'Bu HSYK'ye bu savcı yakışır'

CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil, İzmir Karabağlar Polis Merkezi'nde polisler tarafından darp edilen Fevziye Cengiz'in "dayak bandını" izlemiş olmasına rağmen savcının dayak yiyen kadını suçlu ilan ettiğini belirterek, "Dayakçı polislere sade suya tirit bir ceza istemiş, bu rezaleti seyreden ve müdahale etmeyen polislere ise dava bile açmamış. Bu savcıya dense dense, 'İşte görevde bulunan HSYK'nın koruması altındaki savcı' denir. Bu HSYK'ya da böyle savcı yakışır" dedi.

Yayınlanma: 13.12.2011 - 17:04
Abone Ol google-news

CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil, yaptığı yazılı açıklamada AKP Hükümeti döneminde Türkiye'nin ne yazık ki hukuk devleti olmaktan "hızla" uzaklaştığını belirtti. Tamaylıgil, "Bu hükümetin polisi karakolda bir kadını yere yatırarak dövdü. İnsanlıktan nasibini almamış iki polis, Fevziye Cengiz'in ellerini arkadan kelepçeledikten sonra da dayak olayını sürdürdü. Bu arada, en azından müdahale etmesi, müdahale etmesinden de vazgeçtik yüzünün kızarması gereken resmi üniformalı polis de perdeleri kapattı. Böylece çirkinliği rezaleti gözlerden saklamak istedi" dedi.

Ancak televizyonlar ve gazeteler sayesinde "bu ayıbın" belgelendiğini ifade eden Tamaylıgil, "Gördük ki polisin ayıbı kadar, hatta ondan da büyük bir ayıbı, savcı da işlemiş. Savcı dayak bandını izlemiş olmasına rağmen, dayak yiyen kadını suçlu ilan etmiş, dayakçı polislere sade suya tirit bir ceza istemiş, bu rezaleti seyreden ve müdahale etmeyen polislere ise dava bile açmamış. Bu savcıya dense dense, 'İşte görevde bulunan HSYK'nın koruması altındaki savcı' denir. Bu HSYK'ya da böyle savcı yakışır" dedi.

Bu HSYK'nin N.Ç Davasındaki hakim ve savcıların da HSYK'sı olduğunu, Deniz Feneri Savcılarını görevden alan HSYK'nin de, bu olduğunu kaydeden Tamaylıgil, "Bu HSYK ile hak hukuk savunulmaz. Haklının hakkı teslim edilmez ve haksız cezasını bulmaz. Doğal olarak sorunlar da çözülmez" dedi.
 

'Bu Meclis sorun çözemez' 

Tamaylıgil, bütçe görüşmelerinin yöntemini de eleştirirken, "Bütçe görüşülürken, 3 saatte bin 200 defa, yani her 10 saniyede bir defa kabul edenler etmeyenler diye el kaldırtılan bir Meclis'te sağlıklı bütçe yapılabilir mi? Sorunlara çözüm bulunabilir mi? Elbette bulunamaz ve sorunlar da çözülemez. 10 saniye, değil 4 parti temsilcisinin görüş açıklamasına, bir tek Milletvekilinin bile Meclis'i selamlamasına yetmez. Otomatiğe bağlanmış gibi 10 saniyede bir kollar kalkar iner, üç saat 15 dakika da bin 200 işari oylama yapılır ve kamuoyu, bütçe yapıyoruz, sorunlara çözüm arıyoruz, diye kandırılır. Bu hem ayıptır, hem de sorumsuzluktur" dedi.
 

'Deniz Gezmiş'le oy avclıığı yapanların yüzü kızardı mı?'

Ne yazık ki ayıpların, sorumsuzlukların, istismarın arkasının kesilmediğini ifade eden Tamaylıgil, Deniz Gezmiş için anma toplantısı yapan gençlerin hapsedilmesinin bunun son örneği olduğunu kaydetti. "Şimdi soruyorum, Sayın Başbakan seçimlerden önce Deniz Gezmiş'i de istismar ederek oy avcılığı yaparken sesini çıkarmayanlar, hatta ne kadar demokrat diye alkış tutanlar, Deniz Gezmiş'i andı diye öğrenciler mahkum edilirken, cezaevine gönderilirken yüzünüz kızardı mı" diyen Tamaylıgil, "Altını çizerek belirtmek istiyorum ki, hukuk devletinde hukukun gücü yönetimi büyütür, egemen gücün hukuku ise yönetimi küçültür" dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler