Ergenekon'da ara karar verildi

Ergenekon Davası'nda mahkeme genelkurmey eski başkanı İlker Başbug'un da aralarında bulunduğ 67 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşmada, reddi hakim talebi de reddedildi. Mahkeme ayrıca sanık avukatları hakkında suç duyurusunda bulunmaya karar verdi.

Yayınlanma: 17.12.2012 - 10:43
Abone Ol google-news

Ergenekon davasına bakan mahkeme heyeti, 13 Aralık Perşembe günü yapılan duruşmada usulü işlemlerin yerine getirilmesi aşamasında, söz almak isteyen sanık avukatlarının yargılamayı belirli süre engellediklerini iddia ederek, avukatlar hakkında Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada aranın ardından mahkeme heyeti, taleplere ilişkin kararını açıkladı.

Buna göre mahkeme, 13 Aralık Perşembe günü oturuma başlandığı sırada mahkeme usulü işlemleri yerine getirirken avukatların usulsüz olarak söz istediklerini, daha sonra kendilerine söz verileceğinin belirtilmesine karşın 4 kez duruşmaya ara verilmesine neden olarak yargılamayı engellediklerini kaydetti.

Mahkeme heyeti, avukatların, elleriyle masalara, ayaklarıyla yere vurarak tempo tuttuklarını, ek iddianamenin okunması gibi usulü işlemlerin yapılmasını ve üye hakimlerin konuşmasını engellediklerine dikkati çekti.

Mahkeme, esas hakkındaki savunmaya kadar duruşmalardan men cezası olmasına karşın yeni yasal düzenlemelere dayanarak duruşmaya giren avukat Vural Ergül'ün, o günkü oturumda mahkemeyi hedef alacak şekilde ayağa kalkarak 3-4 kez slogan attığını ifade ederek, mahkemenin dışarı çıkarılması yönündeki kararını uygulamak isteyen kolluk güçlerinin, Ergül'ün çevresini saran sanık avukatlarınca engellendiğini vurguladı.
Oturumun başlamasının bu şekilde 1,5 saat süreyle engellendiğini dile getiren mahkeme heyeti, ancak takviye güçlerle Ergül'ün salondan dışarı çıkarılabildiği anlattı.
Mahkeme, bu şekilde yargılamanın belirli bir süre engellenmesine neden olanlar (avukatlar) hakkında gereğinin yapılması için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasına karar verdi. Tutuklu sanıkların tahliye talebini reddeden mahkeme heyeti, duruşmayı 27 Aralık 2012'ye erteledi.

"Artık vereceğiniz hüküm çürümüştür"

Ergenekon davasında 4 yıla yakın süredir tutuklu bulunan CHP İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay "Artık vereceğiniz hüküm çürümüştür" dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesinde görülen davanın 272. duruşması yapıldı. Duruşmaya aralarında emekli orgeneral Hasan Iğsız, Tuncay Özkan’ın da bulunduğu 50 tutuklu sanık katıldı. Oturumu açan Başkan Hasan Hüseyin Özese, taleplerin alınacağını açıkladı.

Mustafa Balbay talep konuşmasına “CHP İzmir Milletvekili olarak insanların adalet ararken kendilerini tutsak hissetmeyeceği bir Türkiye özlemimi dile getirmek istiyorum” diye başladı. Balbay, gizli ve açık tanıklarla, yetersiz delillerle dosyaya yeni suçlar eklendiğini ifade ederek “Her türlü suçlamanın serbest olduğu davada zorla koparıp aldığımız konuşma süresinin yeterli olmadığını söylemek istiyorum” dedi.Başkan Özese “Savunma amacını aşmadan, hukuki konularda konuşun” şeklinde uyarıda bulundu. Balbay’ın “Niyetimi mi okudunuz” sözleri üzerine Başkan Özese “Böyle başlarsanız arkasından ne geleceği açık. Biz kimseyi tutsak etmiyoruz” dedi.Balbay ise “Böyle hissedilmeyen bir Türkiye özlemimi dile getirdim” diye konuştu.Balbay, 13 Aralık perşembe günü duruşmaya iddia makamının esas hakkındaki mütalaasını dinlemeye hazır geldiklerini anlatarak “O gün yaşadıklarımız kadar, buradaki hukuksuzlukları anlatan daha güzel bir örnek olamaz” dedi.Başkan Özese yine araya girerek “Burada hukuksuzluk yaşanmaz. Size 2. ihtarım” diye uyardı. Balbay ise şöyle devam etti: “Lütfen muhakeme edin. Burada yargılanan insanlar haklarındaki suçlamaları öğrenmek için gelmişler. Ben mütalanın açıklanacağı düşüncesiyle avukatlarımla bütün dosyaları yeniden gözden geçirmek istedim. Savunmamı yapmamın üzerinden 3 yıl geçti. Biz mütalaayı beklerken siz iki yeni iddianame daha var dediniz.”


“Açtığınız dava hukuksuzdur”

Başkan Özese, Alparslan Arslan’a glock marka 2 silah temin ettiği iddia edilen 4 sanığın “ateşli silah bulundurmaktan” yargılandığını, “silahlı terör örgütüne silah temin etmek” suçlamasıyla haklarında ek bir iddianame düzenlendiğini açıkladı.Balbay’ın  “3. Yargı paketine göre siz yeni  bir dava açamazsınız, yeni bir iddianame ile birleştiremezsiniz” sözleri üzerine Özese “Nereden çıkarıyorsunuz” diye sordu. Balbay’ın “Sürekli sözümü kesiyorsunuz. Süreme ilave edecek misiniz” sözleri üzerine Özese de “İlave edeceğiz. Adaletimizden emin olun” diye konuştu.Balbay, 3. Yargı paketinde özel yetkili mahkemelerin kaldırıldığını ifade ederek “Siz artık tasfiye halinde bir mahkemesiniz. Ek dosya, dava alamazsınız. Bu yaptığınız kanuna karşı dolanmaktır. TMK 10. Madde’ye göre geçici olarak görevlisiniz. Yeni davalar alamazsınız. Bu dosya sona erdiğinde görev süreniz doluyor. Yeni dosya alarak ömrünüzün sonuna kadar yeni davalar açabilirsiniz. 13 Aralık Perşembe günü açtığınız dava hukuksuzdur. Yargıç yasayı delerse başkası ne yapmaz” dedi.

Hakim Uslu’nun açıklaması

Üye Hakim Fatih Mehmet Uslu, ek ididanameye ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Davada geçen bir konu ile ilgili olarak ek iddianame hazırlanırsa bu iddianamenin yargılaması asıl mahkemesinde yapılır. Başka bir mahkemede yapılması mümkün değildir. Avukatlar bunu bilir. Bu davanın avukatları, sanık müvekkillerine bu konuda bilgilendirme yapmalıdır.”

Balbay, 13 Aralık’ta savcının esas hakkındaki mütalaasını beklediklerini bir kez daha vurgularken Başkan Hasan Hüseyin Özese “İddia makamına öncelikli tevsii tahkikat talebi olup olmadığı, yoksa esas hakkındaki mütaalası soruldu. Nitekim iddia makamın tevsii tahkikat talebi olduğunu açıkladı. Savcı beyin takdiridir” dedi.

100 bin kişi dilekçe verdi

Balbay, çeşitli kuruluşların yaptığı anketlere değinerek “Kamuoyu anketlerinde birinci sorun adalet olarak çıkıyor. Silivri, adalet arayışının simgesi haline geldi” diye konuştu.Silivri’ye 13 Aralık’ta, 100 bin kişinin tepkisinin  “İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na... Mahkemenizin adalet dağıtacağına inancımız kalmadı. ‘Çekilme’ kararı vererek kendinizi kurtarın” şeklinde bir dilekçe vermesi şeklinde anlaşılabileceğini söyledi.Balbay şöyle devam etti:

“Siz de insansınız. 13 Aralık günü yaşananlardan etkilendiniz. 13 Aralık’ta duruşmaya 4 kez ara vererek fiili olarak çekildiniz. Gelinen nokta Şu tutuklu yargılanan bir kişi olarak Türkiye’de adalet arayışındayım. Türkiye’de avukatlar var, elbet bunun devamının da söyleneceği bir gün olacak.”

İletişim Fakültesi’nde öğrencilere “Eğer bir kişi gelip size ‘Bu yazınız çok doğru, ya da yanlış’ diye tepki gösteriyorsan size 100 kişi ulaşmak istiyordur” şeklinde ders verildiğini anlatan Balbay “Buraya gelen 100 bin kişi üzerinde size 10 milyon kişi ulaşmak istedi” dedi. Balbay şöyle konuştu: “Adalet için büyük adalet sarayları yapmak, bülbül için altın kafes yapmaktır. İnsanları yargılamak için artık 100 bin kişilik adalet sarayları yapmanız gerekecek.”

Başkan Özese bir kez daha Balbay’ın sözünü keserek “Mahkememizin yetkisi iddianamedeki suçlamalar ve sanıklarla sınırlıdır. Mahkemenin 100 bir kişiyi yargılamak istediği yok. Yorum yapıyorsunuz, savunma sınırlarını aşıyorsunuz” dedi.

150 yıllık yargılama

Balbay, Türkiye’de ağır ceza mahkemelerinde yılda 4 duruşma yapıldığını, bu davada bugüne kadar 600’e yakın celse yapılarak 150 yıllık yargılama yapıldığını anlatarak “Bu tabloda gördüklerimin bir kısmını paylaşıyorum. 150 yıllık yargılama yapıldı, hala ‘gerçeği arıyoruz’ demekteniz. Artık vereceğiniz hüküm çürümüştür. Bu ‘Bad-ı Harabül Dosya’ şeklinde tanımlanabilir” diye konuştu.

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu, Başkan Özese’den izin isteyerek Balbay’a şunları söyledi: “Başından beri size milletvekilliği teklifleri geldiğini, kabul etmediğinizi ve bundan sonra da kabul etmeyeceğinizi söylediniz. Şu anda hem milletvekili hem de köşe yazarısınız. Ancak mahkeme bu faaliyetlerin icra edileceği yer değil. Size isnat edilen suçlara ve deliller karşı söz veriliyor. Bu hakkın kötüyü kullanılmasıdır. Size sorulan sorular ve verdiğiniz cevaplar var. Bunlara cevap verecekken farklı mecralara çekiyorsunuz. Mahkeme bu duruma müdahale eder.”

Hakim Haşıloğlu, Balbay’a şu uyarılarda bulundu: “Bu mahkemeler neler gördü. Bu tür iletişim mahkemenin tercih ettiği bir iletişim şekli değildir. Darbe günlükleri olarak nitelenen notlar, darbeye teşebbüs ettiği iddia dilen kişilerle birlikte olduğunuz iddiaları var. Hukuki durumunuzu etkileyecek savunma yapabilirsiniz. Konuşmanız gereken o kadar çok şey var ki siz farklı mecralara çekiyorsunuz.”

Haşıloğlu “Mahkeme boks torbası değildir. Mahkeme sizin kişiliklerinizi zedeleyecek ifadeler kullanmazken sizler de savunma kapsamında konuşmalısınız. İyi bir köşe yazarısınız ama burası onun yeri değil. Burası delillere ve dosyaya giren evraklara ilişkin beyanda bulunacağınız yerdir” şeklinde uyarıda bulundu.Balbay ise şöyle konuştu: “Burası milletvekillerinin yargılanacağı yer değildir. Halkın yüzde elli oyunu almış, halkın kefil olduğu, Halkın güvenini kazanmış bir milletvekilinin tutuklu yargılanacağı yer değildir.”

Başkan Özese ise “Tutuklandığınızda milletvekili değildiniz. Sonradan milletvekili seçildiniz” dedi.Balbay, “darbeye teşebbüs” suçlamasına ilişkin “Herhangi bir yazımda, herhangi bir konuşmamda ‘darbe’ lafını ağzıma almış mıyım” dedi. Kendisine yönelik “gizli belge bulundurmak” suçlamasına ilişkin “Bunları kitaplarımda yayınladım. Bu konuları  defalarca anlattım. Bunların sizin tarafınızdan bir kıymeti olmadığını gördüm. 100 bin kişinin sesine kulak verin” dedi.

Sanık Balbay, “Bir gazetecinin notlarından suç üretmeye çalışırsanız. Bu yargılama bitmez. Görevimin başında olsam Genelkurmay Başkanlığına Suriye’de Türkiye’yi tehdit eden füzeler olup olmadığını sorardım. İşte böyle siyasi bir ortamda ben de siyaseten konuşmam gerektiğini düşündüm. Gelinen noktada hukuku halk ile birlikte aramak gerektiğine inandım” diye konuştu.

 Balbay, kendisinin olduğu iddia edilen dijital kayıtların, bilgisayarında silinmiş öğelerin, bir program aracılığıyla geri getirildiğini anımsatarak “Bundan yüzyıl önce Dreyfus davası çöplükten çıkan bir belgeye dayanıyordu. Bilgisayarlarda silinen evraklar çöpe gider. Çöpten çıkan evraklarla yargılıyorsunuz bizi. Bugün 13. yüzyıl düşünürü Mevlana'nın ölümsüzlüğü yürüyüşünün yıldönümü” diyerek Mevlana’nın “Diken içindeler, ama gül gibiler. Hapisteler, ama şarap gibiler. Balçık içindeler, ama gömü gibiler. Gece içindeler, ama sabah gibiler” dizeleriyle sözlerini tamamladı.

Reddi hakim

Sanık avukatları Başkan Hasan Hüseyin Özese ve üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu hakında “Avukatların kişisel ve mesleki onuralrını hedef alan sözleri ile tarafsızlıklarını ortadan kaldıran hukuka aykırı uygulamalar yaptıkları” gerekçesiyle reddi hakim talebinde bulundular.

 

Duruşmada söz alan CHP Zonguldak milletvekili Mehmet Haberal, mahkeme heyetine “Burada ‘millet adına karar veriyoruz’ diyorsunuz” diye hitap etti. Prof. Dr. Haberal şöyle devam etti “Ben ve sayın Balbay da millleti  ve millet iradesini temsil ediyoruz. Siz Balbay’a ‘tutukluyken seçildiniz’ dediniz. Ama geriye doğru baktığımızda merhum Osman Bölükbaşı örneğini görüyoruz. Sebahat Tuncel de tutukluyken seçildi ve tahliye edildi. O zamandan bu yana Anayasa ve yasalar değişmedi. Değişen ne oldu da biz binlerce insanın oyuyla seçilmemize rağmen neden hala buradayız.”

Hekimlik ve hakimlik mesleklerinin doğrudan insan hayatıyla ilgili olduğunu ifade eden Haberal, “Hastam karşıma geldiğinde onun hastalığıyla ilgili tetkikleri yapıp tedavisini yaparım. Hastamı bir dakika daha fazla yaşatabilmek için tıbbın bütün imkanlarını kullanırım. Adalet mülkün temeli ise hakimin görevi de karşısına gelen sanıkların suçunu ispat edip cezasını vermektir” diye konuştu.

“Ben 2009 yılından beri suçum ne diye soruyorum” diyen Prof. Dr. Haberal “İddia makamı iddiasını ispat eder. Bugüne kadar böyle bir şey ispat edilmedi. Sizler hepimizi aynı gerekçelerle aynı sepetin içine koyuyorsunuz” dedi.

2009 yılından beri tutuklu olduğunu anlatan Haberal, şöyle devam etti: “Acaba hanginiz cezaevi koşullarını gördünüz? Bu insani duygularımla ve insanlıkla bağdaşan bir ortam değildir. Ben bunu kendime işkence olarak görüyorum. Ben odun ateşi ışığında ders çalışan, karda çıplak yürüyen Mehmet Haberal’ım. Şimdi lazerle çalışıyorum. Ben dünyada ve Türkiye'de ilklere imza atmış Mehmet Haberal'ım. Dünya Organ Nakli Derneği Başkanı beni ziyaret ediyor ve bana danışıyor. Onlar Türkiye'ye gelip benim hapiste olduğumu görüyorlar. Adalete sahip çıkmak zorundayız. Adaletin olmadığı yerde anarşi olur.”

Cumhuriyet Gazetesi’ne molotof kokteyli atılması dosyasından tutuklu sanık Boğaç Kaan Murathan, “Bir gazeteye fikirlerinden dolayı molotof  attıracak kadar soysuz değilim. Hangi soysuzların Cumhuriyet Gazetesi’ne molotof attırdığını da öğrenmek istiyorum” diye konuştu.

İnternet Andıcı dosyasından tutuklu sanık Albay Ziya İlker Göktaş,  kendisinin Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi 2. Bilgi Destek Şubesi müdürlüğüne atanmasının iddia edilen Ergenekon örgütünün faaliyeti olduğunun öne sürüldüğünü belirterek şunları söyledi: “Ben bu göreve Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından atandım. Bu iddialar Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nı ilgilendirir. Bilgi Destek 2. Şube’ye atanmam konusunda Hava Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanı ile proje subayının tanık olaran dinlenilmesini talep ediyorum.”

Buzağının altı

Tutuklu sanık eski Deniz Yüzbaşı Hasan Ataman Yıldırım ise mahkemenin kendisi hakkında Silivri Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduğu anımsatarak  “Ben mahkemeyi ve savcıları hedef almadım. Ben ‘bu tertibin arkasında kim var, siz onu ortaya çıkartın’ demek istedim. Bu davada buzdağının altında Amerika olduğunu söyledim. Benim sizlerle ilgili öyle bir düşüncem yok. Bu yanlış anlaşılmanın Silivri’deki mahkemeye bildirilmesini talep ediyorum. Bu komployu yapan gerçek suçluların ortaya çıkarılmasını talep ediyorum” dedi.

Kamu yararı

Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım, 2009 Mart ayında Ankara’da bütün gazetelerin Ankara temsilciliklerine gönderilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bazı AKP’liler ait ses kayıtlarını yayınladığı için suçlandığını söyledi. Yıldırım “Kamu yararı olduğunu gördüğümüz için yayınladık. Bana atfedilen suç, haber yapmak marifetiyle örgüt üyesi olmak” diye konuştu.

İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi Erkan Önsel, şunları söyledi: “Bu örgüt Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba attırıyor. İlhan Selçuk da bu örgütün yöneticisi. Bunu kime inandırabilirsin? Sizi milletin büyük vicdanını dinlemeye davet ediyoruz.”

CHP milletvekilleri

Duruşmayı CHP Milletvekilleri Ali Özgündüz, Erdal Aksünger, Gürkut Acar, Turgut Dibek, Haluk Eyidoğan, Ayşe Nedret Akova ve  Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel de izledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler