Türkiye'nin sinagogları tarihlerini anlatıyor

Gözlem Yayıncılık'tan çıkan "Türkiye'nin Sinagogları" adlı albüm/eser, sinagogların hikayelerininin yanı sıra, Türkiye'de Yahudiliğin tarihini de anlatan bir başvuru kaynağı.

Yayınlanma: 15.11.2008 - 10:25
Abone Ol google-news

Gözlem Yayıncılıkın piyasaya sürdüğü iki ciltten oluşan Türkiyenin Sinagoglarıadlı albüm/eser, bir sinagog albümü olmaktan çok Türkiyede Yahudiliğin tarihini anlatan bir başvuru kaynağı niteliğinde. İzzet Keribarın objektifi ve Naim Güleryüzün kaleminden sunulan İstanbulun Sinagogları ve Trakya-Anadolu Sinagogları, sinagogların hikayelerini ve tarihlerini anlatıyor.

 

Milli serveti korumak

İstanbul ve Trakya-Anadolu Sinagogları olarak iki cilt halinde yayımlanan kitapta yer alan fotoğraf ve metinler yaklaşık 4 yıl süren bir çalışmanın eseri. Proje önce Keribara ulaşmış. Daha önceden de böyle bir isteği olan Keribar heyecanla kabul etmiş teklifi. Fotoğrafların yazı ile desteklenmesi gerekince de uzun yıllardır tanıştığı Güleryüz girmiş devreye. Güleryüzün 1990da çıkan İstanbul Sinagogları adlı bir kitabı da varmış ve onun da kafasında bu kitabı Türkiyenin sinagogları olarak geliştirme fikri varken tam anlamıyla denk gelmişler. Ve çalışmalar başlamış. 1 yıl sürmesi öngörülen proje 4 yıl sürmüş. Kolay değil. Bir yanda izinler, uzun yolculuklar, zaman içinde ilerleyen teknolojiyle bir türlü içe sinmeyen fotoğraflar... Tabii izin alacak kimsenin kalmayışı da bir yanda. Keribar, 15 yıl önce Ersin Alok ve Mili Mitraninin hazırladığı sinagog kitabından farklı bir şey yapmaları gerektiğini düşündüğü için öncelikle fotoğraflara insan faktörünü eklemiş. Bu arada Anadolu Sinagogları kitabında yer alan sinagoglardan bazıları yıkılmış ne yazık ki. Keribar, bazı sinagogların yerinde kalan yıkıntılarda yakaladığı detayları da kullanmış fotoğraflarında. Sinagogların cemaatler oradan ayrıldıkça bakımsız kaldıklarını ve zamanla da yıkıldığını ifade ederken, Türkiyenin pek çok bölgesinde farklı cemaatler var. Örneğin Kırklarelindeki cemaatle Edirnedeki cemaat farklıdır. O cemaatler de artık tamir edebilecek bir sermayeye sahip olmadıkları için yıkılıyor. İnşallah bundan sonra sinagogların ayakta durmasını sağlayabilir, onları daha iyi koruyabiliriz gibi bir düşüncemiz de var. Göz göre göre kaybolan bir milli servet bunlar. En azından bu kitap bir yerde Türkiyedeki sinagogların durumunu anlatacak bir eser olsun diyor.

 

Tarik eksik anlatılıyor

Güleryüz, Yahudilerin Türkiyede 700 yıllık bir tarihi olduğunu ve sinagoglardan bazılarının yerinde apartman, tarla olan şehirler olduğunu belirtirken, bu kitabı bundan sonraki kuşaklara bir tarih mirası olarak bırakmak bu şekilde bugünü yarınlara taşımanın amaçları olduğunu söylüyor: Televizyona çıkan genç üniversitelilerin konuşmalarından görüyoruz ki tarih bilgimiz eksik. Örneğin Osmanlı-Türk Musevi Cemaati dediğimizde burada 700 yıldan beri Osmanlıyla beraber yaşamışlar. 1492de bir insanlık örneği olayı yaşanmıştır. 2. Bayezidin kimsenin kabul etmediği insanları ülkesine buyur etmesi çok büyük bir olgu. Bunlar yeterince anlatılmıyor.

 

Sinagog yerinde konservatuvar

Çorluda Yeni Camii adındaki camiinin eski bir sinagog olduğunu, cemaat kalmadığı için camii olarak kullanmak isteyenlere izin verildiğini, İzmirde bir sinagogun da belediyenin isteği üzerine konservatuara dönüştüğünü ve bilinen ilk sinagogun da Sardiste 2. yüzyılda inşa edilen ve şu an ören yeri olarak kullanılan Sardis Sinagogu olduğunu da okuyacaksınız kitapta.


Misafir değiliz!

Türkiyenin Sinagogları sergisinin daha pek çok şehirde ve yurtdışında dolaşacağını ifade eden İzzet Keribar, kitabın hem İngilizce hem de Türkçe olarak basıldığını ve yabancı ülkelere de gönderileceğinin de altını çiziyor. Güleryüz ise bu konuda Türkiyenin bugün 70 milyon nüfusunda yaklaşık 20 bin kişilik bir Yahudi cemaati olduğunu ve bununla birlikte 700 yıllık dünyaya örnek bir beraberlik olduğunun altını çizerken, Eğer biz bu beraberliği yaşatmazsak bunu bütün dünyaya bir örnek olarak göstermezsek çok yazık olacak. Türkiyede ne yazık ki Yahudinin ne olduğunu bilmiyor insanlar. Biz, Yahudinin toplum hayatının bir parçası olduğunu, 700 yıldır beraber çalışıldığını, yaşandığını, toplumun ayrılmaz bir parçası olduğunu anlatmak istiyoruz. Biz buraya fethedilerek gelmedik. Misafir de değiliz. Biz buranın vatandaşıyız. Bu birliktelik Dışişleri Bakanlığının tanıtım çalışmalarının da bir parçası olmalıdır. Belirgin lobilerin Türkiye için pek de olumlu olmayan beyanlarına dolaylı bir yanıt olarak bu da bizim sözümüz. Bunlar Türkiyenin onurudur, milli servetidir diyor.

Trakya ve Anadolu Sinagogları çalışması için Edirneden yola çıkılmış. Egeye oradan Akdenize oradan güneydoğuya ve iç Anadoluya uzanan bir yolculuk yapılmış. Kırklareli, İzmir, Bergama, Edirne, Antakya, İskenderun, Gaziantep, Kilis, Ankaradaki sinagoglar var. Keribar, çalışmaları süresince pek çok olay da yaşadıklarını ekliyor. Fotoğraf çekerken Neden buradasınız? Gidin camii fotoğrafı çekindiyenler olmuş. Bir yandan da 10. kişi olmadığı için cenazesini kaldıramayan bir Yahudi cemaatinin 10. kişisi de olmuş Keribar.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler