"Anayasa ile ilgili tartışmamak lazım"

TBMM Başkanı Köksal Toptan Haşim Kılıç'ın Anayasa'nın değiştirilemez 4 maddesini tartışmaya açmasını "bu konuda tartışmalara girmemek lazım" şeklinde yorumladı. Toptan Alevi sorunlarına da değindi ve "Alevi kültürüne çok şey borçluyuz" dedi. Köksal Toptan mecliste bulunan DTP konusunada değindi ve 'onları millet getirdi, buradan birileri gönderecekse yine millet gönderecek" dedi.

Yayınlanma: 13.11.2008 - 10:14
Abone Ol google-news

TBMM Başkanı Köksal Toptan, katıldığı bir televizyon proğramında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın Anayasa'nın değiştirilemez ilk 4 maddesinin tartışmaya açılabileceğine yönelik bir beyanat vermesi konusunu değinen Toptan şöyle konuştu:  ''Sayın Haşim Kılıç, yaklaşık 17-18 yıldır Anayasa Mahkemesi'nde bulunuyor. Böyle bir şeyi, belki bilimsel olarak ortaya koyabilir. Şahsi düşüncemi soracak olursanız, Anayasanın değiştirilmesi teklif edilemez 1, 2 ve 3'üncü maddeleriyle ilgili tartışmalara girmemek lazım. Özellikle Cumhuriyetin temel niteliklerini değiştirecek davranışlardan herkesin özenle kaçınması gerekir. Çünkü onlar bizim devletimizi var eden temel unsurlardır. Cumhuriyetimizi var eden temel niteliklerdir. Onlardan vazgeçmememiz söz konusu olmaz. O nedenle onları tartışmaya açmamak lazım. Açmanın da pek fazla faydası yok. Oralarda meydana gelecek tartışmalar yeni bunalım ve buhranları meydana gelir. Çok şükür ki Türkiye, her şeyi tartışan özgür bir ülke. Bu gibi konuları bile tartışıyor. Fikirlere katılmasak bile fikirlere tahammül etmemiz lazım. Kim söylerse söylesin, her düşüncenin karşısında saygıyla eğilmemiz lazım. Katılırız, katılmayız, inanırız inanmayız o başka bir konu. Bizim düşüncemizin tersini söyledi diye karşımızdakini düşman edemeyiz. Mümkün olduğunca sorunları azaltalım.''


"Alevi kültürüne çok şey borçluyuz"

TBMM Başkanı Toptan, son gazi Mustafa Şekip Birgöl'ün nereli olduğunu dahi bilmediğini belirterek, bu konudaki duygularını ''Topyekün olarak ayaktayız. Alevi olsa ne fark eder ki. Alevi kültürü olmasa Anadoluda dil birliğini koruyamazdık. O nedenle Alevi kültürüne çok şey borçlu olduğumuzu ifade etmemiz lazım'' sözleriyle dile getirdi.

Toptan, Alevi yurttaşların hükümet, devlet tarafından makul görülen taleplerini oturup konuşmak, sorun gibi görünen konuları tartışmak ve çözüm bulmak gerektiğini belirterek, ''Hepimiz birbirimizi tamamlıyoruz. Alevi kültürü olmasaydı, belki Türkçeyi kaybederdik. Sorunları da çözeceğiz. Toplumun görevlerinden biri de bu. Herkesin sorunları var. Bunlar haklı söylenebiliyor olması önemli, karşılık bulması, tartışılması önemli. Bunlar sağlandıktan sonra çözüm buluruz. Barikayı hakikat, müsademeyi efkardan doğar, yani doğru sonuçlar, fikirlerin çatışmasından doğar. Bunun gereğini yerine getirdikten sonra sorunları çözeriz'' diye konuştu.

 

"Türk halkının laiklikle bir sorunu yok"

Toptan, laiklikle ilgili soruları da cevaplandırdı. Toptan, ''Türk halkı, laiksizmi sevmiştir, benimsemiştir. Türk halkının laiklikle bir sorunu da yoktur. Türkiye'de bir yaşam biçimine dönüşmüştür. Türkiye, böyle bir gelenekten geliyor'' dedi.

Osmanlı Devleti'nin bir din devleti olduğunu, uygulamalarına bakıldığında başka dinlere karşı engin bir hoşgörü bulunduğunu kaydeden Toptan, İstanbul'da 3 semavi dinin mabetlerinin yan yana olduğunu anımsattı.

Toptan, ''AK Partililer, sizin de beyninizi yıkamıştır? Bunlar şeriatı getirecek, bizi karanlığa götürecekler. Sizi onun için Meclis Başkanı yaptık, haberiniz yok mu?'' sorusu üzerine konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Yok, yok... Türkiye ana rotasından kesinlikle sapmaz. Türk halkının laiklikle ve cumhuriyetin temel nitelikleriyle hiçbir ihtilafı yoktur. Türk halkında engin bir hoşgörü vardır, karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı ilişkiler vardı. Meclis de bunların birleştiği yerdir. Tartışmadan daha doğal ne olabilir. Tartışa tartışa, sonunda doğrusunu bulan bir milletiz. Herkes cumhuriyetin temel nitelikleri konusunda samimi ve içtenlikle davranıyor ama biz açık toplumuz. Halkın belli kesimlerinde marjinal düşünceler de olacak onlara da saygı göstermek lazım. Türkiye'de bunun sağında solunda çeşitli ekstremlerde; bunların toplamdaki oranlarının yüzde 5'leri hatta yüzde 10'ları geçtiğini kesinlikle söyleyemeyiz.''

 

Anayasa Mahkemesi'nin başörtüsü kararı

TBMM Başkanı Toptan,  Anayasa Mahkemesi'nin başörtüsü kararına ilişkin ''Ben türbanla ilgili bir Anayasa değişikliği yapılmasına taraftar değildim. Ama yapılan bu türban değişikliğinden sonra Anayasa Mahkememizin verdiği kararı kesinlikle doğru bulmuyorum. Meclisin yetkilerine bir müdahale olarak yorumluyorum'' diye konuştu.

 

"Teröristlerin başı mecliste"

Toptan,katıldığı bir televizyon programda gündemdeki konuları değerlendirdi. Program sunucusunun, ''Milletin Atatürk'ün koltuğunda oturuyorsunuz ama milletin arasında bölücülük çıkaranları barındırıyorsunuz, atsanıza DTP'yi oradan'' demesi üzerine Toptan, ''DTP'li arkadaşlar milletin oyuyla seçilerek gelmiş buraya. Madem atacaktık niye getirdik. Bu meclis, renkli haliyle çok çeşitli fikirleri temsil ediyor. Bu, Türkiye için büyük bir şanstır'' diye konuştu.

Meclisteki siyasi temsil oranının yüzde 85'e ulaşmış durumda bulunduğunu belirten Toptan, şunları söyledi: ''Ben de DTP'li arkadaşların pek çok davranışlarını tasvip etmiyorum. Eleştirileri yüzlerine karşı söylüyorum. Ama millet getirdi, buradan birileri gönderecekse yine millet gönderecek. Buna bizim karar vermemiz mümkün değil. Haklarında açılmış dava var. Hepimiz yargı kararlarına saygı gösteririz. Ama ben Parti kapatılmasına taraftar olan bir insan değilim. Burada DTP'li arkadaşlarımız Parlamento kürsüsünü kullanarak, kendi mensuplarının, tabanlarının sorunlarını gündeme getirebilir. Zaten getiriyorlar da. Onlara kimse engel de çıkarmıyor.''

Tarih önünde ettikleri yemine sadakatten kesinlikle vazgeçilemeyeceğini, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüyle ilgili yemin içerisinde de olan hususa dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Toptan, her konunun her şeyin tartışılabileceğini kaydetti.

Toptan, ''Teröristlerin başı Mecliste, haberiniz yok mu?'' şeklindeki bir soruya, ''Hukuk devletinin kuralları işler, dokunulmazlıkla ilgili fezlekeler geliyor, işleme koyuyoruz, şimdilik dokunulmazlığı kaldırılan yok. Partiyle ilgili kapatma davası devam ediyor. Yani bir Hukuk devletinde olduğumuz için yargıya ve hukuk devletine inanmamız, cumhuriyetin temel niteliklerinden biri olan hukuk devleti kavramına inanmamız lazım. Birbirimize tahammül etmemiz lazım, hoşgörüyle yaklaşmamız lazım, kardeş olduğumuzu unutmamamız lazım. Bu dokuyu, bu hoşgörüyü, bu anlayışı bozacak davranışlardan herkesin kaçınması gerekir. Bu devleti, bu Cumhuriyeti nasıl hep beraber kurduk, bunu böyle yaşatır, güçlü hale getiririz'' cevabını verdi.

 

"Bu sözleri sarf etmemek lazım"

Toptan, AKP Yozgat Milletvekili Abdülkadir Akgül'ün dünkü sözlerinin hatırlatılması üzerine ise gülerek, ''Sayın Akgül, herhalde çok sinirlendi o anda. Bu tür sözleri sarf etmemek lazım. Hukuk devletini savunuyoruz. Hukuk devletinde kimin ne yapacağı belli, yasaların kime ne yetki verdiği belli. Bütün bunların üstünde, kimsenin kendisini görevli saymaması lazım. Bu sözlere dikkat etmek lazım. Bunun halka yansıması olumsuz olabilir. TBMM'de söylenebilecek her fikre ben, elbette saygı gösteriyorum ama bu sözlere çok dikkat etmek ve bunları sarfetmemek lazım. Herhalde bunu söyledikten sonra rahatsız olmuştur'' dedi.

 

"Mustafa" belgeseli

Toptan, Mustafa filmini ile ilgili soruya da filmi izlediğini belirterek, şöyle karşılık verdi:
''Mustafa filmi eleştiriliyor, olabilir. Eleştirilen tarafları var. Sayın Can Dündar, Atatürk'ün bazı bilinmeyen yönlerini öne çıkardı. Olabilir. Ama ben şöyle bir ölçü koyuyorum; Ben filmi izledikten sonra, oradan çıkarken benim Atatürk sevgimde ne değişti? Olumsuz hiçbir şey değişmedi. Tam tersi ben, Atatürk'ü daha kendime yakın hissetmeye başladım. Niye? Sayın Can Dündar, insani yönleri, kendi ölçülerine göre daha fazla öne çıkardı. Elbette filmi seyrederken bazı noktaları ben de abartılı buldum. Bu, belki Atatürk ile çok örtüşmüyor. Yani, bildiğimiz Atatürk ile örtüşmüyor. Onlar olmasaydı daha mı iyi olurdu? Olaya bir profesyonel gözüyle bakıldığı zaman, bu belgeselin daha çok seyredilmesi sonucunu mu doğurur? O da bir taktik midir, onu bilmem ben. Ama salt belgeseli seyrettiğim zaman benim, Atatürk sevgimde azalma olmadı, tam tersine çoğaldı. Endişeleri de hoşgörüyle karşılamak lazım. Buradan şöyle bir sonuç çıkıyor; eleştirenlerin, özellikle benim gibi değil de bu işle uğraşan eleştirmenlerin Atatürk belgeselleri yapmaya başlamaları lazım. Onların da Atatürk'ün başka yönlerini ortaya çıkarmaları lazım. Bu yeni yetişen kuşaklar, çocuklarımız için öğretici olur. O bakımdan eleştirilere saygı duyuyorum ama abartmamak lazım."
 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler