'Savcı yetkisini aştı'

İstanbul'daki Ergenekon savcısının Ankara'daki savcıdan soruşturma yapılmasını isteyebileceğini belirten Kanadoğlu, "Yasa, yetkisi bulunduğu yerle sınırlı görev yapan cumhuriyet savcısına, Türkiye'nin her yerinde soruşturma ile ilgili yetki vermemiştir" dedi. İletişim ve hukuk fakültelerinin öğretim üyeleri, gazetecilerin görevinin bilgi ve belge toplamak olduğuna dikkat çektiler.

Yayınlanma: 09.03.2009 - 10:22
Abone Ol google-news

Cumhuriyet gazetesinin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’ın tutuklanmasını değerlendiren Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, “hukuka bağlılık” çağrısını yineledi. Kanadoğlu, saatlerce sorgulandıktan sonra tutuklanan Balbay ve yazar Neriman Aydın’a yapılan muamelenin usulsüzlüğüne vurgu yaptı.

Kanadoğlu, “Hakkında CMK’nin 145 ve 146. maddeleri uyarınca tutuklama kararı verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi için yeterli nedenler bulunmayan şüpheli zorla getirilemez, davetiye ile çağrılması gerekir. Var ise, bu zorla getirilme nedenlerinin de zorla getirme kararında açıkça yer alması zorunludur” dedi. CMK’nin 251’inci maddesinin 3’üncü fıkrasına göre, suçun ağır ceza mahkemesinin yetki alanı dışında işlenmesi halinde, cumhuriyet savcısının, o yerin ağır ceza mahkemesi nezdindeki cumhuriyet savcısından soruşturma yapılmasını isteyebileceğini belirten Kanadoğlu, “Yasa, yetkisi bulunduğu yerle sınırlı görev yapan cumhuriyet savcısına, Türkiye’nin her yerinde soruşturma ile ilgili yetki ve görev vermemiştir” anımsatmasında bulundu. Kanadoğlu şunları söyledi: “Ayrıca yasanın 148. maddesinde ‘İfade ve sorguda yasak yöntemler’ başlığı altında, şüphelinin beyanının özgür iradesine dayanması koşul sayılmış ve ‘yorma’ gibi bedensel ve ruhsal müdahalelerin yapılması yasaklanmıştır. Aynı maddeye göre yasak yöntemlerle elde edilen ifadeleri rıza ile verilmiş olsa bile, delil olarak değerlendirilemez. Bir şüphelinin 23 saat süre ile uyutulmadan ifade vermeye zorlanması, kuşkusuz ifade almada yasak yöntemlerdendir. Usule uyulmaması halinde maddi gerçeğin bulunması olanaksızdır.”


Bağımsızlığın önemi...

Kanadoğlu, daha önce yaptığı “Dışarıdan müdahale edilmezse, yargı kendine yardım edecek” açıklamasına istinaden, “Dışarıdan müdahale dinecek gibi görünmüyor, böyle giderse bu süreçte sizce daha neler beklenebilir” sorumuzu ise şöyle yanıtladı: “Yargı bağımsızlığının önemi, her geçen gün ve olayda daha açık ve kesin olarak ortaya çıkmaktadır. Müdahale, etkileme ve yönlendirme çabaları artarak süregelmektedir. Yasadışı yolla elde edilen bilgilerin, belirli amaçlarla bilinen medya organlarına ulaştırılmasının ve yayımlanmasının mutlaka önüne geçilmelidir.”


Mesleğinin gereği

İletişim ve hukuk fakültelerinin öğretim üyeleri, gazetecilerin görevinin bilgi ve belge toplamak olduğuna dikkat çektiler. Gazetecinin edindiği çok önemli belgeleri bulundurmasının normal olduğunu vurgulayan iletişimciler, “Belge topladı diye bir gazeteci sorgulanmaz, suçlanmaz, tutuklanmaz” dediler. Hukukçu Profesör Ülkü Azrak da “Suç başka türlü işlenir. Suç gizli muhaberatla işlenir” dedi.

İletişim ve hukuk fakültelerinin öğretim üyeleri, gazetecilerin görevinin sözlü ya da yazılı belge ve bilgileri kamuoyunun bilgisine sunmak olduğunu belirterek gazetenin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’ın bilgi ve belgeleri bulundurduğu gerekçesiyle tutuklanmasına tepki gösterdi.

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Korkmaz Alemdar, gazetecilerin çağdaş toplumlarda yurttaşların gözü kulağı olduğunu kaydetti. Alemdar, “Olan biteni izledi ve anlaşılır hale getirebilmek için bilgi ve belge topladı diye bir gazeteci sorgulanmaz, suçlanmaz, tutuklanmaz. Balbay gibi araştırdıklarını, öğrendiklerini her gün gazetede, yılda birkaç kez kitaplarıyla anlatan bir insanın ilgi alanları ve bilgisi, yazdıklarından çıkarılabilir. Ona başka niyet atfedilmesine gerek yoktur, çünkü her şeyi herkesten daha çok ortadadır. ‘Şu ya da bu bilgiyi nereden buldun, sana ne lazımdı?’ denmeye başlandığında, soru gazeteciye sorulmuş olsa bile, aslında yurttaşa yöneltilmiştir. Bunu sormaya kimsenin hakkı yoktur. Çünkü yurttaşın her şeyi bilme hakkı vardır” dedi.


‘Kamuoyuna açıklanmış’

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Abdülrezak Altun, gazetecinin kamuoyunun ilgilendiğini düşündüğü her konuyla ilgili haber yapma özgürlüğünün bulunduğunu kaydetti. Gazetecinin bu süreçte haber kaynaklarından yararlandığını belirten Altun, bütün etik kodların gazetecinin kaynağını gizleme hakkına sahip olduğunu kabul ettiğini kaydetti. Gazetecilerin kaynağını açıklamaya zorlanamayacağını vurgulayan Altun, “Herhangi bir bilginin ya da belgenin elinde olmasını gerekçe göstererek bir gazetecinin suçlanmasının zorlama bir şey olduğu açık” dedi. Balbay’ın tutuklanmasına gerekçe gösterilen belgeleri kitaplaştırdığını ifade eden Altun, “Gazetecilik uygulamalarını bilen herkesin tutuklama gerekçesini tatmin edici bulmadığını düşünüyorum” dedi.


‘Ortak noktaları işlerini yapmaları’

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Nazife Güngör işleyen demokrasilerde basının görevinin bilgi toplayıp bu bilgiyi halka aktarmak olduğunu kaydetti. Türkiye’de basın tarihine bakıldığı zaman öldürülen ya da tutuklanan gazetecilerin ortak noktasının gazeteci olarak mesleklerinin gerektirdiği şekilde işini yapmak olduğunu kaydeden Prof. Güngör, “Burada da benzer bir şey yaşanıyor. Bilgi belge bulundurmak gazetecilik mesleğinin gereğidir” diye konuştu. Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Ülkü Azrak, Balbay’ın bilgi ve belge bulundurduğu gerekçesiyle tutuklanmasını eleştirerek “Suç başka türlü işlenir. Suç gizli muhaberatla işlenir. Bir gazetecinin bilgisayarında bilgileri depolaması suç değildir” dedi.


‘Yasayla korunuyor’

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç ise gazetecileri güvence altına alan yasalara dikkati çekerek şunları söyledi: “Pek çok Avrupa Birliği ülkesinde olmayan bir güvence, ülkemizdeki süreli yayın gazetecileri için yer alıyor: Yürürlükteki Basın Yasası’nın 12’nci maddesi. Madde, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin çabaları ile önceki Basın Yasası’na konulmuş, yürürlükteki yasaya da oradan aynen aktarılmıştı. Maddenin kâğıt üzerindeki içeriği şöyle: ‘Süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser sahibi bilgi ve belge dahil her türlü haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık yapmaya zorlanamaz.’

Yine aynı yasada, ‘Dava süreleri’ başlıklı 26’ncı madde de şöyle başlıyor: ‘Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının günlük süreli yayınlar yönünden iki ay, diğer basılmış eserler yönünden dört ay içinde açılması zorunludur.’ Hukuk mevzuatımız, Bakanlar Kurulu’nun, hükümlerini yürüttüğü bilinen Basın Yasası’nın yürürlükte olduğunu gösteriyor ama bir yandan hukukçular bir yandan da gazeteciler konuyu tartışmak gereğini duyuyorlar.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler