Afganistan yardım istemiyor

Afganistan, iyinin ve kötünün tamamen birbirine karıştığı bir yer haline geldi. Bir yanda, "özgürlük getiriyoruz" propagandasıyla ülkeyi işgal eden Batılı güçler; diğer yanda, ülkesinin bağımsızlığı adına halkına kan kusturan radikal dinci örgüt Taliban ve yandaşı Afgan milisler. Tüm bu kargaşanın içinde yaralılara yardım götürmeyi amaçlayan sağlık örgütlerinin inandırıcı olması pek kolay değil.

Yayınlanma: 25.08.2008 - 07:44
Abone Ol google-news

Afganistan'daki kargaşanın içinde yaralılara tıbbi yardım götürmeyi amaçlayan sağlık örgütlerinin inandırıcı olması pek kolay değil. Onlar Taliban’a göre Batılı ajanlar. 13 Ağustos’ta üç kadın sağlık çalışanı, Kâbil’den Logar’a giderken uğradıkları saldırı sonucu hayatlarını kaybetti.

ABD işgalinden beri Afganistan’da bulunan Batılı yardım örgütleri, tüm insanı niyetlerine karşın, kayıplar vermeye devam ediyor. Taliban önderliğinde işgale karşı mücadele eden Afgan milisler, askeri saldırıların yanında binlerce sivilin de ölümüne sebep oldu. 2007 içerisinde ise 10 sağlık örgütü çalışanı hayatını kaybetti. Mart ayında ülkenin kuzeyinde bir Alman sağlık örgütü çalışanı keskin nişancıların hedefi oldu; nisanda ise iki Fransız, güneybatıdaki saldırıda hayatlarını kaybetti. Yılın ikinci yarısında sivillere yönelik saldırılar azaldı, ama bu yılın yaz aylarının gelmesi, hem Afganistan’daki gerginliğin yeniden artmasına hem de saldırıların siviller için tekrar tehdit haline gelmesine neden oldu. 2008’de şu ana kadar 19 sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Bu tip saldırılarda ölüm dışında sık sık yardım malzemeleri de çalınıyor. Son olarak 13 Ağustos’ta üç kadın sağlık örgütü çalışanı silahların hedefi oldu. Kâbil’de meydana gelen saldırıda sağlık gönüllülerini Logar eyaletine götüren aracın Afgan şoförü de hayatını kaybederken araçta bulunan diğer şoför ise ağır yaralandı. Saldırıdan yaralı olarak kurtulan bir görgü tanığının anlattığına göre aracın yolunu kesen beş silahlı saldırgan, Kalaşnikoflarla ateş açtı. Saldırıda ölenlerden 40 yaşındaki Dr. Jacqueline Kirk Ulster Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışırken 2004’de yardım kuruluşu IRC’ye katılmış Lübnan, Ruanda ve Etiyopya gibi yerlerde farklı örgütlerle çalışmış. Olayda hayatını kaybeden diğer isimler 30 yaşındaki Trinidad Tobagolu Nicole Dial ve aracın şöförü 25 yaşındaki Afgan Mohammed Aimal. Hayatını kaybeden diğer bir kadın sağlık çalışanının ismi ise ailesinin isteği üzerine gizli tutuluyor.

Taliban ve diğer Afgan milislerin bu kadar sertleşmesindeki bir sebep, başkent Kâbil’e gün geçtikçe yaklaşmaları olarak gösteriliyor. Yardım gönüllülerinin geçtiği yollar ise kesinlikle güvenli değil. Kabil’e en yakın bölge olan Vardak’ta sadece geçen ay 51 kamyon yandı. Kâbil-Vardak arasındaki yolda yedi-sekiz kilometrede dizilen kamyonların patlayıcı yüklü olma ihtimali bir hayli yüksek, bu yüzden iki bölge arasında sıklıkla gidip gelen sağlık gönüllüleri, her kamyonu geçişte bir kez daha iç çekiyorlar. Hükümet yetkilileri, Vardak yakınında durumun kontrolleri altında olduğunu ve otoyol üzerindeki olayların Afgan polislerin yetersizliği sebebiyle meydana geldiğini belirtiyorlar. Onlara göre Taliban bu bölgede halktan destek görmüyor. Oysa otoyolun hemen kenarındaki semtlerde mevzilenen milisler altı bin kişilik bir savaşçı ordusuyla Vardak’ın üç bölgesine hâkim olduklarını iddia ediyorlar. Vardak üzerinde yaşanan bu büyük mücadelenin sebebi, bölgenin başkent Kâbil’e açılan kapı olması. Eğer Taliban burada hâkimiyeti sağlayabilirse, başkente doğru büyük bir yürüyüşe geçmesi kaçınılmaz. Taliban’ın saldırıları, komşu ülke Pakistan’la yapılan barış görüşmelerini de sekteye uğratıyor.

100’e yakın yardım örgütüne başvurularak hazırlanan raporlarda, Kâbil, Logar ve Vardak’taki durumun 2005’ten beri ne kadar kötüye gittiği açıkça görülüyor. Şu anda ülkenin neredeyse yarısı Birleşmiş Milletler tarafından riskli bölge olarak tanımlanıyor. Kâbil’e bağlantısı olan bölgelerin de neredeyse tamamı riskli kabul ediliyor. Logar’da altı mayın dedektörünün çalınması, işleri daha da kötüleştirdi. Zaten mayın temizleyicilerin birçok noktada arama yapması yüksek risk nedeniyle olası değil. İşte bu şartlarda görev yapmaya çalışan yardım gönüllüleri, insan hayatı için kendi canlarını böylesine bir risk altına alıyorlar. Taliban’a göreyse onlar “Batılı ajanlar”. Taliban sözcüsü üç kişinin ölümüyle sonuçlanan olayı, “işgalci güçlere saldırı” olarak nitelendirdi ve “onlar Afganistan’ın çıkarlarına hizmet etmiyorlardı, ülkemizin özgürlüğünü alan işgalci güçlere aittiler” dedi. Yardım örgütleri uzun süredir, güvenlik sorunları nedeniyle ülkenin güneyi ve batısında faaliyet gösteremiyorlar. Böyle giderse, çok yakın bir zamanda Kâbil yakınlarında da benzer bir durumla karşılaşacaklar. Oysa Afganistan genelinde tıbbi yardıma ve gıda yardımına muhtaç birçok insan var. Bunun dışında ülkedeki 800 binden fazla engelli nüfusun yüzde on yedisi, savaşın yarattığı sonuçların kurbanı. Taliban, bunların birçoğunu canlı bomba olarak kullanıyor. Ancak yaşanan tüm sorunlara ve şiddete karşın Afgan halkının Taliban karşıtı olduğunu söylemek güç. Yardım örgütleri, sağlık kuruluşları ve halkın ihtiyaçlarını ne kadar karşılasalar da ülkeye savaşı getiren askerlerden ayrı tutulmuyorlar. Tıpkı 11 Eylül olaylarından sonra ABD ve birçok Avrupa ülkesinde tüm Müslümanlar’a terörist muamelesi yapıldığı gibi. Önyargı bu kez tersinden işliyor. Hayatını kaybeden Jacqueline Kirk’ün kocası yaptığı açıklamada, “Saldırıyı yapan her kimse, aracın yardım örgütüne ait olduğunu biliyordu” dedi. Gerçekten de saldırıya uğrayan beyaz Toyota’nın üstünde IRC logosu vardı... 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler