Suriye’de iç savaş: Çoklu tehdit

İç savaşın başlamasından bu yana, 7 yılda Suriye denkleminde çok şey değişti. İlk başta ABD ile birlikte hareket eden Türkiye’nin, Esad yönetiminin iktidardan indirilmesi beklentisi boşa çıktı.Düşmesi beklenen rejim, son dönemde kontrol ettiği alanı genişletiyor.

Yayınlanma: 16.09.2018 - 21:52
Abone Ol google-news

 

Türkiye’nin tehdit algılamalarının ilk sıralarında artık Suriye kaynaklı gelişmeler yer alıyor. Müttefik ABD’yle PKK destekli YPG yüzünden oluşan ayrılık gitgide derinleşiyor. Rusya’yla ise İdlib’e askeri harekât konusunda yoğun temaslara karşın henüz uzlaşma sağlanabilmiş değil.
Türkiye, küresel güç ABD, kıtasal güç Rusya ve bölgesel güç İran karşısında Suriye üzerinden güvenlik çıkarlarını korumaya çalışıyor.

Konu başlıklarını biraz açalım. ABD ile Türkiye’nin, haziran ayında üzerinde uzlaştıkları açıklanan Mınbiç Yol Haritası, ilk aşamasında takılmış duruyor. NATO müttefikliği kapsamında birçok bölgede birlikte çalışan Türk ve ABD askerleri, 3 aydır ortak devriye eğitimine dahi başlayamadı. Oysa Ankara, YPG’nin geçen üç aylık süre içinde Mınbiç’ten tamamen çekilmesini istiyordu.
Ancak Türkiye, hazirandan farklı olarak günümüzde, İdlib’e yoğunlaşmış durumda. Esad güçleri, Rusya ve İran’ın desteğiyle bölgeyi kontrol altına almak istiyor. İdlib, diğer üçüyle birlikte çatışmasızlık bölgesinden biriydi. Esad güçleri İdlib dışındaki bölgeleri ele geçirdi. Ele geçirilen bölgelerdeki cihatçı grupların tamamı İdlib’e toplandı. Bu gruplar başta Türkiye olmak üzere herkes tarafından sorun olarak görülüyor.

Rusya cihatçıların İdlib’den çıkarılmasını, Türkiye ise bunun sivil hassasiyet nedeniyle zamana yayılmasını istiyor. Henüz uzlaşma sağlanabilmiş değil.

Suriye’den çoklu tehdit algılayan Türkiye, önce müttefiki olan ABD-YPG ikilisiyle karşı karşıya kalıyor. Ardından İdlib bölgesi için Rusya-İran ikilisiyle kritik aşamaya geliyor. Suriye’deki “vekâletler savaşında” her an tehdit aktörlerine bir yenisi eklenebilir.
Uluslararası Güvenlik Analisti Dr. Kaan Kutlu Ataç, Türkiye’nin çok taraflı bir krizle 1964’te, Kıbrıs nedeniyle karşılaştığını, Johnson mektubu, Kıbrıs harekâtı, ABD ambargosu, Moskova ile yatırım ilişkilerinin gelişmesi sürecini anımsatıyor. “Soçi görüşmesinden ne bekleyebiliriz” sorusuna Ataç’ın verdiği yanıt ise şöyle:

“Türk diplomasisi en güçlü şekilde görüşlerini ortaya koyabileceği bu tür fırsatları kullanacaktır. İç savaş Türkiye açısından fırsat da ortaya çıkardı. Bölgesel güç olmanın ötesinde artık ‘güç odağı’ olma yolunda. Ancak yine de Soçi görüşmelerinde, mevcut konjonktürde, Türkiye’nin istediğini alabileceğini söylemek iyimser bir yaklaşım olacaktır.”

Ataç, ABD Dışişleri’nin Levant İşleri Bölümü kadrosu oluşturarak şahin kanattan bir ismin görevlendirildiğini, temsilcinin IŞİD dışında tüm Suriye sorunlarıyla ilgileneceğini vurguluyor. Ataç’a göre “Bu yeni gelişme, gözden kaçırılmamalı.”
Bugün gözler Soçi’de olacak...


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler