Kafamız hep yukarıda

Kilisliler, IŞİD’in sınırın öte tarafından salladığı roketlerin kâbusu altında yaşamaya çalışıyor. Nereye, ne vakit bir roket düşeceği belli değil. Kilisliler, “Başımız yukarıda yaşıyoruz” diyorlar. Kilis halkı yöneticilerin ilgisizliği kadar medyanın tutumundan da rahatsız. Kendilerine mikrofon uzatanların söylediklerini yayımlamamasından şikâyet ediyorlar.

Yayınlanma: 29.04.2016 - 23:15
Abone Ol google-news

Kilisliler IŞİD’in sınırın öte tarafından salladığı roketlerin kâbusu altında yaşamaya çalışıyor. Nereye, ne vakit bir roket düşeceği, piyangonun kime çıkacağı belli değil. Bir Kilislinin deyişiyle, “Biz ne olacağını bilmiyoruz, sabah evden çıkarken çoluk çocukla helalleşiyoruz. Bugün rokettoto nereye çıkacak?”

En son dün şehrin ileri gelenlerinden birinin bağına iki roket düştü. Pazar günü biri vilayetin hemen yakınındaki Teke Camii’ye isabet etti. 18 Ocak’tan bu yana ölenlerin sayısı 18. Kilisliler korku içinde. “Başımız yukarıda yaşıyoruz” diyorlar. Can güvenliklerinin sağlanmasını istiyorlar

Resmi nüfusu 93 bin olan, 127 bin Suriyeliye evsahipliği yapan Kilis’te kime dokunsanız bin ah işitiyorsunuz. Çocuklar bir haftadır okula hiç gitmiyor, okullar kapalı, 7 Aralık Üniversitesi’nde yüzlerce öğrenci kaydını dondurmuş. Hastanelerin durumu farklı değil. Kentten başta Gaziantep olmak üzere yoğun bir göç başlamış. Kilis girişini polis ve jandarma ekipleri tutuyor. Her yer polis kaynıyor. Ancak gökten inen roketlere karşı biçareler. AKP yanlılarının “Tayyip Erdoğan ne yapsın, şehrin üzerine çadır mı gersin” söylemleri kimseyi yatıştırmıyor. Özellikle de akrabalarını yitirenlerin, yani canı yananların...

AKP’liler de rahatsız

Teke Camii’nin hemen yanındaki sokakta AKP seçmeni olduğu anlaşılan ve çekinerek konuşan, ismini vermek istemeyen bir kuyumcu, fazla yakınmak istemiyor. Yüzde 65 oy çıkan AKP’ye eleştiriler anımsatıldığında, “Biz ne desek yalan olur. Başına hiç gelmeden bilmezsin derler ya” demekle yetiniyor.

Reisicumhur gelmedi

Mehmet Ağanmışgün, 50 senelik esnaf. Kilis çarşısının içindeki kuruyemişçi dükkânın sahibi.. 69 yaşında. “Seve seve savaşırız. Burada düşmandan kaçma diye bir şey aklımıza gelmez fakat bunlar gizli düşman. Bakıyorsun bomba falan mahalleye düşmüş. Bakıyoruz annesi ölmüş, babası yaralanmış.” Mehmet Bey, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilgisizliğinden şikâyetçi: “Fakat reisicumhurumuz buraya gelip en azından bir moral vermeliydi. Burası iki milletvekili bir de belediye başkanı

verdi.” Mehmet Bey valinin ‘abdestli olun’ açıklamasına da çok içerlemiş: “Yani her an ölebilirsiniz. Ne demek bu” diye yakınıyor.

Basın yazmıyor

Bir roket parçası 63 yaşındaki Yüksel Hanım’ın evinin önüne düşmüş. Aşit Mahallesi Salihefendi Sokak’ta. “Korku halindeyiz. Bizi buradan Suriyeliler gibi kaçıracaklar” diyor. Protestolar sayesinde basın ancak yer verdiği için yakınıyorlar. Yüksel Hanım’ın kızı atılıyor: “Konuşuyorsun da yayımlamıyorlar ki. Geçenlerde babam konuşmuş, sadece burada göç var kısmı çıkmış.”

Kilisimiz dağıldı

Demir ailesi roketlerin doğrudan mağduru. 43 yaşındaki Fatma Demir, Karataş semtindeki evinin önüne isabet eden roket yüzünden hayatını yitirmişti. Zihinsel sorunları olan oğlu Burak’a aile bakıyor artık. 23 yaşındaki iki çocuk annesi gelini Rabia Demir “Kilisimiz dağıldı resmen, nedir bu. Her gün bu korkuyla” diyerek yakınıyor.

Eşi ve Fatma Demir’in 27 yaşındaki oğlu Mehmet Demir, olay anında oradaymış, “Acının tarifini anlatmak ne kadar kolay bilemem. Sadece yaşayan bilir” diyor. Kimseyi suçlamak istemiyor ama beddualar ediyor. Protestolara o da katılmış, gaz yiyenler arasında. Hatta 6 saat gözaltında kalmış. “Bazı araya girenler polise taş atanlar yüzünden beni de aldılar. Attıysam elim kırılsın. İçeride pek iyi bir muamele yapmadılar. Biz derdimizi anlatmak için yetkilileri, gelin Kilis’in sesini duyun, acısını anlayın diye konuşma yaptık, yürüyüş yaptık. Amacım devletime saygısızlık değil.” Etraftaki komşular infial halinde. Camları kırılmış, “Biz Suriyelileri nasıl koruduysak devlet de bizi korusun” diyorlar.

Merveran Murtazaoğlu (66) “Ölümü gördük, geri geldik. Sanki mutfak havaya kalktı böyle oturdu” diye anlatıyor. Ölen komşusu Fatma Hanım için “Ney bu milletimizin hali bu yavrum. Aha gül gibi kadın öldü gitti, çoluğu çocuğu kaldı meydanda” diyerek sızlanıyor.

Yanlış politikalar

Çarşıda perdeci dükkânı olan Bayram Memiler, bunların Suriye politikalarının sonucu olduğunu belirtiyor: “Şimdi komşuda bir yangın var. Yangının müsebbiblerinden biri biziz. Komşudaki yangına benzinle gittik, silahla gittik. Gönderdik silahları. Biz bu ülkedeki bir gruba silah verip Müslümanı Müslümana nasıl kırdırırız.”

Bayram Bey Suudi Arabistan ve Katar’la elbirliği edilmesine de gülüyor: “Suudi Arabistan, Katar işbirliği yapmışız, biri krallık, öbürü şeyhlik, Suriye’ye demokrasi getirecek. Gelir mi demokrasi. Demokrasi ayağa mı düştü? Türkiye’de demokrasiyi geneleve düşürdüler. Özür dileyerek söylüyorum. Demokrasi yok. Bana sorarsanız Türkiye’de deve demokrasisi var.”

Evinde roket deliği

 

Evinde roket deliği Makbule Karataş (77) ile eşi emekli. Roket yazları keyif yaptıkları evlerinin sundurmasından girip bir katı delmiş. Canlarını zor kurtarmışlar: “Bir baktım gümbür haşır camlar başıma döküldü. Şöyle döndüm ki karanlığın içinde kalakalmışım, camları iterek kapıya ulaştım. Murat vardı küçük oğlum, kurban sende bir şey var mı dedim. O bana sordu. Şükür bizde bir şey yok, ev gitti ama. Baksana her taraf delik deşik” diye anlatıyor. Etraflarındaki tüm komşularının gittiğini anlatıyorlar.

 

Başsağlığı diyen yok

 

Hatice Evran (63) apartmanlarının bahçesinde Kuran okumaktan dönerken çöp tenekesinin yanına düşen roketin kurbanı. Oğlu Veysel Evran, apartmanın beşinci katına kadar giren tüm camları patlatan roketin açtığı hasarı anlatırken tepkili: “Bunlar Kilis’e düşmüyor, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne düşüyor. İnsanlar halen bunu anlamış değil. Bizim istediğimiz devletimizden bu işe bir çözüm bulması. Biz vergimizi ödüyoruz, askerliğimizi yaptık.

Burası Muz Cumhuriyeti mi?’ Protesto gösterileri karşısındaki tepkisini sorarken, ikinci kattan eşi Dilek Hanım sesleniyor. Çok öfkeli: “Kilis’i unutmuşlar. Annemin kanı kurumadı yerde. Bir başsağlığı değmedik, teferruata girmeyin. Lanet olsun onlara, içim yanıyor. Aynı acıyı yaşatsın hepsine... Bunu yazın, hakkımızı helal etmiyoruz.

Gidip de konteynır kentlerde küçük çocukları öpüp de isim koymak iş değil.” Eşi Veysel devam ediyor: “Çözüm bulunmazsa çözüm olmazsa, çok ciddi toplumsal infiale neden olacağını düşünüyorum. Neticede Kilis’teki insanların da bir sabır derecesi var. O da şu anda tükendi yani


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler