‘Halk haksızlığa karşı ayaklandı’

Arap Baharı'nın öncü isimlerinden Ekbal Baraka Mursi'nin yargılanmasına kadar olan süreci gazetemize değerlendirdi:

Yayınlanma: 08.01.2014 - 11:16
Abone Ol google-news

Arap Baharı’nın öncü isimlerinden, PEN Mısır Başkanı, gazeteci ve yazar Ekbal Baraka, Msır'da Arap Baharı’nın ilk gününden, Mursi'nin yargılandığı bugüne kadar yaşananları gazetemize anlattı. Baraka, “Arap Baharı süresince meydanlardaki eylemcilerin politik arenayı siyasilere bırakması, ABD’nin Müslüman Kardeşler’e destek vermesi ile seçimlerde hileye göz yumulması, Arap Baharı’nın sonunu hazırladı” diyor.

- Mısır’daki Arap Baharı’na destek veren en önemli isimlerdensiniz. Peki şimdi, geriye dönüp o günlere baktığınızda, Arap Baharı’nın en önemli gerçeklerinin ne olduğu kanısındasınız?

- Ortadoğu’da bir Arap Baharı olmak zorundaydı, ve aslına bakarsanız biraz ertelenerek hayata geçmiş olsa da asla geç kalınmış değildi. Mısır’da Arap Baharı, entelektüeller öncülüğünde hayata geçti, bunu görmek önemli. Ama bu süreçte Mısır’da, bugün ders çıkarmamız gereken büyük yanlışlar da yapıldı. Bu bakımdan ilk yanlış, eylemcilerin liderlerinin politik arenayı siyasilere bırakması oldu. Çünkü siyasiler, eylemcilerden devraldıkları mirası sürdürmediler, genç insanların onlara bıraktığı teorileri pratiğe dökemediler. Bunun üzerine Müslüman Kardeşler de duruma el koydu. Böylece Arap Baharı’nın sağlayabileceği birçok kazanım da, elde edilememiş oldu.

- Müslüman Kardeşler’in yönetime seçilmesini, Arap Baharı açısından bir tür kayıp olarak mı görüyorsunuz öyleyse?

Evet, bu durum Arap Baharı sürecinde yapılan ikinci yanlıştı aslında. Mısır’da devrim yapıldıktan ve halk despot yönetimden kurtulduktan sonra, ABD Müslüman Kardeşler’i Mübarek rejiminin yerine geçmesine ön ayak oldu. Ben bir liberal olarak, hayatım boyunca insanların kim olduklarına bakmaksızın yaptıkları seçimlerine elbette ki saygı duydum. Ancak burada olan farklıydı.

- Nasıl?

Müslüman Kardeşler, Başbakanlık seçimi sürecinde yürüttükleri kampanyalarda başkalarının haklarına tecavüz eden, yasal olmayan eylemler gerçekleştirdiler. Seçimlerde hile yaptılar ve bu da onların kazanımlarını sahte yapıyor. Ve tüm bu gerçekler ortadayken, onların adayı seçimleri kazandı. Bu da üçüncü büyük yanlıştı.

- Sonra? Seçildikten sonra dünyanın görmediği ama sizin içinde olduğunuz ne gibi olaylar yaşandı?

İlk günden son güne kadar şu kesin olarak belliydi: Seçimle gelen Cumhurbaşkanı söz sahibi bir insan değil ve olmayacak; o tamamiyle Müslüman kardeşlerin ve bu grubun lideri Almurshe’in kontrolü altında olacaktı. Onların amacı, devletin farklı birimlerine egemen olmak, kendileri gibi olmayan devlet yetkililerinin alanlarını daraltmaktı. Mursi, kendi kararlarına itiraz edilmesine yasaklayan bir yasa çıkarmaya kalktığında ise insanlar buna karşı ayaklandı, çünkü bu yasa tiranlıktı.

- Ve insanlar sokaklara çıkmaya başladı.

Evet, neredeyse 30 milyon insan Mursi’nin yönetimi bırakması ve erken seçim yapılması talebiyle sokağa döküldü. Bir yanda büyük sahtekarlıklarla yarım milyon oy alan Mursi, diğer yanda ona karşı olan 30 milyon insan vardı Mısır meydanlarında. Eğer Mursi, halkın çağrısına ulak vermiş olsaydı, Müslüman Kardeşler de kendini de kurtarabilir, ileride doğru ve dürüst yöntemlerle siyasetin içinde tekrar var olabilirdi. Mursi yönetimi, modern siyaseti ve sivil yaşamı tamamen vandallıkla doldurdu. Mısır’da halkın yanı sıra entelektüellerin de büyük bir kısmı Müslüman Kardeşler’in Mısır’ı bir İslam halifeliğine dönüştürme ve ülkemizi Ortaçağ’a götürme rüyasının karşısında.

- Peki bunun alternatifi ordunun gölgesinde yaşamak mıdır Mısır için?

1928’den bu yana yaptıkları kanlı eylemlerle bilinen Müslüman Kardeşler’in gaddarlığından Mısır’ı kurtarmak için tek yol, ordunun yönetimi ele geçirmesiydi. Bugün Mısır ordusu halkın güvendiği bir yapıda. O nedenle insanlar büyük bir rahatsızlık içinde değil, ancak yine de ordu yönetiminin geçici olması gerektiği fikri hakim. Şimdi, üç yıllık büyük kargaşa ve Müslüman Kardeşler rejiminin ardından, Mısır’ın çok güçlü bir yönetime ihtiyaç olduğu düşüncesi var tüm ülkede. Birçok insan Sisi’yi Nasır’ın takipçisi olarak görüyor.

- Tüm bunlar olurken, Batı’nın Mısır’da yaşananlara yaklaşımı ve tepkisi nasıl karşılık buldu ülkede?

Müslüman Kardeşler’in, Mursi’nin yönetimden kovulmasıyla başlayan halktan intikam alma isteği, bu grubun vahşetinin de önemli bir göstergesi bana göre. Ancak uluslararası medya, özellikle de El Cezire ve CNN, Mısır’da yaşananlara tamamen gözlerini kapamış durumda. Ne yazık ki medya, gerçeklerden çok kendi bakışını yansıtmaya çalışır bir halde.

- Peki bugün nasıl bir atmosfer hakim Mısır’da? Sular duruldu mu?

Bugün insanlar iyimser ve herkes gelecek seçimlere bel bağlamış durumda. Mısır halkı olarak çok zor zamanlar geçirdik ve bu süreçte umudumuzu kaybetmemeyi öğrendik. Çünkü devrim bizi şu değerlerde birleştiriyor: Ekmek, özgürlük ve herkes için adalet.



Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler