Hem aile içi, hem de ekonomik şiddet kurbanı

İzmir Büyükşehir Belediyesi Kadın Danışma Merkezi (KDM) Sorumlusu Pelin Erda, ''kadın dostu kent projesi'' kapsamında geçen yıl Mart ayında açılan merkezde yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. KDM Sorumlusu Erda, Cennetçeşme'de yürütülen bir projeye destek vererek, burada alan çalışması yürüttüklerini, bu kapsamda kadınlarla bire bir görüşmeler yapacaklarını, göç neticesinde dezavantajlı gruplara destek vermeyi amaçlayan ''İç Göç Entegrasyon Projesi'' çerçevesinde üretilecek destek programlarına katkı sağlayacaklarını, belediyenin kuracağı ''Kadın Meclisi''nin tüzüğünü oluşturma konusunda görev aldıklarını, bu sürecin devam ettiğini anlattı.

''Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu'' ile organik bağ içinde olduklarını dile getiren Erda, kadınlardan yerel yönetimlerle ilgili şikayet ya da istek gelirse, bunları komisyona ilettiklerini, belediye meclisinde bu konularda kararlar alınması ve sorunların düzeltilmesi yönünde çalıştıklarını ifade etti. Erda, ''Kısaca özetlemek gerekirse İzmir Büyükşehir Belediyesinin kadın politikalarının belirlenmesine katkı koyuyoruz, buna devam edeceğiz'' diye konuştu. Kadınların yaşadığı sorunlarına ilişkin en önemli konuyu ''farkındalık yaratmak'' şeklinde belirten Erda, ''Merkez olarak sadece bize gelenlere hizmet vermeyi değil, bize gelemeyen çok sayıda kadın var, onlara da ulaşmayı hedefliyoruz'' dedi.

 

Kadın sığınma evi ara istasyonu

Merkeze gelen kadınlara da hukuksal, psikolojik desteğin yanı sıra sosyal hizmetler ve barınma desteği verdiklerini belirten Erda, şunları söyledi: ''Kadın sığınma evi ara istasyonumuz var. Orada kısa süreli de olsa barınma ihtiyaçlarını gideriyoruz. Konut ve can güvenliği sağlamanın yanında kadınlara destek programları yürütüyoruz. Şu anda 12 kadın ve 13 çocuk kalıyor. Orada etüt ve ana okulu öğretmenlerimiz var. Şiddet ortamından çocuklar da çok fazla etkileniyor. O yüzden çocuklara yönelik programlar gerçekleştiriliyor. Gelenlerin büyük bölümünün ders başarıları düşük oluyor. Etüt öğretmenimiz bizzat okullarıyla, öğretmenleriyle irtibata geçerek, eksikleri tamamlamaya çalışıyor. Bizde kaldıkları süre içinde hem kadınlara, hem çocuklara destek programlar, farkındalık eğitimleri, öfke kontrolü, çatışmayı çözme yöntemleri konularında çeşitli eğitim programları uyguluyoruz. Sadece orada barındırmak değil, kadınları güçlendirmek asıl hedef.''

Sığınma evleri ve ara istasyonların geçici çözümler olduğunu vurgulayan Erda, ''Kalıcı çözüm ise kadınları güçlendirmek, desteklemek ve ayakları üzerinde durabilecekleri bir ortamı yaratmak'' dedi. Ara istasyondan ayrılan kadınların daha sonra yaşamlarına nasıl devam ettiğinin sorulması üzerine Erda, şu yanıtı verdi: ''Bir kısmı iş buldu. Bir kısmı ailesiyle ilişkilerini farklılaşması gibi yaşam seçenekleri geliştirdi. Yani yeni yaşamlarını biraz daha güçlü, şiddetten arınmış şekilde sürdürmeleri için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Ama tabii bunun hepsinde yüzde yüz başarılı olabilmek bu koşullarda mümkün değil. Çünkü devletin, yerel yönetimlerin kadınlara yönelik farklı sosyal desteklerinin olması lazım. Çok sayıda meslek kursları, iş alanları yaratmamız gerekiyor. Bu da sadece belediyenin çözebileceği bir sorun değil. Bu bir devlet politikası haline gelmeli. Biz tamamen belediyenin öz kaynaklarıyla bu hizmeti veriyoruz, devletten herhangi bir yardım almıyoruz.''

 

İlk karşılama

Pelin Erda, ayrımcılığa uğramış, şiddet yaşamış, herhangi bir sorun yaşayan, hukuksal, psikolojik destek almak isteyen tüm kadınlara açık olduklarını söyledi. ''Aile içi şiddete uğrayan bir kadın KDM'ye geldiğinde ilk olarak neler yaşanıyor?'' şeklindeki soruya Erda şu karşılığı verdi: ''Karşılaşma ve tanışma kapıdan girer girmez hemen 'Ben şiddet yaşadım, geldim' şeklinde olmuyor. Daha farklı yaşanıyor. Biz genellikle kadınların önce kendilerini anlatmalarını bekliyoruz. Burada sıcak bir ortam var. Buranın döşemesinden, çalışanların tutum ve davranışlarına kadar sıcak bir ortam yarattık. Zira buraya gelen kadının, bizimle iletişim kurabilmesi için önce rahatlaması gerekiyor. Gelenleri önce rahatlatmaya çalışıyoruz, ondan sonra iletişime geçiyoruz. İlk görüşmeyi yapan arkadaşımız ihtiyaçları belirliyor. O anda onun öncelikli ihtiyaçları neler, hukuksal destek mi istiyor veya psikolojik desteğe mi ihtiyacı var, ya da barınma sorunu mu yaşıyor, bunu anlamaya çabalıyoruz.''

Şiddet deyince genellikle sadece fiziksel şiddetin algılandığını, oysa şiddet tanımımızın içinde duygusal, ekonomik ve cinsel şiddetin de olduğunu vurgulayan Erda, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Özellikle son 1 buçuk yıl içindeki en büyük tanıklığımız ekonomik şiddet oldu. Kadınlar ekonomik şiddeti çok yoğun bir biçimde yaşıyorlar. Aç olduğu için başvuranlar var, gelişmemiş, beslenememiş çocuklar nedeniyle başvurular var. Bu sorunlar kadınlar ve çocuklar üzerinde son derece olumsuz etkiler yaratıyor. Bu kadınların da fiziksel şiddete maruz kalmış kadınlar kadar belki zaman zaman daha da fazla travmaları oluyor.''

 

'Eğitimli kadın şiddeti ifade etmekten utanıyor'

Eğitim düzeyi düşük kadınların merkeze daha fazla müracaat ettiğini dile getiren Erda, ''Eğitimli kadın şiddete maruz kaldığını ifade etmekten utanıyor. Kadın eğitimli olduğunda şiddetin biçimi değişiyor. Psikolojik ve ekonomik şiddet farklı boyutlarda daha artıyor'' diye konuştu. Merkeze başvuran kadınların yüzde 47,3'ünün aile içi şiddete uğrayan kadınların oluşturduğunu, 76'sının ekonomik özgürlüğünün olmadığını, yüzde 49'unun ise sosyal güvencesinin bulunmadığını bildiren Erda, kadınlara şu çağrıyı yaptı: ''Ekonomik, fiziksel, psikolojik ya da ekonomik şiddete maruz kalan kadınlar ve bu sorunlardan en büyük payı alan çocukları çaresiz değiller, yalnız değiller. Biz varız, paylaşabiliriz, dertleşebiliriz. Desteğe ihtiyacı olan kadınlar için buradayız.''