Yazı ile resmin birlikteliği

"Yazının Rengi" sergisi Hasan Rastgeldi'nin resimleriyle Bekir Coşkun'un yazılarını buluşturuyor.

Yayınlanma: 22.02.2012 - 07:31
Abone Ol google-news

Bekir Coşkun ve Hasan Rastgeldi’nin birlikteliğiyle şekillenen “Yazının Rengi” sergisinde yer alan metinler ve resimler, barındırdıkları yapıtaşları ile izleyenlere şaşırtıcı deneyimler yaşatıyor. Sergi izleyicisi öncelikle resim görmeyi umarak mekâna girdiğinde aniden farklı bir disiplin ile de yüzleşiyor.

Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki sergide resimler ve eşzamanlı sunulan Bekir Coşkun’a ait köşe yazıları, aynı sorunsalı payda edinmiş iki farklı disiplinin bakış açılarını sunuyor.

Bu sunuşta göze çarpan en önemli ayrıntı, ressam ve gazeteci arasında beliren ortaklıkların aynı samimiyet ile dışa vurulmuş olması. Bu dışavurumda iki ismin çocukluğuna uzanan anılar, yakın kan bağları ve yaşadıkları deneyimlerin benzerliklerinin önemli bir etkisinin olduğu açık.

Bu birlikteliğin oluşum fikri Hasan Rastgeldi’den doğmuş. Bekir Coşkun’un yıllardır ülkenin nabzını tutan ve samimiyet barındıran yazıları bu kez izleyene hem okuma hem de izleme deneyimini yaşatıyor.

Köşe yazılarını okuma sürecinde, yıllara dağılan yazıların seçilmiş olması izleyene düşünsel bakımdan hem Türkiye’nin hem de yazarın biyografisini gözden geçirme deneyimini de sunuyor.

Bu birliktelik, disiplinler arası sanatın oldukça yoğun bir şekilde yaşandığı ve önemsendiği güncel sanat ortamında gazeteci-ressam beraberliği açısından da bir ilki barındırıyor.

Serginin resimsel portföyünde ise özellikle yazmayı resminin odağına yerleştiren sanatçının kullandığı materyal ve renkler dikkat çekici. Birbirinden renkli yazmaların tuvallerin saf rengi ile sağladığı uyumu ve tuvallerden taşarak mekân ile kurduğu ilişki, ilk bakışta resimsel süreci destekleyen ana elemanlar olarak öne çıkıyor.

Serginin ismi ile de referanslanan yazı-resim birlikteliği ise ilk önce farklı beklentilerin oluşumuna açık bir ifadeye sahip. Yazının resim ile sağladığı bütünsellik ya da ilişki sanat tarihinin derinliklerinde sıklıkla izlenecek bir durum. Özellikle 20. yüzyıldan sonra bu birliktelik farklı kullanım yolları ile karşımıza çıkmıştır. Burada değerlendirilebilecek yazı-resim ilişkisi ise bu anlamda farklı bir kulvarda yol alarak bu ilişkiyi yapıbozumuna uğratıyor ve dönüştürüyor.

Yazıların çıkardıkları sesler resimler aracılığı ile çehresini genişleterek gücünü yükseltiyor. Bekir Coşkun’un resimler üzerine söylediği “Ben çok az yazmışım” yorumu da ayrıca resim sanatının olanakları hakkında ipuçlarını barındırıyor. Resmin görsel dilinin gücü sergide yazının önüne geçiyor.

Bir köşe yazısından alıntı yapmak gerekirse:

“O göbeğini kaşır. Göbeğinin tombik olması ona mutluluk verir, çünkü bu yaşamın tadını çıkardığı anlamına da gelir. Ayağını altına alıp oturur. Elinde bayraklarla yürüyen kadınlar görünce ‘Ne vıyaklıyo bunlar len…’ diye kızar. Haberleri sevmez. O Ti-Vi eğlence programına bakar… Kitap okumaz… Gazete bilmez… İlgi duyduğu tek gazete turşu kavanozlarının altına serdiği geçen senenin gazetesidir. Liderlerle ilgili en kapsamlı düşüncesi ‘Müslüman adam’, demokrasi ile ilgili tek fikri ise ‘çalsın ama iş yapsın’dır. Sonra göbeğini kaşır…”

Bu metin ve devamı Rastgeldi tarafından yapılan “Göbeğini Kaşıyan Adam” isimli resimde görselleşiyor.

Daha önce 7 Ocak’ta İstanbul Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde de izlenen serginin daha sonra İzmir, Antalya, Eskişehir gibi farklı şehirlerde izleyenlerle buluşturulması planlanıyor. Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki sergi ise 29 Şubat’a kadar sürecek.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler