Prof. Dr. Aysel Ekşi: "Türkiye, irtica tehlikesinin farkında değil"

Prof. Dr. Aysel Ekşi'ye göre 'Türkiye, irtica tehlikesinin farkında değil. Mısır'lı, Fas'lı, Cezayir'li kadınlar 'bizden ders alın, gafleti bırakın' uyarılarında bulunurken Türk kadınları hâlâ 'gaflet' içinde... 'Tesettürün uygulandığı bazı İslam ülkelerinde; buna uymayan, başlarından ayak bileklerine kadar örtünmeyen kadınların şeriat hükümleri gereğince öldürülmeleri caiz sayılıyor. İran İslam devriminden bu yana, binlerce kadın hapis ve para cezasına çarptırıldı. Bazı ülkelerde kadın olmak zordur.

Yayınlanma: 02.12.2008 - 12:31
Abone Ol google-news

Bazı ülkelerde kadın olmak zordur. İşte o ülkelerdeki bazı gazete manşetlerinden seçmeler: 'İran'da kızlar otobüse arka kapıdan biner...' / 'İslam'da eğlence yoktur...' / 'Kötü örtünme fahişeliktir...' / 'Cezayir'de İslami kıyafet giymeyen 15 yaşındaki kızı öldürdüler...' / 'Bangladeş'te bir kadını mirasta eşitlik istediği için asmaya kalktılar...' / 'Suudi Arabistan'da erkekten yol izni almayan kadın yolculuk yapamaz...' / 'Batılıların çoğu Suudi gözüyle fahişedir...'

\n

İslamiyet, dünyanın en yardımsever, ılımlı ve başka dinlere göre daha hoşgörülü olmasıyla anılırken; son yıllarda 'İslami uyanış' veya 'İslami diriliş' gibi adlarla ortaya çıkan siyasi akımlar bu özelliklerini gölgelemeye başladı. Bu siyasal akımlarda özellikle kadınların yaşam biçimini tümden değiştirme çabası dikkati çekiyor. İslamiyet'in erkek egemenliğine dayalı yönü vurgulanıyor; kadına eşitlik, adalet ve bağımsızlık verilmesini isteyen yönü dikkate bile alınmıyor. Katı ve sofu kurallar 'İslamiyet' adına yaşama geçirilmeye çalışılıyor...'

\n

Prof. Dr. Ekşi'nin bu saptamaları ister istemez aklıma şu soruyu getiriyor: Türkiye, İran'da yaşanan gerçeklere rağmen, Humeyni'nin izini mi sürüyor? Bu merakla biz de kendisiyle 'Türkiye'de türban, laiklik ve din' konularını konuşuyoruz...

\n

Psikiyatrist Prof. Dr. Aysel Ekşi, Türkiye'deki irtica tehlikesini ve bu tehlikenin kadınlar üzerindeki etkilerini Nilgün Güresin'le paylaştı.

\n

TEKSATIR: Sayın Ekşi, 'türban' krizine nasıl geldik? Bu süreci siz nasıl yorumlarsınız?

\n

AE: İstanbul Çapa Tıp Fakültesi'nde doktorluk yaptığım yıllardı... Rumeli Caddesindeki muayenehaneme 1985'de gelen bir İran'lı kadın hasta: 'Ben Türkiye'ye ülkemin kokusunu koklamak için geliyorum. Ama her gelişimde artan camileri, Kuran kurslarını ve türbanlı kadınları görüyorum. Bizler de Şah'a rağmen, sevgili vatanımız İran'a böyle geri bir rejim gelmez, gelemez diye olayları hafife aldık. Bugün Türk kadınları da aynı gaflet içinde...' demişti. Bu cümleyi duyunca, sanki tokat yemiş gibi kalakaldığımı, tüylerimin diken diken olduğunu hala hatırlıyorum...
\n
\nYaşamını artık vatanı İran'ın dışında sürdürmek zorunda olan bu aydın kadın; ülkemizde okula gönderilmeyen kız çocuklarının sayısındaki artışı... Kadınlara yönelik şiddet ve töre cinayetlerinin önlenemeyen yükselişini... İslami eğitimi ve yaşam biçimini öneren dini yayınların ve camilerin akıl almaz ölçülerde artmasını... Tıpkı Humeyni öncesi İran'daki hazırlık dönemine benzetmekte ve bizleri dostça uyarmaktaydı.

\n

Aynı yıllarda, eşim, gazeteci Oktay Ekşi'ye de 'Siyasal İslam' konusunda duyarlı olan kadın ve erkeklerden sık sık uyarı telefonları ve mektupları gelmeye başlamıştı. Laikliğin ciddi bir tehlike altında olduğunu anlamaya başlamıştık. Bu duygu ve düşüncelerle; Türkan Saylan, Necla Arat ve Aysel Çelikel ile beraber, 1989'da 'Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ni kurduk. ÇYDD olarak ilk çıkışımız, Türkiye'nin irtica tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, devletin en üst kademesine büyük bir imza kampanyasıyla duyurmak oldu. Bunu, akademik çevreden iş dünyasına, 10 bin kadar kadının katıldığı İstanbul Okmeydanı'ndaki 'laiklik yürüyüşü' izledi. Suna Koç ve Beyhan Eczacıbaşı gibi tanınmış kişiler de yürüyüşe katılarak destek verdiler.

\n

ÇYDD'nin kuruluşunda Başkanlığını ben yaptım, daha sonra görevimi Sayın Türkan Saylan'a devrettim. Dernek, düzenlediği paneller, seminerler ve yayınlarla toplumda irtica tehlikesine karşı bilinç yükseltici çalışmalar yaptı. Önemli ve saygın bir sivil toplum kuruluşu olarak kendisini ispatladı. Ben de hekimliğimin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarında aktif rol alarak, özellikle 'gençliğin sorunları' üzerine araştırmalar yaptım ve gençlerin 'Siyasi İslam' ile ilişkisini anlamaya çalıştım.

\n

Yukarıdaki söyleşi "Teksatır" web sayfasından alınmıştır. Söyleşinin tamamını okumak için buraya tıklayınız...

\n

\n

 

\n

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler