'Kılıçdaroğlu, vitrin süsüdür'

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Kemal Kılıçdaroğlu, siyaset mühendisleri tarafından üretilmiş, CHP'nin başına getirilmiş bir vitrin süsünden ibarettir. CHP'nin yeni genel başkanı vitrinin arkasındakiler tarafından, CHP'nin akıl hocaları tarafından yönlendirilen figürden ibarettir" dedi.

Yayınlanma: 29.05.2011 - 14:06
Abone Ol google-news

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisince Kayseri Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yurttaşlara hitap etti. Kurulduğu günden itibaren AKP'ye verdikleri destekten dolayı Kayserililere teşekkür eden Erdoğan, ''Yola çıktığımız andan itibaren bizi yalnız bırakmadınız. Sizlerle sadece yol arkadaşı değil, aynı zamanda kader arkadaşı olduk. Bu topraklar üzerinde aynı ekmeği bölüştük, acıyı bölüştük, sevinci bölüştük, bu ülkeyi hep birlikte sevdik, bu ülkeyi hep birlikte savunduk, hep birlikte bugünlere ulaştırdık'' dedi.

3 Kasım 2002'de AKP'yi iktidara taşıyan vatandaşın ''yeter söz de karar da milletindir'' dediğini dile getiren Erdoğan, milletin aynasında kendilerine baktıklarını, milletin huzurunda hesap ve muhasebe yaptıklarını, bunun hesabını vermek için Kayseri'ye geldiğini kaydetti. Ne demek istediğini, Kayseri'nin iyi anlayacağını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: ''Kayseri, on yıllar boyunca mahrumiyeti, yoksulluğu, çaresizliği yaşadı. Devletten bir kuruş almadan ayakta kalma mücadelesi verdi ama Kayseri yılmadı, umudunu hiç kaybetmedi, direndi ve kazandı. Sırtını, Ankara'ya dayamadı, teşviklere, batık kredilere, karşılıksız çeklerle geçinenlere dayamadı, hortumla çekilen Hazine kaynaklarına dayamadı. Kayseri, kendisi üretti, sattı, kazandı ve bu yarışta 'ben de varım' dedi. Ah benim Kayserili kardeşim biz, ikinci sınıf vatandaş nedir biliriz; biz, ötelenmenin, iteklenmenin, hor görülmenin ne demek olduğunu biliriz; kendisini bu ülkenin yegane sahibi zanneden zihniyetin, kendisi dışındakilere nasıl böcek muamelesi yaptığını çok iyi biliriz. O zihniyet, on yıllar boyunca 'siz üretemezsiniz, yerinizi bilin, haddinizi bilin geride durun' dedi, 'siyaset sizin neyinize', dediler, 'biz sizi idare ederiz' dediler, 'siz kapıcısınız, siz odacısınız' dediler, 'arada bir oy verin o yeter, sonrasına karışmayın' dediler, 'siz dış politikadan anlamazsınız, siz ekonomiden anlamazsınız, iktidar olamazsınız' dediler, 'siz muhtar bile olamazsınız' dediler. Hatta gün geldi 'kim oluyorsunuz da Cumhurbaşkanı seçiyorsunuz' dediler, biz ne dedik meydanlardan onlara: 'Muhtar da olacağız, Başbakan da olacağız' dedik, 'Cumhurbaşkanını, millet olarak seçeceğiz, hem de Kayseri'den seçeceğiz' dedik. Biz, onlara 'milletiz' dedik millet... 'Bu ülkenin sahibi biziz' dedik. Biz, bu ülkenin evlatlarıyız, bu ülkenin aşıklarıyız, bu ülkenin sevdalılarıyız.''

3 Kasım 2002'nin şahlanış tarihi olduğunu, Anadolu'nun haykırış tarihi ve milletin iktidara geliş tarihi olduğunu belirten Erdoğan, ''Biz, onların bize yaptıklarını yapmadık, dışlamadık, ötekileştirmedik, hiç kimseye hor bakmadık. Onların yaptığının tam tersine 74 milyona aynı nazarla baktık, 74 milyonu bir gördük, beraber gördük, kardeş gördük. Bizim farkımız bu, zenginliğimiz bu, AK Parti'yi farklı yapan bu'' diye konuştu.
 

'İnançlarımızla oynandı, değerlerimizle alay edildi ama...'

Konuşması sık sık ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' sloganlarıyla kesilen Erdoğan, şöyle devam etti: ''Biz birilerine değil, Kayseri'ye değil, Türkiye'ye Cumhurbaşkanı seçtik. Elitlerin, zenginlerin, seçkinlerin, Galata bankerlerinin değil, Türkiye'nin iktidarı olduk. Biz, ne istediysek 74 milyon için istedik, ne yaptıysak belli illere, belli bölgelere değil, 81 vilayete 74 milyona yaptık. Ufuksa '74 milyon için ufuk' dedik. Demokrasiyse '74 milyon için demokrasi', refahsa '74 milyon için refah' dedik. 3 Kasım öncesinde ne yaşadıysak, hangi acıları çektiysek, nasıl bir muameleye maruz kaldıysak, onların tamamından büyük bir hassasiyetle kaçındık. Bizim inançlarımızla oynandı, değerlerimizle alay edildi ama biz bunu asla yapmadık. Hiç kimsenin hayat tarzına karışmadık, 'başı açık, başı örtülü' demedik çünkü hepsi bizim kardeşimiz, hepsi bu ülkenin evlatları. Yola çıkarken, 'etnik milliyetçilik yapmayacağız, bölgesel milliyetçilik yapmayacağız, dinsel milliyetçilik yapmayacağız' dedik. Türküyle, Kürtüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abhazasıyla, Romanıyla, Boşnağıyla aklınıza ne geliyorsa 74 milyonu 'Yaradan'ı severiz yaratılandan ötürü' anlayışıyla sevdik, bağrımıza bastık. Alevi demedik, Sünni demedik, hangi dinden olursa olsun eşit mesafede durduk. Çünkü herkesin dini kendine ama güvencesi biziz. Biz, böyle bir medeniyetten geliyoruz. Bölgesel ayrım yapmadık. Batıda ne varsa doğuda o var, kuzeyde ne varsa güneyde o var. Bundan sonra da böyle devam edeceğiz. Biz, bu Türkiye'yi özgürlükle, demokrasiyle, kardeşlikle büyüttük.''

 

'Bugün hakkını isteyen bir Türkiye var'

3 Kasım 2002 seçimlerinden önce uluslararası platformlarda ezik, ötelenmiş, itilmiş, boynu bükük, günü idare eden, sorunları geçiştiren, Ortadoğu politikası olmayan, Balkan politikası olmayan, Kıbrıs politikası olmayan, Avrupa vizyonu olmayan bir Türkiye olduğunu savunan Erdoğan, bugün gündem belirleyen bir Türkiye olduğunu anlattı. Bugün 'ne söyleyecek' diye ağzına bakılan, 'nasıl bir tavır takınacak' diye dikkatle izlenen, Ortadoğu'da, Balkanlar'da, Kafkasya'da mazlumların, itilmişlerin, feryat edenlerin imdat bekleyenlerin umudu olan bir Türkiye olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bugün, G-20'de, küresel ekonomide, BM'de, küresel barışta, medeniyetler ittifakında, küresel uzlaşmaya yön veren bir Türkiye var. Bugün Ortadoğu sokaklarında, caddelerinde 'Şükran Türkiye' nidaları var, 'Teşekkür Türkiye' nidaları var, yere göğe sığdırılamayan bir Türkiye var, Filistin'in yanında yiğitçe, mertçe yer alan bir Türkiye var. Bugün İsrail zulmüne, korsanlığa karşı susan, tepkisiz kalan bir Türkiye değil, haykıran, hakkını isteyen, adalet isteyen, korsanlara haddini bildiren bir Türkiye var.''

Bugün İstanbul'un fethinin 558. yıl dönümü olduğunu anımsatan Erdoğan, ''Başta Fatih olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum ama bu arada Marmara gemisindeki şehitlerimizi, -içlerinde Kayserili yavrumuz da olmak üzere- rahmet anıyorum. Allah rahmet etsin. Mekanları cennet olsun'' dedi. Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İsrail'e ''Eğer biz olsaydık, Mavi Marmara'ya izin vermezdik, onları göndermezdik'' dediğini anımsatarak, şunları kaydetti: ''Düşünebiliyor musunuz? Gazze'ye insanı yardım gidecek, bu 'göndermezdik' diyor. Sen ne işe yararsın? Özellikle ben Kayseri'ye sesleniyorum: 12 Haziran'da Kılıçdaroğlu'nun CHP'sine -dikkat ediniz adını, şimdi yeni CHP diye koymuş- haddini bildirmeye var mıyız? Sandıkların patlaması lazım 'AK Parti' diye. Kaç günümüz kaldı, 13 gün. 13 gün kapı kapı dolaşmaya var mıyız, köy köy dolaşmaya var mıyız, duyduklarımızı duymayanlara, Filistin kaçkınlarını, Gazze kaçkınlarını İsrail'e şikayet edenlere bildirmeye var mıyız? Bunlar, hiçbir zaman haysiyetli bir dış politikanın yanında olmadılar. Bunlar, her zaman batının karşısında el pençe divan durdular. Hep böyle oldu. Gittiler İsrail'e utanmadan, sıkılmadan bizi şikayet ettiler. Senin şikayet kapın İsrail mi? Varsa şikayetin gel milletime yap ama bunlar iktidarların Batı tarafından belirlendiği günlerin arta kalanları. Zannediyorlar ki hala aynı devran dönüyor. Artık bu ülkede birileri iktidar belirlemiyor. O çetelerin oyunu falan gerilerde kaldı. Artık, bu ülkede millet iktidarını belirliyor. İşte iktidar burası, millet.''

'Efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik'

Konuşması sık sık ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' sloganıyla kesilen Erdoğan, ''Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Allah nazardan saklasın. Allah gücünüzü daim kılsın'' dedi. ''Kosova'da hem Kosovalı kardeşlerimizle hem de Türk soydaşlar ile kucaklaştık'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''Priştine sokaklarında ellerinde Türk ve Kosova bayraklarıyla saatler boyunca bizi bekleyen, geldiğimizde yeri göğü 'Türkiye' diye inleten o çocukları, kendi gözlerimizle, gözü yaşlı olarak gördük, izledik, duygulandık. O çocukların gözündeki umudu gördüm, çoşkuyu gördüm. Rabbime 'binlerce kez hamdolsun' dedim. Biz, bunları gördük, bu bize yeter. Biz, Türkiye Cumhuriyeti bayrağının, pasaportunun, parasının itibar kazandığını gördük, bu bize yeter. Saraybosna'da, Üsküp'te, Priştine'de, Beyrut'ta, Kahire'de, Tunus'da, Bingazi'de, Şam'da, Kabil'de, Bağdat'ta bize 'Allah sizden razı olsun' dediler ya, bu bize yeter. Biz, bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Bizim kitabımızda gurur yok, bizim kitabımızda mağrur olmak yok çünkü biz, o Yavuz'un diliyle, 'gururlanma padişahım senden büyük Allah var' anlayışı ile bugünlere geldik. Batı'da İpsala'dan, Güneydoğu'da Yüksekova'ya, kuzeyde Bafra'dan güneyde Yayladığı'na kadar hizmet götürdük, bu bize yeter.''
 

'Ne yaptın şu ana kadar?'

İktidarları döneminde kendilerine nasıl tuzaklar kurulduğunu, halkın çok yakından gördüğünü dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Çetelerin önümüzü nasıl kesmeye çalıştığını, bizi nasıl engellemeye çalıştıklarını sizler çok yakından gördünüz. Çetelere karşı verdiğimiz hukuk mücadelesinde, demokrasi, insan hakları, Türkiye mücadelemizde sizler hep yanımızda oldunuz. İftira ile yalanla kışkırtmalarla nasıl bizi yıpratmaya çalıştıklarını, bizi nasıl kendi çukurlarına çekmeye çalıştıklarını gördünüz. 3 Kasım'da bunların tezgahları bozuldu. Bunların 3 Kasım'da istismarı, sömürü çarkları bozuldu. Bunların 3 Kasım'da hesapları alt üst oldu.''

Erdoğan, AKP'yi kurduklarında hakkında 58 dosya hazırladıklarını ifade ederek, şunları anlattı: ''58 dosya ama Kılıçdaroğlu'nun dosyaları gibi değil. Gene bir şeyler getirdiler ortaya kendilerine göre. Kılıçdaroğlu dosya da getiremedi. Paran yoksa sana kırtasiyeciden dosya gönderelim, ne açacaksan ortaya koy. Bana bir tane mektup gönderiyor, imzası olmayan, burada 'otoparktan, şuradan, buradan, şundan bu kadar para alınmış', kimden ne alınmış, imzası nerede? Hiçbirisi yok. Önüne bir tane kapak yazı gönderiyor. Hayatı, adamın böyle geçti. Benim buradaki belediye başkanımla ilgili attığı adımlarda, adam benim milletvekilime kirasını ödememiş. Şimdi bu adamı liste başı yapıyor. Bunu milletvekili seçtirmek yoluyla aslında karşılıksız çeklerden kurtaracak. Varsa senin elinde ciddi bir şey yargı ortada. Ne oldu, ne yaptın şu ana kadar? Hiç. 12 Haziran onun için bunlara sandıkta haddini bildirme günü. Hadi benim dokunulmazlığım var, benim belediye başkanımın dokunulmazlığı mı var? Onun dokunulmazlığı yok, sade vatandaş. O sadece Kayseri'de eserleriyle konuşuyor, sen neyle konuşuyorsun. Senin milletvekilini de ev sahiplerinden tut, alacaklarına kadar hepsi biliyor. En önemli alacaklılarından bir tanesi de benim milletvekilim. Kiracısıydı, kirasını ödememiş, böyle birisi. Yani kardeşlerim, 12 Haziran bu bakımdan çok önemli.''
 

'Tek hedef, AK Parti'

''12 Haziran öncesinde, bunlar 3 Kasım'ın intikamını almanın Türkiye'yi yeniden 3 Kasım öncesine döndürmenin gayreti içindeler'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''Dikkat edin, ittifak halindeler. Güneydoğu'da, Doğu'da CHP kiminle ittifak ediyor, BDP ile ittifak ediyor. Orta Anadolu'da, Batı'da, BDP, CHP, MHP üçlü ittifakı var. Yanlarında kim var, terör örgütü. Beraber yapıyorlar. Bakın şu anda tek karşılarındaki hedef, AK Parti. Şu ana kadar 100'ün üzerinde seçim büromuzu, mobiletlerimizi yaktılar, ateşe verdiler, taşladılar, bitmedi. Terör örgütü Hazro ilçe başkanımın oğlunu kaçırdı şu anda. AK Partili diye Güneydoğu'da Diyarbakır'da bir kardeşimizin taş ocağını bastılar, bütün iş makinalarını yaktılar. Bitmedi Cizre'de imam-hatip okulu öğrenci yurdunu molotofla ateşe verdiler. 3 tane yavrumuz oradan kurtuldu. Bir tanesinin durumu biraz sıkıntılıydı. Onu helikopterle Ankara'ya aldırdık.''

 

'Eğer demokrasiyse kendini terör örgütüne niçin yaslıyorsun?'

BDP'nin demokrasi ve özgürlükten bahsettiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu: ''Eğer demokrasiyse kendini terör örgütüne niçin yaslıyorsun? Demokrasi elinde molotofla öğrenci yurtlarında 13-15 yaşındaki çocukların kaldığı yurdu yakmak mıdır? İşine gelmeyince de 'Başbakan havayı geriyor' diyor. Bunları söylemeyecek miyiz? Ama biz sizin dilinizle konuşamayız. Biz onların diliyle hareket edemeyiz. Biz korkutucu olmayacağız, biz kolaylaştırıcı olacağız. Biz sertlikten yana değil, tatlı dille konuşacağız. CHP, BDP ve MHP'ye gönül vermiş kardeşlerimin nasıl bir tezgahın kurulduğunu çok iyi görmelerini istiyorum. Kemal Kılıçdaroğlu diye biri yoktur. Kemal Kılıçdaroğlu, sanaldır sanal. Sayın Baykal 'kaset mağduru' olduğunu söyledi. Kapıdan çıktı 'Kılıçdaroğlu aday değilim' dedi. Ertesi gün kaset mamulü bir genel başkan olarak aday oldu. Hayalidir, yapaydır. Kemal Kılıçdaroğlu, siyaset mühendisleri tarafından üretilmiş, CHP'nin başına getirilmiş bir vitrin süsünden ibarettir. CHP'nin yeni genel başkanı vitrinin arkasındakiler tarafından, CHP'nin akıl hocaları tarafından yönlendirilen figürden ibarettir. CHP'nin yeni genel başkanı 12 Haziran öncesinde sadece bir projeden ibarettir. CHP'nin genel başkanı BDP'nin bile parmağında oynattığı bir kukladan ibarettir. CHP'de 'ben, ben, ben' diyen bir genel başkandan başka bir şey görüyor musunuz? CHP'liler neden konuşmuyorlar? Neden vitrine çıkmıyorlar. Çünkü vitrine çıkan, konuşan gerçek CHP'yi ifşa ediyor ve hemen susturuluyor.''

'Allah'ın ayetine 'sinir bozucu' dedi'

CHP milletvekili adayı Binnaz Toprak'ın sözlerini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Çıktı Allah'ın ayetine 'sinir bozucu' dedi. İstanbul Zinciryikuyu Mezarlığı'nın girişindeki kitabede 'Her nefis ölümü tadacaktır' ayeti var. Tabii onun ayet olduğunu herhalde bilmiyor. Herhalde İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a ait bir söz zannetti. Profesör olmak her şeyi bilmek anlamına gelmez. Makbul profesör bilmediğini bilendir, her şeyi bilen değil. Alanında başarılıdır saygı duyarız, ama bunu bir sor. Yarın öleceksin, öldüğünde malum bizde örfidir. Tabutun üzerine örtü örterler. O örtünün üzerinde bu mealin Arapçası yazar. Orada ''Kullu nefsin zaikatul mevt'' yazar. Yoksa sen ölümü tatmayacak mısın? Yarın musalla taşına geleceğiz. Hocaefendi cumhurbaşkanı niyetine demeyecek, başbakan niyetine demeyecek, profesör niyetine demeyecek, trilyarder Ahmet Efendi niyetine demeyecek. Er kişi niyetine diyecek. Ondan sonra gidecek yer 2 metrekare mezar. Atlastan, ipekten kefen yok, patiskadan kefen, ne yaptıysak bizle gelecek mi? Gelecek. Hayır yapmışsan hayır gelecek, şer yapmışsan şer gelecek. Olay bu kadar basit. Yakınların bile (Allahaısmarladık) der bırakıp gider. Önceki gün CHP'li bir başka milletvekili çıktı. İsmi Nur, nasıl olduysa. '27 Mayıs darbesinde göbek atıldı' dedi. Neden? Bu bayan İstanbul Üniversitesinde rektör yardımcısıyken başörtülü kızlarımızı ikna odalarında başını açtırtan kadın. Bunlar özgürlükçü ya, Kılıçdaroğlu özgürlükçü ya, (Başörtü sorununu biz çözeriz) diye referandumda meydan meydan dolaştı ya. Ah benim Kayserili kardeşlerim, bunlara 12 Haziran'da Kayseri kadar onurlu bir dersi verecek herhalde başka il çıkmaz. Yarış itibarıyla söylüyorum. Her ilde onurlu bir demokrasi dersini seçimde sandıklarda bekliyorum. Gittiğim her ilde görüyorum. İnşallah, 46. il Kayseri'de bugün bu coşku bunu ortaya koyuyor. Karşımda Furkan'ın resmi... 'Marmara'ya biz müsaade etmezdik' diyen Kılıçdaroğlu bunun hesabını vermeli.''
 

'MHP AK Parti'ye kaplan, CHP'ye kuzu'

Başbakan Erdoğan, 27 Mayıs'ın Adnan Menderes ve 2 arkadaşının idam edildiği gün olduğuna dikkati çekerek, ''27 Mayıs'ı bayram ilan eden zihniyet hangi zihniyettir? CHP zihniyetidir. Bunlar darbecidir darbeci, bunlar darbe destekçisidir. O günü bayram ilan ettiler. Serter ne diyor? (Göbek attılar, oyun oynadılar) diyor. Kendisi de çok mahir demek ki. Anlayış bu. 12 Haziran onun demokratik dersinin verileceği gün'' dedi. Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın kendisine kurulan komplo deşifre edildiği halde konuşmadığını, susturulduğunu savunan Erdoğan, şunları söyledi: ''Çünkü kim konuşursa asıl CHP'yi inkar edecek. Sayın Baykal aday oldu. Peki, o diğer hanım niye aday yapılmadı? Onu aday yaptınız, onu da aday yapsaydınız. Suçlu hanım oldu, diğeri suçsuz oldu kendilerince. Kadın derneklerini göreve davet ediyorum. İleri geri konuşan kadın dernekleri vardı ya, hadi konuşun bakalım, şimdi niye konuşmuyorsunuz? Asıl burada konuşmanız lazım. Çünkü kim konuşursa CHP'nin asıl niyeti açıkça ortaya çıkacak ve zücaciye dükkanını darmadağın edecekler de onun için. Statüko adına oyun kuruculuğa soyunanlar sadece CHP'lileri değil, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'yi bile susturdular. AK Parti'ye kaplan kesilen MHP Genel Başkanı, CHP karşısında kuzu görünümümde. Sus pus olmuş durumda.''

'Siyaset mühendisleri değil, millet kazanacak'

Erdoğan, kendisinin Hakkari mitinginin ardından kente Kılıçdaroğlu'nun gittiğini hatırlatarak, şunları kaydetti: ''Gittiğimde oradaki dükkanları tamamen terör örgütü kapattırdı. Ama Kılıçdaroğlu gidince dükkanlar açıldı. Hakkari'de CHP'nin aldığı oy 157. Ama o gün orada 2 bin, 2 bin 500 kişi var. Herhalde anlaşmışlar. Alanda herkesin elinde CHP bayrağı var. Fakat Türk bayrağı yok. Sayın Kılıçdaroğlu, Hakkari'de onlar mensubunsa ellerine Türk bayrağını niçin veremedin? Yüreğin yetmedi mi? Çünkü oradaki dinleyenler senin partilin değildi, BDP'liydi. Onlar Türk bayrağını eline almaz, alamaz. Belediyelerde bile bunun şu anda sıkıntısını yaşayan bu adamlar, bu BDP zihniyeti bir de sen böyle koalisyona girersen iyot gibi açığa çıkarsın. Sayın Bahçeli niye konuşmuyorsun? Bak orada yarı özerklikten bahsetti Kılıçdaroğlu. Ama Ardahan'a gitti, 'Ben böyle bir şey söylemedim' dedi. 'Ben eyaletlerden bahsetmedim' dedi. Yarım saat içinde anında dönebiliyor. 'Yürüyen yalan' dedim, baktım hızlandı 'koşan' dedim, baktım daha da hızlanmış 'uçan yalan' dedim. İnanın uçuyor. Bunda T dönüşleri var, fakat ona da yetişemiyorsun bu sefer T yapmaya başladı. Artık Türkiye'deki anket firmalarına inanmıyorlar. Amerika'dan yapılmış anketlerle avunuyorlar. Siyaset mühendisleri son 1 yıl içinde kasetten genel başkan, Silivri'den aday çıkardılar. 12 Haziran'da 1 kez daha çeteler değil, bu malum medya değil, siyaset mühendisleri değil, benim milletim kazanacak.''
 

'BDP'yi bunlar pışpışlıyor'

MHP'nin İstanbul'da korgeneral emeklisi milletvekili adayının olduğunu belirten Erdoğan, şöyle dedi: ''Şu anda içeride. Bu adayı Sayın Bahçeli çok çok parlatıyor. Sayın Bahçeli, şunu sana bizzat Kayseri'den duyuracağım. Çünkü Kayseri'den bunun duyulması senin açından önemli. Bu korgeneral, başbakanlığımın ilk yıllarında 18 Mart Çanakkale kutlamalarında oranın Kolordu Komutanıydı. Başbakan olarak anma törenlerine gidiyorum. Şehitliğe geldiğimde protokolle tokalaşırken bu beyefendi ayağa kalkmadı. Ayağa kalkmayınca biz de geçtik. Tabii beklentileri vardı, o beklentileri de kesildi. Çünkü generallerin en büyük beklentisi orgeneral olabilmektir. Tabi ki orgeneral de olamadı. Şimdi bunu 'şöyle kahraman böyle kahraman' general diyor. Bir defa senin kahraman diye takdim ettiğin kişi, devlet hiyerarşisi içinde saygı nedir, sevgi nedir veya alt üst arasındaki irtibat nedir, bunu bilen birisi değil. Sonra bunu bir vakfın başına getirdiler. Haberim yoktu. Vakfın başına geldikten sonra, üniforması çıktıktan sonra sivil olunca da bu defa karşımızda daha farklı bir görüntüye büründü. Bunun her yeri kahraman olsa ne yazar? Neye karşı kahramanlık yapmış? Bunlar çok iyi tanınıyor, biliniyor. Şu anda CHP de MHP'de insanlık dışı terör saldırılarını görmezden geliyor. BDP'yi bunlar pışpışlıyor. Bu projeyi görmenizi, bu oyunu bozmanızı istiyorum. Bu statüko partilerine gereken dersi bir kez daha vermenizi, bunları dağıtmanızı istiyorum. Bunları destekleyen medyaya gereken dersi vermenizi istiyorum. Öyle bir ders olsun ki çetelerden tüm umutlarını kaybetsinler. Öyle bir ders olsun ki siyaset mühendisleri yalnız kalsınlar. Bu sefer öyle bir ders verin ki millet iradesi üzerinde beşer planında hiçbir güç olmadığını unutamasınlar.''

'Bizde boş söz, boş vaat yok'

Başbakan Erdoğan, bir müjdeyi duyurmak istediğini belirterek, şunları anlattı: ''İktidara geldiğimizde 'TOKİ'yi başka bir tarzda çalıştırıp 500 bin konut yapacağız' demiştik. Bizden önce TOKİ kime bağlıydı biliyor musunuz? Sayın Bahçeli'ye bağlıydı. TOKİ sana bağlıydı, kaç tane toplu konut inşa ettin açıkla. Tutturmuş, toplu konutu yüce divana verecekmiş, beni yüce divana verecekmiş. Bunları bırak, yapacaksan yap. Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz. TOKİ, dünyada örneği olmayan bir yöntemle çalışıyor. 8,5 yıl boyunca adeta konut seferberliği yaptık. 500 bini inşaat olarak aştık. 360 bin konutu sahiplerine teslim ettik. Şimdi, ikinci 500 bine başlıyoruz. Hiçbir imkanı olmayan gençlere sesleniyorum: Beyaz eşyası, mobilyası da içinde olacak. Peşinatsız ayda 100-120 lira taksitle, 20 yıl vadeyle vereceğiz. Kılıçdaroğlu gibi konuşmuyorum. O bol keseden dağıtıyor. 'Kim ne isterse verdim gitti' diyor. 'AK Parti ne verdiyse, ben 5 katını vereceğim' diyor. Akıl hocası, 'iki anahtar' diyordu, bu daha fazlasını söylüyor. Senin akıl hocan iki anahtar dedi de ne verdi? Konut mu verdi, araba mı verdi? Ama biz verdik. 500 bin verdik, 500 bin daha vereceğiz. Biz de boş söz, boş vaat yok. Biz oyu 3-5 tane artırma hırsıyla olmayacak sözler vermiyoruz.''

 

'Onun yanında bürokratlardan kim vardı?'

Göreve geldiklerinde parada altı sıfır olduğunu ve iktidarda MHP'nin bulunduğunu anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Onun yanında bürokratlardan kim vardı? Şu an Kılıçdaroğlu'nun yanındakiler, onlarla beraber çalıştılar, bu sıfırları öyle koydular. Eskiden 'milyoner' diye zengine denirdi. Tuvalete 1 milyona 2 milyona gider hale geldik. Ama altı sıfırı attık, paramızını onurunu kurtardık. Biz gerçeklerle konuşuyoruz. MHP'den 230 milyar dolar milli gelirle aldık. Şimdi 740 milyar dolar. Kişi başına milli gelir, 3 bin 400 liradan 10 binin üzerine çıktı. Devletin borçlanma faizi yüzde 63'tü, şimdi yüzde 7 oldu. Aradaki yüzde 56 vatandaşımın cebinde kalıyor. Enflasyon yüzde 30'du yüzde 4 oldu. Aradaki fark Ayşe ablamın, Fatma ablamın cebinde kalıyor. IMF'den 30 milyor dolar borç aldılar. 23,5 milyar dolar borç devrettiler. IMF'den bize 23.5 milyar dolar borç devredilmişti. Ödedik, ödedik şu anda 4,9 milyar dolara düştü. Beş, beş, onu da öderiz ama çok düşük bir faiz olduğu için onu da 2013 Nisan'ına kadar öder bitiririz. Milli Bankamız Merkez Bankası. Bunlar milliyetçi değil mi? Bunlar Merkez Bankasını bitirmişlerdi. Merkez Bankasının kasasındaki mevcut paranın yarıdan fazlası zaten Avrupa'daki işçi kardeşimindi. Merkez Bankası'nın kasasında 27.5 milyar dolar vardı. Şimdi Merkez Bankasının kasasında ne kadar para var biliyor musunuz? 95 milyar dolar var. Biz buyuz. MHP, CHP onlar bu ülkede zulmettiler, terör estirdiler. Onlar toklukla açlıkla bu milleti terbiye ettiler. Zaten CHP demek, Sayın Demirel'in bir lafı var, (CHP'nin iktidarında sütü olan ineğin sütü kurur) diyor. Onun lafı. CHP bu. Şimdi Kılıçdaroğlu da bundan olduğunu anladı da (Bizim CHP yeni CHP) diyor. Ama işine gelince 'Ecevit' diyor, işine gelince 'İnönü' diyor. Ben dosyaları önüne koyunca (Yeni CHP) diyor. Değerli kardeşlerim bu akşamdan itibaren televizyon programlarında bütün dosyaları ortaya koyacağız. Bu işin eskisi, yenisi yok. Sizin genlerinizi ortaya koyacağız. Genlerinizi...''

Kayseri'ye yapılan yatırımlar

Kayseri'ye yapılan yatırımları da anlatan Erdoğan, ''Burası Mimar Sinan'ın yeri, Kocasinan'ın yeri, 'Şehzadebaşı benim çıraklık eserim, Süleymaniye kalfalık eserim, Selimiye ustalık eserim' dedi. Şimdi biz çıraklıkta yaptıklarımızla kalfalıkta yaptıklarımızla şimdi biz Kayseri'den ustalık belgesini almaya geldik'' dedi. Erdoğan, Türkiye'de 163 bin, Kayseri'de 2 bin 794 derslik yaptıklarını ve 13 bin 792 bilgisayar gönderdiklerini ifade ederek, şu bilgileri verdi: ''Kitapları ücretsiz verdik, yine vereceğiz. Sosyal güvencesi olmayana ilköğretimde erkek öğrenciye 30 lira verdik. Kıza 35 lira verdik. Orta öğretimde erkek öğrenciye 45 lira verdik. Erkek öğrenciye 55 lira verdik. Yine vereceğiz ama şimdi size bir müjde vereceğiz, artık okullardan kara tahtayı kaldırıyoruz. Okullara akıllı tahtayı getiriyoruz. Dünyaya internet ağı ile bağlı olacak. Size birer tane elektronik kitap vereceğiz. Nasıl, iyi buldunuz mu? Sevgili çocuklar bunları ücretsiz olarak vereceğiz. Zengin-fakir ayrımı yapmayacağız. Ben şunu düşünüyorum. Amerika'da, Almanya'da öğrenciler bu kadar eğitim teknolojisinden istifade edecek de benim Kayserimde Ahmedim, Ayşem, Fatmam neden istifade edemeyecek. Neden? Her şey hazır. Hemen seçim sonrası ihaleyi yapacağız ve adımı atacağız.''

'Biz yaptıklarımızla ortadayız'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir televizyon programındaki sözlerini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bir televizyon kanalında diyorlar ki 'Sayın Başbakan İstanbul'da, Ankara'da bir çok dev ihalelerden haber verdi, müjde verdi'. Diyor ki 'o ihale yolsuzlukları için bunu yapıyor'. Ayıptır ayıp, insanda biraz onur olur. Sen böyle bir iftirayı nasıl yaparsın. Sana birazdan bir şey hatırlatacağım. Onun hesabını vereceksin önce. Televizyonlarda da bu önüne gelecek. Meclise geldi. Cevabını veremedin. Böyle bir şeyi önce bilirsin, bulursun, yakalarsın, kalkarsın gerekli yargı merciine dosyanı sunarsın. Bu nasıl bir muhalefet ya. Ve bununla halkın karşısına çıkıp, oy istiyorsun. Biz yaptıklarımızla ortadayız. Eserlerimiz ortada. Üniversiteli öğrencilerimize bizden önce ne burs veriliyordu? Bahçeli döneminde 45 lira. Biz ne veriyoruz, 240 lira. Kredi ve Yurtlar Kurumunda kalıyorsa 150 lira da beslenme yardımı veriyoruz, 390 lira. Master öğrencisi ise 480 lira, doktora öğrencisi ise 720 lira veriyoruz. Biz buyuz. Biz bunları yaptık. Hamdolsun Kayserimiz biliyorsunuz yeni üniversitelerle, daha da gelişti. Daha iyi olacak. Sevgili kardeşlerim. Bunlarla kalmadık. Sağlıkta istediğin hastaneye gidiyor musun, istediğin eczaneden ilacını alıyor musun? Ahh.. değerli kardeşim, bu Kılıçdaroğlu, 1990'lı yıllarda, sekiz yıl SSK'nın başında genel müdürdü. Sekiz yıl anamızı ağlattı, anamızı. Bırak sen bütün hastaneleri, SSK hastanelerine giderdik. Muayene olmakta zorlanırdık. Doktor bizi nereye çağırırdı. Muayenehanesine. Ondan sonra da money, money, money, para vereceksin. Kayseri'ye şu sekiz yılda 159 trilyon lira sağlık yatırımı yaptık. Bakınız, Sayın Kılıçdaroğlu'nun döneminde, hastalarımız, ölüler -Allah göstermesin-, rehin alınmıyor muydu? Sayın Bahçeli'nin döneminde Sağlık Bakanlığı onun partisinde değil miydi? Yine ölülerimiz rehin alınmıyor muydu? Hastaneler rezalet miydi? Koğuş sistemi vardı ama şimdi modern hastanelere kavuştuk mu? Zengini de fakiri de istediği hastaneye gidebiliyor mu? Ayırım var mı? Kim ayrımcı? Kılıçdaroğlu mu, Bahçeli mi, biz mi? Hepsi ortada. Ben işte bunu halkıma duyuruyorum. Onun için bunu duymayanlara anlatın. Milletime anlatın. Deyin ki 'Be kardeşim, sen istediğin hastaneye gidiyor musun? Kim gönderdi seni. AK Parti. İstediğin doktora gidiyor musun? Kim gönderdi seni AK Parti. Artık aile doktorun var mı? Buna kim kavuşturdu seni? AK Parti. Kitapları ücretsiz alıyor musun? Bak şimdi elektronik kitap geliyor. Kim bunları getirdi? AK Parti. Fakir fukaraya sosyal güvence para veriliyor. Bunları kim veriyor. Bunları kim getirdi, AK Parti. Daha ne olacak ki'. Ama daha bitmedi daha neler var neler.''

'Ankara-Kayseri arası 2.5 saate düşecek'

Kayseri'ye kazandırılan toplu konut, ulaşım hizmetleri ile köylere yapılan yatırımları anlatan Erdoğan, ''Bu bir aşk işi, heyacan işi, sevda işi. Biz Ferhatız Ferhat. Siz Şirin. Ferhat, Şirin'e ulaşmak için nasıl dağları deldiyse biz de delerek geliyoruz'' dedi. Erdoğan, Ankara-Sivas hattında Yüksek Hızlı Tren çalışmalarının devam ettiğini belirterek, şöyle devam etti: ''Elbette Kayseri'yi bu hattın dışında tutmuyoruz. Tutamayız. Ankara, Sivas Hızlı Tren Hattını, Yerköy-Şefaatli bölümünden Kayseri'ye 139 kilometrelik bir tren yolu inşa ediyoruz. Böylece Ankara-Kayseri arasının 2.5 saat düşürecek bu hattın proje uygulamalarını tamamladık. İhale aşamasına geldik. Kayseri'yi Ankara'ya, Eskişehir'e, İstanbul'a, Konya'ya, Sivas'a bağlayacak tren hattı için on sekiz tünel, sekiz köprü ve viyadük inşa ederek 1 milyar dolarlık bir yatırım yapacağız. Şimdiden hayırlı olsun.''

Ziraat Bankasının, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli döneminde çiftçiye yüzde 59 faizle kredi verdiğini anlatan Erdoğan, ''Biz yüzde 5 ile veriyoruz. Fark bu. Yüzde 59 ile Bahçeli, yüzde 5 ile biz. Halk Bankası yüzde 47 faizle esnaf-sanatkara kredi veriyordu, biz yüzde 5 ile veriyoruz. Kayseri'ye DSİ olarak 556 trilyonluk yatırım yaptık. İki tane baraj, iki sulama, yenileme işi. Bunları yaptık, yapıyoruz. Bütün bunlarla beraber, Yamula Barajı'nın bildiğiniz gibi hallettik, adeta Kayseri'ye deniz kazandırdık. Daha da iyi olacak inşallah'' diye konuştu.

Seçime az bir zaman kaldığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu: ''Seçime 13 gün kaldı. Bu 13 gün çok çalışmamız lazım. Sizden kaçta kaç istiyoruz. Yüzde 100. Kayserili 'tamam' derse bunu yapar ama çok çalışın'' dedi. Erdoğan, konuşmasının sonunda, ''Beraber yürüdük'' şarkısının sözlerini miting meydanındakilere tekrarlatarak, ''Günümüz kutlu olsun. 12 Haziran Türkiyemiz, Kayserimiz, milletimiz, Kayserili kardeşlerimizin, hazırlayacağımız yepyeni bir anayasa için temel hak ve özgürlükler için yeni bir milat olsun diyorum'' diye bitirdi. Erdoğan, mitingin ardından Kayseri Valiliğini ziyaret ederek, Vali Mevlüt Bilici ile bir süre görüştü. Erdoğan, havaalanına gidişi sırasında da yolda karşılaştığı çocuklara ışıklı top hediye etti.
 

Mitingden notlar

Cumhuriyet Meydanı, miting için saatler öncesinde araç trafiğine kapatıldı. Bölge, giriş ve çıkışların kontrolü için güvenlik şeridi ile çevrildi ve arama noktaları oluşturuldu. Üzerleri ve çantaları aranarak miting alanına alınan yurttaşlara parti bayrağı ve Türk bayrağı ile şapka ve kaşkol hediye edildi. Miting sırasında Nevşehir, Yozgat, Kahramanmaraş ve Erzincan'dan takviye gelen polis ekipleri görev yaptı. Bir polis helikopteri de miting alanının üzerinde tur attı.

Başbakan Erdoğan'ın mitingini kızı Sümeyye Erdoğan da takip etti. Miting öncesi, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut ile AKP Kayseri milletvekilleri ile milletvekili adayları yurrtaşları selamladı.

 

'İnşallah CHP'yi ve MHP'yi sandığa gömüyoruz'

Erdoğan, partisinin Tandoğan Meydanı'nda düzenlenen mitinginde halka hitap etti. Başkent Ankara'yı ''Selçuklu şehri'', ''Osmanlı şehri'', ''Cumhuriyet kenti'' olarak nitelendiren Erdoğan, Ankara'nın ''manevi muhafızları'' olarak nitelendirdiği Hacı Bayram Veli'yi, Seyyit Hüseyin Gazi'yi ve Abdülhakim Arvasi'yi andı. Ankara'yı başkent ilan eden, Ankara'yı Kurtuluş Savaşı'nın karargahı haline getiren, buradan Kurtuluş Savaşı'nı sevk ve idare eden Gazi Mustafa Kemal ile onunla Kurtuluş Savaşı'nın tüm şehit ve gazilerini de rahmet ve minnetle andığını belirten Erdoğan, Ankara'nın Fatih Sultan Mehmet'in hocası Akşemseddin'in de şehri olduğunu söyledi. İstanbul'un fethinin 558'inci yıl dönümü dolayısıyla Hoca Akşemseddin ve Fatih Sultan Mehmet'i anan Erdoğan, İstanbul'un fethini de kutladı.

Kayseri'de çok coşkulu bir miting yaptığını belirten Erdoğan, sıcak havaya rağmen Emniyet Müdürlüğünün rakamlarına göre yüz binin üzerinde, yüz seksen bine yakın kişinin mitinge geldiğini belirtti. ''Alan benim bugüne kadar Kayseri'de yaptığım en büyük mitinge şahit oluyordu'' diyen Erdoğan, mitingin yapıldığı alanın ülkede yeni yapılan, en büyük alan olduğunu belirtti. Türkiye'nin akın akın 'AK Parti' dediğini ifade eden Erdoğan, ''Türkiye her bir vilayetiyle her bir ilçesiyle her bir köyüyle akın akın AK Parti'ye koşuyor. Türkiye, hizmet siyasetine, eser siyasetine daha büyük destek vermek için adeta gün sayıyor. Bir pazarımız kaldı, ikinci pazar sandığa gidiyoruz. İnşallah bu CHP'yi sandığa gömüyoruz, MHP'yi sandığa gömüyoruz, diğerlerini söylemeye gerek yok'' diye konuştu.

Alandakilerden seçime kadar geçecek süre boyunca çok yoğun çalışmalarını isteyen Erdoğan, ''Çünkü ustalık döneminin sizden belgesini isteyeceğiz. Bu belgeyi bize siz vereceksiniz. Siz verirseniz ustalık eserlerini de biz evvelallah Türkiye'de inşa etmeye devam edeceğiz'' dedi. Tandoğan Meydanı'nın birçok toplantıya, mitinge ev sahipliği yaptığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: ''Ancak 2001'de burada yapılan eylemler, burada yapılan gösteriler, hafızalardan hiç silinmedi. Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizinin ardından, esnaf, çiftçi, işçi, memur burada toplanarak, hemen birkaç kilometre ötedeki Başbakanlığa seslerini duyurmak istedi. Ama o gün, Başbakanlık bu sesi duymadı. Başbakanlık o günlerde Türkiye'nin feryadını duymadı. Sakarya'nın, Kocaeli'nin, Yalova'nın, Düzce'nin feryadı o günlerde Ankara'ya ulaşamadı. Nihayet, 3 Kasım 2002'de meseleye millet el koydu. 3 Kasım 2002'de bu aziz millet, 'Yeter, söz de karar da milletindir' diyerek demokrasiye, ekonomiye, Türkiye'nin itibarına sahip çıktı. O gün sizin bize verdiğiniz emanete gözümüz gibi sahip çıktık. Türkiye'yi büyütmek, ekonomiyi büyütmek, dış politikayı aktif hale getirmek için tüm gücümüzle çalıştık. Allah'a çok şükür, bugün artık çok farklı bir Türkiye var. Hamdolsun bugün, geçmişle kıyas dahi edilemeyecek bir Ankara var. Bugün istikrarın başkenti Ankara var, güvenin başkenti Ankara var. Bugün Ankara, onurlu bir dış politikanın adresi, bugün Ankara, güçlü bir ekonominin kalbi. Türkiye'yi sekiz yılda çok farklı bir konuma taşırken Ankara'yı da bir dünya başkentine dönüştürdük.''

Ankara'yı Türkiye'nin olduğu kadar Medeniyetler İttifakı'nın da başkentine, küresel barışın, hoşgörünün, hukukun başkentine dönüştürdüklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Sekiz buçuk yıl önce uluslararası platformlarda kimsenin tanımadığı, bilmediği bir Ankara varken bugün, uluslararası meselelerde ne diyeceği, ne söyleyeceği merak edilen bir Ankara var. Fark burada. Dün, ayakta durmakta güçlük çeken bir Ankara hükümeti vardı, bugün, Kabil'in, Beyrut'un, Şam'ın, Bağdat'ın, Gazze'nin, Kudüs'ün dostu, kardeşi, umudu konumuna yükselmiş bir Ankara var'' dedi.

Ankaralılara seslenen Erdoğan, ''Ülkenizle gurur duyabilirsiniz. Sizlerden, vatanınızla bayrağınızla özellikle de Ankara'yla gurur duymanızı istiyorum. Nasıl ki seksen vilayet Ankara ile gurur duyuyorsa nasıl ki Ortadoğu, Afrika, Balkanlar Ankara ile gurur duyuyorsa nasıl ki Dünya mazlumları, mağdurlar Ankara ile gururlanıyorsa sizlerin de Ankaralı olmaktan gurur duymanızı istiyorum'' diye konuştu.

 

'Sağlık alanında büyük atılımlar yaptık'

AKP olarak sağlık alanında büyük atılımlar yaptıklarını kaydeden Erdoğan, alanda toplanan vatandaşlara, ''Ankaralı kardeşlerime sesleniyorum, istediğin hastaneye gidiyor musun? İstediğin eczaneden ilacını alabiliyor musun?'' diye sordu. Sağlık alanında Ankara'ya 1 katrilyon 27 trilyon harcama yaptıklarını belirten Erdoğan, şunları söyledi: ''Şimdi 90'lı yıllara gidelim şöyle. Siz bilirsiniz 90'lı yılları hatırlayın. O zaman kimdi SSK'nın genel müdürü? Kılıçdaroğlu. Bakınız kardeşlerim ben bir SSK'lıyım ve SSK'da çektiğim çileleri çok iyi bilirim. Ama o dönemi yaşayan işçi kardeşlerim de çok iyi bilir. İlaç, reçete verilir, gelirsin hastanenin eczanesine, ilacın biri var, diğeri yok, ikisi var, yarısı yok. Ne olacak? 'Eczaneden al', kardeşim ben SSK'lıyım, benden parayı kesiyorsunuz, SSK primini kesiyorsunuz. Nedir bu? Verilen cevap, 'Ne yapalım böyle'. Sayın Kılıçdaroğlu, sıkılmıyor musun? 8 yıl genel müdürlük yaptın SSK'yı batırdın, batırdın. Kimin derdine şifa oldun ki şimdi gelip benim vatandaşımın derdine şifa olacaksın. Faturayı kime kesiyor, 8 yıl boyunca değişen iktidarlara kesiyor. Aynı iktidar yoktu çok farklı iktidarlarla çalıştı. Kimleri atadın sen o SSK'nın çeşitli görevlerine annenin soyadıyla senin eski soyadınla. Kılıçdaroğlu'nun eski soyadı var. O eski soyadla nerelere kimleri, atadın bunları açıklasana, açıklayamazsın. Sadece iftira atar. Biz bunları Mecliste konuştuk. Arkadaşlarım Mecliste bunların hesabını sordu, cevap veremedi. Bir de sıkılmadan çıkıyor televizyon kanallarına 'Meclisin en devamlısıyım, Başbakan pek Meclise uğramaz' diyor. Başbakanlar Meclis'e pek uğramazlar, onların uğrayacağı zamanları vardır. Başbakanlar yan gelip yatmıyor, hele Tayyip Erdoğan alışılmış başbakanlardan değil. 81 vilayeti il il dolaşan, dünyayı mekik dokuyan bir Başbakan olarak 8.5 yıl evvelallah görev yaptım. Türkiye'nin itibarını böyle yükselttik.''
 

'Bunlarla iftirada yarışılmaz'

Herkesin istediği hastaneye gittiğini dile getiren Erdoğan, ''Bunlar hastanelerin birleşmesine bile karşı çıktılar. 'Yapamazsınız' dediler, 'yaparız' dedik. Belediyelerin verdiği bursları da Anayasa Mahkemesine taşıyıp ortadan kaldıran kim oldu? CHP oldu. Bunları da bilmenizi istiyorum'' diye konuştu. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 50 bin üniversiteli gence bursu olduğunu bildiren Erdoğan, şöyle devam etti: ''Herhalde Ankara'nın da 10 binden aşağı değildir. Bunlar, bunlardan dolayı kaldırıldı. Ondan sonra bu CHP, 'gençliğin yanındayız' diyor. Nerede gençliğin yanındasınız. Sevgili gençler, bakınız bunlarla iftirada yarışılmaz. Biz dürüstlüğümüzle sizin karşınızdayız. Şu Ankara'da bizden önce 2 tane, koskoca Ankara'da 2 tane tomografi cihazı vardı. Hey Bahçeli, hey Kılıçdaroğlu haberiniz var mı? Bizim dönemimizde bu kaça çıktı biliyor musunuz? 31'e çıktı. 2 nere, 31 nere. Sadece 3 tane MR cihazı vardı. Bahçeli duy duy, Kılıçdaroğlu duy duy. Ama bunların kulağı var duymazlar, gözleri var görmezler. Şimdi kaç tane MR var biliyor musunuz? 21 tane MR cihazı var. Diyaliz ne kadardı biliyor musunuz? 564'tü şimdi bin 234 diyaliz cihazı var. Aynı şekilde 112 istasyonu 24 taneydi. Şimdi ne oldu 116. Ambulans Ankara'da 24 taneydi, şimdi 5'e katladı, 120 ambulans var. Uzman hekim sayısı 2 bin 300'tü, 3 bin 711 oldu. Ebe ve hemşire 7 bin 15'ti şimdi 8 bin 781'e çıkarak Ankara'nın sağlık personeli ihtiyacı da giderildi. Adalette, Elmadağ, Kızılcahamam, Kalecik, Haymana Çubuk Adalet Saraylarını hizmete açtık. Beypazarı ve Sincan adalet saraylarını tamamladık, hizmete açtık. Şimdi de Polatlı'yı yapıyoruz. İnşallah onu da süratle bitireceğiz.''
 

'Abdestimden şüphem yok, namazımdan şüphem olsun'

Ankara'da 63 bin 247 konut uygulaması başlattıklarını anlatan Erdoğan, bu konutların 44 bin 819'unu tamamlayarak sahiplerine teslim ettiklerini söyledi. Erdoğan, 18 bin 428 konutun yapımına devam ettiklerini belirterek, şöyle konuştu: ''Şimdi Bahçeli 'TOKİ 100, 110, 130 tane konut yaptı' diyor. Ayıptır, eline diline dursun. Sen Toplu Konut İdaresinden sorumlu Başbakan Yardımcılığı yaptın 3.5 yıl, çık Allah aşkına açıkla, kaç tane toplu konut inşa ettin bitirdin. Bunları bir söyle. Acaba Ankara'ya bizim yapabildiğimiz kadar konut yapabildin mi? Neymiş, Yüce Divan'a gönderecekmiş. Bizim alnımız ak. Şu anda Toplu Konut'un başkanı zaten dokunulmazlığı yok, ne yapabiliyorsan yap. Tayyip Erdoğan'a gelince benim abdestimden şüphem yok, namazımdan şüphem olsun. Şahsımla alakalı belediye başkanlığımda da bana aynı şeyleri yaptınız. Cezaevinden çıktım 6 tane hakkımda açılan dava vardı. Görevi ihmal... Ardından partiyi kurduk davaların sayısı bir anda 58'e çıktı. Bunların 4 tanesi dışında tamamı beraatla bitti. Ne zaman, Başbakan olmadan önce. Çünkü o zaman dokunulmazlığım olmadığı için hemen anında kararlar verilebiliyordu. Şimdi tabii milletvekili olunca diğer 4 dosya rafa kaldırılıyor. Fakat o dosyada olan dokunulmazlıktan istifade etmeyenlerin de hepsi beraat etti. Bu ne demektir, yani onlarda yine aynı şekilde beraatla bitecek. Çünkü hiçbirinin altında benim imzam bile yok. Bahçeli ikide bir o dosyaları sallıyor, Bahçeli bu dosyalardan sana yar olmaz. Boşuna o dosyaları sallıyorsun, fazla yorulma.''

'Sayın Bahçeli sen bunun hesabını nasıl vereceksin?'

Ulaştırma alanında Ankara'da 8.5 yılda 385 kilometre bölünmüş yol yaptıklarını anlatan Erdoğan, ''Ankara'yı Eskişehir, Bolu, Kırşehir, Konya ve Çankırı'ya bölünmüş yolla bağladık. Ankara'yı Yüksek Hızlı Trenin merkez istasyonu yaptık. Esenboğa Havaalanı ne hale geldi? Nasıl pırıl pırıl oldu mu? Bundan önce bir gecekondu vardı orada değil mi? Terminal binası olarak bir gecekondu. Başkente bu yakışır mı? Ankara'ya girişin eski haline bakın, şimdiki haline bakın. Büyükşehir Belediyemizden Allah razı olsun. O da Turgut Özal Bulvarı ile burayı bu hale getirdi. Şimdi inşallah raylı sistemi biz yapacağız. Havaalanından Kızılay'a raylı sistem. O da bir başka güzellik katacak'' dedi.

2002'de 2 milyon 836 bin 628 olan yolcu sayısının 2010'da yüzde 7 milyon 763 bin 914'e yükseldiğini kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''KÖYDES'e Ankara'da 98 trilyon destek verdik. Tarımda da 2002'de 62 trilyon destek vermişti Sayın Bahçeli, 130 trilyon destek verdik. 8.5 yılda 1 katrilyon 72 trilyon destek verdik Ankara'ya. 66 trilyon hayvancılık desteği verdik. DSİ aracılığıyla Ankara'ya 507 milyon lira yatırım yaptık. Şimdi Gerede'den Ankara'ya içme suyumuzu getiriyoruz. Çiftçimiz yüzde 59 faizle Ziraat'ten kredi alıyordu. Şimdi yüzde 5. Yüzde 59 faizle veriyordu, şimdi biz yüzde 5'le veriyoruz. 12'de bir Sayın Bahçeli, sen bunun hesabını nasıl vereceksin? Sayın Kılıçdaroğlu, yanındaki adamlar Bahçeli ile beraberdi. Yüzde 47 faizle Halk Bankası esnafa, sanatkara kredi veriyordu, şimdi yüzde 5. Hale bak 10'da bir. Nasıl vereceksiniz bunun hesabını? IMF'den gittiler 30 milyar dolar borç aldılar. Kılıçdaroğlu, Bahçeli'nin aldığı bu, haberin var mı? Şu anda ödedik, ödedik nereye düşürdük. Onu da öderiz, anında öderiz. Fakat çok düşük bir faizi var, 2013 Nisan'a kadar süresi var. Tıkır tıkır onlar da ödenir gider. Sayın Bahçeli bize devrettiğin Merkez Bankasının kasasında ne vardı? Söyleyeyim 27.5 milyar dolar, yarıdan fazlası Avrupa'daki işçilerin kredileriydi, onların parasıydı. Maşallah, Allah nazardan saklasın. Şimdi ne kadar var? 95 milyar dolar. 27.5 milyar dolar nere, 95 milyar dolar nere. Güçleniyoruz evelallah gümbür gümbür geliyoruz. Kendimize inanıyoruz, milletimize inanıyoruz, güveniyoruz. Bize inanın, bize güvenin. İstikrar, güven varsa bilesiniz ki dünya sermayesi de burada olacak. Daha güçlü olacağız. Yatırımlarla daha güçlü olacağız. Şimdi 13 gün kaldı. Gece gündüz çalışıyor muyuz? Kapı kapı dolaşıyor muyuz?''
 

Notlar

Başbakan Erdoğan'ın konuşması sırasında ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' sloganları atıldı. Alanda rahatsızlanan bazı vatandaşlara sağlık ekiplerince müdahale edildi. Başbakan Erdoğan'ın konuşma yaptığı platformun arkasında üzerinde Süleyman Demirel, Mehmet Haberal ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun fotoğraflarının bulunduğu ''Haber alındı, şapka düştü kel göründü. Binaenaleyh Ecevit'in hasmı CHP'yi dizayn ediyor'' ve ''Arşivlerin dili olsa da söylese. Ayinesi iştir kişinin vaatlere bakılmaz. İşte Bay Kemal'in SSK karnesi. SSK'yı batıran Türkiye'yi de batırır'' yazılı dev iki afiş yer aldı. Afişler, Başbakan Erdoğan'ın, Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürlüğü yaptığı döneme ilişkin sözleri sırasında alandaki dev ekranlara yansıtıldı.

Mitingin ardından Başbakan Erdoğan seçim otobüsüyle halkı selamlayarak AK Parti Genel Merkezine hareket etti. Başbakan Erdoğan'a vatandaşlar yol boyunca sevgi gösterilerinde bulundu. Öte yandan, Başbakan Erdoğan'ın konuşması sırasında alanda bulunan bir otelin penceresinden, ''Mehmetçiği şehit eden teröristler Habur'da kahraman ilan edildiler. Hayaldi gerçek oldu. Başkentliler'' yazılı bir afiş sarkıtıldı. Afiş, 10-15 dakika sonra kaldırıldı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler