'Eşdeğer ilaç kullanımını arttırmalıyız'

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye'de eşdeğer ilaç kullanımının arttırılması gerektiğini söyledi. Akdağ, ''İlaç geri ödemesinde uyguladığımız 'en ucuz eşdeğer ilaç' kavramı, eşdeğer ilaç konusuna en önemli destektir'' dedi.

Yayınlanma: 20.01.2009 - 20:33
Abone Ol google-news

TBMM Genel Kurulu'nda, milletvekillerinin sözlü soru önergelerini yanıtlayan Akdağ, temininde güçlük çekilen yerlerdeki ihtiyacı karşılamak için sözleşmeli personel alındığını belirterek, bunların az sayıdaki ''özel pozisyonlar'' olduğunu ifade etti. Bu pozisyona alınan kişilerin eş durumundan tayin konusunun sık sık gündeme getirildiğini bildiren Akdağ, şöyle konuştu: ''Bu pozisyona talep olanlar, pozisyonların oraya ait olduğunu bilerek işe giriyor. Bir biçimde eş durumu veya mazeret tayinleriyle biz bunları oradan alırsak, bizden önceki dönemlerdeki hataya düşmüş oluruz. Buradaki vatandaş yine sağlık hizmetini alamaz hale gelir. Buna başvuranlar, o pozisyonun oraya ait olduğunu bilerek başvuracak. Bunlara yüksek ücret de veriyoruz. 'Devlet kapısına girdim, yarın istediğim yere giderim' düşüncesi, bu kadrolar için mümkün olmamalı. Bu pozisyonlara eleman göndermekte büyük sıkıntı çekiyoruz. Ben eş durumundan dolayı Muş'a, Mardin'e, Kars'a, Ardahan'a gitmek isteyene hiç rastlamadım. Talep daha çok batı kentlerine oluyor.''

Akdağ, yeşil kartla ilgili soruları yanıtlarken, Türkiye genelinde 2007 yılının ilk yarısında 933 bin, ikinci yarısında 638 bin yeşil kart verildiğini söyledi. 2002-2008 yılları arasında 15 bin 846 kişinin kartlarının usulsüz olduğu gerekçesiyle iptal edildiğini vurgulayan Akdağ, bunlar hakkında da soruşturma açıldığını bildirdi. Akdağ, Bu soruşturmaların 12 bin 948'inin halen sürdüğünü, 34 memur hakkında görevden mene kadar giden cezalar verildiğini, hak sahibi olduğunu her yıl belgeleyemeyen vatandaşlardan 250 binin yeşil kartının bloke edildiğini ifade etti.
 

Eşdeğer ilaç uygulaması

Türkiye'de 3 bin 500'den fazla eşdeğer ilaç lisansı bulunduğunu belirten Akdağ, ''İlaç geri ödemesinde uyguladığımız 'en ucuz eşdeğer ilaç' kavramı, eşdeğer ilaç konusuna en önemli destektir'' dedi.

Eşdeğer ilaçların tanıtımı kapsamında hem ilaç endüstrisi hem de bakanlık olarak ortak çalışmalar yürütüldüğünü anlatan Akdağ, eşdeğer ilacın vatandaştaki algısını ölçmek amacıyla kamuoyu araştırması yaptıklarını belirtti. Akdağ, konunu önemli olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: ''Türkiye'de eşdeğer ilaç kullanımını arttırmalıyız. Uluslararası ilaç firmalarının orijinal formülle üretilen ilaçlarının, eşdeğer ilaca göre daha değerli ya da tedavi açısından daha yerinde olduğu düşüncesi tamamen yanlıştır. Bir ilacın, molekülün eşdeğeri ile Türkiye'de ruhsat almış orijinali arasında hiçbir fark yoktur. Vatandaşlarımız eczanelere gittiğinde en ucuz eşdeğerinin kendilerine verilmesi için talepte bulunmalıdır. Çünkü onların vergileri ve primleriyle bu ilaçlar kendilerine veriliyor.''

Akdağ, 2007 yılında 11 milyar 92 milyon liralık ilaç kullanıldığını, yerli ilaçlara 5 milyar 782 milyon lira, ithal ilaçlara ise 5 milyar 310 milyon liralık ödeme yapıldığını bildirdi.

 

Markaların korunmasına ilişkin kanun tasarısı

TBMM Genel Kurulu'nda, Markaların korunmasına ilişkin kanun tasarısının görüşülmesine başlandı. Tasarının tümü üzerinde yapılan görüşmelerde CHP grubu adına söz alan Adana Milletvekili Tacidar Seyhan, marka konusunda toplumun bilinçlendirilmesinin önemine değindi. Seyhan, Sanayi Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığının işbirliği yaparak, marka ve patent bilincini, çocuklara ilköğretim okullarından itibaren vermesi gerektiğini ifade etti.Marka, patent konusunda eğitimli kişiler yetiştirilmesi gerektiğine dikkati çeken Seyhan, ''Üniversitelerin pazarlama bölümlerinde bile bu konuda yeterli bilgi verilmiyor'' dedi. Seyhan, markalı ürünlerde devletin özel teşvik getirebileceğini, bunun insanları markaya yönlendireceğini söyledi.

MHP adına söz alan İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu da tasarının genel kurula geç getirildiğini belirtti. Hükümetin bu konuya gerekli önemi göstermediğini öne süren Tanrıkulu, ''Bu tasarı neden Başbakanlıkta bekletildi?'' diye sordu.

Sektörlerin marka yaratmada yeterince başarılı olamadığını savunan Tanrıkulu, bunun nedeninin, sektörlerin devletten yeterli teşvik ve ilgiyi görememelerinden kaynaklandığını bildirdi. Tanrıkulu, girişimcilerin, ekonomik istikrarsızlık nedeniyle uzun vadeli planlar yapamadığını ifade etti.

AKP grubu adına söz alan Konya Milletvekili Hasan Angı da Türk sanayicisinin artık kendi markası için üretim yapabildiğini belirterek, Türkiye'deki potansiyelin harekete geçtiğini vurguladı. Angı, yabancı marka sahiplerinin de Türkiye'ye olan ilgisinin arttığına işaret etti. Angı, özellikle küreselleşme ile birlikte ortaya çıkan, vergi kaybına neden olan ve sağlığı tehdit eden korsan ürünlerin, markaların korunmasını daha da önemli hale getirdiğini bildirdi.

Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Koordinasyon Kurulu'nun yaptığı çalışmalara da değinen Angı, ilk toplantısını geçen kasım ayında yapan kurulun büyük katkılar sağlayacağını kaydetti.

Başkanvekili Nevzat Pakdil, çalışma süresi dolduğu için birleşimi yarın saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler