Ataşehir'de 2005 yılında iftar yemeği verildi

Ergenekon davasına, Tuncay Güney ve MİT ilişkisi ile eski kontrterör daire başkanı Mehmet Eymür tartışmalarının gölgesinde devam edildi. Davanın tutuklu sanıklarından gazeteci-yazar Ergün Poyraz, Danıştay saldırısı sanığı Alparslan Arslan’ın Mehmet Eymür ile yakın ilişkinde olduğunu iddia etti.

Yayınlanma: 28.11.2008 - 08:40
Abone Ol google-news

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Cezaevi’nde görülen davanın 21. oturumu yapılıyor. Savunmasını yapan tutuklu sanık Mete Yalazangil, ifadesine, gerçekleri söyleyeceğine ve hiçbir şeyi saklamayacağına dair kutsal saydığı bütün inanç ve değerler üzerine yemin ederek başladı. Yalazangil, eski polis olarak tanıdığı tutuklu sanık Aydın Yüksek’in özel kuvvetlerde görevli bir asker tarafından 150 bin YTL dolandırıldığını bu askerin birliğini tespit etmek için Muzaffer Tekin’den yardım istediklerini söyledi. Yüksek’i dolandıran kişinin bilgilerinin yer aldığı CD’yi vermek için Muzaffer Tekin’in ofisine gittiğini anlatan Yalazangil, “Muzaffer Tekin ofisinde yoktu. Tutuksuz sanık Rafet Aslan ile kardeşi vardı. Aydın Yüksek’ten aldığım CD’yi onlara bıraktım. Daha sonra Muzaffer Tekin’i aradığımda CD’yi almadığını söyledi” diye konuştu.
 

CD’de iletişim bilgileri vardı

Bir süre sonra Muzaffer Tekin’in bir CD yüzünden gözaltına alındığını, tutuklanabileceğini  öğrendiğini anlatan Yalazangil, “Sinirli bir şekilde Aydın’ı  arayıp bu CD’nin içinde ne olduğunu sordum. ‘İletişim bilgileri dedin ama Tekin’in tutuklanmak üzereymiş’ dedim. O da ‘önemli bir şey yok. Muzffer Şenocak’a ait bilgiler var’ dedi.  Gidip ifade verelim o zaman dedim. Ertesi gün ifadeye gitmek için aradığımda telefonu kapalıydı” dedi. Aydın Yüksek ile Tekin’i kendisinin tanıştırdığını anlatan Yalazangil, Yüksek’in telefonuna, ‘Çakal çukal beni aramasın’ telefonum dinleniyor mesajı bıraktığını ifade etti. Oktay Yıldırım’ı Muzaffer Tekin’in ofisinde gördüğünü söyleyen Yalazangil, “Tekin bana gazi astsubay olduğunu söyleyerek tanıştırdı” dedi.
 

Ataşehir’deki iftar yemeği

Muzaffer Tekin ile 20 yıllık arkadaş olduklarını, 2001-2005 yılları arasında hiç yüz yüze görüşmediklerini söyleyen Yalazangil, şöyle devam etti:  “2005 yılı Eylül ayının ikinci ya da üçüncü haftası beni telefonla aradı. Uzun zamandır görüşmediğimizi söyleyip,  Ataşehir’deki iftar yemeğine çağırdı. Ancak bu yemek iddianamede belirtildiği gibi Muzaffer Tekin tarafından düzenlenmemişti. Tekin de davetliler arasındaydi. Yemekte sanıklardan Zeki Yurdakul Çağman’ın da aralarında bulunduğu 25 kişi vardı.”
 

Tekin ile cezaevi ziyareti

Yemekte Lobi belgesinin yüzüne okunduğu yönündeki iddiaları reddeden Yalazangil, Ergenekon terör örgütü diye bir örgütün varlığını tutuklandıktan sonra duyduğunu söyledi. Gözaltında ve savcılıkta, Ergenekon örgütüyle ilgili  sorgulanmadığını belirten Yalazangil, 10 yıl önce olan Akın Birdal suikasti nedeniyle saatlerce  sorgulandığını kaydetti. Birdal suikasti nedeniyle gözaltına alındığını ancak hakkında takipsizlik verildiğini belirten Yalazangil, “Semih Tufan Gülaltay’ı 25 yıl önce tanıdığım. Aile dostum, mahallemin insanı ve sporculuktan tanıyorum.  Gülaltay, Birdal olayından tutuklanınca bir kez Kastamonu’ndan iki kez de Yozgat cezaevinde ziyaretine gittim. Bunun için Muzaffer Tekin’den talimat almadım” dedi. Muzaffer Tekin’in okuldan askeri arkadaşı olan Namık Zihni Ozansoy’un da bir dönem Gülaltay ile Kastamonu’nda aynı koğuşta kaldıklarını belirten Yalazangil, “Bu nedenle bir kez de bu cezaevine Tekin ile gittik. Yarım saat görüştük. Ozansoy daha sonra beraat alıp tahliye edildi. İddia edildiği gibi Yozgat cezaevinde hiç yatmadı” diye konuştu.
 

Geçmiş olsun ziyareti

Gülaltay’ı 2004’de cezaevinden çıktıktan sonra geçmiş olsun demek için ziyaret ettiğini, 2006’da bir kez bir plaza satışı ile ilgili görüştüklerini anlatan Yalazangil, şöyle devam etti:  “Gülaltay ile Tekin’in bürosunda görüştüklerini görmedim. O dönemde yurt dışındaydım. Gülaltay’la 10 yıl içinde 5 kez görüştüm. Gülaltay ile Tekin’in talimatı üzerine görüştüğüm iddiası doğru değildir. Tekin bana bu ifadeyi kesinlikle kullanmak. Aramızda sevgi saygı ve dostluk var. 2001 ve 2005 yılları arasında belki birkaç kez telefonla görüşmem vardı.”
 

Ben kimseden talimat almam

Yalazangil, “Ben askerliğimi Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yaptım. 50 yaşından sonra kimseye askerlik yapacak bir şahsiyet değilim. Tekin ile tanışıklığım asker olmasından değil sporu çok sevmesindendir. Sokaklarda özgürlük parklarında spor yaparken tanıştık” dedi. Talimat almasının onur ve şerefine yakışmayacağını söyleyen Yalazangil, “Anne babamız bile bize emir vermez. İlişkilerimizi rica ile yürütürüz. Ben de kimseye talimat vermek gibi bir kompleks içinde olmadım” diye konuştu.
 

Gizli bilgi olduğunu bilmiyordum

İddianamede yer alan CD’de devletin gizli belgelerinin olduğunu bilmesi durumunda ilgili yerlere başvuracağını anlatan Yalazangil, “İfşa etmek insan müsvettelerinin işidir. Namusum haysiyetim ve şerefime yakışmaz. Hiç kimseye de yakışmaz. Bilgisayarın sadece açıp kapatmasını bilirim. Bir bilgisayarım da olmadı” dedi. Terörün her türlüsünü lanetlediğini söyleyen Yalazangil,  6 aydır düzenli olarak ilaç tedavisi gördüğünü, 23 Aralık’da da Siyami Ersek Hastanesi’nin Kardiolaji bölümüne sevk edileceğini belirtti. 

Öğleden sonra da savunmasını yapmaya devam eden ve DYP Kadıköy İlçe Teşkilatında bir dönem yöneticilik yaptığını anlatan Mete Yalazangil, iddianamenin kendisiyle ve bağlantılı olduğu iddia edilen kişilerle ilgili bölümlerinde delil niteliğinde hiçbir belge olmadığını ifade etti.  Yalazangil, emniyetteki sorgusunda, “Genel başkanın kim” sorusu yöneltildiğini ardındanda polislerin Mehmet Ağar’ı kasdederek, “Merak etme yakında onu da burada görürsün” dediklerini aktararak, “Ocak 2008'de Mehmet Ağar'a Susurluk olayından dava açılınca ne demek istediğini anladım” diye konuştu.

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese, 150 bin dolar dolandırıldığını söyleyen eski bir polis memuru olan Aydın Yüksek’in bu paraya nereden bulmuş olabileceğini sorduğu Yalazangil, “Ben de sordum. Küçükçekmece’de pazar işi PKK’nin elindeymiş. Küçükçekmece’de belediye ile 50 bin dolarkı proje yapacaklarmış” diye konuştu. Sanık Aydın Yüksek, Yalazangil’in sorgulaması sırasında söz alarak “Yalazangil’in yalan söylediğini, Muzaffer Tekin’i televizyondan görmediğini” anlattı. Sanık Muzaffer Şenocak da söz alarak Afrika ülkeleriyle ticaret yaptığının doğru olduğunu ve bu çalışmalarına ilişkin “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den elektronik posta ile tebrik mesajı aldığına” ilişkin sözlerinin doğru olduğunu ifade etti.


Poyraz’ın ilginç sorular

Tutuklu sanık Ergün Poyraz, Bugün Gazetesi yazarı Metin Metiner’den Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “beynimin yarısı” diye söz ettiğini, Metiner’in bir dönem HADEP’in de genel başkanlığı yaptığını anlatarak, “Başbakanlığı döneminde de yine Erdoğan’ın danışmanlığını yapan, şu anda Fethullah Gülen’e yakınlığı ile bilinen Metiner’in MİT'in İran masası veya diğer birimleri ile bir ilişkisi var mıdır? Tuncay Güney ile İran Masası’nda beraberce çalışmışlar mıdır? MİT'ten sorulsun” dedi. Cem Ersever öldürülmeden arşivi teslim alan Cemal Alparslan Ertuğ’a Eymür tarafından MİT kimliği ve Colt marka silah verilip verilmediğini sorulmasını talep eden Poyraz, Ersever’in arşivinin Ertuğ tarafından MİT’e teslim edilip edilmediğinin, Ertuğ’un bir PKK itirafçısı ile akaryakıt kaçakçılığı yapıp yapmadığının, Şişli HADEP ilçe binasının yine Ertuğ tarafından döşenip döşenmediğinin sorulmasını istedi.


Arslan Eymür ilişkisi

Poyraz, “Mehmet Eymür’ün sağ kolu olan Cemal Alpaslan Ertuğ tarafından Kadıköy’de Tepe Hukuk Bürosu’nun kiralanarak tefriş edildiği ve avukat Alparslan Arslan’a burda işe başlatıldığı yolunda MİT’te istihbari bilginin olup olmadığının sorulmasını istiyorum. Ertuğ, Danıştay saldırısından Cem Ersever’in öldürülmesine kadar bir çok olayda adı geçen bir MİT görevlisi olduğu, hale Ergenekon raporunda adının neden geçmediği de sorulsun” diyerek, Ertuğ tarafından 1997 yılında Tuncay Güney'in MİT İstanbul Bölge Başkan Yardımcısı Erkal Erdem ve Bölge Başkanı Galip Tuğcu’ya teslim edilip edilmediğinin sorulmasını da talep etti.

 

Arslan ilişkisi

Poyraz sorularını sıralarken araya giren Başkan Şengün, “Romanı mı bu nedir? Davayla ilişkisi nedir” diye sordu. Bu soruların yanıtlarının davayı ortadan kalkacağını, her şeyin çözüleceğini söyleyen Poyraz, “Saydığım isimlerin hepsi MİT'in elemanı. Mehmet Eymür, Mehmet Metiner, Cemal Alpaslan Ertuğ ve Alparslan Arslan hepsi de yakın ilişki içerisinde” diye konuştu.

 

Örgüt değil kara para getirme operasyonu

Tutuklu sanık Noel Baba Derneği Başkanı Muammer Karabulut, davanın dayanağının “Ergenekon, Analiz, Yeniden Yapılanma, Yönetim ve Geliştirme Projesi. İstanbul. 29 Ekim 1999” belgesi olduğunu ifade ederek, “Devletin bu eylem planında hedeflediği komünistler değil, ‘komünizmle oyalanan Türkiye’den’ İsviçre bankalarına transfer olan kara paranın tespit edilip geri getirilmesidir” iddiasında bulundu. Anlattıklarının şaka gelebileceğini söyleyen Karabulut, o günlerde operasyon kapsamında konuşulan rakamın 100 milyar dolar olduğunu ifade etti.

Sanık Oğuztan, 27 Kasım akşamı katıldığı 32. gün programında Mehmet Eymür’ü tanımadığını söyleyen Tuncay Güney’i yalanladı. Programın CD’sinin getirilmesini isteyen Oğuztan’ın talebi mahkemece kabul edildi.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler