TRT yanlış mı yaptı?

RTÜK, TRT'de dün akşam yayımlanan ve Tuncay Güney'in konuk edildiği programda, ''marjinal yayıncılık yapan küçük özel televizyonlarda bile rastlanmayacak ölçülerde hukuk dışı saldırılar yaşandığını'' savundu.

Yayınlanma: 15.01.2009 - 10:03
Abone Ol google-news

Ergenekon şüphelisi Tuncay Güney'in 2001'de verdiği belirtilen ifadelerin DVD'leri önce avukatlara sonra da medyaya ulaşmasının ardından Güney'in ifadelerine tepki yağıyor. 

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, ifadelerin neden bekletildiğini merak ettiğini belirtirken, CHP Konya Milletvekili Atilla Kart ise, Tuncay Güney'in, TRT 2'de, CHP ve Genel Başkanı Deniz Baykal'a yönelik dile getirdiği iddialarını devlet televizyonunun kanalında özel bir sunuşla ağırlanmasının ve cevap hakkını kullanmak isteyen kişilere bu olanağın verilmemesinin, devlet yönetimi adına utanç verici bir tablo olduğunu söyledi.CHP İzmir Milletvekilleri Ahmet Ersin, Tuncay Güney'in TRT'de canlı yayına çıkmasını TBMM gündemine taşıdı.


Güney'e ödeme yapıldı mı?

CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk de, Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde; Tuncay Güney'e TRT 2'de yayınlanan "Büyüteç" programına katılması karşılığında herhangi bir ödeme yapılmış mıdır?" diye sordu.

Anayasa'nın 133'üncü maddesine göre TRT'nin özerk bir kuruluş olduğunu hatırlatan Köktürk önergesinde şu soruların Devlet Bakanı Aydın tarafından yanıtlanmasını istedi:
"Saygın kişi ve kurumlara açıkça saldırı teşkil eden yorumlarına izin verilmesi nasıl bir yayıncılık anlayışını yansıtmaktadır? Konuyla ilgili Anayasa, TCK ve CMUK'un açık hükümleri göz önünde tutulduğunda TRT'nin yayıncılığı yasalarımıza uygun mudur? TRT'nin bu yayıncılık anlayışı hangi etik ve ahlaki değerlerle bağdaşmaktadır? Bu yayıncılık anlayışıyla gün geçtikçe yıpranan siyasal iktidara karşıt olan demokratik ve yasal kişi veya kurumların yıpratılarak halkın gözünden düşürülmesi hedeflenmekte midir?"


Yargıda hesap verecekler

Öte yandan, CHP Ankara Milletvekili ve KİT Komisyonu üyesi Nesrin Baytok da yaptığı açıklamada, Tuncay Güney için 'Türkiye'nin delisi' benzetmesini yaptı. Baytok, TRT'nin de bu duruma imkan sağlamasını da 'ibretlik' olarak yorumladı. Baytok, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Devlet televizyonundan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a ve Cumhuriyet Halk Partisi'ne ağır suçlamalar yapılmıştır. Buna neden olan TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'i şiddetle kınıyorum" dedi. "Bütün bunlar yaşanırken, CHP'yi hırsızlıkla suçlayan bir deliye, TRT ekranlarında yer verilmesini ciddi bir yanlış görüyorum" diyen Baytok, TRT'nin ve Genel Müdürü'nün yargı önünde hesap vereceğini söyledi.

 

RTÜK: Hukuk dışı saldırılar

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyeleri Şaban Sevinç, Hülya Alp ve Mehmet Dadak, TRT'de dün akşam yayımlanan ve Tuncay Güney'in konuk edildiği programda, ''marjinal yayıncılık yapan küçük özel televizyonlarda bile rastlanmayacak ölçülerde hukuk dışı saldırılar yaşandığını'' öne sürdü.

Sevinç, Alp ve Dadak, yaptıkları ortak yazılı açıklamada, ''basın meslek ilkelerine uygun anlayışla yayın yaparak Türk televizyon sektörüne örnek olması gereken TRT'de son zamanlarda Türkiye'nin demokratik hukuk düzenine karşı provokatif bazı yayınlar yapıldığı'' görüşünü savundu.

TRT 1'de ''Enine Boyuna'' programında, geçen yıl ''Anayasa Mahkemesi'nde görülmekte olan bir dava değerlendirilirken Türk Silahlı Kuvvetleri, Anayasa Mahkemesi ve ana muhalefet partisinin açıkça 'hükümete, demokrasiye karşı darbe girişimi içinde olmakla' suçlandığını'' ve ''İsmet İnönü için 'millet düşmanı' suçlamasında bulunan bir gazetecinin de TRT'de düzenli program yaptırılarak ödüllendirildiği'' ifade eden üç RTÜK üyesi, açıklamada şunları kaydetti:

''TRT 2 televizyonunun dün akşam yapılan bir yayında da marjinal yayıncılık yapan küçük özel televizyonlarda bile rastlanmayacak ölçülerde hukuk dışı saldırılar yaşanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi televizyonu olan TRT 2'deki programa çıkarılan ve gazeteci olarak sunulan Tuncay Güney isimli Ergenekon tanığı, ana muhalefet partisi ve onun genel başkanı hakkında çok çirkin değerlendirmelerde bulunmuştur. TRT'nin kadrolu muhabiri olan program yapımcısının, gazetecilik meslek ilkeleri ve hukuk kuralları kapsamında hiçbir müdahalede bulunmaması dikkat çekicidir.

Ana muhalefet partisi ve liderine yönelik bu tür bir saldırı, bugüne kadar Türkiye'de yayın yapan onlarca özel televizyonun hiçbirinden yapılmamıştır. Durum böyle olunca TRT'nin Türkiye'ye yönelik tertipler içinde olduğu kuşkuları doğmaktadır. Bu tür saldırıların TRT ekranından yapılabilmiş olması, önümüzdeki dönemde TRT'de kimlere, nasıl saldırılabileceği konusunda sınır tanınmayacağının açık bir göstergesidir.''

Sevinç, Alp ve Dadak, programda, ''Türkiye'nin önde gelen gazete sahip ve yöneticileri hakkında da isimleri açıkça verilerek çok ağır saldırılarda bulunulduğunu, bu duruma program yöneticisi ve konukların müdahale etmediğini'' öne sürdü.

RTÜK'ün üç üyesinin açıklamasında, ''Böylece bu saldırılarla devlet televizyonu olan TRT ekranı bir provokasyonun zemini haline getirilmiştir. TRT yönetimi belle yayınlarıyla yaptığı bu sistemli kirletme çabalarına son vermeli ve devlet televizyonu ciddiyetine yakışır bir yayıncılık anlayışına yönelmelidir. Aksi takdirde TRT'nin devletin televizyonu olmaktan çıkarak belli bir grubun kontrolüne geçtiği ve o gruba biat etmeyenlerin TRT tarafından düşman ilan edildiği izlenimi oluşacaktır'' ifadesine yer verildi.

 

İşçi Partisi'nden TRT'ye protesto

İşçi Partisi (İP) Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Özbey, TRT 2'de yayınlanan ''Büyüteç'' adlı programa Tuncay Güney'in bağlanmasıyla ilgili, ''Kamu kurumu olan TRT'nin yöneticileri, bir kanun kaçağının iftira ve yalanlarına ekranlarını açarak suç işlemişlerdir'' dedi. İP üyeleri, Tuncay Güney'in TRT ekranlarına çıkarılmasını TRT Genel Müdürlüğü önünde protesto etti.

Özbey, burada yaptığı açıklamada, Tuncay Güney'in 8 yıldan bu yana gıyabi tutuklu ve kanun kaçağı olduğunu iddia etti.

TRT ekranlarında, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Silahlı Kuvvetlerini savunmanın suç haline geldiğini öne süren Özbey, ''Devletin televizyonu Atatürk Cumhuriyeti'ni vurmaktadır'' diye konuştu.

İP Genel Başkan Yardımcısı Özbey, Ergenekon ''tertibinin'' tek dayanağının Tuncay Güney'in kendisine öğretilen senaryoları aktarması olduğunu ileri sürerek, ''Ergenekon soruşturması ve davanın temelinin Güney'in yalanları üzerine kurulu'' olduğunu kaydetti.

Özbey, ''Kamu kurumu olan TRT'nin yöneticileri bir kanun kaçağının (Tuncay Güney) iftira ve yalanlarına ekranlarını açarak suç işlemişlerdir'' dedi.

Hasan Basri Özbey, yapılması gereken tek şeyin, Ergenekon soruşturmasına son verilmesi ve tüm yurtseverlerin derhal serbest bırakılması olduğunu sözlerine ekledi.

 

Ekici: Adamın freni yok

MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ekici, TBMM'de, gazetecilerin, Tuncay Güney'in televizyonlarda yayınlanan sorgu kasetine ilişkin sorularını yanıtladı. ''Tuncay Güney'in ifadelerini ciddiye almıyorum'' diyen Ekici, Güney'in, kameralar önünde değil, mahkemede ifade vermesi gerektiğini söyledi. Açıklamalarının karine kabul edilmesinin de hukuki olmadığını ileri süren Ekici, şu görüşleri savundu:
''CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a da (ajan) demiş. Böyle bir siyasi yapı, kabul edilebilir bir yapı değildir. Baykal'ı seversiniz, sevmezsiniz. Çorum'dan çıkmış, Kanada'da yaşayan ve haham olduğunu iddia eden bir adam, Türk siyaseti hakkında böyle suçlamalar yapmamalıdır, yapıyorsa da etik açıdan bu yayınlanmamalıdır. Güney'in, ciddiye alınması için bağımsız mahkeme önünde ifade vermesi gerekir. Bu da Kanada'ya gidecek bir heyet huzurunda değil, Silivri'de olmalıdır. O zaman ciddiye alınabilir. Çok ciddi boyutta, ispatlanmış bir iddiasını da bugüne kadar görmedik. Ergenekon'un da şu ana kadar ne olup olmadığını anlayabilmiş değiliz. Dipsiz bir kuyu görüyorum, dibine bakıyorum, göremiyorum. Onun için sonucunu sabırla bekliyoruz.''

Ekici, ''Güney'in, TRT'de yayına alınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna da şu yanıtı verdi: ''Bence doğru değildir. TRT, devletin resmi yayın organıdır. Özel televizyonlar, bu kişiyi yayına alabilir. Yayın özgürlüğü açısından da bir sorun teşkil etmez. TRT'de yayına alınıp da bir siyasi parti liderini suçluyorsa, bu ciddi bir şeydir. Hükümetin de TRT yöneticilerinin de düşünmesi gerekir. Adam, Kanada'dan yayına alınıyor ve konuşuyor. Freni yok, onu frenleyecek bir unsur da yok. Bence ifadeleri güçlü bir hukuk delili değildir. Güçlü bir hukuk delili olabilmesi için gelip ifade verecek, mahkeme de o iddiaların doğru olup olmadığına karar verecek. Bu iş bir tiyatro halinde devem ediyor''
 

Ekici, Güney'in konuşmalarına bakıldığında her konuda bilgi sahibi gibi göründüğüne de dikkati çekerek, ''Her şeyi bilen, hiçbir şeyi bilmiyordur'' dedi. Ortada gizli bir örgüt varsa, o örgütün kenarındaki veya içindeki bir adamın, bu kadar bilgiye erişemeyeceğini iddia eden Ekici, ''Devletin elinde bu kadar bilgi yok. Her yerden arşiv çıkıyor, bunu kavrayamıyorum. Gizli örgütse bir arşivi olur, ikinci bir yedeği olmaz'' diye konuştu.



Okay: Ergenekon eşittir Tuncay Güney

CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, TBMM'de yaptığı açıklamada, dün akşam TRT'de yayınlanan programa Tuncay Güney'in konuk edilmesine tepki gösterdi.

TRT'yi eleştiren Okay, bu kurumun iktidarın borazanı olduğunu, CHP aleyhine program yapmayı ve yaptırmayı marifet haline getirdiğini iddia etti. Okay, ''saçma sapan'' açıklamalar yapan Tuncay Güney'in, dün akşam saatlerce bir programa konuk edildiğini ifade ederek, şöyle konuştu: ''TRT, naklen yapılan programda, bu kişinin, terbiye, saygı, ahlak ve siyasi etik dışında birçok söylemde bulunmasına izin verdi. Bu haliyle, TRT yayın ilkelerine aykırı davranış içinde olmuştur. TRT'nin kanunla belirlenen yayın ilkeleri yok edilmiştir. TRT, iktidarın ve kurum yöneticilerinin oyuncağı değildir. TRT ve sorumluları, bu yaptıklarının hesabını bir gün mutlaka verecektir''. Ancak ''Yüz kızartıcı yayınının, bir şeye de fırsat verdiğini'' ifade eden Okay, ''Ergenekon muamması denilen olayı ortaya atan kişinin gerçek yüzünü tüm kamuoyu izlemiştir. 'Ergenekon' diye yoğun spekülasyon yapanların temel dayanaklarının ne olduğunu Türk halkı böylece görmüştür'' dedi.

CHP ile ilgili söyledikleri dolayısıyla, Güney ile yayına izin veren sorumlular, TRT Genel Müdürü ve ilgili bakan hakkında yasal yollara başvuracaklarını belirten Okay, ''Hiç kimse bu kadar sorumsuz olamaz. Ancak, bu olay, sorumsuzluğa neden olanların işbaşında olduğu süreç içinde yaptıkları ilk uygulamada değildir. Ama bir şey ortaya çıkmıştır. Ergenekon eşittir Tuncay Güney'dir'' diye konuştu.

 

Ersin: Akıl sağlığı yerinde olmama olasılığı yüksek

CHP İzmir Milletvekilleri Ahmet Ersin, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu yazılı soru önergesinde, TRT'nin, Ergenekon soruşturması kapsamında, polis ve jandarmanın kimlerin evlerine baskın yapacağını, silah ve mühimmat kazılarının yapılacağını, soruşturmayı yapan yetkililerden önce haber alarak naklen yayınlar yaptığını ifade ederek, devlet televizyonu TRT'nin, hazırlık soruşturmalarının gizliliğini ihlal ederek, suç işlediğini öne sürdü.

Ersin, dün TRT'de yayımlanan programa Tuncay Güney'in katılımının sağlandığını belirterek, şu soruları yöneltti: ''Gerek Ergenekon soruşturmasının gizliliğini ihlal eden, gerekse sapkın bir kişinin anamuhalefet partisine hakaret etmesine ve partinin genel başkanına iftira atmasına yol açan programlar yapan TRT yönetimi hakkında, idari ve cezai soruşturma başlatacak mısınız?
TRT ile Ergenekon soruşturması yetkilileri ortak çalışma mı yürütüyorlar? Tarafsız olması gerekirken Hükümetin borazanı olduğu artık bilinen TRT, aynı zamanda Ergenekon'un da mı borazanı?''

CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman da yaptığı yazılı açıklamada, Ergenekon soruşturmasının kilit ismi olduğu iddia edilen Tuncay Güney'in 2001'de İstanbul Emniyet Müdürlüğünde verdiği ifadenin DVD'lerinin televizyonlarda yayımlanan bölümlerini, bir hekim olarak değerlendirdiğini ifade etti.

Arıtman, Güney'in, akıl ve ruh sağlığının yerinde olmama olasılığının çok yüksek olduğunu tespit ettiğini belirterek, şunları kaydetti: ''Logore hali içinde olan kişinin benzerlerini, hem de çok daha tutarlı görünen kurgular, hikayeler anlatanlarını, akıl hastanelerinde bolca görmek mümkündür ki bunlar genellikle şizoidlerdir. Tuncay Güney'in 2001'de alınan ifadesinin hukuki geçerliliği olabilmesi için mutlaka akıl ve ruh sağlığının yerinde olup olmadığını belirten resmi uzman raporunun alınmış olması gereklidir. Böyle bir ifade yoksa, bu ifadeler delil olarak kullanılamaz ve buna dayalı olarak onlarca kişi tutuklanarak dava açılamaz. Ülkemizdeki şizoidlerin anlattıklarıyla davalar açılabilseydi 70 milyonu tutuklamak gerekirdi''

 

Yazıcı: Bu ifade neden bekletildi

TBMM'de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, ''Tuncay Güney'in ifade görüntüleri basına yansıdı. İlk tepkiniz nedir?'' sorusuna karşılık, görüntüleri kısmen izlediğini, tümünü izlemesinin mümkün olmadığını belirtti. ''Ama 2001 yılında bu kişi, bu kadar detaylı ifade verdiğine göre, bu ifade üzerine ne yapıldı, niye bekletildi, nerede değerlendirildi? Bir hukukçu olarak kafamdan geçen soru bu'' diyen Yazıcı, ''Bunu merak ediyorum da cevabını alamadım'' yanıtını verdi.

Yazıcı, bir gazetecinin ''Güney'in ifadelerinde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a yönelik suçlama da var. MİT ajanı olduğuna yönelik...'' demesi üzerine, ''İçeriğine girmiyorum. Kasette, görüntülerde Tuncay Güney'in ifadesinin 2001 yılında alındığı belirtiliyor. 2001'den bu yana 8 yıl geçmiş. 2001 yılında bu ifadeyi alanlar ne yaptı bunu, nasıl değerlendirdi, savcılığa mı intikal ettirdi, savcılık dava mı açtırdı? Açsaydı yürürdü. Takipsizlik kararı mı verdi, niye verdi, nasıl verdi? Merakım bu. Bunların da cevabını bulacağız'' diye konuştu.

''Şu anda mahkeme süreci devam ediyor. Hukukçular bu CD, DVD'lerin televizyon kanallarına servis edilmesini yasalara aykırı olduğunu da savunuyorlar. Siz bu konuda ne diyeceksiniz?'' sorusuna karşılık Yazıcı, şunları söyledi:
''O açıdan da bakılabilir. Doğrudur. Herkesin özenle davranması gerekir. Burada farklı bir durum var. Şu anda gündemde olan, bir taraftan soruşturması devam eden, bir taraftan da yargılaması Silivri'de devam eden olayın dışında bir ifade bu.. 2001 yılında alınmış. Biliyorsunuz Ergenekon soruşturması olarak nitelendirdiğimiz olayın başlangıcı Ümraniye'de ele geçirilen bombalardır. 2007 yılının ilk çeyreğinde bulunan bombaların Ümraniye'de bulunmasıyla başlayan süreç devam ediyor. Ama bu 2001 yılındaki ifade... Büyük ihtimalle bu ifade, onların dışında. Soruşturma yapılırken üzerinde hiçbir işlem yapılmamış olan bu ifadeden de belki yararlanılmış. O ayrı bir konu...''

Güney'in ifadelerinin davayı nasıl etkileyeceği sorusuna Yazıcı, ''Davayla ilgili hiç konuşmak istemem'' yanıtını verirken, ''Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz Ankara Balgat'ta bir hastanede yakalandı. Buna ilişkin yorumunuz olacak mı?'' sorusuna ise hiç kimsenin kanundan kaçamayacağını söyledi. Yazıcı, ''Burası hukuk devleti. Herkes, yaptıkları varsa bunun hesabını yargı önünde, hukuk kurulları içerisinde verecektir'' dedi.Yazıcı, ''Her tarafta silah bulunmasına ne diyorsunuz?'' sorusunu ise gülerek yanıtsız bıraktı.


Kart: Devlet yönetimi adına utanç verici bir tablo

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, ''Ergenekon soruşturmasıyla, gerçek anlamda devlet içinde mevcut olan çetelerin ortaya çıkmasının engellendiğini'' iddia etti.
Kart, TBMM'de dokunulmazlık dosyalarına ilişkin düzenlendiği basın toplantısının sonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, ''Tuncay Güney'in, TRT 2'de, CHP ve Genel Başkanı Deniz Baykal'a yönelik dile getirdiği iddiaları'' nasıl değerlendirdiği sorması üzerine Kart, ''Tuncay Güney gibi artık klinik vaka haline gelen bir kimliğin, Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi televizyonun kanalında özel bir sunuşla ağırlanmasının ve cevap hakkını kullanmak isteyen kişilere bu olanağın verilmemesinin, devlet yönetimi adına utanç verici bir tablo olduğunu'' söyledi.

Kart, iktidarın organizasyonuyla TRT'nin, Güney'i saygın ve etkili bir hale getirmek noktasında rol üstlendiğini gördüklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
''Tuncay Güney'in okyanus ötesinde, Türkiye içinde kimler tarafından kullanıldığı gayet iyi biliniyor. Tuncay Güney bir araç. Tuncay Güney'i kullananlar, geldiğimiz noktada yarattıkları kaosun, kargaşanın altında ezilecekler. Tuncay Güney'in partimize ve Genel Başkanımıza yönelik çirkin, seviyesiz ve sorumsuz ifadelerini cevaplandırmaya gerek görmüyorum. Tuncay Güney'i ciddiye almak söz konusu değil. Tuncay Güney'in ismini telaffuz etmek dahi doğru değil. Tuncay Güney'in o beyanlarının hiçbir inandırılığı, ciddiyeti söz konusu olamaz. Bu anlamda cevap vermeye gerek görmüyorum''

''Güney'in, Ergenekon soruşturmasına dayanak oluşturan beyanlarının televizyonlarda yayınlanmasının, soruşturmanın gizliliği açısından bir sorun yaratıp yaratmadığına'' ilişkin soruyu yanıtlarken de Kart, Ergenekon soruşturması sürecinde hükümet eliyle tam anlamıyla dezenformasyon yapıldığını öne sürdü. Kart, habercilik yapan bazı kurumların da buna zemin hazırladığını savunarak, ''Gerçek anlamda devlet içinde mevcut olan çetelerin ortaya çıkması aslında bu soruşturmayla engelleniyor. Öylesine vahim hukuk ihlalleri yapılıyor ki bunların cehaletten olduğunu ileri süremezsiniz. Bunlar bilinçli olarak yapılıyor. Bu şekilde, devletin içindeki çetelerin karartması yapılıyor'' diye konuştu.

Kart, Hükümetin amacının, Ergenekon soruşturması dolayısıyla suçlu olanlarla suçsuz insanları aynı pota içinde eriterek toplumda sindirme, korku ve yılgınlık yaratmak olduğunu ve bu konuda ciddi mesafe alındığını iddia etti.


Kolcuoğlu: yasal açık karşısında seyirci kalınıyor

Eski İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu, ''TÜSİAD En İyi Genç Hukukçu Ödülü''nün sahibini bulduğu törenin ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Hukukun uygulanmadığı zaman, başka hukuksuzlukları beraberinde getireceğini ifade eden Kolcuoğlu, herkesin hukuka uygun davranmasının zorunlu olduğunu söyledi.

Kolcuoğlu,Ergenekon soruşturmasına ilişkin sorular üzerine, şunları kaydetti: ''Tamamen savcıların yapacağı soruşturmanın en azından soruşturma bitene kadar masumiyet ilkesi karinesi büyük önem taşır. Öncelikle insanları siz kamuoyunda çarşaf çarşaf 'onu yaptı, bunu yaptı, böyle suç işledi' gibi verip de sonunda takipsizlik verildiği veya beraat ettiği zaman, onurunu ortadan kaldıran suçlamaları kamuoyuna anlatmanız mümkün olmaz. Sizin omzunuzda kalıp gider. Bu konulara çok dikkat edilmesi gerekir.''

Tuncay Güney'in TRT'deki açıklamalarına ilişkin bir gazetecinin ''Devlet televizyonu burada bir suç işlemiş midir?'' diye sorduğu Kolcuoğlu, bu konuda çok yanlışlıkların yapıldığını, buna seyirci kalındığını söyledi.

Kolcuoğlu, ''İşin kötü tarafı, bütün bu yasal açık karşısında seyirci kalınıyor. Herhangi bir işlem de yapılmıyor. İşlem yapılmadığı zaman basının büyük bir kesimi de bundan cesaret alarak istediği gibi açıklamaya çalışıyor'' dedi.

Baronun konuya ilişkin suç duyurusunda bulunup bulunmadığı yönünde bir soru üzerine de Kolcuoğlu, şunları kaydetti:''Biz bulunduk. Hatta benim dönemimde uygulamalarda yapılan hukuksuzluklara ilişkin suç duyurusu yaptık. Şu anda yargının önündedir, herhalde o konuda gerekli karar yakın zamanda verilecek. Henüz konuya ilişkin dava açılmadı. Suç duyuruları maalesef dava konusu haline getirilmedi. Onun için zaten itirazımız var. Onların sonuçlarını bekliyoruz. Hukuki mevzuatımızın bu konudaki titizliği ve bunları yapanlar için öngördüğü cezaları da açık olarak söyledik.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler