğuk Avrupa kışı döneminde, Norveç ve Rusya’nın kuzeyindeki Barents-Kara Denizi’ndeki buzullarda şiddetli bir azalma olduğu ve buzul örtüsünü kaybeden deniz yüzenin çok soğuk ve rüzgarlı Arktik atmosferine bol miktarda sıcak hava kaçırdığı gözlemlendi. Anlaşılan şu ki, Barents-Kara Denizi üzerindeki havanın ısınması Avrupa’yı kasıp kavuran soğuk kış rüzgârlarının gelmesiyle bağlantılı.

Kış dönemi atmosferik dolaşımının görece hassaslık analizi için araştırmacılar, bir genel dolaşım iklim modeli geliştirdiler ve modelde, doğu Arktik deniz yüzeyi buzul örtüsünü %100 örtüden %1 örtüye kadar gitgide azalttılar. Simülasyonlar gösterdi ki, buzul örtünün çekilmesiyle birlikte doğu Arktik’te, yani Barents-Kara üzerinde alt-troposfer* tabakasının ısınması, Kuzey Kutup Denizi’nde çok güçlü bir antisiklonik anomali doğuruyor; beraberinde kuzey kıtaları üzerinde sıra dışı, doğu yönlü adveksiyon** ve bunu izleyen soğuma getiriyor. Kutup altı ve kutup bölgelerindeki atmosferik dolaşımın farklı rejimleri arasında ani geçiş olasılığı da artıyor.

Sert kışlar antik salınımın etkisi

Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi’nin (NOAA) en son verilerine göre, Arktik Salınım (AS) olarak bilinen Arktik basınç sistemi geçen günlerde olağanüstü şekilde negatif tarafta kaldı. Bu durum, ilgili Atlantik basınç sistemi tarafından yaratılan bir “açık kapı”dan soğuk hava çıkışına sebep oluyor.

Arktik Salınım (AS), Kuzey Kutbu’ndaki yüksek basınç sistemi ile daha aşağı enlemlerdeki düşük basınç sistemini birbirine bağlıyor. Negatif faz denilen durumda kalındığında, daha fazla miktarda soğuk kutup havası güneye itiliyor. Aylık AS indeksi 4 ay boyunca ardarda negatif fazda kaldı. Ancak halihazırdaki dondurucu şiddetli rüzgarın en önemli tetikleyicisi negatif fazın yüksek değeri. Hatta son günlerde bu öyle uç bir değere ulaştı ki, endeksi -4’e kadar olan NOAA grafiklerinden dışarı taştı.

KAS ile AS sistemlerinin basınçları arasındaki fark, sıcak tropikal havanın daha soğuk kutup havasıyla buluşmasının ne kadar güneyde ya da ne kadar kuzeyde gerçekleşeceğini belirliyor. Halihazırda yüksek Azor ile düşük İzlanda basınçları arasındaki fark görece olarak düşük, ki bu da tropikal havanın daha güneyde kapana kısılması demek oluyor. İşte bu hal KAS soğuk kutup havasının güneye akacağı “kapı”yı devamlı açık bırakıyor.

Soğuk kışlar sürecek mi?

Olağanüstü şekilde negatif olan AS ve uzun dönem negatifte kalan KAS birlikteliği Avrupada’ki soğuk havanın şiddetini ve süresinin uzunluğunu belirliyor. KAS’ın negatifte kalması eşi benzeri görülmemiş şekilde 15 aylık kesintisiz bir seyir arz ediyor. Önceden en uzun kesintisiz dönmeler 1968-69’da 9 ay ve 1962-63’de 6 ay olmuştu.

Benzer durumlar 1968-69 kış aylarında kuzey yarıkürede hakimdi ve Kuzey Amerika ve kuzey Avrupa’da çok şiddetli bir kış yaşanmıştı. Aynı şekilde 1962-63 döneminde de kuzey Avrupa soğuktan donmuştu. 1942 kışında II.Dünya Savaşı sırasında benzer koşullar sayesinde Sovyetler Nazi istilacıları yenmişti. 1969’dan beri ilk kez böylesine kesintisiz anomali dönemi geçiriliyor. Önceki yıllardaki koşulların tekrarlaması durumunda kuzey yarıkürede 2011 yılında da çok sert bir kış yaşanması olasılığı çok yüksek.

Türkiye'de durum ne?

Türkiye’de şu güne dek Avrupa’nın kuzeyindeki dondurucu soğuklara karşın, oldukça yumuşak bir kış yaşanmakta. Bu durumun önümüzdeki günlerde de devam edip etmeyeceğini İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı ve İTÜ Afet Yönetim Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof.Dr.Mikdat Kadıoğlu’na sorduk.

Kadıoğlu daha önümüzde şubat ve mart gibi soğuk geçmesi muhtemel iki ay olduğuna dikkat çekerek, “Bu kışı fazla üşümededen geçireceğiz” demek için erken olduğunu, genellikle en soğuk günlerin şubatta yaşanabileceğini söyledi.

Kadıoğlu, özellikle aralık ve ocak aylarında yeterli yağışın olmamasından hareketle, tüm kış mevsiminin böyle geçmesi durumunda, yaz aylarında kuraklık yaşayabileceğimiz uyarısında bulundu. Kadıoğlu’na göre, yağış azlığı Türkiye’nin her yeri için geçerli. Aralık ve ocak ayındaki kaybımızın önümüzdeki aylarda telafi edilmesi, yaz kuraklığını biraz hafifletebilir.

Oysa ÇOMÜ (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi) Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesi ve iklim bilimci Prof. Dr. Murat Türkeş, bu yıl ılıman bir kış geçireceğimizi öngörüyor.

Kış yağışlarının olduğunu, ancak sıcaklıkların çok düşük olmadığını dile getiren Murat Türkeş, Türkiye’nin kış döneminde KAS ve AS etkisine girdiğini, bunun dışında daha alt düzeyde Akdeniz Salınımı’nın de etkisinin hissedildiğini söyledi. Türkeş bu durumu şöyle açıkladı.

“Türkiye 2008 yılından bu yana Akdeniz Havzası ve Kuzey Atlantik Salınımı’nın negatif evresinin etkisi altında.Yani Kuzey Atlantik ve Akdeniz kökenli orta enlem ve Akdeniz siklonlarının etkisinde kaldı. Klimatolojik olarak bu yıl nemli, ılıman bir kış geçiriyoruz. Son iki yılın ve uzun süreli kış mevsimindeki değişimlere bakarak bunu söyleyebiliriz. Bu yılın böyle tamamlanacağını düşünüyorum.‘’

Peki, artık Kuzey Avrupa esas olarak aşırı soğuklarla birlikte mi yaşayacak önümüzdeki yıllarda da? Yukarıda sözü edilen ve soğuk havanın Kuzey Avrupanın üzerine kaçmasına neden olan “Açık Kapı”nın önümüzdeki yıl da süreceğine işaret ediliyorsa, 2011 kışının da Avrupa üzerinde daha sağuk geçeceği kestirimlerinde bulunuluyorsa..

Aynı sistem gereği, Türkiye’yi 2011-2012 döneminde de, bu yılki gibi ılıman bir kış bekliyor çıkarsması yapılabilir.

Önümüzdeki iki ayda yağış olmazsa yaz kurak geçecek.. Ancak aynı tehlike 2012 Türkiyesi için de geçerli olcak demektir!

*Troposfer: Atmosferin yere temas eden en alt katıdır. Gazların en yoğun olduğu kattır. Kalınlığı kutuplarda 6, ekvatorda 16 km. civarındadır ve mevsimlere göre değişiklik gösterir.

**Adveksiyon: Bir şeyin bir yerden başka bir yere nakli, gittiği bölgede bahis konusu değerin farklı olması sebebiyle, dikey ya da yatay hareket eden bir hava kütlesinin bir özellik değerinin değişime uğraması; mesela sıcak hava kütlesinin soğuk bölgeye gitmesiyle sıcaklığının değişmesi.

Kaynak: http://www.reportingclimatescience.com/news-stories/article/extremely-negative-arctic-oscillation-compounds-europes-severe-winter.html


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler