'Tembel ev kızları gibi...'

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, terör olaylarının başlamasından bu yana birçok başbakanın görev yaptığını ancak bu sorunu çözemediklerini belirterek, ''Hepsi, tembel ev kızları gibi evinin süprüntüsünü halının altına süpürdüler ama bir açtınız baktınız ki birikmiş sorunlar var, içinden çıkılmaz işler var'' dedi.

Yayınlanma: 09.10.2009 - 11:58
Abone Ol google-news

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Antalya'nın Alanya ilçesinde AKP İlçe Başkanlığı'nı ziyaretinde yaptığı konuşmada, "Kürt Açılımı"na değindi.

Bülent Arınç, şunları söyledi: ''Bu hükümet ne yaptığını biliyor. Siz hiç başbakanımızın korktuğunu, çekindiğini, saklandığını gördünüz mü? Herkesin önünde 'biz bunu böyle yaptık, böyle de yapacağız' diye açıkça söylüyor. Hatta o Başbakan, sadece Türkiye'nin gıpta ettiği, imrendiği bir insan olmakla kalmadı, Şimon Perez'in yanında, İsrail Cumhurbaşkanı'nın yanında 'Siz ancak adam öldürmesini bilirsiniz. Siz Gazze'de, Filistin'de masum insanlara kurşun yağdırıyorsunuz. Siz haksızlık yapıyorsunuz' diye konuşma cesaretini gösterdi ki tüm dünya mazlumdan yana olan Türkiye'nin bu onurlu sesine hayran kaldı. Şunun için söylüyorum: Buna karşı CHP'nin, 'Biz varız, yokuz. Eveleme, geveleme' ağızlarından ne çıktığı da belli değil. 'Gelsinler konuşalım, gelmesinler konuşmayalım. Mektup geldi mi, gelmedi mi'. Yani geçmişten bu yana, Türkiye'yi kurduğunu iddia eden, devleti kurduğunu iddia eden partinin, Türkiye'nin bu önemli sorunu karşısında AK Parti'ye adım attırmayacağını söylemesi, vatan hainliğiyle bizi adeta suçlaması, doğrusu yine bir Antalya milletvekilimiz olan Sayın Baykal'ın ağzına hiç yakışmıyor. Bir anamuhalefet partisi lideri, sorumlu olmalı. Türkiye'nin bu en önemli konusu üzerinde 'Ben de böyle düşünüyorum' diyebilmeli. AK Parti'nin yapmak istediklerini eleştirebilir, eksik gördüklerini tamamlayabilir, yeni öneriler getirebilir ama 'söyletmen, vurun' mantığıyla sadece suçlaması, bağıra bağıra avurtlarını şişirte şişirte karşısındaki insanları korkutacak neredeyse. O grup toplantısındaki insanlara acıyorum. O kadar bağırıyor ki neredeyse dövecek gibi. Böyle bir tavrın ne Türkiye'ye faydası var, ne CHP'ye faydası var, ne sürece faydası var.''

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de ''Hiçbir şey dinlemem ben'' dediğine işaret eden Arınç, ''O da suçlamaya devam ediyor ama anketler gösteriyor ki MHP'nin de CHP'nin de tabanının en az yüzde 40'ı demokratik açılım projesine destek veriyor. Başındaki ne derse nesin, o kalbine göre bakıyor, akan kanların durması için bunun yapılması lazım diyor'' diye konuştu.

Türkiye'de bu sorunu çözmeyi başarabilecek bir tek insan bulunduğunu, bu kişinin de Tayyip Erdoğan olduğunu ifade eden Arınç, şöyle devam etti: ''O'nun da bir partisi var, bu parti de AK Parti. Keşke AK Parti'den başka bir parti ve iktidar bunu yapabilseydi. Keşke Tayyip Erdoğan'dan başka bir başbakan, bugüne kadar gelmiş geçmiş başbakanlar bunu yapabilselerdi. Bugüne kadar 15 başbakan geldi geçti. Hepsi, tembel ev kızları gibi evinin süprüntüsünü halının altına süpürdüler ama bir açtınız baktınız ki birikmiş sorunlar var, içinden çıkılmaz işler var. Birileri böyle yaptı. Kaç tane başbakan geldi geçti. Hele bir tanesi hala hayatta ve hala bir şeyler söyleme gayreti içinde. Kolay şeyleri kolay söylüyor da zor şeylerde birkaç gün görünmüyor ortalarda. Hep böyle süpürdüler. Biz geldik iktidara ve evin içini şöyle bir kolaçan edelim dedik. Halının altına bir baktık, aman Allahım içimiz karıştı. Biz bu işleri çözmeye talibiz. Zor işlerden yanayız. Kolayı herkes yapar. Herkesin bu zor işlerde bize yardımcı olması lazım ki netice alabilelim. 'Biz yapamadık, siz de yapmayın. Biz geldiğimizde bu sorun vardı, yine bu sorun devam etsin'... Adamlar sorunla yaşamaya alışmışlar. Yani hamallık yapan bir insanın sırtındaki küfeyi alsanız bir eksiklik hisseder. Bunlar böyle. Küfe sırtımızda kalsın istiyorlar. Kardeşim ben sana iyilik ediyorum. Yoruldun artık, çektiğimiz sıkıntı yeter artık.''

'Tabanlarına soracağız'

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, her gün Alanya'ya bir cenaze gelecek mi diye endişe içinde olduklarına da değinerek, şunları kaydetti: ''Her kim çocuğunu Hakkari'ye Beytüşşebap'a göndermişse sabaha kadar uyumuyor. Korku, endişe içinde. Oralarda çiçekler açsın, oralarda da insanlar şarkı söylesin. Oralarda da herkes 'Gel tezkere' desin ama ümitli olsun. Biz bunu istiyoruz. Sen yapamadın, biz yapmak istiyoruz. Zor işe talibiz ve neye mal olursa olsun bunu yapmamız lazım. Çünkü biz de yapamazsak, bizden sonra bu sorunu çözecek kimse yok. İş o kadar büyümüş. Dolayısıyla muhalefet partileri de Türkiye'nin bir gerçeğidir. Onların da bize yardımcı olması lazım. Genel başkanları yardımcı olmazsa, biz onların tabanına döneceğiz 'Siz ne istiyorsunuz' diyeceğiz. Bir cenaze başındaki annenin feryadını duyun, ne diyor? 'Yeter artık, çaresini bulun, akan kanları durdurun' diyor ama bunların anlayışında bazılarının akan kan durmasın, devam etsin. Böyle bir şey olabilir mi? Bunu durdurmanız için bir şey yapmamız gerekli. Ben düşündüğümü söylüyorum. Sen de bana düşündüğünü söyle ki yanlışlarımızı düzeltelim. Elimizi taşın altına koyalım ve birlikte bu işi kaldıralım. 'Akan kan durmasın, devam etsin', olacak şey değil. 'Benim oğlum gitti, herkesin oğlu gitsin'... Hayır, kimse böyle bir şey söylemiyor. Zaten gidenler hep Anadolu çocukları. Filan ilçeden, filan köyden, filan kasabadan. Tuzu kuru olanların böyle bir derdi yok Türkiye'de. Onlar çok rahat. Bir çaresini buluyorlar, evlerine en yakın yerde sevgili çocuklarının askerlik yapmasını temin ediyorlar ama Anadolu çocuğu, neresiyse, siz onları el üstünde götürüyorsunuz, otobüslere koyuyorsunuz, onları teşvik ediyorsunuz, alkışlıyorsunuz ama bir sene boyunca 'Oğlum acaba sağ gelecek mi' diye arkasından korkuyla bekliyorsunuz. Korkuyu kaldıralım Türkiye'de. Bu işin yolu var. Dağ ne kadar yüksek olsa yol üstünden aşar demiş Yunus Emre. Dağların yüksekliğine bakarak bu iş çözümsüz diye düşünmeyeceğiz. Üzerinden aşacak yolları bulacağız.''

 

AKP Hükümeti'nin başarısı

Bülent Arınç, AKP Hükümeti döneminde Türkiye'nin dış politikada çok büyük başarılar kazandığını bildirdi. Dünyanın, artık Türkiye'yi büyük, itibarlı bir devlet olarak kabul ettiğini, Türkiye'yi herkesin bildiğini ifade eden Arınç, ''En azından Davos'ta Türkiye'nin Sayın Başbakanı Erdoğan'ın o cesur, o kararlı o mazlumdan yana, zalime karşı tutumuyla bütün dünya saygınlık gösteriyor Türkiye'ye karşı. Şimdi de Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nin başında bir Türk'ün olacak olması hepimizi gururlandırıyor'' diye konuştu.

Türkiye'de AKP'nin gösterdiği başarıyı son 50 yıl içinde gösteren başka bir parti olmadığını anlatan Arınç, 1950 ve 1954'deki Demokrat Parti'nin başarıları, 1960'lardan sonra Adalet Partisi ve 1983'ten sonra ANAP'ın başarılarını sayarak, bu hükümetler dışında Türkiye'yi hep koalisyonların yönettiğini ve istikrarsız hükümetlerin işbaşına geldiğini söyledi.
Arınç, AKP'nin Türkiye şartları içinde aldığı oy oranı, çıkardığı milletvekili sayısı ve 7 seneden beri değişmeyen tek parti iktidarıyla başarılarının teslim edilmesi gerektiğini ifade etti. Bu nedenle millete şükran borçlu olduklarını kaydeden Arınç, AKP ile Türkiye'nin çehresinin değiştiğini belirtti. AKP iktidarı ile Türkiye'nin ihmal edilmiş pek çok hizmete kavuştuğunu kaydeden Arınç, AKP'nin 3. büyük kongresine değindi ve iki yıl sonra yeni bir genel seçim, üç yıl sonra da cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunu hatırlattı.

Bu seçimlerde de AKP'nin başarılı olacağına inandığını ifade eden Arınç, sözlerine şöyle devam etti: ''Türkiye, AK Parti'nin 3. dönem tek başına iktidarını görecektir. Başkalarına nasip olmayan bu başarıyı Allah'ın izniyle hepimiz kazanacağız. Hepimiz bu konuda çok samimiyiz, çok gayretliyiz, çok çalışıyoruz. Böyle bir Türkiye, yükselme çizgisinde devam edecek. Başarılar kazanacak, ekonomide, toplumsal hayatta, dış politikada, ticarette, eğitimde, her konuda Türkiye çağ atlayacak. Şöyle bir etrafınıza bakın, hastanelerde nereden nerelere geldik. Yol hizmetleri ne kadar güzelleşti. Eğitimde nereden nereye geldik. 80 yılda yapılan derslik sayısını 5,5 yılda katlamışız. Hava alanlarımız açılıyor, çevre yolları, bölünmüş yollarımız hizmete giriyor; barajlarıyla Türkiye bugüne kadar göremediğimiz, hatta hayal bile edemeyeceğimiz hizmetlere kavuşuyor. Çevremizdeki dostlarımızın sayısını artırıyoruz. Türkiye Birleşmiş Milletler'de Güvenlik Konseyi üyesi oluyor. Avrupa Konseyi'nde başkan adayı çıkarabiliyor. Hatta her noktada 'Türkiye ne diyor, Türkiye'nin sözüne dikkat edelim ve itibar edelim...' Bütün bunlar konuşuluyor.''
 

Ekonomik kriz

Türkiye'nin geçmişine bir bakılması, DSP-MHP-ANAP hükümetinin yaptıklarının hatırlanmasını isteyen Arınç, 2000 ve 2001 krizlerinde Türkiye'nin altüst olduğunu kaydetti. Türkiye'nin 2000-2001'e kadar her üç yılda bir büyük bir ekonomik kriz geçirdiğini ifade eden Arınç, şöyle devam etti: ''Bütün bunların tek bir sebebi vardı: Hükümetlerin başarısızlığı. Yolsuzluklar, iç sebepler, talanlar ve saire... Şimdi bütün bir dünya ekonomik kriz geçirdi, Türkiye de bundan etkilendi ama bu ekonomik kriz iç sebeplerle çıkmadı ortaya. Dışarıdan gelen bir dalga bizi de içerisine aldı. Emin olun ki, ABD'den başlayan, oradan Avrupa, oradan Uzak Doğu'ya sirayet eden bu ekonomik krizden sıkıntı çekmemize rağmen, en az etkilenen ülkelerden birisiyiz. Hiçbir banka batmadı dikkat ederseniz. Amerika'da banka kalmadı. 400 milyar dolarlık şirketler tepetaklak gitti. Finans kuruluşları gitti. Kredi kalmadı ortada. Kaç trilyon dolar piyasaya para pompaladı Amerika hala başını doğrultamadı. İngiltere, Almanya, Fransa... Diğer ülkeler bunlar çok olumsuz etkilendi. Rusya, Çin, Hindistan olumsuz etkilendi; biz de etkilendik... Ama onlara bakarsanız, onların batışı, çöküşü çok daha güçlü oldu. Biz aldığımız tedbirlerle krizi asgari seviyede tutmaya gayret ettik. Bunu da atlatıyoruz. Hükümetimizin piyasayı rahatlatmak, reel piyasaları canlandırmak için KOBİ'lerden esnaf ve sanatkara, küçük sanayiye tarım kesimine ve diğerlerine sağladığı destek 40 milyar dolardır. Yani bir dolar neredeyse 1 TL kabul edilirse 40 milyar lira bütçeden destek verdik. İşçi mi çalıştırıyorsun, 'aman çıkarma, primini ben vereceğim...' Şunu mu yapıyorsun, 'yarısını ben vereceğim...' Bunu mu yapıyorsun 'sana ben 5 yıllık sigorta muafiyeti getiririm...' Hepsini topladığınız zaman 40 katrilyonluk bir destek var. Bunu hiçbir hükümet yapmadı. Bunun için dimdik ayaktayız. 2000-2001'de 20 bankayı batırdılar, içini boşattılar, Türkiye 40 katrilyon zarara uğradı. Bakın bu ekonomik krizde batan bir tek banka yok. Neden? Çünkü finans sektörü artık ayakları üzerinde durabiliyor.''
 

Seçim anketleri

Türkiyede esnaf, sanatkar, tarım, küçük sanayi kesimine verilen destekler; enerji, sağlık, eğitim, ulaşım sektörlerinde yapılan hizmetleri de sıralayan Bülent Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bunları AK Parti'de anlatmak çok önemli değil. Zaten siz bunları biliyorsunuz ama bunlara gözünü kapatan, hiç olmamış kabul eden bir muhalefet anlayışı da var Türkiye'de. Ne gariptir ki, yaşadıkları dünyaya gözlerini kapatıyorlar ve sırf muhalefet olsun diye bazı şeylere açıkça düşmanlık yapmaktan çekinmiyorlar. Bunların nasibi o kadar, bizim de nasibimiz bu kadar. Çok şükür ki millet biliyor, AK Parti'yi tanıyor ve ona destek oluyor. Şu anda ne zaman birisi bir anket yaparsa yapsın, 'yarın seçim olsa AK Parti'nin oy oranı nedir' diye sorduklarında yüzde 42'ler seviyesinden aşağıya düşmüyoruz. Bu, çok güçlü bir tabanımızın olduğunu gösteriyor. Fakiriyle, yoksuluyla, çiftçisiyle, işçisiyle, köylüsüyle... 'AK Parti çok büyük hizmetler yaptı. Biz bu hizmetleri unutmuyoruz' diyen milyonlarca insan var. AK Parti siyaseti, hizmet siyasetine çevirdi. Yaptıklarımızı söylüyoruz biz. Geçmişte hayal ettiklerini söyleyip oy alıyorlardı. Sigara kağıdının arkasına yazılanlar, boş sözler, boş vaatler... 'O beş verdiyse ben on vereceğim' konuşmaları milletin oyunu almak için kullanılan argümanlardı. Biz şimdi popülizm yapmıyoruz. Senin benim gönlümü yapmak için şunu yapacağız demiyoruz. 'Türkiye'nin ihtiyacı şudur. Ne olursa olsun bunu yapacağız' diyoruz ve yapıyoruz.''
 

'Türkiye küçülüyordu'

AKPi iktidarı döneminde 10 bin kilometreyi geçen bölünmüş yol yapıldığını, saatte 257 kilometre hız yapan yüksek hızlı trenlerin çalıştığı demir yolları, Türkiye'nin her yerine hava alanları inşa ettiklerini anlatan Arınç, şu bilgileri verdi: ''Tüm bunlar Türkiye'de ekonomin de canlanmasına fevkalade yol açtı. Bir taraftan da ihracatımız 2002'de 22 milyar dolarken 2008'in sonunda 137 milyar dolara ulaştı. Geldiğimizde bin 800 dolar olan milli gelir 10 bin dolara çıktı. Bütün bunları kimse görmezden gelemez. Rahmetli Ecevit'in son hükümetinde, Türkiye büyümede eksi 9-10'da bulunuyordu. Yani sıfırın altındaydı büyüme hızı. Türkiye küçülüyordu... 2004'te Türkiye yüzde 10 büyüdü. Eksi 10'dan artı 10'a çıktı. Yani 20 puan birden kazandı. Şu anda da büyüme hızı yüzde 6'ların altında değil. Bu kapasite kullanımı, üretim demektir, enflasyonun düşüşü demektir. Yüzde 30-40'lı faizleri unutmayın, yüzde 60'lı enflasyonları unutmayın. Hazine bono ihraç edecek; faiz ihalesine çıkıyor, yüzde 139 faizle borçlanıyordu. Şimdi yüzde 10-15'leri telaffuz ediyoruz. Yüzde 10'ların altına düştüğü zamanları görüyoruz. Bu bir başarıdır. Bu bir başarıysa, bunu herkesin takdir etmesi gerekir. Ama bazı varlıklar vardır ki, ışıktan hoşlanmazlar, gözleri karanlığa alışmıştır. Onlar da umarım ki, bütün bu güzellikleri eksik buluyorlarsa, daha fazlasını yapacağım diyerek ama gördükleri de varsa Allah razı olsun diyerek takdir etmeleri lazım. 'AK Parti gidici' diye birileri sevinmesin. Biz kalıcıyız arkadaşlar. Herkes misafir gözüyle bize bakmasın. Bu millet bizi sevdiği müddetçe, biz de millete hizmet ettiğimiz müddetçe... Millet vefakardır. Yeter ki biz yanlış yapmayalım. AK Parti yanlış yapmadıkça, Allah'ın izniyle belediyeler de bizde, iktidar da bizde... Çünkü biz hizmet ederken hiç birisine ayrımcılık yapmıyoruz. Herkesi kucaklıyoruz. Hastaneyse herkesin, eğitimse herkese, yolsa, barajsa herkese. Ayrımcılık yapmayan iktidarı da millet çok seviyor.''

Öte yandan, AKP ziyaretinin ardından cuma namazını Emine Müftüoğlu Camisinde kılan Bülent Arınç, namazın ardından, iki gün önce İstanbul'da bir otomobilin içinde kırmızı ışıkta beklerken uğradığı saldırı sonucu ölen Turkuvaz Gazete, Dergi Basım AŞ Üst Yöneticisi (CEO) Hayri Ersoy'un aynı camide kılınan cenaze namazına katıldı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler