''Çünkü Adım Kadın"

Avrupa Birliği (AB) Gençlik Değişimleri Projesi kapsamında Maltepe Üniversitesi'nde bir araya gelen Türkiye, Hollanda, İskoçya, Litvanya ve Malta gençlik grupları, ''Kadına karşı şiddetin uluslararası karşılaştırması''nı yaptılar.

Yayınlanma: 18.11.2008 - 12:19
Abone Ol google-news

Maltepe Üniversitesi Yabancı Diller Bölümü'nün, DPT AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı'na bağlı olarak sürdürdüğü ''Çünkü Adım Kadın'' adlı proje, Türkiye, Hollanda, İskoçya, Malta ve Litvanya'dan gelen gençlik gruplarının katılımıyla gerçekleştirilmeye başlandı.

Kadına karşı şiddetin ele alındığı projeye katılan Hollanda gençlik kuruluşu SV Diomedon, İskoçya çevre ve gençlik ekibi The Forest, Litvanya Kaunas Teknik Üniversitesi öğrenci konseyi, Malta Moving Theatre adlı sanat kuruluşu temsilcileri, ''kendi ülkelerindeki kadının sosyal hayattaki rolü'', ''kadına karşı şiddet oranı'', ''kadına karşı şiddet oranının kadının sosyo-ekonomik durumu ve eğitim seviyesi gibi değişkenlerin etkisiyle nasıl değişimler gösterdiği''ne ilişkin sunum yaptılar.

Maltalı gençler sunumlarında, sadece 400 bin nüfusa sahip Malta'da her yıl ortalama 400 kadının aile içi şiddete maruz kaldığını aktardılar.

Hollandalı temsilciler, 16 milyon nüfuslu ülkelerinde her yıl yaklaşık 52 bin kadının aile içi şiddete maruz kaldığını bildirdiler.

İskoç gençler de 5 milyon nüfuslu ülkelerinde her 5 kadından birinin, Litvanyalı temsilciler de 3,5 milyon nüfuslu ülkelerinde her 10 kadından 6'sının şiddete maruz kaldığını ifade ettiler.

Türkiye'de kadına karşı şiddet olgusu ise Maltepe Üniversitesi Yabancı Diller Bölümü Okutmanı Hülya Bozdağ'ın yüksek lisans tezinin sunuşuyla anlatıldı. Hülya Bozdağ, sunumunda, 30 okuma-yazma bilmeyen ve 30 üniversite mezunu kadının, şiddet ve aldatılma olgularına bakışlarını istatistiksel veriler ışığında değerlendirdi.
Bozdağ, verilere göre okur-yazar olmayan kadınların, ''Aldatılmayı fiziksel şiddetten daha yaralayıcı bulduklarını; baskı gördüklerini; para harcama, eğlence ve evle ilgili kararlar verme, aileyi temsil etme haklarının erkekte olduğunu düşündüklerini; kaba davranışı hoş görebildiklerini, ancak ilgisizliği ve kendilerine kayıtsız kalınmasını hoş görmediklerini; evde duygusal olarak incinmelerine yol açan olayların kayın valideleri veya diğer aile üyelerinden kaynaklandığını düşündüklerini'' söyledi.
Üniversite mezunları kadınların ise ''şiddeti aldatılmaktan daha yaralayıcı bulduklarını; harcamada, dışarı çıkmada, dini vecibeleri yerine getirmede, giyim konusunda özgür olduklarını; ne kaba davranışı ne de ilgisizliği ve kendilerine kayıtsız kalınmasını hoş görmediklerini, evde duygusal anlamda incinmelerine yol açan olayların, sadece eşlerinin davranışlarından kaynaklandığını düşündüklerini'' verilerine ulaşıldığını kaydeden Bozdağ, iki grup arasındaki ortak noktaları ise şöyle sıraladı:
''Öfkeyi kontrol altına alamıyorlar ve eşlerine karşılıklı olarak bağırabiliyorlar. Çocuklarının okullarıyla ilgili konularla kendileri ilgileniyorlar. İlgi görmek, takdir edilmek istiyorlar. Ev işlerinde eşlerin desteğini almak istiyorlar, ancak alamamaktan yakınıyorlar. Sırlarını eşleriyle paylaşıyorlar ama eşleriyle kendi aileleriyle ilgili konuları ve sırları konuşmaktan çekiniyorlar. Kendilerini iyi eş ve anne olarak tanımlıyorlar. Ekonomik sınırlılıkları olduğunu düşünerek, problem olduğunda çözme işini erkekten bekliyorlar, bayram, büyükleri ziyaret gibi manevi değerlere sahip çıkıyorlar." Proje çalışması, çocuklarla çarşaf boyama ile film gösterimleriyle 2 gün daha sürecek.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler