'Mustafa Balbay özgür yargılansın'

İzmir Gazeteciler Cemiyeti adına Atilla Sertel, "1 Eylül gibi barışın anıldığı en anlamlı günde, cemiyet üyemiz Mustafa Balbay'ın özgür yargılanmasını istiyoruz" dedi.

Yayınlanma: 01.09.2009 - 09:06
Abone Ol google-news

İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nde, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi ve cemiyet üyesi Mustafa Balbay'ın özgürlüğüne kavuşması amacıyla basın toplantısı düzenleyen Atilla Sertel, herkesin 1 Eylül Dünya Barış Günü'nü kutladı.

Gazetecilerin bombaya, silaha, teröre karşı barıştan yana olduklarını vurgulayan Sertel, ''Gazeteciler olarak dostluktan, dünya halklarının kardeşliğinden yanayız. Gazeteciler olarak biz hep özgürlükleri savunmuşuzdur. Basın özgürlüğünü savunmuşuzdur'' diye konuştu.

Ergenekon soruşturması kapsamında 180 günden bu yana Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan Balbay'ın günlük yazılarını, konuşmalarını özlediklerini ifade eden Sertel, Balbay'ın belge bulundurmak, not tutmak ve üst düzey komutanlarla görüşmek gibi suçlardan yargılandığını savundu.

Sertel, şöyle konuştu: ''Mustafa Balbay, İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin üyesidir. Böyle bir üyemiz olduğu için cemiyet olarak iftihar etmekteyiz. 1 Eylül gibi barışın anıldığı en anlamlı günde, cemiyet üyemiz Mustafa Balbay'ın özgür yargılanmasını istiyoruz. Cemiyet olarak diyoruz ki eğer deliller toplandıysa ve delillerin karartılma imkanı kalmadıysa, eğer Mustafa Balbay ile ilgili bilgiler toplandıysa bir an önce yargı önüne çıkmasını istiyoruz. Mustafa Balbay yargılanmalıdır. 6 aydır sorgusu dahi tamamlanamadığı için tahliyesi de talep edilememektedir. Bir gazetecinin arşivine el konulmuştur. ''

Sertel daha sonra, Balbay'ın Silivri Cezaevinden kendisine gönderdiği mektubu okudu. Sertel, savcılıktan gerekli izinleri alabilmeleri halinde İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu üyeleriyle birlikte Balbay'ı ziyaret ederek, görüşmek istediklerini sözlerine ekledi.

 

'1 Eylül Türkiye'de barışın yıldönümü olsun'

İnsan Hakları Derneği'nden (İHD), yapılan yazılı açıklamada 1 Eylül 1939'da Hitler ordularının Polonya'ya saldırmasıyla başlayan İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıç tarihinin Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Barış Günü ilan edildiği anımsatılarak "Coşkuyla kutlanması gereken bu günü yine buruk bir acı ve endişe içerisinde kutluyoruz. Aradan geçen bunca yıla karşın ne dünyada ve ne de ülkemizde adalete dayanan kalıcı bir barış sağlanabilmiş değil" görüşü belirtildi.

"Türkiye'de de iç barışın olduğu söylenemez" denilen açıklamada Kürt sorunu nedeniyle yaşanan silahlı çatışma ortamında otuz binden fazla insanın yaşamını yitirdiği, dört binden fazla yerleşim yerinin boşaltıldığı, ormanlık alanların tahrip edildiği, yaklaşık üç milyon insanın kendi ülkesinde mülteci konumuna düştüğü ifade edildi. İHD verilerine göre 1990 yılından 2008 yılı sonuna kadar 840 kişinin siyasal nedenlerle zorla kayıp edildiği, 2949 kişinin faili meçhul cinayete kurban gittiği, 2308 kişinin yargısız infaz edildiği, 709 kişinin gözaltı merkezlerinde ve cezaevlerinde öldürüldüğü kaydedilen açıklamada "Sorunların diyalog ve toplumsal uzlaşma ile çözümü yerine şiddet politikalarında ısrar edilmesi büyük acıların yaşanmasına, özgürlüklerin kısıtlanmasına, ülke kaynaklarının israfına ve yoksulluğa yol açmıştır" ifadelerine yer verildi.

Açıklamada şunlar kaydedildi: "Bu yıl 1 Eylül'e Kürt açılımı tartışmaları içerisinde giriyoruz. Bir nevi, sorunun çözümü için bir umut doğdu diyebiliriz. İlk kez hükümet ve devletin kurumlan sorunu kabul edip, bazı kültürel hakların verilmesinden bahsetmeye başladı. Kamuoyu da sorunun barışçıl bir çözüme kavuşturulması konusunda önceki yıllara göre daha duyarlı denilebilir. Barış anneleri ile asker annelerinin bir araya gelip sorunun barış yoluyla çözülmesini istemeleri de barış için önemli bir adımdır. İnsan haklan savunucuları yıllardır silahın ve şiddetin bir çözüm olmadığım vurgulamıştır. Bugün de devlet yetkililerinin sorunun silahla çözülemeyeceğini anlaması olumlu bir gelişmedir. 2009 1 Eylül'ünün Türkiye'de barışın yıldönümü olmasına her zamankinden daha yakınız. Bugün Türkiye için barışı talep etmek. Türkiye'nin çocuklarına bir gelecek talep etmektir. Barışı talep etmek, Türkiye kadınlarının acılarının, ağıtlarının son bulmasını talep etmektir. Barışı talep etmek, Türkiye insanı için ekmek istemek, insanca yaşam standarttan istemek demektir. Bedeli ne olursa olsun, bu talepten vazgeçme, sesimizi kısma şansımız ve hakkımız yoktur."

 

'Kanayan ve derin acılar bırakan bir yara gündeme geldi'

Türkiye Sakatlar Derneği Genel Başkanı Şükrü Boyraz, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin son bir kaç aydır ''Kürt Açılımı'' adı altında kanayan ve derin acılar bırakan bir yarayı gündeme aldığını bildirdi. Çeyrek asırdır yaşanan çatışma ortamında binlerce insanın yaşamının sona erdiğini, on binlerce ailenin de yıkıldığını ifade eden Boyraz, ölen gençlerin ağıtlarla toprağa verildikten sonra ailelerin acılarla baş başa bırakıldığını öne sürdü.

Söz konusu çatışma ortamında yaralanan binlerce kişinin de bir daha eski sağlığına kavuşamayacağını ifade eden Boyraz, açıklamasında şunları kaydetti: ''Binlerce aile ise her gün alacakları kötü bir haber endişesiyle bekliyor, telefonları açmaktan korkuyor. Çatışmalar ve savaşlar, eğer siyasi veya ticari anlamda savaş taciri değilseniz kimse için yarar getirmiyor. Türkiye çok şeyini yitirdi. İnsanlarını, insani değerlerini, insanca yaşam umutlarını yitirdi. Buna bir son vermek gerekiyor. Her geçen günde dökülen bir damla kanda hepimizin sorumluluğu var. Bunu unutmayalım. Çatışarak değil, en kötü düşünceyi bile dinleyerek, anlamaya çalışarak ve birlikte çaba harcayarak doğru yolu bulmaya çalışalım.''

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler