Ekonomi Haberleri

TÜSİAD'dan kaygı mesajları

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısında terör, işadamları ve medyaya baskı ana gündem oldu. Tuncay Özilhan, gelişmelerin Türkiye’nin imajını zedeleyecek düzeye geldiğini söyledi. Cansen Başaran- Symes da “Enerjimiz azalıyor” dedi.

Yayınlanma: 17.09.2015 - 22:41

Güncelleme: 18.09.2015 - 05:28

Türk Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin (TÜ- SİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısı, Yönetim Kurulu Üyesi Memduh Boydak’ın gözaltına alınmasının gölgesinde geçti. Konuşmaların büyük bölümü son dönemlerde artan terör olayları ve medyaya baskıya ayrılırken ekonomi ikinci planda kaldı.

Açılış konuşmalarının ardında basına kapalı yapılan bölümde iş dünyası temsilcilerinin büyük bölümünün TÜSİAD yöneticilerinin açılış konuşmalarını yeterince sert bulmadığı ifade edildi. TÜSİAD YİK’e katılan iş insanlarından edinilen kulislere göre basına kapalı bölümde, TÜSİAD’ın üslup sorunu gündeme geldi. İçeride “Şimdi konuşmayacaksak ne zaman konuşacağız. Daha fazla sesimizi çıkarmalıyız” dendiği ifade edildi. Hatta bu taleplerden sonra dışarıda da duyulan uzun süreli alkış sesleri yükseldi. Ekonominin neredeyse hiç konuşulmadığı toplantıda her şeyin başının huzur, refah ve özgürlükler olduğu vurgulandı. Basına kapalı oturumda konuşmaların büyük kısmını genç iş insanlarının yaptığı da edinilen bilgiler arasında.

İmajımız zedeleniyor

TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, son dönemdeki gelişmelerin Türkiye’nin imajını zedeleyecek düzeye geldiğini söylerken, TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran- Symes da konuşmasına gözaltına alınan TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Memduh Boydak’ın eksikliğini hissettiklerini belirterek başladı. Başaran-Symes, “Ülkemizin içinde bulunduğu koşullar enerjimizi azaltıyor. İçinde bulunduğumuz koşullar potansiyelimizi aşağı çekiyor. Haftalardır, şehit haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Bir daha geri gelmeyeceğini umut ettiğimiz bir terör dalgası maalesef hayatımıza çok yoğun bir şeklide yeniden girdi” dedi.

Başaran-Symes, PKK’nin saldırılarına bir an önce son vermesi, sivil siyaseti zayıflatan, son yıllardaki kazanımları tehlikeye atan bu terör dalgasının derhal sona erdirilmesini istediklerini anlattı.

‘1 Kasımda oyunuzu kullanın’

TÜSİAD’ın 2015 yılının ilk YİK toplantısı, Çırağan Sarayı’nda birçok iş insanının katılımıyla yapıldı. Aralarında Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, TÜSİAD’ın Eski başkanları, Muharrem Yılmaz, Haluk Dinçer, Ümit Boyner, Boyner Grubu Başkanı Cem Boyner ve Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın’ın da bulunduğu birçok isim katıldı.

Sabah 09.30’da başlaması gereken toplantı TÜ- SİAD YİK Divan Kurulu Üyesi Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın 10 dakika geç gelmesi nedeniyle gecikmeli başladı.

Açılış konuşmasında Tuncay Özilhan toplumdaki kamplaşmayı giderecek, daha demokratik bir anayasayı hazırlamak üzere parlamenter siyasetin önünü açmaya ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, “Bunun için de hepimiz 1 Kasım seçimlerinde oyumuzu kullanalım” dedi. Cansen Başaran-Symes de

“7 Haziran seçimlerine çok sert ve gergin bir ortamda gittik. Seçimlerden sonra yüzde 98’lik bir temsil gücü umut verdi. Toplumun mesajı bu kadar açıkken bugün yine bir erken seçime gidiyoruz. Siyasilerden temennimiz olumlu ve sağduyulu bir şekilde seçim kampanyalarını yürütmelerini istiyoruz. Kurulacak bir tek parti ya da koalisyon hükümetinden tek beklentimiz piyasaları ve Türk ekonomisini öne çıkan bir anlayış benimsemedir” ifadesini kullandı.

Koalisyona çok destek verdik

TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes, çözüm sürecinin ekonomik boyutuna katkı sağlamak için girişimlerde bulunduklarını anlatarak “Kürt meselesi olarak yapılanların, en çok bu meselenin demokratik çözümü için uğraşanlarına yönelik bir saldırı olduğuna inanıyoruz” açıklamasını yaptı. Başaran- Symes’in konuşmasının satır başları şöyle:

* Demokrasinin en temel yapıtaşlarından biri olan basın özgürlüğünün teminatı medya kuruluşları saldırıya uğruyor ve üstelik bu olaylara gereken yaygınlıkta tepki de maalesef verilmiyor. Genel bir güvensizlik, tahammülsüzlük ve şiddet hali ülke sathına yayılmış, tüm toplumu geriyor, eziyor, bizi birbirimizden uzaklaştırıyor.

* TÜSİAD olarak bir koalisyon hükümetine çok destek verdik. Öncelikle eğer koalisyon kurulabilseydi, gerekli uzlaşma adımı atılmış olacak, toplumdaki sağlıksız kutuplaşma ortamı yumuşayacaktı. Koalisyon kurulabilseydi, bugün Türkiye’yi diğer ülkelerin önüne geçirecek reformlar yapabilirdik, bir profesyonel olarak benim de içim acıyor.

Kazanımlar büyük tehdit altında

TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, Türkiye’nin son 10-15 yılda azımsanmayacak bir dönüşüm yaşadığını kaydederek, “Bu dönüşüm, birlikte yaşama kültürümüzü güçlendirdi ve hepimize daha fazla demokrasi getirdi. Ama bugün bu kazanımlarımız artık büyük bir tehdit altında. Toplumumuzun renkleri arasındaki ciddi güvensizlik, beraber yaşama ortamımızı zedeleme noktasında” dedi. Özilhan’ın TÜSİAD YİK’te yaptığı konuşmanın satırbaşları şöyle:

* Doğu ve Güneydoğudaki bazı ilçelerimizde sokağa çıkma yasakları sürerken teröristlerin yanında siviller ve küçücük çocuklar da vuruluyor; ölüyor. PKK terörünü lanetlemek için yapılan gösterilerin protesto sınırlarını aşıp Kürt vatandaşların canına, malına, dükkânlarına, kast ettiğine tanıklık ediyoruz.

* Türkiye’nin ekonomi başkenti sayılabilecek İstanbul’un göbeğinde, toplumun her kesiminin haber alma hakkını sağlamaktan sorumlu medya kuruluşlarına, fiziki saldırıların yapıldığı günleri yaşıyoruz. Tüm bu yaşananlar, ülkemizin küresel alanda itibar ve istikrar çizgisini zedeleme noktasındadır.

* Bu kabaran dalga karşısında, başta siyasetçilerimiz olmak üzere, hepimizin yan yana durmamız, birbirimizi anlamak için dinlememiz gerekiyor. Kendi doğrularımızda ısrar etmek yerine empati kuralım.

* Türkiye’de en önemli ekonomik değişken kur. Hepimizin kurdaki değişiklikleri sürekli takip ettiği günlere geri döndük. Uzun vadeli düşünmeyi imkânsızlaştıran, yatırım kararı alma koşullarını ortadan kaldıran kurdaki oynaklığın zaten zayıf olan yatırım performansını daha da zedelemesi, tüketim talebini zayıflatması riski ile karşı karşıyayız.