‘Müzisyen evrensel olmalı'

Genç müzisyen SIRMA, müzik hayatını New York’ta bağımsız olarak sürdürüyor

Yayınlanma: 14.07.2018 - 22:28
Abone Ol google-news

Alternatif pop diye tanımladığı müziğini elektronikle buluşturan genç müzisyen SIRMA, bağımsız bir sanatçı. 1990 doğumlu müzisyen Berklee College of Music mezunu ve üstün yetenek vizesi ile ABD’de New York’ta yaşıyor. SIRMA, kendi 4 parçalık İngilizce “EP” projesini piyasaya sürdükten sonra en son Türkçe teklisi “Belki Bir Gün”ü yayımladı. Bu projelerin tamamını bağımsız olarak ve çok kısıtlı bütçelerle hayata geçiren SIRMA bir plak şirketine bağlı çalışmıyor. Hatta tüm kayıtlarını kendi evinde yapıyor, tüm editleri, programlaması, ses dizaynıyla, düzenlemesiyle, prodüksiyonuyla taamen kendisi ilgileniyor. Kariyerinin başındaki genç sanatçıyla müziğini konuştuk.

Şarkılarınızı dijital platformlardan dinledim. Şöyle bir düşünelim. Eğer bu platformlar olmasaydı, sizin kariyerinizi New York’ta başlatma veya devam ettirme kararınızda bir gecikme olur muydu? Mesela ilk albümü burada çıkarmayı mı düşünürdünüz?

Dijital platformlar çağında bile henüz albüm çıkarmaya gücümün yeteceği seviyeye gelmedim zaten, ne orada ne de burada. Üstelik de stüdyo masraflarım falan yok, her şeyi kendim yapabilirim aslında... Eğer kalkışsaydım şu bağımsız halimle, o albüm bir türlü çıkmak bilmezdi! Asıl sorunun cevabına gelince- ben orada ya da burada şeklinde iki seçenek görmüyorum önümde... Orada kaldım, çünkü Amerika’da okudum, mezun olduktan sonra bir sene çalışma iznim vardı, ve hazır ordayken üstün yetenek vizesine başvurup orda çalışmaya devam etme fırsatım vardı. Bu fırsatı değerlendirdim. Şimdi New York’ta bir müzik okulunda eğitim veriyorum şarkı yazımı, aranje ve müzik prodüksiyonu alanlarında... Teknolojiyle beraber müzik daha da evrenselleşti. Aynı şekilde solo projemde de böyle bir gidişat görüyorum. Yani evet, çoğunlukla Amerika’dayım şimdilik...

‘Fark edilmek zorlaştı’ 

Dijital platformlar yeni isimleri keşfetmekte inanılmaz faydalı oldu diyebiliriz herhalde.

Elbette, şimdi herhangi bir plak şirketine bağlı olmadan şarkılarınızı dinleyicilerinize sunmak her zamankinden çok daha kolay. Teknolojinin ilerlemesinden dolayı da bazı müzisyenler kayıt stüdyolarına da ihtiyaç duymamaya başladı, bu müzisyenlere bir örnek de benim... Ama tabii şimdi her gün yeni müzisyenler türüyor ve fark edilmek çok daha zorlaştı. Yine de ben bunu negatif algılamıyorum. Müzik yapmak isteyen herkes az masrafla müzik yapabiliyor artık, bu inanılmaz güzel bir gelişme bence. 

New York’ta müzik yapmanın getirdiği kolaylıklar/zorluklar neler?

Kolaylıkların başında gelen şu: neredeyse Berklee’den edindiğim bütün çevrem orda... Beraber tökezliyoruz ve beraber yükseliyoruz. Zorluklar: çok pahalı ve rekabetin en hat safhada olduğu bir şehir. Ama kolaylıklarıyla zorluklarıyla seviyorum New York’u.

‘Kendi işini kendin gör’ 

İngilizce sözlü şarkılar yayımlayarak Türkiye’de kariyer yapmak zor mu? Kariyerinin başındaki bir müzisyene ne önerirsiniz?

Artık zaten dijital platformlardan büyük olanları nerdeyse tamamen globalleşti; Spotify, Apple Music gibi... Dolayısıyla siz bir şarkı çıkarırsınız İngilizce, buradan dinleyen de olabilir, Hollanda’dan da, Amerika’dan da... Hiç belli olmaz. “Müzik evrenseldir” lafı artık bambaşka bir boyut kazandı. Müzisyen de evrenseldir ve evrensel olmalıdır benim gözümde. Sadece İngilizce müzik yapmak isteyen bağımsız sanatçılara şunu öneririm; PR’a önem versinler, PR bütçeleri yoksa da, Avrupa’daki, Amerika’daki ve Türkiye’deki büyük küçük ne kadar blog varsa kendi türlerine hitap eden hepsini araştırsınlar ve takip etsinler... Ben İngilizce şarkılarımın PR’ı için çok çaba sarfettim bu şekilde, her günüm tanımadığım insanlara, blog yazarlarına yazarak, ulaşmaya çalışarak geçiyordu... Ve tabii ki sosyal medyayı da ihmal etmesinler. Artık çağ bu- kendi işini kendin göreceksin! Kariyerine de bir “startup” (proje) edasıyla yaklaşacaksın. Keşfedilmeyi bekleme çağı kapandı

‘Müziğim her yaşa hitap ediyor ’

Sizce, müziğiniz (ya da elektronik müzik) gençlere hitap etmek zorunda mı?

Elektronik Dans Müzik (EDM) daha çok gençlere hitap ediyor. Ama ben minimalist elektronik müzik prodüktörlerini takip eden ya da mesela Portishead gibi köklü Trip- Hop gruplarının hayranı birçok insan tanıyorum, 40’lı, 50’li ve hatta 60’lı yaşlarda... Elektronik müzik de tıpkı pop müzik ve rock müzik gibi birçok türevleri olan geniş bir yelpaze aslında. Ben de bu geniş yelpaze için de hem daha çok gençlere hitap eden işler yapıyorum (EDM prodüktörü Illenium ile yaptığım şarkılar “Drop Our Hearts” ve “Drop Our Hearts (Part II)” gibi) hem de daha sakin, dindirici şarkılar yapıyorum, “Belki Bir Gün” ve “Eclipse” gibi... Yani bu geniş yelpaze içinde, hem gençlere, hem de yetişkinlere hitap edebileceğimi düşünüyorum.

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler