Örtülü kazancın tespiti

Tam mükellef kurumlar ile yabancı kurumların Türkiye'deki işyeri veya daimi temsilcilerinin aralarında ilişkili kişi kapsamında gerçekleştirdikleri yurt içindeki işlemler nedeniyle kazancın örtülü olarak dağıtıldığının kabulü Hazine zararının doğması koşuluna bağlı olacak. Emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen fiyat ve bedeller nedeniyle kurum ve ilişkili kişiler adına tahakkuk ettirilmesi gereken her türlü vergi toplamının eksik veya geç tahakkuk ettirilmesi Hazine zararı kabul edilecek.

Yayınlanma: 20.11.2008 - 08:51
Abone Ol google-news

Transfer fiyatlaması yoluyla örtülü kazanç dağıtımının varlığı, “Hazine zararı” doğması koşuluna bağlı olarak belirlenecek. Maliye Bakanlığı’nın Haziran ayında çıkarılan ve vergi yasalarında değişiklik yapan 5766 sayılı yasa doğrultusunda hazırladığı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde değişiklik yapan tebliği Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre tam mükellef kurumlar ile yabancı kurumların Türkiye'deki işyeri veya daimi temsilcilerinin aralarında ilişkili kişi kapsamında gerçekleştirdikleri yurt içindeki işlemler nedeniyle kazancın örtülü olarak dağıtıldığının kabulü Hazine zararının doğması şartına bağlı olacak. Hazine zararından, emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen fiyat ve bedeller nedeniyle kurum ve ilişkili kişiler adına tahakkuk ettirilmesi gereken her türlü vergi toplamının eksik veya geç tahakkuk ettirilmesi anlaşılacak.

İstisnada satış kazancının fon hesabında tutulması şartı
 

Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışında kazanç, satış işlemi ile birlikte doğacağından, satış işlemi ister peşin isterse vadeli olarak yapılmış olsun kurumlar vergisinden yapılacak istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanacak. Bu değerlerin satışından elde edilecek kazancın istisnadan yararlanan kısmının, pasifte özel bir fon hesabına alınması ve satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar söz konusu fon hesabında tutulması gerekiyor. Bu çerçevede, fon hesabına alınma işleminin, satışın yapıldığı yılı izleyen hesap döneminin başından itibaren kazancın beyan edildiği döneme ait kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarihe kadar yapılması gerekiyor. İstisnadan yararlanacak kazanç tutarı, satışın yapıldığı dönemin genel sonuç hesaplarına yansıyacak ve kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili satırında gösterilerek istisnadan yararlanılabilecek. Anılan istisnadan geçici vergi dönemleri itibarıyla da yararlanılabilecek, belirtilen sürede söz konusu kazancın fon hesabına alınmaması durumunda, kurumlar vergisi beyannamesinde istisnadan yararlanılabilmesi mümkün olmadığı gibi geçici vergi dönemleri itibariyle yararlanılan istisna nedeniyle zamanında tahakkuk etmeyen vergilerden kaynaklanan vergi kaybı cezası ve gecikme faizi ayrıca aranacak. Fon hesabına alınan kazanç tutarı mükelleflerce sermayeye eklenebiliyor. Ancak, fon hesabına alınan kazanç tutarının sermayeye ekleme dışında, beş yıl içinde başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılması ya da kurumun tasfiyesi durumunda, istisna uygulanması nedeniyle zamanında tahakkuk etmeyen vergiler, vergi kaybı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecek.

Deprem hasar karışılıkları
 

3 Haziran 2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra sigorta şirketlerince deprem hasar karşılıkları adı altında karşılık ayrılmaya başlanmış, bu Kanunla sigorta ve reasürans şirketlerince “Dengeleme karşılığı” adı altında yeni bir karşılık ayrılabilmesine imkan sağlanmıştı. Ancak 5766 sayılı Kanun’la Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yapılan değişiklikle, deprem hasar karşılığı kaldırılarak sigorta ve reasürans şirketlerince dengeleme karşılığı adı altında ayrılan karşılıkların kurum kazancının tespitinde dikkate alınabilmesine imkan sağlanmıştı. Buna göre, 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren uygulanmak üzere izleyen hesap dönemlerinde meydana gelebilecek tazminat oranlarındaki dalgalanmaları dengelemek ve katastrofik riskleri karşılamak üzere sadece deprem ve mühendislik sigorta branşlarında verilen deprem teminatı için hesaplanan dengeleme karşılıkları sigorta ve reasürans şirketlerince gider olarak dikkate alınabilecek. Öte yandan, 5684 sayılı Kanun uyarınca ayrılan devam eden riskler karşılığı ve ikramiyeler ve indirimler karşılığının sigorta şirketlerince kurum kazancının tespitinde gider olarak indirimi mümkün bulunuyor.

AR-GE indirimleri
 

“Ar-Ge" indiriminin uygulanmaya başlanacağı döneme ait geçici vergi beyannamesinin verileceği tarihe kadar Ar-Ge faaliyetiyle ilgili olarak hazırlanacak rapor, bir yazı ekinde iki nüsha olarak Gelir İdaresi Başkanlığına elden veya posta yoluyla gönderilecek. Ancak, bu süre içinde başvurusu yapılmayan projelerle ilgili olarak, çalışmalara başlanıp harcama yapılmakla birlikte projenin herhangi bir aşamasında başvuruda bulunulması ve uygun bulunması halinde, başvuru tarihinin içinde bulunduğu geçici vergilendirme döneminin başlangıcından itibaren yapılan Ar-Ge harcamaları Ar-Ge indiriminden yararlanabilecek, Ar-Ge projesi bittikten sonra yapılan başvurular değerlendirmeye alınmayacak. Para–Kredi ve Koordinasyon Kurulu Kararlarına istinaden uygulanan Ar-Ge yardımına ilişkin mevzuat çerçevesinde TÜBİTAK tarafından daha önce incelemesi yapılmış olan projelerle ilgili olarak yeniden inceleme yapılmasına ihtiyaç olmayacak. Bu kapsamda TÜBİTAK tarafından incelenerek desteklenmesi uygun bulunmuş Ar-Ge projesi bulunan mükelleflerin bu projeler hakkında ayrıca bir inceleme yapılması için Gelir İdaresi Başkanlığına müracaat etmelerine gerek bulunmuyor, desteklenmesi uygun bulunmuş projelere ilişkin Ar-Ge değerlendirme raporları veya TÜBİTAK’dan alınan destek karar yazısının bir örneğinin YMM tasdik raporuna eklenmesi yeterli olacak.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler