12. dalgada toplam 8 kişi tutuklandı

Ergenekon soruşturmasının 12. dalgasında gözaltına alınan üç rektörün de aralarında bulunduğu 6 kişi tutuklandı, ÇYDD üyelerinin çoğunluğunu oluşturduğu toplam 31 kişi ise serbest bırakıldı. Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, tutuklandığını öğrenince fenalaştı, cezaevinden hastaneye kaldırıldı. Serbest kalan Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Metin Öztürk'e yurt dışına çıkış yasağı getirildi. Mahkemeye ifade veren rektörler haklarındaki suçlamaları kabul etmediler.

Yayınlanma: 17.04.2009 - 15:20
Abone Ol google-news

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü, 18 ilde eş zamanlı düzenlenen operasyon kapsamında 13 Nisan Pazartesi gözaltına alınan rektörler, ÇYDD yöneticileri, ÇEV’den burs alan üniversite öğrencileri 16 Nisan Çarşamba günü sabah saatlerinden itibaren gruplar halinde Beşiktaş'ta bulunan İstanbul Adliyesi'ne getirildiler. Ergenekon soruşturmasını yürüten 5 savcıya ifade veren şüphelilerden toplam 26 kişi savcılık sorgularının ardından serbest bırakıldı.

Rektörler tutuklandı

Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, gazetemiz yazarı Prof. Dr. Erol Manisalı, “yasadışı terör örgütü üyesi olmak, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” suçlarını işledikleri gerekçesiyle İstanbul nöbetçi 14. Ağır Ceza Mahkemesi tutuklandılar. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi ÇYDD üyesi Prof. Dr. Ayşe Yüksel ile Hamdi Gökhan Ecevit ve Ömer Okyaltırık ise “terör örgütü üyesi olmak” suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. 68'liler Vakfı Genel Sekreteri Namık Kemal Boya ise mahkemece serbest bırakıldı. Mahkeme ayrıca serbest kalan şüpheliler Giresun Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Osman Metin Öztürk, ÇYDD üyeleri Filiz Meriçli, Fatma Nur Gerçel ve Derviş Özçelik hakkında yurtdışına çıkış yasağı koydu. Şüphelilerin adliyedeki işlemleri dün sabah saat 06.00 sıralarında sona erdi. Prof. Dr. Haberal, mahkemenin tutuklama kararının ardından rahatsızlandı. Ambulansla adliyeye gelen sağlık ekibi, Haberal’a müdahalede bulundu. Bu sırada adliye önünde bekleyen bir grup ile içeriye giren sağlık görevlilerini görüntüleyen gazeteciler arasında arbede yaşandı. Tutuklandıktan sonra Metris cezaevine gönderilen Haberal, dün saat 15.00 sıralarında rahatsızlanarak Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Haberal kardiyoloji bölümünde tedavi altına alındı.

“Üzüntülüyüm”

Prof. Dr. Ferit Bernay de 30 yıllık meslek hayatı boyunca hiçbir yasadışı faaliyette bulunmadığını, mahkemeye geldiği için üzüntülü olduğunu dile getirdi. Savcılıkta kendisine çeşitli isimlerin sorulduğunu, bu isimlerden bazılarını kamu görevi dolayısıyla tanıdığını söyleyerek, orgeneral Şener Eruygur ile jandarma genel komutanı olduğu dönemde brifing nedeniyle tanıştığını, o dönemde On Dokuz Mayıs Üniversitesi röktörü olduğunu kaydetti. İşçi Partisi’yle hiçbir ilgisinin olmadığını ifade eden Bernay, “Ne içine girdim ne de üyesi oldum. Rektörlerin yapmış olduğu mitinge üniversite olarak topluca katıldık. Bununla ilgili bana sorular soruldu. Ben de izah ettim” dedi. Mahkemenin sorularına yanıt vereceğini belirten Bernay, “Bu aşamada ben bu olay sebebiyle içimde oluşan boşluk sebebiyle bir şey diyemiyorum. Bana sorulan isimlerden bazıları rektördü. Sinan Aygün bana soruldu. Demiryollarından babalarımızın ortaklığı nedeniyle çocukluğumdan beri tanışıyorum. Bana sorulan bazı isimleri ise hayatımda görmedim” diye konuştu. Bernay’ın serbest bırakılmasını isteyen avukatı İbrahim Ozan ise müvekkilinin çocuk cerrahı olduğunu tutuklanması durumunda ameliyat bekleyen çocukların da cezalandırılacağını ifade etti.

Kanser ameliyatı oldum

Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, rektörlüğü döneminde Şener Eruygur’u ve aynı dönemde Bursa Jandarma Bölge Komutanlığı yapan Levent Ersöz’ü tanıdığını belirtti. Ersöz ile protokol gereği tanışmışlığının olduğunu söyleyen Yurtkuran, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini kaydetti. Tıp profösörü olarak görev yaptığını kaydeden Yurtkuran, “Yaşım itibariyle kronel yetmezliği, hiper tansiyon ve şekerim var. Bir ay önce de kanser ameliyatı geçirdim. Bu hususlarda raporlarla sabittir. Bu hususun göz önünde bulundurulmasını ve serbest bırakılmamı talep ediyorum” dedi. Yurtkuran’ın avukatı Mehmet İpek, müvekkilinin son üç aydır vekaleten ADD yönetim kurulu başkan vekilliği yaptığını söyleyerek, “Müvekkilimin gerçek bir Atatürk'çünün ne olması gerektiği konusunda araştırmaları vardır. Bir dava nedeniyle sanık konumuna düşmüş bazı kişileri görevi gereği tanıması örgüt üyesi olmasını gerektirmez” dedi.

Hizbullah nedeniyle korundum

Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, “Yasadışı örgüt üyesi olmakla suçlanıyorum. Halbuki ben 8 yıl İnönü Üniversitesi rektörlüğü yaptım. Görev yaptığım yerde hem etnik terör hem de dinsel terör olan Hizbullah faaliyet gösteriyordu. Ben her iki terör örgütünün deneme tahtası haline geldim. Bu tehditler sebebiyle talebim olmaması sebebiyle jandarma ve emniyet tarafından iki ay boyunca koruma altına alındım. Benim babamda milletvekili ve senatörlük yaptı ve 1978’de aşırı sol örgütlerce öldürüldü. Bu kadar terörde mağdur olmuş bir ailenin ferdi olarak yasadışı terör örgütün içinde olmam mümkün değildir” dedi.

Kendisine Ergenekon örgütünün mensubu olduğu ileri sürülen 200-250 civarında ismin sorulduğunu belirten Hilmioğlu, bu isimlerin çoğu ile hiç karşılaşmadığını, Şener Eruygur ve Mustafa Balbay’ın görevi gereği konferansa davet ettiği kişiler olduğunu anlattı. Lobi belgesini ilk kez duyduğunu anlatan Hilmioğlu, “İki dönem rektörlük yaptım. Atanmadan önce devlet birimleri hakkımda araştırma yapmıştır.Bu son dört yıllık dönemde mi ben terör örgütü üyesi oldum. Ben 2008 ağustosuna kadar bu görevi sürdürdüm. Hakkımda bir şüphe olsaydı devlet bana niye bu görevi sürdürmeme izin versin. Ben niye bu suçlamayla karşılaştım. Anlamış değilim” diye konuştu. Rektörlüğü bıraktıntan sonra Ankara'da çalıştığını, devletin kendisine koruma verdiğini söyleyerek, rektörlüğü döneminde zorunlu toplantılar dışında üniversite dışına çıkmadığını, yurtdışı ödeneğini kullanmayan tek rektörün kendisi olduğunu kaydetti.

Prof. Yüksel suçlamaları kabul etmedi

Prof. Dr. Ayşe Yüksel, mahkemeye verdiği ifadede “Ben yasadışı terör örgütü üyesi değilim. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.Yüksel, emniyette susma hakkını kullandığını, savcılıkta ise ayrıntılı olarak ifade verdiğini söyledi. Şüpheli Yüksel’in avukatı Hüseyin Karataş, müvekkilinin adının Hurşit Tolon tarafından düzenlendiği iddia edilen bir ihale çizelgesinde geçtiğini söyleyerek “Bu belge tamamen düzmecedir. Müvekkilim 1997’de Van’da bile değildi” dedi. Yüksel’in ÇYDD’deki faaliyetlerinden dolayı da PKK terör örgütüne yardım ettiği de iddia edildiğine dikkat çeken Karataş, ÇYDD’nin Dernekler Yasası’na tabi olduğunu, defalarca denetlendiğini vurguladı. Karataş, derneğin yurtdışından misyonerlik faaliyetleri için yardım aldığı iddiasına ilişkin MİT aleyhine dava açtıklarını anımsattı.

Kılıçdaroğlu ile çalıştım

Kimya mühendisi Ömer Sadun Okyaltırık suçlamaları reddetti. Okyaltırık’ın avukatı Kemal Ağar, müvekkiline Cumhuriyet mitingleri ve Ataevleriyle ilgili sorular sorulduğunu belirterek müvekkilinin masraflı olması sebebiyle bunu hayata geçiremediğini söylediğini ifade etti. Şüpheli Hamdi Gökhan Ecevit de terör örgütü üyesi olmadığını ve suçsuz olduğunu belirtti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler