Türkan Saylan'a vefa

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Maltepe Belediyesi'nce yaptırılan Türkan Saylan Kültür Merkezi'nin açılışına katıldı. Baykal, bir demokrasinin Cumhuriyeti tahrip etmesini, onun demokraside daha ileriye gitmesi sonucunu doğurmayacağını ifade etti.

Yayınlanma: 28.10.2009 - 21:05
Abone Ol google-news

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'de Cumhuriyetin bir bilinçli tercih olarak, devletin kuruluşunun hemen ertesinde ortaya konulmuş olmasının, bugün Orta Doğu coğrafyasında bir parçası olduğu kültür, inanç ve değerler dünyasının içinde çağdaş uygarlığa en yakın noktaya gelmeyi başaran Türkiye'nin hukuk temellerini insan hakları anlayışı zemininde örme kararını ortaya koyan, feodal değerlere meydan okuyan, kadın-erkek eşitliğini temel hedef olarak kabul eden ve birbirinden farklı kültür, etnik, inanç kimliklerini bir arada huzur ve barış içinde yaşatmayı başaran bir büyük model olduğunu kendilerine düşündürdüğünü söyledi.

Cumhuriyet'in bu yönüyle dünyada çok köklü bir değişimi gerçekleştiren örnek bir modernleşme projesi olduğunu vurgulayan Baykal, şöyle devam etti:
''Gerçekten 1. Dünya Savaşı'nın sonrasında her bakımdan parçalanmış, ülkesi işgal edilmiş, maneviyatı tahrip edilmiş, arkasında feodal bir kültür, etkinliğini kaybetmiş gelenekler ve teslim olmuş siyasi yapı zemininde iddialı bir kimlikle bağımsız bir devleti vatandaşlık anlayışı, milli irade anlayışı, milli egemenlik anlayışı, kadın-erkek eşitliği temel anlayışı doğrultusunda kurmaya başlamış, sonra çok köklü hukuk dönüşümlerini, eğitim ve kültür değişikliklerini yaşama geçirmiş ve gerçekten dünya çapında büyük bir modernleşme projesini saygıdeğer bir başarı çizgisine taşımış evrensel bir model ortaya koymuştur.''

Baykal, Cumhuriyet'in büyük bir olay olduğunu ifade ederek, ''Bugün çevrenizde Türkiye eğer en fazla barış içinde yaşıyorsa, en istikrarlı ülkeyse, ekonomik bakımdan en ileri noktaya gelmişse, hukuku en ileri noktadaysa, demokrasisi en ileri noktadaysa, bunun temelinde hiç kuşku yok ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bu dünya görüşü vardır, bu anlayışı vardır'' şeklinde konuştu.

Cumhuriyet'in bir temel olduğunu, bunun üzerinde çok köklü, çok önemli yeni yapılanmaların ortaya çıktığını dile getiren Baykal, Cumhuriyet'in bir son değil, başlangıç olduğunu, tüm sağlıklı oluşumların temelinde Cumhuriyet'in bulunduğunu ve bulunması gerektiğini kaydetti.

Baykal, Türkiye'nin, Cumhuriyet'in kuruluşundan hemen sonra demokrasiye geçiş çabası içinde olduğunu, daha Mustafa Kemal'in döneminde iki kez çok partili siyasi rejime geçme denemeleri yapıldığını, ancak başarısızlıkla sonuçlandığını ifade ederek, çünkü Türkiye'nin ulusal bütünlüğünü koruyabilmesinin, kendisine hasmane duygularla yaklaşan bir dünyanın içinde kendi varlığını, istikrarını ve ulusal bütünlüğünü koruyabilmesinin çok özel tedbirleri gerektirdiğini söyledi.

Cumhuriyet ve Demokrasi

CHP Genel Başkanı Baykal, şöyle devam etti:
''Bugün gelinin noktada cumhuriyetin demokrasiye düşman olduğu şeklinde bir anlayışın yer yer bazı zihinlerde yer tuttuğuna tanık oluyoruz. Cumhuriyet ve demokrasiyi birbirini ortadan kaldırmaya yönelik düşünen, 'Cumhuriyet ve demokrasi arasında bir çelişki, bir çatışma kaçınılmazdır' anlayışıyla yaklaşan düşünce sistemlerini fevkalade yanlış gördüğümüzü ifade etmeliyim.

Gerçek bir demokrasi ancak sağlam bir cumhuriyet zemininde yükselir. Bir demokrasinin cumhuriyeti tahrip etmesi, onun demokraside daha ileriye gitmesi sonucunu doğurmaz, tam tersine demokrasinin giderek köksüzleşmesini, temelsizleşmesini ve kendisini ayakta tutamaz hale dönüştürmesini zorunlu kılar.

O nedenle demokrasiyi cumhuriyet doğurmuştur, demokrasi cumhuriyete sahip çıkmak zorundadır. Cumhuriyet demokrasiyle taçlanmıştır, demokrasi cumhuriyeti gözü gibi korumak durumundadır. Eğer demokrasi cumhuriyeti tahrip ederse, demokrasi olarak da varlığını sürdürmesi olağanüstü güç hale gelir."

Demokrasiye, iç barışa, istikrara, ekonomiye, hukuka, kadın-erkek eşitliğine bakıldığında, en ileri örneğin Türkiye olduğunu ifade eden Baykal, ''Çevremiz bu açıdan büyük sorunlarla kuşatılmıştır. Irak'a, Orta Doğu'ya, İran'a, Filistin'e, Lübnan'a baktığınız zaman manzara ortadadır. Türkiye, eğer bunlardan farklı bir konumdaysa, bunu hiç kuşku yok ki Mustafa Kemal'in o Cumhuriyet anlayışını kararlılıkla takip etmesine borçludur'' diye konuştu.

Bugün gelinen noktada Türkiye'nin, çağdaş bir siyaset ve devlet düzeni içinde, vatandaşların etnik ve dini kimlikleri ne olursa olsun tümünün eşit kabul edildiği bir anlayışa dayandığını belirten Baykal, ''Bizim devletimizin temelinde insanları etnik kimliklerine göre ayırmak yoktur. İnsanları inançlarına göre ayırmak yoktur. Bizim devletimiz hangi inançtan, hangi etnik kökenden olursa olsun bütün insanlarımızın kardeşliği ve eşitliği anlayışına dayanır. Bu, Türkiye'de barışın güvencesidir, kalkınmanın, gelişmenin altyapısının güvencesidir'' şeklinde ifade etti.



"Açılımlar ve arayışlar hiçbir sorunu çözmez"

''Türkiye'yi tekrar etnik bir ayrıştırmaya çekmek isteyen açılımlar ve arayışlar Türkiye'de hiçbir sorunu çözmez, tam tersine Türkiye'yi çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya bırakır'' diyen Baykal, o nedenle en duyarlı olunması gereken noktanın, bu temel, etnik kimliklerin ötesindeki eşitlik ve beraberlik anlayışı olduğuna dikkati çekmek istediğini kaydetti.

Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bugünkü Cumhuriyet'in yıl dönümü törenlerinde bu temeli anımsamak ve birbirimize anımsatmak, Cumhuriyetimizin, iç barışımızın, istikrarımızın bu temel anlayışa dayandığını bir kez daha çok açık bir biçimde ortaya koymak durumundayız. Biz bu anlayışı özenle sahipleniyoruz. Elbette Türkiye'de herkesin etnik kimlikleri vardır, böyle olması çok doğaldır. Herkesin kendi etnik kimliğiyle iftihar etmesi temel hakkıdır.

Herkesin kendine göre bir ana dili, bir sosyal çıkış noktası, bir etnik kimliği olabilir. Etnik kimliğini herkes sahiplenebilir, ana dilini öğrenebilir, yaşayabilir, yayın yapabilir, öğretebilir. Etnik kimlik mutlak bir özgürlüğe sahip olacaktır, ama insanlarımızın belli bir etnik kimliğe sahip olmasını bir ulusal ayrıştırmanın çıkış noktası haline dönüştürmeyi hiçbir şekilde kabul etmek mümkün değildir.''

Bugün Türkiye'de farklı etnik kimliklere mensup insanların yaşadığını dile getiren Baykal, ''Türk milletini oluşturan insanların önemli bir kısmı Çerkez, Çeçen, Gürcü, Arnavut, Arap, muhacirdir, Makedonya, Yunanistan kökenlidir. Elbette onlar kendi aileleriyle iftihar edeceklerdir, ama onların birbirinden farklı etnik kökene sahip olmaları, hepimizin aynı milletin, Türk milletinin parçası olmamıza engel değildir''


"Ulusal kimlik ortadadır"

Ulusal kimliğin ortak kimlik ve adının ''Türk milleti'' olduğunu vurgulayan Baykal, ''Oradaki 'Türk' kelimesi etnik bir nitelemeyi ifade etmez. Bir kültür kimliğini ortaya koyar. Dünyanın bize bakarken başvurduğu bir değerlendirmedir'' dedi.

''Cumhuriyetin geldiği bu aşamada kimse bizim milli kimliğimize yönelik tartışmalar arayışına girmesin, kimse de bunu demokrasi ve insan hakları adına yapmaya kalkmasın'' diyen Baykal, şunları kaydetti:

''Türkiye'nin barışı, istikrarı, tarihin içinde şekillenmiştir. Kimliğimiz tarihin içinde şekillenmiştir. Dünyanın gözü önünde şekillenmiştir. Kendi gözümüzde şekillenmiştir. Buna sahip çıkmak, bizim bu coğrafyaya, bu coğrafyanın barışına, istikrarına, kalkınmasına, ilerlemesine yapabileceğimiz en büyük katkıdır.
Türkiye'de bir etnik ayrıştırma gerçekleştirilmek istenmesinin, milletimizin bu konudaki bir talebinden kaynaklanmadığını çok iyi biliyoruz.

Toplumumuzda her etnik kesimden insanların ezici çoğunluğu, Kürt kökenli vatandaşlarımızın tamamına yakını, bizim milli kimliğimizin bir parçası olarak, eşit vatandaşlar halinde Türkiye'nin bütünlüğü içinde yaşamayı karara bağlamış insanlardır. Bunu herkesin çok iyi anlaması lazımdır. Türkiye'ye bir terör dayatması, etnik ayrıştırma dayatması çok büyük ölçüde dışarıdan kaynaklanmaktadır.

Terörü kendi bölgesel amaçları için, Türkiye'yi ayrıştırmayı, atomize etmeyi, değiştirmeyi, parçalamayı kendi stratejik hedefleri için uygun görenlerin bu oyununa inanıyorum ki Türkiye'de kimse düşmeyecektir. Türkiye'de halkımızın bu tuzağa düşmediğini görüyorum. Türkiye'yi yönetenlerin de bu tuzağa düşmemesini sağlamak hepimizin ortak görevidir.''

Baykal, konuşmasının ardından, kültür merkezinin yapımında emeği geçen eski Maltepe Belediye Başkanı Fikri Köse'ye plaket verdi.

Açılışta ayrıca, bu yıl ilk kez düzenlenen ''Prof. Dr. Türkan Saylan Onur Ödülleri'' sahiplerini buldu.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne verilen ödülü, Dernek Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, Baykal'ın elinden aldı.

Yazar Turgut Özakman'a verilen ödülü Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Ana Sanat Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Füsun Balkaya, gazeteci Uğur Dündar'ın ödülünü Star TV muhabiri Melis Özoğlu, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun ödülünü Buket Müftüoğlu, Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın ödülünü Rektör Vekili Prof. Dr. Korkut Ersoy, Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk ve Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ın ödüllerini eski Turizm Bakanı Alev Coşkun aldı. Ayrıca, bestekar Muammer Sun ve ressam Ekrem Kılıçkan'a da onur ödülleri verildi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler