'50 yıldır Kral çıplak diyorum'

50 yıldır tiyatro dünyasında ışıldayan Dilek Türker’in gençlere de söyleyecekleri var: “Başarının tarifi, seçimlerinden pişman olmamaktır. Kendinizi keşfedin. Kendini keşfetmek kaçarak olmaz, acı çekerek, tanıyarak olur...”

Yayınlanma: 07.07.2015 - 09:36
Abone Ol google-news

Tiyatro sahnelerinde 50 yıldır ışıldayan Dilek Türker, ‘50 yıldır kral çıplak diyorum’ vurgusunu yapıyor. Türker, sanat hayatından hatıralarının bolca yer aldığı evinde ağırladı bizi.

Sanat hayatının 50. yılını kutlamak üzere Türker’in evine gittiğimizde bizi Türker’in büyük aşkı Beethoven’in olağanüstü müziğinin tınıları karşıladı. Türker, sabahları klasik müzik dinlediğini söyleyince ilk sorum bir güne nasıl başladığı oldu. Türker, şöyle yanıtladı: “İlk olarak düşünmeye başlarım bugünkü program neydi diye. O dönemki prodüksiyonum neyse onu düşünürüm. Yapılacak çok iş var, her zaman... Üzerimde psikolojik baskı yoksa güne Mozart dinleyerek başlarım aslında. Harikulade bir kahvaltı yapmak çok önemlidir benim için. Kahvaltıda gazete okumak, müzik dinlemek en büyük keyiflerimdendir.”

“Biliyorsunuz ki sanat ve kültür satıyoruz” diyen Türker, bu yüzden çok üretici ve parlak bir beyne sahip olmaları gerektiğini belirterek bu satışın şartlarını söylüyor: Kirlenmeden, namuslu satacaksınız. Sattığımız mal kıymetli mal. Yunus Emre’nin dediği gibi, “‘Aşk pazarıdır bu canlar satılır. Satarım canımı hiç kimse almaz.’ Ben bir âşığım, ama böyle aşk pazarlarında bir âşık değil. Yunus’un dediği gibi ‘Âşıklar ölmez’. Bu toplum âşıklar toplumudur...”

Türker, “kültür - sanat satıyoruz” sözünü biraz daha açıyor: “Aslında satış dediğimiz, yaptığınız üretimin kitlelere ulaşmasıdır. Eğer söyleyecek bir sözünüz varsa bir kişi bile dinleyecek ve anlayabilecekse yazmalıyız, söylemeliyiz. Bir kişi bile olsa.”

Hayata karşı muhalif bir kadın olan Türker, “50 yıldır ‘Kral Çıplak’ diyorum” cümlesini kuruyor ve ekliyor: “Sanatçı olduğum için muhalifim. Kral çıplak demek üzere de güne başlıyorum. Kahvaltıdan sonra, bu ‘kral çıplak’ dediğim işi, üretimi, ne yapacağım da yaşatacağım ve geniş kitlelere ulaştıracağım diye sorarım kendime.”

Âşık olmanın insanın en büyük keşfi olduğuna değinen Türker, “Aşk benim canım, benim canım sanat, hep kral çıplak dedim. Bu güzel canımın, cancağızımın sözümü söyleyebildiğim tiyatro hayatım 50 yıldır devam ediyor...”

50 yıldır tiyatro dünyasında ışıldayan Dilek Türker’in gençlere de söyleyecekleri var: “Başarının tarifi, seçimlerinden pişman olmamaktır. Kendinizi keşfedin. Kendini keşfetmek kaçarak olmaz, acı çekerek, tanıyarak olur. Kendinizi canlı tutmak sadece hiç düşünmeden zıplamak, diskolarda kafayı çekmek değildir. Acılarımıza yenilmeyeceğiz. Kendini keşfetmek emek ister. Kendinizi keşfederken yeni alışkanlıklar edinin. Sanatla eğlenin. Sanat diğerini anlamayı öğretir, barışı öğretir ya da barışmanın yollarını öğretir. Mesela ucuz Amerikan filmleri beyinlerimize tecavüz ediyor, işte sanat bunlardan temizlenmemizi ve arınmamızı sağlar. Sanatla arınırsınız. Kaçışı kurtuluş olarak görmemek lazım, güçlü olmak budur. Aslında yüzeysellikten kurtulmak kolaydır. Bir Nâzım, bir Ahmed Arif okusanız ve sonra düşünseniz yüzeysellikten kurtulursunuz. Sanatla mutlaka tanışın.”

Otoriter rejim özlemi içinde olanların sanattan hoşlanmadıklarını söyleyen Türker’e siyasilerin sanatla ilgisini sorduğumuzda yarasına dokunduğumuzu söyledi. Türker, siyasetin bu kadar hoyratlaşması, kabalaşması ve nefret dolu olmasını sanattan uzak olmalarına bağladı. Türker, Cumhuriyetin ilk yıllarından sonra Türkiye’de hiçbir zaman kültür ve sanat politikası olmadığını da sözlerine ekledi.

Son söz: Dilek Türker bir megaloman, ama unutmayalım ki haklı bir megaloman.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler