Siyasetin gölgesinde bilim yapılamaz

Yayınlanma: 15.03.2009 - 06:36
Abone Ol google-news

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) toplumumuzun yaşam kalitesinin yükseltmek ve ülkemizin sürdürülebilir gelişmesine hizmet etmek,için bilim ve teknoloji alanlarında yenilikçi, yönlendirici, katılımcı ve paylaşımcı bir kurum olarak kurulmuştur. Bu kuruma, ülkemizin rekabet gücünü ve refahını artırmak ve sürekli kılmak için toplumun her kesimi ve ilgili kurumlarla işbirliği içinde, ulusal önceliklerimiz doğrultusunda bilim ve teknoloji politikaları geliştirmek, bunları gerçekleştirecek altyapı ve araçları oluşturmaya katkı sağlamak, araştırma ve geliştirme etkinliklerini desteklemek ve yürütmek, bilim ve teknoloji kültürü oluşturmak gibi çok önemli bir misyon yüklenmiştir.

Üniversitelerimizin, kamu kurumlarımızın ve sanayimizin bilimsel ve teknolojik projelerine parasal destek sağlayarak, ülkemizin rekabet gücünün artırılmasına katkıda bulunmak da bu kurumun temel yükümlülükleri arasındadır. Tüm bunlar için bu kuruma her yıl Devlet bütçesinden milyarlarca TL kaynak aktarılmaktadır.

Ancak AKP Hükümetinin bilim ve teknoloji anlayışı, bilimsel ve teknolojik gelişmeye bakış açısı, TÜBİTAK’ın “Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023’te, Atatürk’ün işaret ettiği çağdaş uygarlık seviyesine ve refah toplumu hedefine ulaşma yolunda, bilim ve teknolojiye hâkim ve bunu ekonomik, toplumsal faydaya dönüştürme yeteneği kazanmış bir Türkiye” olarak belirlenen Vizyon ile asla örtüşmemektedir. Çünkü bilim aydınlığı temsil eder AKP ise karanlığı. Bakmayın siz parti ambleminin ‘ampul’ olmasına. O sönmüş bir ampuldür ve ışığın, aydınlığın değil karanlığın sembolüdür. Bilimin ışığında aydınlanmış bir toplumda din sömürüsü yapılamaz. AKP’nin, Türkiye’nin bilimsel gelişmesine ve aydınlanmasına hizmet eden TUBİTAK yönetimine karşı çıkarak bu kurumda yoğun bir siyasi kadrolaşmaya gitmesinin temel nedeni de budur. TÜBİTAK’ın ‘Bilim ve Teknik Dergisi’nin Mart sayısı kapağına uygulanan ‘Darwin sansürü’ işte bu siyasi kadrolaşmanın bir sonucudur. Bilim adamlarının giydiği cübbe için ‘deli gömleği’, bilim adamlarının konuşmalarına ‘kapı gıcırtısı’ diyen bir zihniyetin ürünüdür. AKP’nin bu bilimi siyasetin gölgesine alma çabalarına, Türkiye’nin askeri gücünün yanına bilim ve teknolojide gelişmesini de ekleyerek bölgesinde 100 milyon nüfuslu süper bir güç olmasını istemeyen dış güçlerin katkısı ve desteği de göz ardı edilmemelidir.

Bilime ‘sansür’ uygulanması asla kabul edilebilecek bir durum değildir. Bilim, insanlığın gelişimi, refah ve mutluluğu için asla vazgeçilemez bir süreçtir ve evrenseldir. Bilim hiçbir ülkenin, bir kurumun ya da bir siyasi partinin tekelinde olamaz. Siyasetin kirli elleri bilimin üzerinden derhal çekilmelidir. Ünü bilim adamı Charles Darwin ile ilgili olarak TÜBİTAK’ta yaşanan bu son skandala dış dünyadaki tüm bilim çevrelerinden yoğun tepkiler gelirken; Türkiye’deki üniversitelerimizden ve bilim adamlarımızdan fazla bir ses çıkmaması; topluca bir tepkinin ortaya konulmamış olması ise ayrıca düşündürücüdür. (Prof. Dr. K. Erçin Kasapoğlu Hacettepe Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi)


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler