"TRT, AKP'nin çiftliği"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, TRT programlarının CHP'ye karşı, Hükümet tarafından yapıldığını öne sürerek "TRT AKP'nin çiftliği haline gelmiştir. TRT Türkiye'nin televizyonu olmaktan çıktı" dedi.

Yayınlanma: 27.10.2009 - 12:45
Abone Ol google-news

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, TRT 'ye kaynak oluşturmak için tüm ulaşım araçlarına yapılan zammı eleştirerek, "TRT Türkiye'nin televizyonu olmaktan çıktı. TRT Hükümet'in borazanı oldu. Yandaşlara bir çiftlik olmuştur. Biz CHP olarak TRT'ye kesinlikle çıkmıyoruz. Derhal bunu Danıştay'a götürüyoruz. Kulaklıktan teypten videodan, cepten vergi alacaklar bunu millet TRT'yi besleyecek. Sonra da sen gelip CHP'ye hakaret edeceksin. CHP tavada kızartacaksın. Getireceksin Kanada'dan ruh hastası insanı (Tuncay Güney) konuşacaksın" dedi.

Baykal, Meclis'te CHP Grup toplantısında yaptığı konuşmada, TRT'ye kaynak oluşturmak için Bakanlar Kurulu'ndan çıkan son zam kararnamesini eleştirdirdi. Baykal, TRT programlarının CHP'ye karşı, Hükümet tarafından yapıldığını belirterek, "Program yapıyorlar 'CHP nasıl muhalefet yapıyor anlatın' diyorlar. Tavaya CHP'yi koyup kızartıyorlar böyle yayıncılık olur mu?" dedi.

Ruh hastası insan

Baykal, TRT'ye kesilen paylarla CHP karşıtı programların yapıldığını öne sürerek, şöyle dedi: "TRT iktidarının borazanı haline gelmiştir. TRT AKP'nin çiftliği haline gelmiştir. Bir avuç insanın çıkar peşinde koştuğu sömürdüğü bir grup haline gelmiştir. Kendileri çalıp kendileri oynuyor. Vatandaş araba alacak arabanın fiyatı üzerinden, dikkatinizi çekerim arabanın fiyatı üzerinden belli bir oran TRT'ye gidecek. Bununla; kime sövdürecek, kime hakaret ettireceksin. Kanada'dan getirdiğin bir ruh hastası insanı (Tuncay Güney) CHP'nin aleyhinde konuşturacaksın. TRT Türkiye'nin televizyonu olmaktan çıktı."

"Artık TRT'ye çıkmayacağız"

TRT'nin AKP'nin borazanı haline geldiğini savunan Baykal, bundan sonra CHP olarak TRT programlarına çıkmayacaklarını açıkladı. Baykal, "Kesinlikle artık TRT'ye çıkmıyoruz. Yanlış olan; TRT 'ye kaynak oluşturmak için tüm ulaşım araçlarına müzikle ilgili tüm araçlara zam kararının Bakanlar Kurulu tarafından alınmış olmasıdır. Siyasi parti kendi TV'sine karşı böyle bir tavır takınıyor mu takınıyoruz. Mesela başka, sen bu milletn vergileri ile kurulmuş bir kuruluşsun, 9 milyonluk partiye hizmet edemezsin. Böyle yayıncılık olur mu? Böyle Anayasal yayıncılık olur mu kimse sövdüreceksin bu gelirle kimse eleştireceksin" diye konuştu.

Baykal, TRT'ye kaynak oluşturmak için son yapılan zamları Danıştay'a götüreceklerini bildirdi.

 

''Bir-iki günde çark edilmiştir"

''Açılım'' (Demokratik) konusunda da değerlendirmeler yapan Baykal, Türkiye'nin aylardır açılımla yatıp, açılımla kalktığını belirterek, Habur sınır kapısında yaşananlara ilişkin eleştirilerini sürdürdü.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Habur'un ardından ''Tablodan duyduğu memnuniyeti dile getirdiğini'', 1-2 gün sonra ise Ağrı'da ''Açılımı methettiğini'', aynı gün Erzurum'da ''Sil baştan yaparız'', Pakistan yolunda ''Bu işe ara verdik'' dediğini belirten Baykal, ''Bu süreci iyi anlamalıyız. Bir iki gün içinde çark edilmiştir'' dedi. ''Bu süreç niye tıkanmıştır?'' diye soran Baykal, şöyle devam etti:
''Ne olmuştur, ne yaşanmıştır da büyük heyecanla ve umutla uygulamaya konulan bir politikadan 2 gün içinde çark edilmiştir. Bu süreç niye tıkanmıştır? Taraflar anlaşamamıştır, birisinin istediğini öbürü verememiştir, istenenler artırılmıştır, kavga çıkmıştır aralarında... Pazarlıkta uyuşmazlık var mı? Pazarlıkta uyuştular... Kavga çıktı mı? Allah muhabbetlerini artırsın, aralarından su sızmıyor, can ciğer kuzu sarması. Niye tıkandı? İşin esasında kopmayı gerektiren bir ihtilaf mı var? Hayır. Ne var? Mutabakat sağladığınız planı daha ilk adımda millet tepkisini koyarak uygulanamaz hale getirdi. Bu işi engelleyen ne Başbakandır, ne de başkasıdır. Bu işi engelleyen milletin kendisidir. Milletimiz gözüyle düşünür. Biz bunu anlatmaya çalıştık. Ancak insanlar görünce anladı. Gidişatın nereye doğru olduğunu?''

Açılım politikasına medya, iş dünyası, ABD ve AB'nin destek verdiğini, destekte eksiğin bulunmadığını belirten Baykal, ''Bir CHP, yok. Bu kadar desteğin yanında CHP'nin lafı mı olur. El ele verdiniz, hadi uygulayın da bir görelim bakalım? Niye tıkandı? Aralarında ihtilaf yok, birbirlerini seviyorlar. Niye yapamadınız? Çünkü iş yanlış, işin özü, temeli yanlış. Millet o yanlışı gördü'' diye konuştu.


''Ara mı verdin vaz mı geçtin?"

Baykal, işin özünün yanlış olduğunu, milletin de bu yanlışı görerek, tepki gösterdiğini ifade ederek, bu tablo karşısında ''ara verdik'' denildiğini söyledi. ''Ara mı verdin vaz mı geçtin?'' sorusunu yönelten Baykal, ''(Ara verdim) diyerek, vazgeçmeye mi çalışıyorsun yoksa gerçekten hazmettirmek için mi ara veriyorsun? 'Millet tepki gösterdi, şunu hazmettirelim, bir süre sonra devam ederiz' planlaması mı yapıyorsun?'' dedi.

Terörün amacının, kavganın özünün; Türkiye'yi etnik temelde, önce millet olarak ayrıştırıp, daha sonra siyasi anlam kazandırarak, ayrı bir devlet yapısına çekmek olduğunu belirten Baykal, gerçek ırkçılığın bu olduğunu söyledi.

Baykal, bunun yanlışlığının anlaşılması için Ortadoğu'ya, Irak'a bakılması gerektiğini dile getirdi.

Türkiye'nin kurulduğundan bu yana uluslaşma süreci içerisinde girdiğini, bir millet olarak kaynaşmaya, kökenleri ne olursa olsun birlikte olduklarını ortaya koymaya çalıştıklarını ifade eden Baykal, bu konuda büyük mesafe aldıklarını söyledi. Baykal, ''Şimdi, bu kazanılmış mesafeyi kaybettirmek için mücadele ediyorlar. Birileri, içeriden, dışarıdan Türkiye'de ortaya çıkan bu bütünselliği dağıtmak için planlar, projeler yaptı, onları sahneye koyuyor. Irak, Lübnan, Filistin'de konulduğu gibi'' diye konuştu.

''Terör merkezleriyle iş tutarak, bir yere varamazsınız"

Kürt kökenli vatandaşların, ayrışma, teröre destek olma peşinde olmadığına işaret eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Onlar, PKK'nın militanı, fanatiği değil. Onlar, bu milletin, devletin eşit vatandaşı olarak yaşamak istiyor. Şimdi bizim bunları bir yana bırakarak, terör örgütünün karargahına gözümüzü dikerek, onlarla uzlaşmaya çalışarak, işbirliği yaparak, bu konuları çözmeye kalkmamız, en büyük yanlıştır. Çünkü onların derdi ayrıştırmaktır. Kürt kökenli vatandaşlarımızın derdi ayrışmak değil. Haklı, meşru şikayetleri, talepleri var, çözüm istiyorlar. Açılım yapılacaksa, bu Hükümetin yaptığı gibi gözünüzü PKK'ya, Öcalan'a, DTP'ye dikerek yapılmaz. O bölgedeki Kürt kökenli insanlarımıza dikerek onu yapacaksınız, onların taleplerini dikkate alacaksınız. Şiddet ve terör merkezleriyle iş tutarak bir yere varamazsınız.

Ortaya çıkan tablo karşısında hükümet yol ayrımında; tamam mı devam mı? Anadolu'da yaşanan gösteriler, örgütlü değil ama millet ayağa kalkmıştır. Bu manzara karşısında 'ben devam edeceğim' demek, millete yapılacak en büyük saygısızlıktır, millet ile inatlaşmak demektir. Kimseye tavsiye etmem; millet ile inatlaşmanın sonu kötüdür.''

''PKK'yi el altından himayeyi bırak"

Baykal, dışarıdan Türkiye'yi etnik temelde ayrıştırma arayışlarını himaye etmeye ve terör örgütlerini kullanmaya yönelik bir anlayışla karşı karşıya olduklarını belirtti. Baykal, ''dışarısının, bu Hükümete veya başka hükümete, Türkiye'yi etnik ayrıştırmaya götürecek kararları aldırtabileceğini umduğunu'' savundu.

''Hepimize düşen görev; dış dünyaya, 'PKK ile oynamayı, PKK'yi kullanma anlayışını, PKK'yi açıktan değilse de dolaylı, el altından himaye etmeyi lütfen bırak. Bu bölgenin, huzuru, barışı, güvenliği o zaman çok daha ileri olur'u anlatmaktır'' diyen Baykal, Hükümetin; milleti yanlış istikamete sürükleyecek aldatmacaların peşine düşmemesi, dış dünyaya, Türkiye'yi ayrıştıracak adımları atmanın doğru, uygun olmayacağını açık biçimde ifade etmesi gerektiğini belirtti.

Baykal, Türkiye'nin uluslaşma sürecini, kimsenin engellemeye kalkmaması gerektiğini dile getirdi.


''CHP'yi itham ediyorsa, altında ezilir"

Baykal, demokrasi konusundaki inançlarını, kimseye ispat etme mecburiyetlerinin olmadığını belirterek, 12 Mart ve 12 Eylül'e yönelik tavırlarına işaret etti.

Millet iradesine dayalı, demokratik siyasi sürecin içinde sorumluluk yüklenmiş bir siyasi parti olduklarını ifade eden Baykal, ''Şimdi içinde bulunduğumuz tabloda, Silahlı Kuvvetlere karşı, bu arada CHP'ye karşı, sanki iş birliği içindeymiş gibi sunmaya yönelik bir ihbar mektubunu, diğer tarafını bilemiyorum ama CHP'ye karşı o ithamı yapmış olması dolayısıyla onun samimiyetini sorgulama hakkını kendimizde buluruz'' dedi.

Baykal, CHP'yi itham eden bir ihbar mektubunu tartışmaya açmanın kaçınılmaz olduğunu dile getirerek, ''Eğer diğer iddialar da bizimki gibiyse her şey ortadır. Bizimkinin doğru olmadığını en iyi bilme noktasında olan benim. Benim ve arkadaşlarımın, hiçbir şekilde demokrasi dışında herhangi bir arayış ile ilişkimiz olamaz. Eğer birisi CHP'yi itham ediyorsa onun altında ezilir kalır. Biz böyle ithamlara alıştık'' diye konuştu.

''Mektubun ciddiyetini zaafa uğratıyor"

İhbar mektubunda CHP'ye yönelik iddiaların yer almasının, bu mektubunun ciddiyetini zaafa uğratan en temel unsurlardan birisi olarak düşündüğünü kaydeden Baykal, sözlerini şöyle tamamladı:
''Türkiye'de birileri, kurumlar arasında bir çatışma yaratarak gündemi değiştirmek, açılım politikasının nasıl iflas etmekte olduğu gerçeğini milletin dikkatinden kaçırmak istiyorsa ya da kendi başına Türkiye'de böyle bir çatışmadan medet umuyorsa, Türkiye'yi ayrıştırma projesini etnik temelde değil de kurumlar bazında tezgahlamak istiyorsa bunun da çıkmaz yol olduğunu herkes görecektir. Herkes aklını başına alsın. Türkiye'de hukuk işlemelidir, dürüstlük işlemelidir, kimse kimseye komplo yapmamalıdır, bel altından vurmaya kalkmamalıdır, devlet imkanlarını elinde bulunduranlar, devletin dürüst namuslu insanlarına karşı gerekli saygıyı her zaman göstermelidir.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler