"Polis biber gazını kullanır, yetkisi var"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kazlıçeşme'deki mitingde konuştu.

Yayınlanma: 16.06.2013 - 15:25
Abone Ol google-news

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Milli İradeye Saygı' mitingleri çerçevesinde İstanbul Kazlıçeşme'de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

-Aziz İstanbul seni sevgiyle selamlıyorum. Seni saygıyla selamlıyorum. En kalbi duygularımla selamlıyorum. Adalar, Arnavutköy, Ataşehir, Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Başakşehir, Bayrampaşa sizi selamlıyorum. Beşiktaş, Beykoz, Beylikdüzü, Beyoğlu, Çatalca, Büyükçekmece, Esenler, Esenyurt sizi selamlıyorum. Eyüp nerede? Fatih nerede? Gaziosmanpaşa nerde? Güngören, Kadıköy, Kağıthane nerede? Kartal Küçükçekmece nerede? Sizi muhabbetle selamlıyorum. Sarıyer nerede? Silivri nerede?

-Bu coşkunuz bu muhabbetiniz bu samimiyetiniz için hepinize tek tek teşekkür ediyorum. İstanbul demek Türkiye demektir. İstanbul demek Ortadoğu demektir. İstanbul demek Balkanlar demektir. Kuzey Afrika demektir. Avrupa, Asya, Afrika demektir. İşte bu kadim Osmanlı başkentinden bu dünya şehrinden bu dünya başkentinden tüm yeryüzünü, yeryüzündeki tüm dostlarımızı gönülden selamlıyorum.

-Anlıyorum ki dünya bizi izliyor ve dünyada duyuyor. Dünyanın bir çok şehrinde bir çok dost ve kardeş şehrinde günlerdir oradaki kardeşlerimiz bizim için haykırıyor. Yalana dolana talana hayır diyenler bizimle beraber yürüyor. Günlerdir bizim için gösteriler yapıyorlar.

-Şimdi soruyorum sizlere. Şu alana giremeyen kardeşlerim var. Dışarıda kaldılar. Büyük yekünler halinde geliyorlar aslında. Ama onlar bu alana maalesef giremeyecekler. Şimdi soruyorum, Malezya Kuala Lumpur burada mı? Pakistan burada mı? Makedonya Üsküp burada mı? Gostivar burada mı? Priştine burada mı?

"Hadi bakalım BBC bunu da gizle"

Eğer Türkiye fotoğrafı görmek isteyen varsa, uluslararası medyaya rağmen görmek isteyen varsa fotoğraf burada. Uluslararası medya bunu da gizleyin olur mu? Hadi bakalım BBC bunu da gizle. CNN bunu da gizle. Reuters bunu da gizle. Günlerdir yalan haberler ürettiniz. Türkiye’yi dünyaya farklı gösterdiniz. Siz yalanlarınızla başbaşa kaldınız. Bu millet sizin dünyaya tanıttığınız millet değil. Bu millet samimi, bu millet gece tencere tava çalan bir millet değil.

"Sabah saat 4’e 5’e kadar tencere tava çalanlar bu milletin çocuklarını düşündü mü?"


Bugün üniversite giriş imtihanları var değil mi? Sabah saat 4’e 5’e kadar tencere tava çalanlar bu milletin çocuklarını düşündü mü? Ne adına bu işleri yaptılar? Çevrede gürültü görüntü kirliliğine karşı olmak da var. Yeşili korumak da var. Bunlar çevreci falan değil.

Eline Molotof atıp polise fırlatan, kıran yakan yağmalayanlar burada değildir. Ve biz söyleyeceğimizi demokratik yollarla söyleriz. Hukukun bize tanıdığı yerlerde söyleriz. İstanbul’un miting alanı neredeyse orada söyleriz. Asla hukuku zorlamayız. Zorlamadık.

Bana günlerce biliyorsunuz heyetler geldi. Sanatçılar geldi. Taksim Platformu’ndanız dediler onlar geldi. Bunlarla görüşmeler yaptım. Başbakan olarak milletim adına görüşme yaptım. Ve kendileriyle konuştuk, görüştük. Nedir ne değildir bilmenizi istiyorum.

Dedim ki niye bu gençler burada duruyor, neden? Yani yeşili korumak için mi burada duruyor? Eğer bunun için duruyorsa şu anda yargı sürecinde. Niçin o zaman yargı sürecine uyacağını söyleyen bir iktidar var. Şu anda yargının kararını bekleyelim. Bu bir. İki diyorum ki yargı kararı verdi, velev ki lehimizde verdi. O zaman da diyorum plebisit yapalım, halka gidelim. Halkımız ne diyorsa onu yapalım.

Ne deseler beğenirsiniz. Büyük bir çoğunluğu evet dedi. Fakat çok enteresan dışarıya çıktılar. Bir bayan ne dese beğenirsiniz. Önce saygı duydum, sonra kaybettim. Dedi ki içeride böyle bir teklif yapılmadı. Televizyonda bizzat ağzından dinledim.

Sonra bir başka grubu kabul ettik. Onlara da aynı şeyi söyledim. Dedim ki yargı sürecindeyiz. Ben diyorum ki halka gidelim. Milli iradeye saygı duyalım.

Biz sükut ederiz, sabrederiz. İtidalle hareket ederiz. Ama hesabını gün gelir sandıkta sorarız. 27 Mayıs müdahalesini merhum Menderes’i özellikle bu aziz millete karşı yaptılar. Bu aziz millet, o müdahalecilerden hesabını sandıkta sordu. 28 Şubat’ı merhum Erbakan’dan önce millete yaptılar. Bu millet sabretti sandıkta hesabını sordu.

Bunlar cumhuriyet mitinglerini, Danıştay saldırılarını, müdahale senaryolarını bize karşı Ak Parti’ye karşı hukuka karşı tertip ettiler. Bu millet sabretti 22 Temmuz’da 12 Haziran’da bunun hesabını sordu. Öyle bir haykıracaksınız ki sesiniz tüm Türkiye’den duyulacak. Ofislerinde bilgisayarlarının başında tir tir titreyecekler.

Yazılı ve görsel medya, sosyal medya bunu da saptırmazsınız inşallah. Ama bunların cibilliyeti belli… Saptıranlar yine saptırır. Dostta düşmanda şunu anlasın Türkiye sadece Taksim Meydanı’ndan ibaret değildir. Alsancak’tan Kuğulu Park’tan ibaret değildir. Türkiye Kasımpaşa’dır, Türkiye Fatih’tir, Türkiye Üsküdar’dır. 39 ilçemizin hepsini söylüyorum. Keçiören’dir Altındağ’dır, Türkiye Kayseri’dir, Sivas’tır, Erzurum’dur, Samsun’dur.

"Sen kimsin?"

Haziran seçimlerinde yüzde 50. 2014 Mart sandıkları siz patlatacaksınız. Türkiye tek Ortadoğu’yu bir sancak altında bir ve beraber kılan Selçuklu’nun torunlarıdır. Türkiye, Osmanlı Cihan devletinin torunlarının devletidir. Hiç kimsenin tuzağı bize işlemez. Çirkin senaryosu bize dokunamaz.

Utanmadan şunu söylüyorlar. Arap Baharı’nı gördük, şimdi de Türkiye Baharı’na hazır olun diyor. Dışarıdaki bazı kendini bilmezler, içerde de bazı kendilerini bilmezler. Be hey gafil, be hey cahil Türkiye’de Türk Baharı 3 Kasım 2002’de oldu. Ama onlar bunun farkında değil. Çünkü bunların gözü var görmez, kulağı var duymaz, bunların dili var gerçeği söyleyemez.

"Türkiye sosyal medya üzerinden üzerinde ameliyat yapılacak bir ülke değildir"

Türkiye sosyal medya üzerinden üzerinde ameliyat yapılacak bir ülke değildir. Avrupa Birliği Parlamento’su bizimle ilgili karar almış. Haddini bil yahu. Sen Türkiye ile ilgili karar almaya yetkili misin? Daha ilk gün ne dedim? Sizin aldığınız kararı tanımıyorum dedim. Kararı kendilerine iade ettik. Türkiye şu anda AB üyesi değil. eğer siz dürüstseniz samimiyseniz diyorum ki Yunanistan’da bu kadar eylemler oldu, her taraf yakıldı yıkıldı. İnsanlar öldürüldü, kalktınız yüz milyarlarca avro onlara yardım ettiniz.

Yerli ve yabancı birlikte hareket eden yazılı ve görsel medyaya sesleniyorum. Basın ahlakı denen bir olay var, namuslu olun namuslu. Dürüst olun. Eğer Tayyip Erdoğan’dan dürüst olmamayı bekliyorsanız yanılıyorsunuz.

Bunlar bugüne kadar güdülen iktidarlara alışmışlardı. İstediklerini indiriyorlardı, istediklerini getiriyorlardı. Hepsi turnusol kağıdı gibi ortaya çıktı.

Faiz lobisi çok iyi ortaya çıktı. Taksim meydanına 30 bin kumanyayı kimlerin gönderdiğini gayet iyi biliyoruz. Kendi otellerinde terörle işbirliği yapanları yatırıp kaldıranları çok iyi biliyoruz. Bunların hesabı sorulmayacak mı? Eğer bu hesabı sormazsak, işte o zaman bu millet bizden hesap sorar.

Bu Avrupa Parlamento’su Suriye’de akan kanı görmez. Uluslararası medya Filistin’deki katliamları görmez. Gazze’de olanları bitenleri görmez.

Kendi ideolojilerini kendi yaşam tarzlarını Türkiye’nin geneli gibi yansıtanlar, Avrupalı muhattaplarını yerinde görsünler. Avrupa’nın da bunlara karşı dikkatli olmasını, dostlarımızın böyle bir dezenformasyon karşısında özellikle rica ediyorum.

AK Parti olarak 10,5 yıldır bu ülkede iktidarız. Millet bize bir emanet verdi. Şuraya özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Şu anda yaşı 20-25 olan gençler. Samimi olanlar vardı, şu anda hepsi çekildiler. Kişi arkadaşının dinindendir, o samimi olan gençler. Hani ben dedim ya üç beş çapulcu. Rahatsız olanlar oldu. Yarası olanlar konuştu. TDK’nın çapulcu tanımını yaptım onlara. Çapulcu, kamu düzenini bozmaya gayret edenlere denir.

E işte bunlar kamu düzenini bozmak isteyenler değil mi? Bunları görmeyecek miyiz? Es mi geçeceğiz? Biz gençlerimizin bunları bilmesini istiyoruz.

Cezaevlerinde kötü muamele vardı. Karakollarda kötü muameleler vardı. İşkenceye sıfır tolerans dedik. Hukuk sisteminde keyfiliğe yer yok dedik. Üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne geçişi biz sağladık.

İfade özgürlüğü sınırlandırılmıştı. Önünü açtık. Toplantı gösteri yapmak kısıtlanmıştı. Şimdi buradan tüm Türkiye’ye dünyaya sesleniyorum. Diyorum ki, siz miting yapmak istediniz de size müdahale mi edilmedi?

Bize ne dediler biliyor musunuz bizimle görüşmeye gelenler. Dediler ki biz istediğimiz yerde miting yapabilmeliyiz. Şimdi bunlara ne diyeceksin? Ama bakın ben sizin dediğinizle demedim. Kibarca davrandım. Dedim ki bu ülke yolgeçen hanı değil. İstediğin yerde istediğin gibi miting yapamazsın. Burası hukuk devletidir neresi gösterilirse orada gider yaparsın. Yürüyüşünü orada yaparsın.

Şu anda Beyoğlu’nda Taksim’de 30 bin yatak kapasitesi var, hemen hemen hepsi boşaldı. Günah değil mi yahu? Yazık değil mi? Esnaf kan ağlıyor. 18 gündür cam çerçeve her şey kırıldı. Oradaki vatandaşımıza yazık değil mi? Şimdi bunların zararlarını kim karşılayacak soruyorum. Aynı şey, Ankara. Bütün otobüs durakları yakıldı yıkıldı, canım canım seramikler kırıldı. Polis araçlarından 150’ye yakını yakıldı. 200’ü aşkın sivil vatandaşın aracı yakıldı yıkıldı.

Atatürk Kültür Merkezi bir kamu kuruluşudur. İşgal edildi. Bu illegal ve legal zannedilen örgütler tarafından. Oraya paçavralar asıldı. Teröristlerin resimleri vardı orada. Ama bu arada Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’na da hakaretler vardı. Bunları sorarsan bana gelenlere, biz de bunlardan çok üzüldük ama. Neyi ama? Onları buradan indirmeyecektik de ne yapacaktık? İçişleri Bakanıma şunu söyledim. 24 saat içinde bunlar temizlenecek.

Bu ülkede biz bu teröristlere bunları bırakamayız. Cumhuriyet Anıtı’nda ne vardı gördünüz. Bölücü başı, yanında Atatürk’ün resmi, yanında Türk bayrağı… Şimdi buradan ulusalcılara sesleniyorum. Ey CHP ve yandaşları, terörist başıyla Atatürk ve Türk bayrağını nasıl bunu yaptınız? Niye gidip de bunları indiremediniz. Milletvekilleri bunlarla beraber yürüyor. Niye bunları temizlemediler?

"Samimi duygularla orada olan o gençlerin de değil"

Dedim ki artık üçüncü hareketiniz Gezi Parkı’nı temizleyeceksiniz dedim. Dün de o operasyon yapıldı ve temizlendi. Bu benim başbakanlık görevim. Eğer bunu yapmıyorsam bu makamda durmamın bir anlamı yok. Fakat şunu söylemem lazım, bize kakıp dünyanın değişik yerlerinden bazı aklı evveller diyorlar ki “bunlar özgürlüktür” Özgürlük hukuka saygı çerçevesinde kazanılır. Bunlar milletin özgürlük alanına saldırdılar. Samimi duygularla orada olan o gençlerin de değil. Tüm İstanbullularındır.

Dolayısıyla biz burada çadırlarımızı kurduk. Kuramazsın kardeşim. Çık yaylalarda çadırını kur. Ben istediğim yerde çadır kurarım. Orası senin mülkün değil yahu. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey göremezsin. Bir tane olsunmuş. Mesaj verilecekmiş. Bunların derdi mesaj değil. Dert başka. Dert ne diyor bir tanesi sözüm ona sanatçı. Sanatçı terör estiren olmaz. Teröre yataklık yapanı ben sanatçı olarak tanımıyorum. Ne diyor? “Mesele Gezi Parkı mı yahu? Hala anlamadın mı” diyor. Şu hale bak.

CHP’nin milletvekili çıkıyor “Mesele gezi parkı değil. bu iktidarı devirmek” diyor. Tamam da eğer de bu iktidarı indirmek istiyorsan bunun yolu belli. Nedir? Seçimdir. 2015’te seçimler var. O seçimlerde gücünü koyarsın ortaya indirebiliyorsan indirirsin. Niye böyle değil de, abudik gubidik numaralar yapıyorsun bize.

Şu anda denizden haber geliyor. 130 gırgır motoru, 70 yakın motoru, 850 balıkçı motoru bulunuyor. Gezi’de değil denizde yanındayız diyorlar. Biz de bugüne kadar hep yanlarında olduk. Bundan sonra da yanlarındayız.

"Polis biber gazını kullanır, yetkisi var"

Galiba yoruldunuz. Yoruldunuz mu? Şu 18 gün hukukun demokrasinin dışına çıkılmasına asla müsaade etmedik. Dediler ki polis biber gazı kullanıyor. Ne olacak? Kullanmayacak mı? Polis biber gazını kullanır, yetkisi var. En ileri ülkelere bak. O en ileri ülkelerde hatta kurşun sıkarlar kurşun ölümüne. Önce uyarı atışı yaparlar arkasından daha serti. Fakat şu anda hastanelerde üç kişi var. Bunlardan bir tanesi benim komiserim. Akşam ona kurşunla atış yaptılar, midesinden yaraladılar. Bir diğeri de ayağından yaralandı. Bir sivil vatandaş da biber gazı sebebiyle gözünden yaralandı. Hastaneden çıkmadı, tablo bu. Diğerleri evlerine gitti.

Şimdi böyle bir tablo içerisinde polisimiz yargımız demokrasimiz çok zorlu bir sınava tabii tutuldu. Ama hamdolsun biz bu sınavı başarıyla aştık. Demokrasiyi hukuku raydan çıkarmak isteyenlere rağmen, biz hukuku öne çıkardık.

Hatalar yapılmış olabilir. Yanlışlar olabilir. İstenmeyen manzaralar ortaya çıkmış olabilir. Ancak Ankara’da dün akşam yürüyen grubun üzerinde CHP’li milletvekilleri yere çökmüş şov yapıyorlar. Ne bu? Sen milletvekilisin yahu. Milletvekili teröre fırsat vermez. Ülkesine devletine yardımcı olur. Yapması gereken budur.

İstanbul’da isim veriyorum. Divan Oteli’ne giren CHP'li vekillerden bir tanesi benim valime hakaret ediyor, saygısızca. O kendisinden yardımcı olmasını istiyor, o ise hakaret ediyor. Kim bu? O da CHP milletvekili. Cibilliyeti bu. Bundan vazgeçemezler. Bunların tarihi bu… Çünkü bunlar, sandıkta alamadıkları neticeyi buralardan alacaklarını zannediyorlar. Ama alamayacaklar.

Şunu herkesin çok iyi bilmesini istiyoruz. Biz polisimizin yanlışı varsa onu sorgularız. Ama polisimize şiddet uygulayan sokaklarda çatışan kamu malına özel mülke zarar verenleri de tek tek inceleyecek ve araştıracağız.

Medyada provokasyon yapanları arkadan her türlü lojistik destek verenleri de araştıracak ve deşifre edeceğiz. Ben merak ediyorum, dünyanın değişik yerlerinden Taksim Meydanı’na gelip bu olaylara karışan yabancıların burada ne işi var?

Okul ve üniversite müdürlerine gözdağı

Hatay’da da bunları gördük. 4 tanesi şu anda tutuklandı. Olayları organize edenler olarak gördük. Bunları organize edenlerin de bunlar olmadığını kim söyleyebilir. Lise talebelerine baskı uygulayanları milletim bilsin. Ben buradan bazı okulların müdürlerine öğretmenlerine sesleniyorum. Araştırmalar devam ediyor. Ben bu tür okul müdürlerini okullarımızın başında görmeyi asla kabul edemem.

Çünkü biz bu yavrularımızı size teslim ettik. Anarşist olsunlar diye teslim etmedik. Bunları iyi okutun, eğitin diye gönderdik. Birilerinin mitinglerine bunları derslerden çıkararak gönderin diye değil.

Aynı şey üniversiteler için geçerli. İmtihan var, okula gelmeyin diyorlar. Olur mu böyle şey? Sabah dörde kadar beşe kadar tencere tava. Hep aynı hava. Tencere tava çalanlar hava mı görmek istiyorsunuz, buyurun size hava. Bakın size burada başı açığıyla, başı örtülüsüyle, yediden yetmişe burada beraberlik, kardeşlik, vatanseverlik var. Burada gürültü yok. Burada yakma yıkma yok.

Şunu açık açık söylüyorum. 18 gün boyunca sokaklarda terör estirenlere, benim başörtülü kardeşlerime el uzatanlara, hem anneye hem bebeğe şiddet uygulayan alçaklara. Dolmabahçe Bezmi Alem Valide Sultan Camii’ne ayakkabılarıyla giren, üç gün orayı işgal edenlere. Orada alkol kullanan saygısızlara… Hukuk dairesi içinde gereken hesabı mutlaka soracağız.

''Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir başbakan göremezler"

Dün Ankara’da ifade ettim. Çeşitli vesilelerde dile getirdim. Sizlerin de bunu anlamanızı özellikle rica ediyorum. Geçtiğimiz Mayıs ayı, bizim için ülkemiz için çok farklı bir aydı. Bambaşka bir aydı.

Bahçeli buna çok kızıyor. MHP’lilere niye sahip çıktın diye. MHP’den bizim toplantılarımıza gelenlere kardeşim demek suç mu? O tabi hemen saldırıyor. Saadet Partili kardeşlerime. Her ne kadar bu mitinglerin siyasi ranta yönelik olduğuna yönelik açıklama. Yazıklar olsun. Şu hali görmüyor musun?

"Gerçi senin başka mesailerin var ama..."

Şimdi çıkmış bir tane partinin başkanı çıkmış diyor ki 780 bin kilometrekarelik vatan toprağına bu kadar ağaç dikilmez. Matematik de senin için değil çevrecilik de senin işin değil. şöyle bir vaktin olursa, gerçi senin başka mesailerin var ama, lütfen orman ve su işleri bakanıma gidersen o sana gösterir.

Neden bu gençlerimizi siz Gezi Parkı’na bu şekilde soktunuz. Türkiye’nin değişik yerlerinde adeta terör estirdiniz. Bunun hesabını nasıl vereceksiniz? Yazık yazık. Bu ülde hukuk devleti demokratik laik bir hukuk devleti içinde neden bu yola değil de farklı yollara tenezzül ettiniz.

Dolmabahçe’den Başbakanlık ofisine giderken yerde bir tane kilit taşı göremedim. Oralar aman yarabbi tanınmaz hale getirildi. Böyle şey olur mu ya? Bu nasıl ulusalcılık. Çevreciyim diyenler bunları aralarında nasıl barındırdılar.

Bu gösterilerde en başından itibaren söylenenleri arkadaşlarımla beraber dinledik. Kendilerine kulak verdim. Görüşmelerimiz yaptık. Tek tek dinledim. Hiçbirisi kalkıp da beni dinlemedin diyemez. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan’ına geliyorsun rahat rahat derdini anlatıyor. Dışarıya çıkıyor başka şey anlatıyor. İçlerinde istisna yok mu var. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir başbakan göremezler.

''Bu nasıl diktatör?''

Diyorlar ki sayın Başbakan çok sertsin. Bazıları da diktatör diyor. Bu nasıl diktatör ki sizin gibi o gezi parkını işgal edenlerle samimi çevrecileri kabul ediyor. Böyle bir diktatör var mı yahu dünyada. Orada size gösteri yaptırtacak ha. Mümkün mü? Biz bu milletin hizmetkarıyız, hizmetkarı.

Biz bütün adımlarımızı sevgi üzerine bina ettik. Mesele Gezi Parkı değil. mesele başka. Önce Ankara’da partimin genel merkezine lav silahıyla saldırdılar. Odama saldırdılar. Ardından reyhanlı’da 53 kardeşimizi şehit ettiler. İşte bu son olaylar zincirin yeni bir halkası.

Bu gösterilerde yer alan almaya devam eden kardeşlerime sesleniyorum. Mesele gezi parkı, ağaç, çevre değil. mesele demokrasi milli irade, mesele millet. Asıl mesele Türkiye.

O gösterilerde yer alan kardeşlerim artık bunları görsün. Bu oyunu görsün. Bu oyunu hep beraber bozmalıyız. Hedefin Türkiye olduğunu birliğimiz bütünlüğümüz olduğunu görsün.

Bu karanlık çevreler sizi hesaba katmadılar. Bu milletin iradesini anlamadılar. Tanımadılar. Hukuka demokrasiye ülkesine sahip çıkan bu sessiz yığınları hesaba katmadılar. 76 milyonun bu şiddet eylemleri karşısında nasıl tek yürek olduğunu hesaba katmadılar.

''Camilerde alkol kullananlar...''

Çok enterasan. Ellerinde Türk bayrağıyla geziyorlar, Türk bayrağını yakanlarla beraber oluyorlar. Tabi bu arada Gazi Mustafa Kemal’i de istismar ediyorlar. Ama Gazi Mustafa Kemal ile bölücülerin posterlerini yan yana taşıyorlar. Şimdi ben buradan CHP’ye sesleniyorum. CHP’nin kuyruğuna takıldığı sözüm ona ulusalcılara sesleniyorum. Atatürk Kültür Merkezi’ne asılan o paçavralar içine sindi mi?

Cumhuriyet Anıtı’na asılan o paçavralar içinize sindi mi? Camilerde alkol kullananlar, başörtülü kardeşlerime el uzatanlar içinize sindi mi? 18 gündür sokaklara yazılan küfürler, küfürlü sloganlar içinize sindi mi?

Ama şunu söyleyeyim. Bu CHP’nin yönetiminde olanlar, bunun kadrolarının büyük bir çoğunluğu, bunların içine siner. Çünkü bunlar maalesef karakterlerinin gereğini yapıyorlar.

Başörtüsü düşmanlığında ileri çıktıkları için CHP bunları kıskanmıştır. Zaten tarihinde var. Bunlar tek partili dönemde camileri ahır olarak kullananlar değil mi? Bunları Meclis’te hep belgelerle açıkladım.

Sokak sokak direniş çağrısı yapan CHP, sokak sokak terör estirenlere emin olun gıpta ile bakmıştır. Polise en ağır hakaretleri yapan CHP milletvekilleri. Benim polisime ana avrat küfür ediyor. Bunu televizyonlarda izledik. Bunu televizyonlarda izledik. Yeri gelince bunları paylaşacağız.

Para veren CHP milletvekilleri. Elbette sokaklardaki dehşet karşısında bunlar hakikate mutlu olmuştur. Zaten istedikleri bekledikleri bu. Ya küfredecekler ya hakaret edecekler. Ama kadera bakın ki bu gösterilerin üzerine çöreklenmeye çalışan CHP dışarıda bırakıldı. Şimdi zorla bir yerlere girmek istiyor.

Şimdi çevrecilik diyorlar değil mi? Bir örnek vereceğim. Şimdi Kocaeli Belediye başkanını gördüm de aklıma geldi. SEKA kağıt fabrikasını biz yıkıyoruz dediğimiz zaman sayın Baykal çeşitli milletvekilleri hep birlikte SEKA’ya geldiler. Bu illegel örgütler de geldi. Orada günlerde ayak dirediler. Dediler ki biz burayı yıktırmayacağız. Biz de dedik ki yıkayacağız. Burada çalışanları da belediyeye alırız dedi. Biz burayı park yapacağız, yeşil alana dönüştüreceğiz dedik. SEKA Kağıt Fabrikası’nın olduğu devasa alan şimdi parktır, park.

''İstanbul’un minarelerinden iç karartıcı şekilde, 'Tanrı uludur tanrı uludur' diye okunuyordu''

Bir hafta önce CHP genel başkanı çıktı Gezi Parkı için halk oylaması yapılsın dedi. Dün çıktı “ne plebisit, ne referandum, ne yargı kararı” Sen kimsin yahu? Millete rağmen kimse laf edemez. Bu nasıl bir kafa yapısı. Bu neyin kafası? Allah aşkına bu CHP genel başkanının akşam nasıl yattığını sabah nasıl kalktığını bilenler var mı? Ey CHP yönetimi. İstesen de istemesen de kabul etsen de etmesen de. Demokrasinin sahibi millettir.

Şu İstanbul’un minarelerinden iç karartıcı şekilde, “tanrı uludur tanrı uludur” diye okunuyordu. Kim yaptı bunu? CHP. İşte 16 Haziran 1950’de merhum Adnan Menderes bu büyük zulme son verdi. 16 Haziran’dan itibaren Allahu ekber diye okunmaya başlandı.

CHP döneminin ağır dayatmaları, toplum mühendisliği tek tek sona erdi. Millet iradesine saygısı olmayanlar 27 Mayıs’ta o başbakanı devirdiler. Sonra iki arkadaşıyla birlikte dar ağacına götürüp astılar.

Burada bir şey söyleyeceğim. Sayın Başbakan çok sert. Çok gerilimden yana. Diktatör. Onlara sesleniyorum. Sayın Menderes, çok kibardı, çok nazikti. Bu kadar kibar, bu kadar nazik insanı ipe götürdünüz. Astınız be vicdansızlar. İdam ettiniz.

Şimdi Erdoğan için de bunu kullanıyorsunuz. Fakat biz ölüm haktır, Allah’ın verdiği ömrü kimse Allah’tan başka alamaz. Biz buna inanmış insanlarız. Biz milletimizle kucaklaşmışız. Milletimizle bütünüz. Bizi ayırmaya kimsenin gücü yetmeyecek.

''Azınlığın çoğunluğa tahakküm etme çabasıdır''

Taksim Gezi Parkı bahanesiyle Türkiye genelinde ortaya konan tavır kesinlikle samimi değildir. Milli iradeyi bir tarafa koymak suretiyle, azınlığın çoğunluğa tahakküm etme çabasıdır. Azınlık çoğunluğa tahakküm edilemez. Aksi takdirde bu iktidar kendisine oy verenlere saygısızlık yapmış olur. Biz yüzde 50’yle geldik. Ama biz yüzde 100’ün hükümetiyiz.

Hakkari’e bizim milletvekilimiz yok. Ama Hakkari’ye hizmet gitmiyor mu? Üniversitesi var, yolları yapılıyor. Şimdi havaalanı yapılıyor. 10 yıl önce havaalanı yapılıyor dense kim inanırdı?

Ağacın çevrenin gezi parkının ardına saklanıp korkakça alçakça kendi hesaplarını görmeye çalışanları biliyoruz. Ağacın çevrenin gezi parkının arkasına saklanan faiz lobisini de biliyoruz. Kaymak tabakayı bizler de milletimiz de çok iyi tanıyoruz. Sandıktan başka yol arayanlara geçit vermeyeceğiz.

Çetelerin terör örgütlerinin illegal örgütlerin vandallıkla milletin huzurlarını bozmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu milli irade hırsızlarına karşı bugün tüm Türkiye tek yürek halindeyiz.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler