Zirve Yayınevi davası görülüyor

Malatya'daki Zirve Yayınevi'nde biri Alman 3 kişinin canice öldürülmesiyle ilgili davanın 11. duruşması, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinde başladı. Duruşma öncesinde, öldürülen Alman Tilmann Geske'nin eşi Suzanna Geske, sanık Emre G.'nin babası Mustafa G. ile x ray cihazından geçerken ilk kez yan yana geldi.

Yayınlanma: 12.09.2008 - 11:17
Abone Ol google-news

Duruşma nedeniyle, sabah saatlerinden itibaren Malatya Adliyesi çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı.

Duruşma öncesinde, öldürülen Alman Tilmann Geske'nin eşi Suzanna Geske, sanık Emre G.'nin babası Mustafa G. ile  x ray cihazından geçerken ilk kez yan yana geldi.

Tutuklu sanıklar Emre Günaydın (19), Salih Gürler (20), Abuzer Yıldırım (19), Cuma Özdemir (20) ve Hamit Çeker (19), jandarma ve polis ekiplerinin güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildi.

Duruşmayı, öldürülen Alman Tilman Ekkehart Geske'nin eşi Susanna Geske, Emre G.'nin babası Mustafa G., müdahil avukatlar, sanık avukatları, Alman Büyükelçiliği Hukuk Bürosu görevlileri, insan hakları kuruluşları temsilcileri, yerli ve yabancı basın mensupları izliyor.

Davanın 11. duruşmasında, tanıklardan Abdullah Mahmut KudaşTurna Işıklı ve Mehmet Uludağ'ın ifadesine başvuruldu. Abdullah Mahmut Kudaş, Abuzer Yıldırım haricindeki 4 sanığı tanıdığını belirtti.

Kudaş, olaydan bir gün önce tutuklu sanık Cuma Özdemir'in kendisini arayarak, Malatya merkezdeki İnönü Kapalı Çarşısı'nın üzerine çağırdığını, burada yaptıkları görüşmede Özdemir'in kendisine çıkmazda olduğunu söylediğini ifade etti. Özdemir'in, kendisine ''Ben şehit olacağım, Malatya'da 49 kilise, ev ve papazlar var. Bunları bilenler ölecek'' dediğini ileri süren Kudaş, şöyle konuştu: ''Sanıklardan Emre Günaydın, Salih Gürler, Cuma Özdemir ve Hamit Çeker'i tanıyorum. Kendileriyle tanışıklığım aynı yurtta olmamızdan kaynaklanıyor. Sadece Cuma Özdemir'le görüşmüşlüğüm, arkadaşlığım vardı. Olaydan bir gün önce Cuma Özdemir, beni arayarak İnönü Kapalı Çarşısı'nın üzerine gelmemi söyledi. Yanına gittiğimde bana, kendisinin çıkmazda olduğunu, Malatya'da 49 kilise, ev ve papaz bulunduğunu, kendisinin şehit olacağını ve bunları bilenlerin öleceğini söyledi. Bana bir mektup bıraktığını, mektubun yerinin ise beni arayacak olan bir kişi tarafından belirtileceğini söyledi. Ben de kendisini ciddiye almadım. Yurtta Emre Günaydın, 'Alman Emre' diye tanınırdı. Ben de Cuma Özdemir'e 'Alman Emre bu işin içinde mi?' diye sordum. 'Evet' yanıtını verince, 'O zaman siz ... yoluna gidiyorsunuz' dedim ve oradan ayrıldım. Daha sonra beni mektupla ilgili olarak kimse aramadı.''

Mahkeme Başkanı Emre Günaydın'ı uyardı

Mahkeme heyeti, Kudaş'a, Emre Günaydın'a neden ''Alman Emre'' diye hitap edildiğini sordu. Kudaş da ''Tam olarak bilmiyorum ancak Emre Günaydın'ın Alman bir kız arkadaşı olduğunu, bundan o şekilde hitap edildiğini duymuştum'' dedi.

Daha sonra çapraz sorgu ile tanığa sanıklarla yakınlığı ve olaydan haberi olup olmadığı soruldu.Tanığa soru sormak üzere söz alan müdahil avukatlar ayağa kalktığı sırada, sanık Emre Günaydın, avukatlara hitaben ''Mahkemeye karşı saygılı ol, telefonunu kapat, konsantrasyonumu bozuyorsun'' dedi. Bunun üzerine, mahkeme başkanı Eray Gürtekin, Emre Günaydın'ın ifadelerini zapta geçirerek ''Bir daha söz almadan müdahalede bulunursan veya konuşursan seni mahkeme salonunun dışına çıkarırım'' dedi.

Tanıklardan Turna Işıklı da, arkadaşının kullandığı telefonun kendi adına kayıtlı olduğunu, kendisinin kullandığı telefonun da başkası adına kayıtlı olduğunu belirtince Mahkeme Başkanı Eray Gürtekin, ''Kimin eli kimin cebinde diye bir tabir var, başkasının telefonunu ne diye kullanıyorsunuz kardeşim'' dedi.

Turna Işıklı, ''Arkadaşım Yeliz Ö. hat alacaktı, kimliği üzerinde olmadığı için benim kimliğimle almıştık'' dedi.

Mahkeme Başkanı Gürtekin, ''Kimliği üzerinde yoksa gider evden kimliğini alır ve hattını bir sonraki gün alır. Siz biliyor musunuz, biz burada teröristlerin üzerinden çıkan kimlik kartları yüzünden bir sürü insanı yargıladık'' diye konuştu.

İfadesine devam eden tanık Turna Işıklı, şunları söyledi:''Emre Günaydın'la sadece okuldan arkadaşız. Arkadaşlığımız bundan ibaretti. Bana karşı olan duygularını öğrendikten sonra arkadaşlığımı bitirdim ve olaydan bir süre önce başka arkadaşlarımızın da araya girmesiyle barıştık. Emre Günaydın, bana davası görülen olayla ilgili herhangi bir şey anlatmadı. Bu konuda hiçbir şey konuşmadık. Zaten yalnız görüşmüyorduk. Arkadaş grubu halinde görüşüyorduk.''
 

Ben sadece aracıyım

Mahkemede dinlenen tanıklardan Mehmet Uludağ da sanıklardan Cuma Özdemir ile samimi olduğunu belirterek, şöyle konuştu:''Sadece Cuma Özdemir'le samimiydim. Cuma Özdemir'le olaydan bir süre önce Malatya merkezdeki Hürriyet Parkı'nda görüştük. Çarşı merkezine doğru yürürken bana yemin ettirerek, bir şey söyleyeceğini, kimseye söylememem gerektiğini söyledi. Malatya'da çok büyük bir olay olacağını, yanında Hamit Çeker ve iki kişinin daha bulunduğunu, o iki kişiye güvenmediğini, sadece Hamit Çeker'e güvendiğini ifade ederek, 'Hamit de bana yanlış yaparsa ben ölürüm. Senden isteğim, ortadan kaybolursam veya bana bir şey olursa Muammer. Ö'yü arayarak saklamış olduğum bir mektubu alıp Top Mahmut lakaplı kişi ile jandarma veya polise vereceksiniz' dedi. Ben kendisini çok ciddiye almadım çünkü bunları gülerek ve esprili şekilde söylüyordu.''

Çapraz sorgu yapılan Uludağ, müdahil avukatlardan Ali Koç'un ''Cuma Özdemir'in sana anlattığı gizemli bir mektup olayı var. Anladığım kadarıyla sürekli aranızda mektupçuluk oynamıyorsunuz. Peki sen bu mektup organizasyonunun neresindesin?'' diye sorması üzerine, ''Ben sadece aracıyım'' yanıtını verdi.
İfade verirken sürekli güldüğü gözlenen tanık Uludağ'a, Mahkeme Başkanı Gürtekin, ''Senin bir yakının öldürülmüş olsaydı böyle gülmezdin. Burada eşi, yakınları öldürülen insanlar var. Burada tiyatro yapmıyoruz. Biraz ciddi ol'' dedi.

Öte yandan, geçen duruşmada adliyeye zorla getirilmesi kararı çıkarılan Varol Bülent Aral'ın adresinde bulunamadığı için duruşmaya getirilemediği belirtildi.

Müdahil avukatlardan Özkan Yücel, adliye çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamada, olayın başından beri ''bir nefret ikliminden'' söz ettiklerini hatırlatarak, amaçlarının, olayın arka planını ortaya çıkartmak olduğunu söyledi.
Yücel, önümüzdeki duruşmada tanıkların yalan beyanda bulundukları yönünde müracaatlarının olacağını da kaydetti.
 

Malatya'da, 18 Nisan 2007'de, Zirve Yayınevi'nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel boğazları kesilerek öldürülmüş, zanlılardan Salih Gürler (20), Cuma Özdemir (20), Hamit Çeker (19) ve Abuzer Yıldırım (19) olay yerinde yakalanmıştı. Olaydan sonra üçüncü katın penceresinden kaçmaya çalışırken düşerek yaralanan Emre Günaydın, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'nde tedavi altına alınmış, tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler