İşkencecileri yargılanmadı

12 Eylül darbesinin üzerinden 30 yıl geçti ancak hâlâ o dönemde işkence yapanlar hâkim karşısına çıkarılamadı. Faşizmin yaşamını aldığı Orhan Keskin'in ailesi işkencecilerden hesap sorulmasını istiyor.

Yayınlanma: 03.03.2012 - 07:56
Abone Ol google-news

Orhan Keskin, 12 Eylül faşizminin hayatını aldığı binlerce gençten yalnızca birisi. Daha 28’indeyken işkence gördüğü Diyarbakır Cezaevi’nde ölüm orucunda yaşamını yitirdi.

“Yiğit bir kardeş” yitiren abla İpek Gür’ün acısı hâlâ çok ve dün gibi: “Orhanım bir sevgili eli tutmadı, mendil alıp halayın başına geçmedi, keyifle bir sigara içmedi. Çünkü o bir devrimciydi...” Keskin, bugün saat 12.30’da Karşıyaka Mezarlığı’nda gömütü başında anılacak.

12 Eylül darbesinin üzerinden 30 yıl geçti ancak hâlâ o dönemde işkence yapanlar hâkim karşısına çıkarılamadı. Hâkim karşısına çıkarılmak bir yana, işkenceciler ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşıyor. Darbe soruşturmasını yürüten özel yetkili Ankara Savcılığı, onlarca işkence dosyasını suçun işlendiği illere gönderdi. Şimdi savcılıklar bu dosyaları tek tek açacak. Sadece darbecilerin liderleri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya 4 Nisan’da Ankara’da yargılanacak.

Darbecilerin yargılanıyor olması, elbette yitirilenleri geri getirmiyor. Bu yitirilenlerden biri de daha 28’indeyken Diyarbakır Cezaevi’nde yaşamını yitiren Orhan Keskin... Keskin’in ablası İpek Gür’in anlattığına göre, 1956 yılında Ardahan’da doğan kardeşi “devrimci düşüncelerle” Silvan’da liseyi okurken tanıştı. Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Matematik Bölümü’nün 2. sınıfında ise “profesyonel devrimciliğe” başladı. Ancak 12 Eylül, Orhan Keskin’in de kapısını çaldı ve kendini Diyarbakır Cezaevi’nde buldu, işkence gördü. 3 Mart 1984 günü Diyarbakır Cezaevi’nde ölüm orucunun 54. gününde hayatını kaybetti. “12 Eylül faşizmi halka terör sunmuşsa Diyarbakır’a vahşet sunmuştur” diyen İpek Gür, bu dönem yapılan işkenceler için şunları söyledi:

“Halklara işkence sunmuşsa Diyarbakır’a kırım ve katliam sunmuştur. 12 Eylül faşizmi ile Diyarbakır zindanı Saygon zindanlarından daha beter bir hale getirildi. Nazi toplama kamplarından daha acımasız bir soykırım merkezi haline getirildi. Bu soykırım merkezinin ortasında birçok devrimci, beden bedene, yürek yüreğe, omuz omuza insanlık onurunu kurtarmak, zulme boyun eğmemek ve teslim olmamak için kimi zaman bedenlerini yaktılar, kimi zaman ölüme yattılar. Tarihe ateşten bir gömlek bıraktılar. 12 Eylül faşizmine karşı cezaevleri ve işkencehanelerde devrimciler umudu direniş türküsüne dönüştürdüler. Haykırdılar ‘insanlık onuru işkenceyi yenecek.”

‘O bir yiğitti’

Abla Gür, “Bu yiğitlerden biri de kardeşim Orhan Keskin’dir” diyor. Kardeşi ve arkadaşlarının zulüm karşısında ölümü özgürlük saydığını belirten Gür, şöyle devam etti:

“Kardeşimin tek isteği halklara özgürlük, işsizliğin, yoksulluğun, sömürünün olmadığı bir dünyada mutlu ve huzurlu yaşamaktı. Orhanım bir sevgili eli tutmadı, mendil alıp halayın başına geçmedi, keyifle bir sigara içmedi, tatile gidip denize girmedi, yeşil sahalarda top koşturmadı. Çünkü o bir devrimciydi. Devrimciler devrim için yaşamalı derdi. Seçimini devrimden yana yaptı. Annemin gözyaşlarında, babamın ruhunun derinliklerinde, kardeşlerinin yüreklerinde 28 yıldır özlem ve sevgi ile yaşadı. O yanımızda olsaydı hayatımız farklı olurdu diye düşündük. Keşkelerimiz olmazdı. Babamın ‘seni nasıl kurtaramadım’ düşünce saplantısı olmazdı. Yanımızda olsaydı gözlerimizin ışığı, yüreğimizin umudu daha çok olurdu. 28 yaşındaydı. Ölümünün 28. yılında onsuz yaşamaya çalışıyoruz. Bize bu acıları yaşatanlardan mutlaka hesap sorulmalıdır. Ve inanıyorum ki yakınlarını kaybeden aileler 4 Nisan’da başlayacak mahkemeye çok sayıda müdahil olarak katılacaklardır. Biz ona yandık, o da devrimi gerçekleştiremediğine yandı. Unutmadık unutturmayacağız.”

Keskin, bugün saat 12.30’da Karşıyaka Mezarlığı’nda arkadaşları ve ailesi tarafından anılacak.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler