Hedef Batı Hukuku, Laik Hukuk mu? -2-

Yayınlanma: 16.05.2009 - 05:49
Abone Ol google-news

Eğer hukuk fakültelerinde hukuk teknisyenlerinin değil, iyi hukukçuların yetişmesi arzu ediliyorsa; Türkiye Cumhuriyeti’nin laik hukuk yapısı özenle korunmak isteniyorsa Roma Hukuku dersinin fakültelerin birinci sınıfında -her iki dönem için- zorunlu ders olarak okutulmasının bir lüks, bir tercih değil zorunluluk olduğu algılanmalıdır.

Hukuk fakültelerinde ders programlarının yeniden oluşturulması nedeniyle gündeme gelen “Roma Hukuku”nun evrensel hukuktaki yeri ve önemi, bir önceki yazıda ortaya konmuştu.Yazıyı ikinci bölümüyle sonuçlandırıyoruz.

Errare humanum est: Yanılmak, hata yapmak insana özgüdür. Hata gerçeği olduğundan farklı şekilde bilmedir ve bir dereceye kadar mazeret sayılabilir; yeter ki hataya düşen kişi hataya düşmemek için elinden gelen bütün çabayı sarfetmiş olsun. Ancak hata ve bilgisizliğin karıştırılması, bir konuda her türlü bilgiye sahipmiş gibi ahkâm kesilmesi mazur görülemez. Bilgisizlik ise “gerçekten haberdar olamamak” demektir. Bilgisizliğe rağmen konular hakkında fikir yürütülüp görüş bildirilmesi, kişinin kendi kanaatini genel doğru olarak ortaya koyması halinde, hele bu kişiler dış görünüşleri ve işgal ettikleri mevkiler itibarıyla bilgi ve birikim eksikliğini aşikâr bir şekilde göstermeyecekleri konumda ise, tehlike arz etmeye başlarlar.

Fransa’da olduğu gibi bazı derslerin ve okutulan kitabın adının değişmesi (Roma Hukuku ve Eski Hukuk adlı kitap Özel Hukuk Tarihi olarak yeniden basılmıştır; ancak içindekilere bakılıp iki baskı karşılaştırıldığında sadece isim değişikliğinden öte bir anlam ifade etmediği görülecektir) bu konuda esaslı inceleme ve araştırma yapmayanları yanlışa sevk ederek Roma hukukunun anayurdunda bile artık gözden çıkarıldığı zannına kapılmalarına ve kendi yanlışlarına gerekçe göstermelerine yol açmaktadır.

Özenle araştırılıp incelenirse Avrupa’daki hukuk fakültelerinin ders programında hukuk tarihi dersleri vardır ancak bu derste zaten Roma hukuk tarihi anlatılır.

Ayrıca Roma hukuku dersi okutulduğu da düşünüldüğünde nitelik ve nicelik itibarıyla Roma hukukunun eğitimde önemli yer tuttuğu açıkça ortaya çıkacaktır. Oysa ülkemiz açısından hukuk tarihi-Roma hukuku ilişkisinde böyle bir benzerlik ve paralellikten de söz edilemez. Kaldı ki ülkemizde Genel Hukuk Tarihi içinde okutulacak Roma Hukuku, özel hukuk alanında beklenen faydayı da sağlamayacaktır. Nitekim günümüzde Roma Hukuku derslerinde prensipler sadece tarihi bir bilgi olarak okutulmamakta, anlatılan her bir konunun başta Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu olmak üzere modern hukuk ile bağlantısı kurulmakta, modern hukukla mukayeseyi de içeren pratik çalışmalar yapılmaktadır. Böylece öğrenci bu dersin neden anlatıldığını ve işlevsel olarak sağladığı yararı da net olarak algılamaktadır. Medeni hukuku iyi anlamak için iyi Roma hukuku bilmek ön koşuldur.

Bu durum sadece bizim ülkemiz için değil Roma-Germen hukuk sistemine dahil olmayan ama hukuk eğitiminden taviz vermeyen diğer modern ülkeler için de böyledir. Her yıl farklı ülkede düzenlenen Roma Hukuku kongresine Brezilya, Japonya, Rusya, İngiltere gibi ülkelerden katılan öğretim üyelerinin sayısı, Avrupa’da bu alanda çalışan öğretim üyelerinin sayısından daha az değildir. Kendileri Kara Avrupa’sı hukuk sisteminde yer almayan ülkelerin pek çoğunda da iyi hukukçuların yetişmesinde sağlayacağı yarar göz önünde tutularak Roma Hukuku ders programında bulunmaktadır. Ülkemizde ise bilimsel çalışmalar yaptıkları alanlardaki kavramları Roma hukukuna başvurmaksızın açıklamakta zorlandıklarını görmelerine rağmen bazı bilim insanlarının bu konuda sessiz kalmasını anlayabilmek mümkün değildir.

Bir hukukçu için hayranlık uyandıran, çekiciliğini hiç yitirmeyen nokta Corpus Iuris Civilis gibi gerek insanlık tarihinin gerekse hukuk tarihinin başyapıtlarından biri olan kanunnamenin İstanbul’da yapılışı ve bu topraklarda uygulanışıdır. Başta İstanbul olmak üzere Türkiye, tarihte sadece Roma İmparatorluğu’nun bir parçasını oluşturmaz; aynı zamanda bugün kanunlarımızda yer alan kuralların oluşup geliştiği coğrafyayı da ifade eder. Roma Hukuku ile aramızdaki bağ sanıldığından çok daha sıkıdır.

Bu bağın öneminin bir kez daha vurgulanması amacıyla uluslararası işbirliği ile toplantılar düzenlenmeye başlanmıştır.

17-18 Ekim 2007 tarihinde Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından “Roma Hukukundan Modern Hukuka Sorumluluk” başlıklı 1. Uluslararası Sorumluluk Hukuku Sempozyumu düzenlenmiştir. İlk sempozyum büyük ilgi çekmiş ve olumlu yorumlar hepimizi gururlandırarak yenisini hazırlama konusunda bizi cesaretlendirmiştir. Sadece Hukuk Tarihi veya sadece Roma Hukuku alanında sempozyumlar yapılmaktadır. Aynı şekilde modern hukukun değişik alanlarında ya da disiplinlerarası alanlarda sempozyumlar düzenlenmektedir. Ancak Roma Hukukundan modern hukuka köprü oluşturan bu sempozyum dünyada ve Türkiye’de bir ilktir. Dünyada ilktir, çünkü modern ülkelerin hiçbirinde Roma Hukukçuları kendilerini ifade etme ihtiyacını duymazlar, dersleri ile ilgili bir tartışmanın ortasında kalmamışlardır. Roma Hukuku dışında çalışan akademisyenler Roma hukukçularının çalışmaları olmadan çoğu alanda kendilerinin fazla bir şey üretemeyeceklerinin farkındadır. Türkiye’de ilktir, Roma hukukunun sadece hukuk tarihi olmayıp bugün kanunlarımızda uyguladığımız hukuk olduğu algısının açığa çıkmasına hizmet etmeyi amaçlamaktadır.

14-15 Mayıs 2009 tarihinde ikincisi düzenlenecek olan sempozyumun hukuk fakültesi ders programlarının gündeme geldiği bir döneme denk gelmesi bir kez daha konunun öneminin vurgulanmasını gerektirmiştir.

Eğer hukuk fakültelerinde hukuk teknisyenlerinin değil, iyi hukukçuların yetişmesi arzu ediliyorsa; Türkiye Cumhuriyeti’nin laik hukuk yapısı özenle korunmak isteniyorsa Roma hukuku dersinin fakültelerin birinci sınıfında -her iki dönem için- zorunlu ders olarak okutulmasının bir lüks, bir tercih değil zorunluluk olduğu algılanmalıdır.

Bu noktada taviz verilirse sadece bu değişikliğin yapılmasına önayak olan hukukçuların değil, sessiz kalarak değişikliği desteklemiş olan bilim insanlarının da anlattıkları konuların temeli kalmayacağından, yapı büyük bir hızla çökecek ve altında laik hukuk sistemi kalacaktır.

 

Doç. Dr. Pervin SOMER Kadir Has Üni. Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

Yrd. Doç. Dr. Nurcan İPEK Marmara Üni.Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler