CHP neden sürecin içinde değil?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, toplumsal barışa katkı sağlamak amacıyla hazırlanan "Demokrasi, Hukuk ve Toplumsal Barış İçin CHP'nin Önerileri ve Öncelikleri" başlıklı 12 maddeyi kamuoyuna açıkladı.

Yayınlanma: 10.05.2013 - 09:24
Abone Ol google-news

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazetelerin genel yayın yönetmenleriyle Swiss Otel'de kahvaltıda bir araya geldi. Toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu, uzun süredir basında CHP'ye yönelik eleştiriler yapıldığını belirterek, 90 yıllık geçmişi olan partinin genel başkanı olarak bir olayı irdelerken ayak üstü görüş bildirmeyi doğru bulmadığını söyledi.
Çözüm sürecine ilişkin CHP'ye yapılan eleştirilere değinen Kılıçdaroğlu, partisinin süreci engellemek, sürecin dışında kalmak, sürece katkı vermemek ve kendi çözüm önerilerini ortaya koymamakla suçlandığını anlattı.

Kılıçdaroğlu, kalıcı toplumsal barışa katkı yapmak üzere "Demokrasi, Hukuk ve Toplumsal Barış İçin CHP'nin Önerileri ve Öncelikleri" başlıklı 12 madde hazırladıklarını bildirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, "CHP'nin Kürt sorununa bakışı nedir?", "CHP'nin çözüm sürecine ilişkin tutumu nedir?", "CHP sürecin içinde olmalı ve AKP ile işbirliği yaparak sürece katkı vermelidir' deniyor. CHP, bunu neden yapmıyor?", "CHP'nin sürece ilişkin kaygıları nedir?", "Çözüm arayışı nasıl yürütülmelidir", "Çözüm arayışında önemli ve öncelikli olan nedir?", "CHP, AKP'nin önerdiği 'Çözüm Sürecini Değerlendirme Komisyonu'na neden üye vermemiştir?", "CHP'nin Akil İnsanlar önerisiyle AKP'nin Akiller önerisi arasında ne fark vardır? CHP neden kendi önerdiği bu oluşuma olumsuz bakmaktadır?", "CHP, Kürt meselesinin çözümü için bugüne kadar ne yapmıştır?", "Çözüm süreci Türkiye'nin geleceğini, birliğini güçlendirir. Bölgesel liderliğini pekiştirir' iddiası vardır. CHP, bu hususta ne düşünmektedir?", "CHP, bu süreç karşısında ne yapmakta, ne amaçlamaktadır?" ve "CHP'nin önerisi nedir" başlıkları altındaki 12 maddeye ilişkin görüşlerini aktardı.

Belgede, CHP'nin Kürt sorununa bakışına yer verdiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Kürt sorunu eksik demokrasi, hak ihlalleri ve eşitsizlikten beslenen bir sorundur. Öncelikli görev, bu zemini ortadan kaldırmak, bireysel hak ve eşiklik ile özgürlüklerin önünü açarak vatandaşlarımızın huzur, refah ve mutluluklarını sağlamaktır" dedi.

CHP'nin çözüm süreciyle ilgili tutumunun ne olduğuna ilişkin değişik kanallardan eleştirilere maruz kaldıklarını belirten Kılıçdaroğlu, halkın, terörün bitirilmesi, Kürt sorunun barışçıl yollarla çözülmesine ilişkin talep ve beklentilerinin arkasında olduklarını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin çözüm arayışında toplusal barış ve dayanışmadan yana olduğunu vurgulayarak, partisinin söz konusu sorunların ortadan kaldırılmasına karşı olduğu yolundaki iddiaların gerçek dışı, siyasi amaçlı söylemler olduğunu söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'nin yürüttüğü çözüm sürecinin içeriğini açıklanmadığını öne sürerek, "İçeriği açıklanmayan pazarlıklar süreci hakkında halkımızın da paylaştığı ciddi kaygılarımız vardır. CHP'ye göre çözüm sürecinin adresi TBMM, AKP'ye göre ise Öcalan'dır" ifadelerini kullandı.

"Neden sürecin içinde değiliz"

"CHP'nin sürecin içinde olması, AKP ile iş birliği yaparak sürece katkı vermesi" gerektiği yönünde söylemler bulunduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, AKP'nin Kürt sorunuyla ilgili girişimlerini gizli tuttuğunu savundu. Kılıçdaroğlu, "CHP, Kürt meselesinin kalıcı çözümü için atılacak samimi ve sağlıklı sonuçlar verecek bütün adımların destekçisidir" diyerek, çözüm sürecine ilişkin partinin kaygılarını şu şekilde sıraladı:

"AKP çözüm stratejisi konusunda bugüne kadar hiç bir açıklama yapmamış ve TBMM'ye bilgi vermemiştir. Meclis çatısı altındaki siyasi partilerle görüşmek yerine Öcalan'ı muhatap almayı tercih etmiştir. Silahlı PKK unsurlarının ülke dışına çıkmaları konusundaki hukuk devleti ilkelerine aykırı uygulamalar yapılması ihtimali çok güçlüdür. Silahların susması, elbette olumlu ve gereklidir. Toplumumuza geçici olsa da rahatlık sağlayacaktır. Ancak bu yeterli değildir. Yeterli koşul; PKK, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı her türlü terör ve şiddet eylemlerinden vazgeçtiğini ve silahlarını yetkili kurumlara teslim edeceklerini kesin bir dille alenen ilan etmelidir. Öcalan, Kandil bundan özenle kaçınmaktadır. Çözüm süreciyle yeni anayasa hazırlıkları iç içe geçirilmiştir. Halkımız başkanlık sistemine geçişe destek karşılığında Öcalan'a tavizler verildiğini düşünmektedir."
 

Çözüm sürecine ilişkin partinin kaygılarını anlatan Kılıçdaroğlu, "AKP'nin süreç hakkında sessiz kalırken, PKK'nın dağ kadroları ve Öcalan'ın karşılıklı mektuplar ve açıklamalarla kamuoyunu şekillendirdiğini ve süreci yönlendirdiğini" savundu.
"AKP'nin Türkiye'nin geleceğini etkileyecek bu kadar önemli bir konuda sessiz kalarak, toplumsal alanı Öcalan'a bıraktığını" öne süren Kılıçdaroğlu, Suriye'deki krizin derinleştiği ve Suriye'nin kuzeyindeki Kürt grupların güç kazandığı bir dönemde AKP'nin PKK ile müzakerelere başlamasının bir takım bölgesel hesapların gündemde olduğu izlenimi verdiğini iddia etti.

Kılıçdaroğlu, "Biz olsaydık, çözüm sürecini şöyle yürütürdük; Kürt meselesi ve terör hükümeti aşan, bütün toplumu ilgilendiren ve çözüm için her kesimin katkısını gerektiren bir konudur. Çözüm arayışı hukuk devleti ilke ve kurallarına ve ülkenin yasalarına göre yürütülmelidir. Çözüm süreci, PKK'nın belirlediği çerçeve ve koşullara göre değil, hükümetin de içinde yer alacağı bir yöntemle oluşturulacak geniş ve kapsayıcı toplumsal bir mutabakat doğrultusunda yürütülmelidir. Çözüm arayışının Öcalan-Kandil tarafından yönetilmesine izin verilmemelidir" ifadelerini kullandı.

Komisyona neden üye verilmedi


Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'nin önerdiği Çözüm Sürecini Değerlendirme Komisyonu'na CHP'nin neden üye vermediğini şöyle açıkladı: "AKP'nin araştırma komisyonu önerisi, PKK'yle yapılan pazarlıkların uygulanmasında meşruiyet ihtiyacını karşılayarak, hükümetin elini rahatlatmak ve yasama organı olan TBMM'yi hükümetin icraatına ortak etmek amacıyla atılmış bir adımdır. Hükümet özellikle silahlı PKK unsurlarının ülke dışına çekilmesi konusunda karşılaşılan sıkıntıları aşmak için Meclis'i kendi icraatının içine çekmeye yani çözüm süreciyle ilişkilendirmeye çalışmaktadır. Oysa TBMM icra organı değil, yasama organıdır. CHP, icra organının tek taraflı ve yanlış icraatlarına TBMM'yi ortak etmemek için AKP'nin önerdiği komisyona üye vermemiştir."

Akil insanlar


Kılıçdaroğlu, isim benzerliği dışında CHP'nin önerdiği akil insanlar ile AKP'nin Akil İnsanları arasında bir benzerlik olmadığını ifade ederek, "İkisi birbirinden tamamen farklıdır. 180 derece, taban tabana zıt önerilerdir" dedi. CHP'nin önerdiği akil insanların Meclis dışında fakat Meclis'teki toplumsal mutabakat komisyonuna bağlı olarak çalışacağını anlatan Kılıçdaroğlu, AKP'nin oluşturduğu Akil İnsanların ise hükümetin talimatları doğrultusunda hareket ettiğini savundu. Kılıçdaroğlu, CHP'nin eşitlik, demokrasi, hukuk devleti, insan hakları ve özgürlüklerin esas alınması gerektiğini savunduğunu belirterek, çözüm sürecinin Öcalan'ın belirlediği yol haritasına göre ilerlediğini ileri sürdü.

CHP'nin önerisi

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
"Bu ülkede barış, özgürlük, demokrasi istiyorsanız yüzde 10 seçim barajını kaldıralım. Bu 12 Eylül'ün eseridir. PKK, terör de 12 Eylül'ün eseridir. O dönemin yanlış politikalarının eseridir. Ama o politikaları oluşturan yasalar hala yürürlüktedir. Gelin bunu kaldıralım. Demokrasimizde hiç birimizin kabul etmediği lider sultası var. Milletin vekilini liderler değil, millet seçsin. Düşünceyi, ifade ve inanç özgürlüğünü güvence altına alalım. Kim nerede istiyorsa girsin ibadetini yapsın. Toplantı, gösteri ve örgütlenme özgürlüğü bir haktır, güçlendirelim. Din ve vicdan özgürlüğü tartışılamaz. İnançlar arası farklılık gözetilemez. Bunu gerçekleştirelim. Demokrasi ve insan haklarının önündeki engelleri temizleyelim. Basın hürdür, sansür edilemez. İletişim özgürlüğü esastır. Bunu sağlayalım. Tutuklu siyasetçi, bilim adamı, gazeteci ve öğrenci ayıbına son verelim. Özel yetkili mahkemeleri kaldıralım. Faili meçhuller, yargısız infazlar cezasız bırakılamaz. Zaman aşımı engellenmelidir. Gizli tanık, yasa dışı dinlemelerle yargılama olmaz, adalet dağıtılamaz. Türkiye bu yanlıştan kurtulmalıdır. Uludere'nin hesabı verilmelidir. Mayınlı araziler temizlenip, topraksız köylüye verilmelidir."

Bu önerilere ilişkin kanun tekliflerini TBMM'ye verdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Kimse bize 'Söylüyorsunuz ama gereğini yapmıyorsunuz' diyemez. Verdiğimiz kanun tekliflerinin her hafta birisini önümüzdeki haftadan itibaren TBMM Genel Kurulu'na indireceğiz. 'Gelin yapalım' diyeceğiz. Sizler de takip edin. Hangi parti samimi, hangisi değil, oturup kararınızı verin. Biz samimiyiz. Bu ülkede demokrasi ve barışın olmasını istiyoruz. Düşüncelerimizi söyledik, önerilerimizi yaptık, kanun tekliflerimizi verdik. Arzumuz bütün siyasal partilerin bunlara destek vermesi ve Türkiye'de demokrasi ve özgürlük iklimini yaratılmasıdır" şeklinde konuştu.

Basına kapalı devam edilen kahvaltılı toplantıya Güneri Civaoğlu, Neşe Düzel, Fatih Altaylı, Eyüp Can, Aslı Aydıntaşbaş ve Murat Yetkin'in de aralarında bulunduğu gazeteciler ile CHP genel başkan yardımcıları Gürsel Tekin, Umut Oran ve Bülent Tezcan ile Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil katıldı.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler