'Sıkıntımız diğer ülkelerin filmlerini izleyememek'

Atmosfer yaratmaktaki başarısı ve karakter draması konusunda ustalaşmış kalemiyle günümüz sinemasının ünlü yazar ve yönetmenlerinden olan Danimarkalı ünlü yönetmen Bille August, Danimarka'da dağıtım sözleşmesi yapan filmlerin bütçelerinin yüzde 60-70'ini karşıladığını söyledi.

Yayınlanma: 15.10.2009 - 12:27
Abone Ol google-news

46. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin onur konuklarından olan Danimarkalı ünlü yönetmen Bille August, Dedeman Oteli'nde basın toplantısı düzenledi. Sinemaseverlerin, ''Ruhlar Evi'', ''Sefiller'', ''Goodbye Bafana'' gibi filmlerle tanıdığı iki Altın Palmiye ve en iyi yabancı film dalında bir Oscar sahibi yönetmen, fotoğraf sanatçısıyken sinemanın ilgisini çektiğini ve sektöre sanat yönetmeni olarak başladığını anlattı. 14 filmin görüntü yönetmenliğini üstlendiğini dile getiren August, ''Daha sonra senaryo yazarak Danimarka Film Enstitüsü'ne götürdüm ve onlar ilk filmimi yapmama olanak sağladılar'' dedi.
 

Kendi kuşağını anlattı

Ses getiren en önemli iki filmi ''Zappa'' ve ''Twist and Shout''ın kendi kuşağını anlattığını vurgulayan August, şunları söyledi: ''60'lar ve 70'lerin başları tüketim alışkanlığının hızla ilerlediği yıllardı. Bu metaryalizm, ailelere çocuklarıyla ilgilenmeyi unutturuyordu. Herkes yeni buzdolabı alma peşindeydi. Bu unutulan kuşağın hikayesinden yola çıktım. Bu filmleri yaparken beni motive eden sorumluluk duygusuydu. Karşılaştığım gerçekler bana 'bunu yapmak zorundasın' duygusu verir. 'Altın Palmiye ve En İyi Yabancı Film Oscar ödüllü edebiyat uyarlaması Fatih Pelle'den sonra hayatım tümüyle değiştirdi. Ona kadar gayet masum ve özgürce çalışıyordum. Birden Oscar kazanmış bir yönetmen olarak farklı konumda buldum kendimi. Bir baba ve oğul arasındaki sevgiyi anlatan Fatih Pelle'yi yıllar önce okumuş ve çok sevmiştim. Kariyerime başlarken kendimi bunu yapmaya hazır hissetmedim. 2 filmden sonra 'evet, atık hazırım' dedim. Fatih Pelle'nin başarısının ardından Ingmar Bergman'dan bir telefon aldım. 'Filmi 5 kere izledim ve yazdığım senaryoyu senin çekmeni istiyorum'' dedi. Kendi ailesini anlatan 'İyi Niyetler' filmi çekilirken işime hiç karışmadı. Bu filmle Cannes Film Festivali'nde ikinci Altın Palmiye'yi kazandım. Bergman da bu filmden kısa bir süre sonra aramızdan ayrıldı.''
 

Ruhlar Evi ve Hollywood starları

Oscar kazandıktan sonra ABD'den çok sayıda teklif aldığını ancak bunları kabul etmediğini belirten August, Isabella Allende'nın ''Ruhlar Evi'' kitabının sinemaya uyarlanması için gelen teklife hayır diyemediğini ve Hollywood ile tanıştığını söyledi. Filmin yapılacağının duyulmasıyla birlikte ABD'nin tüm ünlü oyuncularının filmde oynamak için başvurduğunu dile getiren August, ''Bir yönetmen için müthiş bir şeydi'' dedi.

Filmde, Meryl Streep, Jeremy Irons, Vanessa Redgrave ve birçok ünlü yıldızın oynadığını vurgulayan August, yaşadıklarını şöyle anlattı: ''İlk kez İngilizce bir film çekiyordum. Bu kadar ünlünün olduğu bir filmi çekmek hiç kolay değildi. Bazı gerilimler oluyordu ama problemler çözüldü. Ünlü yıldızlarla çalışınca bu ego çatışmaları arasında uzlaşma bulunmak için her gün bir tane fedakarlıkta bulunmasınız. Yani 70 günlük çekim sırsında 70 fedakarlıkta bulunuyorsunuz. Filmimi izlerken bu fedakarlıkları gördüm.''

Oyuncu ve yönetmen arasındaki ilişkinin temelinin güven olduğunu dile getiren August, filmlerinde, rolüne ilişkin aynı duygulara sahip olduğu hissini yakaladığı oyuncularla çalıştığını ifade etti.
 

'Mali kriz bağımsız sinemayı etkiledi'

Küresel mali krizin sinema sektörünü olumsuz etkilediğini dile getiren August, ''Mali krizle birlikte bağımsız sinema Avrupa'da ciddi sorunla karşı karşıya kaldı. Sinemaya destek veren kuruluşların verdiği fonlar kesildi. Ciddi bir kriz ortaya çıktı. Sinemaya destek veren bankalarda iflas yaşanınca dağıtımcılar filmleri dağıtamaz oldu ve battı'' dedi. Danimarka'da da benzer sorunlar yaşadıklarını anlatan August, devlet desteğinde azalma yaşanmasa da sinemaya destek veren özel fonların kesilmesinin özellikle yapım ve dağıtım aşamasında sektöre zarar verdiğini kaydetti.

August, şöyle devam etti: ''Danimarka'da devlet dağıtımcılarla sözleşme yapılan filmlerin bütçelerinin yüzde 60-70'ini karşılıyor. Bizim sıkıntımız diğer ülkelerin filmlerini izleyememek. Danimarka filmleri pazarın yüzde 40'ına hakim ama dağıtımcılar İngilizce olmayan filmleri getirmiyor. Daha önceleri biz orada diğer ülkelerin filmlerini izleme şansına sahiptik. Ama dağıtımcılar İngilizce konuşmayan filmleri almamaya başladılar. Çok acıklı ama kimse İngilizce konuşmayan filmleri izlemek istemiyor.''

August, yine bir edebiyat uyarlaması olan ''Günlük'' filmini çekeceğini söyledi. Filmin 1917 yılında 1. Dünya Savaşı sırasında geçtiğini dile getiren August, filmin bütçesinin 16 milyon dolar olduğunu kaydetti. Filmde, Kanada'nın Atlantik kıyısından geçmek isteyen ancak Alman gemilerinin tacizine uğrayan iki geminin çarpışması ve beraberinde gelişen aşk hikayesinin anlatıldığını dile getiren August, filmin Danimarka-Kanada-İngiltere ortak yapımı olduğunu sözlerine ekledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler