"Çöp" ün altından tarih çıktı

Topkapı Sarayı'nın birinci avlusunda yer alan gecekonduların atıklarıyla ''çöplük'' haline gelen mekanın, ilk yapımı 4. yüzyıla dayanan ve Aya İrini Kilisesi'yle organik bağı bulunan ''Piskoposluk Sarayı'' olduğu ortaya çıktı.

Yayınlanma: 03.09.2009 - 11:43
Abone Ol google-news

Topkapı Sarayı'nın altı tarih kaynıyor. Sarayın birinci avlusunda yer alan gecekonduların atıklarıyla ''çöplük'' haline gelen mekanın, ilk yapımı 4. yüzyıla dayanan ve Aya İrini Kilisesi'yle organik bağı bulunan ''Piskoposluk Sarayı'' olduğu ortaya çıktı. Bu sarayın altında da Pagan dönemine ait Artemis Tapınağı'nın olabileceği tahmin ediliyor.

FOTO GALERİ İÇİN TIKLAYINIZ

Çarpık kentleşme sonucu Ayasofya ile Aya İrini arasında kalan tarihi saray, eski karakol binasının arkasındaki gecekondular ve bunların atıklarıyla zaman içinde harap hale gelmiş ve ''çöplük''e dönüşmüştü.

Ancak, Sur-u Sultani çevresini düzenlemek için harekete geçen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın emriyle alan, geçen yıl temizlenmeye başlanmıştı.

İstanbul Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ferudun Özgümüş'ün kazı başkanlığında yürütülen temizleme çalışmaları sonucunda, daha önce bir hastaneye ait olduğu tahmin edilen, ancak bazı akademisyenlerce piskoposluk sarayı olabileceği belirtilen bu tarihi yapı gün yüzüne çıktı. Kazı Başkanı Özgümüş, iki aylık hummalı çalışmalar neticesinde burasının Aya İrini ile organik bağlantısı bulunan bir ''Piskoposluk Sarayı'' olduğunu kesinleştirdi.

Özgümüş, yapının, İstanbul'un başkent olmasıyla beraber ilk defa 4. yüzyılda yapıldığının tahmin edildiğini söyledi.

Bu tarihi yapıda ilk olarak 1940'lı yıllarda, ''çok bilimsel olmayan yöntemlerle'' o dönemki Ayasofya Müze Müdürü Muzaffer Ramazanoğlu'nun kazı yaptığını ve burayı Sampson Hastanesi olarak düşündüğünü, ancak çalışmalarını yayımlamadığını anlatan Özgümüş, daha sonra Ferudun Dirimtekin'in, Ramazanoğlu'nun yaptığı kazıları bir dergide yayımladığını dile getirdi.

Dr. Özgümüş, ''Ondan sonra da kimse buraya dokunmamış. Ramazanoğlu'nun kazı alanında açtığı çukur da yıllar içinde lağım ve çöple dolmuş, etrafına gecekondular yapılmış. Bunlar bütün pisliklerini oraya akıtmışlar ve orada zaman içinde bir orman oluşmuş, kalıntıların üzeri dolmuştu'' dedi.
 

Aya İrini ile ortak bağı var

Kendilerinin çalışması sonucunda buranın ''Piskoposluk Sarayı'' olduğunun kesinleştiğini dikkat çeken Özgümüş, şunları kaydetti:

''Burası Sampson Hastanesi olarak biliniyordu ama öyle bir şey değil. Burası kesinlikle bir Piskoposluk Sarayı. Çünkü, yanındaki Aya İrini Kilisesi de bir piskoposluk kilisesidir ve Ayasofya ile birlikte bir bütün olarak düşünülmüştür. Bizim kalıntılarımızın da Aya İrini ile organik bağı gözüküyor, ortaya çıkıyor. Buranın Piskoposluk Sarayı olduğu çok belli. Çok eski bir kalıntı.''

Bahsedilen Sampson Hastanesi'nin ise Sur-u Sultani'nin dışında kalan bir yerde olduğunu tahmin ettiklerini belirten Özgümüş, ''Turing Misafirevi denilen bir otelin altında bir takım kalıntılar var. Soğukçeşme sokakta bir sarnıç var. Herhalde bunlardan biri hastane binası'' dedi.

Piskoposluk Sarayı'ndaki kalıntıların da 4. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar farklılıklar gösterdiğini anlatan Özgümüş, bu yapının 15. yüzyıla kadar kullanıldığını, o nedenle kalıntıların farklı devirler gösterdiğini söyledi.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler