CHP 'Kılıçdaroğlu' dedi

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümete sert eleştiriler yönelttiği CHP Genel Merkezi'ndeki konuşmasında bazı belediye başkan adaylarını açıkladı. Son dönemde ortaya attığı iddialar ve yolsuzluk dosyaları ile öne çıkan Kemal Kılıçdaroğlu, resmen İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı ilan edildi.

Yayınlanma: 23.01.2009 - 10:32
Abone Ol google-news

CHP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 29 Mart yerel seçimleri için bazı belediye başkan adaylarını açıkladı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adaylığı için adaylığı resmen ilan edilen Kemal Kılıçdaroğlu partililerden büyük alkış aldı.

Adayları tek tek isimlerini söyleyerek kürsüye çağıran Baykal, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Kemal Kılıçtaroğlu'nu sona bıraktı. Kılıçtaroğlu'nun ismini söylemeden kalkmasını bekleyen Baykal, "Devam et kalk" dedikten sonra, "Kemal bey öyle sağlamcıdır ki, ismini söylemeden ayağa kalkmıyor. Bunu ortaya koyduğu iddialarda ve belgelerde de görebilirsiniz" diye konuştu. İstanbul'un imar ve rant yolsuzluğunun yaşandığı, alt yapı sorunlarının bulunduğu bir kent olduğunu da söyleyen Baykal, "O yüzden biz İstanbul'un yönetecek üç sac ayağı belirledik. Buna göre İstanbul Belediye Meclis Başkan Adayı Gürsel Tekin ve İstanbul Büyükşehir Belediye Genel Sekreteri de Prof. Dr. Alper Ünlü olacak. Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında hizmet verecek bu ekibi İstanbul halkının onayına sunuyoruz" şeklinde konuştu. Baykal, CHP adaylarının dürüst belediyeciliğin mümkün olduğunu herkese göstereceğini de sözlerine ekledi.

CHP'nin diğer belediye başkan adayları, Ankara'da Murat Karayalçın, İzmir'de Aziz Kocaoğlu, Bursa'da Sena Kaleli, Eskişehir'de Aydın Güngör, Adana'da Soner Çetin, Kastamonu'da Müjgan Alagöz, Antakya'da İris Şentürk, Erzincan'da Nuran Uygun oldu.

 

Kadri Kocabaş adaylıktan çekildi

CHP Manisa Belediye Başkan Adayı Dr. Kadri Kocabaş, sağlık sorunları nedeniyle adaylıktan çekildiğini açıkladı. CHP Manisa İl Örgütü tarafından aday arayışına girildiği, daha önce aday adayı olması beklenen Türkiye Eczacılar Birliği Genel Saymanı Özgür Özel ismi üzerinde durulduğu, hafta başında yeni belediye başkan adayının açıklanacağı öğrenildi.

 

'Türkiye tarihi bir dönemden geçiyor'

Baykal konuşmasında Ergenekon soruşturmasına ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Türkiye'nin tarihi bir dönemden, çok ağır bir bunalım döneminden geçtiğini savunan Baykal, ''Bir süreden beri Türkiye şok dalgalarıyla bir büyük toplumsal travma yaşıyor'' dedi.

Bu sürecin yaklaşık 2 yıldır devam ettiğini anlatan Baykal, ''Böyle büyük bir toplumsal şoku haklı gösterecek toplumsal, siyasal çalkantıyı yaşamış değiliz. Böyle olaylar çok büyük iç kargaşaların getirdiği noktada kendisini zaman zaman gösterir. Türkiye'de böyle büyük bir tabloyla karşı karşıya değiliz'' diye konuştu.

 

'Bu insanlar neden alındı?'

Baykal, Ergenekon soruşturması ve gözaltıları kabul edilebilir şekilde anlatmaya yeterli hiçbir açıklama yapılmadığını söyleyerek, "Niye alındı, bunlar ne yaptılar, kamuoyuna bunu inandırıcı kabul edilebilir bir şekilde anlatmaya yeterli hiçbir açıklama sunum yapılmamıştır. Bunu sıradan bir hukuk süreci gibi anlamak imkanı yoktur. Hukuk süreci gizli bir ilk tahkikatın sonucunda bulunan kanıtlarla delillerle ortaya çıkan bir iddianame ve bu iddianamenin yargı tarafından değerlendirilmesiyle sonuçlanır. Ama böyle bir şey yok.Hiçbir demokratik hukuk devletinde böyle bir tablo olmaz, olmamıştır" dedi.

 

'Türkiye korku devletine dönüştürülüyor'

''Bunu sıradan hukuk, yargılama süreci gibi anlamaya imkan yoktur'' diyen Baykal şunları ifade etti: ''Toplumun bütün kesimlerinden insanlar, acaba şimdi sıra ona mı gelecek, buna mı gelecek diye tahmin yürütür hale gelmeye başladı. Türkiye bir korku devletine, korku cumhuriyetine dönüştürülüyor. Bu doğal bir olay değil. Böyle bir şey olamaz.'' 

 

'Türkiye'nin demokratik olduğunu söylemek giderek güçleşmektedir'

Anayasal sistemin laiklik, demokratiklik, sosyallik ve hukuk devleti olmak üzere dört ana sütuna dayandığının altını çizen Baykal, şöyle devam etti: ''Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesinin 10'unun kararıyla bugünkü iktidarın laikliğe karşı eylemlerin odak noktasında bulunduğu hükme bağlanmıştır. Yani anayasal düzenimizin 4 ana sütunundan birinin çökertilmiş olduğu en yüksek yargı organının kararına bağlanmıştır. Ucu açık iddianame olmaz. Sanıktan delile gidilmez, delilden sanığa gidilir. Önce insanı alacaksın, 'Buna bir bakın, telefon görüşmelerini izleyin, yok mu bir açığı, birbirleriyle irtibatlarına bakın' diyeceksin, suçlu olduğuna tek taraflı olarak hüküm verdiğin insanların hiçbir zaman sınırına tabi tutulmadan iddianamesini bile hazırlamadan, ne zaman biteceği belli olmayan yargı süreci içinde hayatından ailesinden toplumundan koparılmasına göz yumacağız ve çağdaş hukuk anlayışı içinde bu doğal karşılanması gereken bir uygulama olacak. Bunlar yaşanacak, sen sıkışınca Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne yargı kuruluşlarının başkanlarını çağırıp bu olayların sorumlusu siyasetçileri aynı masada buluşturacaksın, ondan sonra bütün bu olayları unutmamızı sağlayacaksın.

Bu kabul edilebilir bir manzara değildir. Hukuk devleti kanatılmaktadır. Türkiye'nin demokratik kimliği de artık çok ciddi kuşku konusudur. Türkiye'ye bakarak Türkiye'nin demokratik ülke olduğunu söylemek giderek güçleşmektedir.''

 

'Sosyal devlet seçim öncesi dağıtılan kömürlere indirgendi'

Türkiye'nin son dönemde sosyal devlet bağlamında ciddi sıkıntı yaşadığını söyleyen Baykal sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğitim sağlık fiilen paralı hale gelmiştir. Sosyal güvenlik hayal hakline dönüştürülmüştür. Sosyallik ancak ramazan çadırlarına ve seçim öncesinde dağıtılan kömürlere ve yiyecek paketlerine indirgenmiştir. Anayasamızın anlamı olan sosyallik bu mudur? Sosyallik ortadan kalkmış, laiklik kalkmış. Şimdi elde hukuk devleti ve demokratiklik var. Son dönemde bu ikisi de çok ciddi tahribat görmüştür. Türkiye’nin artık bir hukuk devleti kimliğini taşıdığını söylemek inandırıcılığını yitirmiştir"


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler