ILO’da temsil sorununda belirsizlik rüzgârı doludizgin

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) her yıl haziran ayında bir hafta süren bir Uluslararası Çalışma Konferansı düzenliyor. Buraya üye ülkelerin, en çok üyeye sahip konfederasyonları ülkelerindeki çalışanları temsilen katılıyor. ILO, bu konferansın 106’ncısını Cenevre’de 5-16 Haziran’da toplayacak.

ILO, 1919’da “evrensel ve kalıcı bir barışın ancak sosyal adalet temelinde inşa edilebileceği” inancıyla kuruldu.

Türkiye ile 187 üye ülke, ILO’nun çizdiği çalışma standartlarını onaylayarak, kendi iç mevzuatlarını bunlara uyumlu hale getiriyor.

Örgütün kendisine ait bir anayasaya sahip olmasının yanında bünyesinde hükümet, işveren ve işçi kesimlerinin birlikte temsil edilmesi, diğer kuruluşlardan ayıran özellik olarak gösteriliyor.

Türk-İş, ILO’nun Uluslararası Çalışma Konferansı’nda 1952’den bugüne kadar Türkiye’deki
çalışanları temsil etme hakkını elinde bulunduruyordu.

Tepki var

Türkiye’de çalışma yaşamında izaha muhtaç bir durum ortaya çıktı.

Bakanlık verilerine göre Türk-İş’in üye sayısı 890 bin civarında kaldı. Temmuz 2016’da açıklanan kamu görevlileri sendikaları istatistiklerine göre bir mucizeye imza atan Memur-Sen üyesi sayısını 956 bine çıkarmıştı. ILO’nun Cenevre’deki konferansına katılmak üzere MemurSen başvurdu.

Grev hakkı bile olmayan bir konfederasyonun üstelik de Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ile Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na üye olmaması da sıkıntı yarattı.

65 yıldır ülkeyi temsil eden Türk-İş ve DİSK’in de karşı çıkışları sonucu bakanlık ortak bir formül arayışına girdi.

Hatta ILO’ya kurum bildirileceği için bakanlığın kararını geçen hafta vermesi bekleniyordu. Ancak, bakanlık herhangi bir açıklama yapmadı.