Koray Candemir: Hep yarım kalmışlıklar içinde yaşıyoruz

Koray Candemir “Yarım Kalan”da tamamlamak için yarattığımız boşlukların peşinden gidiyor. Hayata kattıklarımızla büyüdüğümüzü söylüyor. Şarkıları hüzünlü olsa da asla pişmanlık yok.

Yayınlanma: 17.02.2014 - 10:54
Abone Ol google-news

Kargo grubu’nun eski solisti Koray Candemir 12 yıl aradan sonra ikinci solo albümü “Kalan Giden Benim”le dönmüştü. Kendi hikayesi, yaşadıkları ve ruh halinden yola çıkarak hazırladığı “Yarım Kalan” albümünün çıkışını “Kalan Giden Benim” ile yaptıktan sonra şimdi de sözü ve müziği kendisine ait “Ruhum Ayakta”yı yayımladı.

-Uzun bir müzik maceranız  var. Kargo ise milad. Nedir bugüne kadar ki hikayenin özeti?
Kargo zirveye çıkarken karşımızdakiler pop yıldızlarıydı. Popüler kültürün tam emekleme dönemiydi ve her şey çok hızlı oluyordu. Mesela bizim o dönemki plak şirketimizde Çelik, İzel, Pınar Aylin gibi isimler vardı! Bir kokteyle katıldığımızda Mustafa Sandal ve Kenan Doğulu olurdu. Rock camiasından bir tek biz oradaydık... Bir yandan da sessiz ama derinden ilerleyen bir rock kültürü vardı. Pentagram büyüyordu hızla mesela. İşte 90'ların tuhaf ve güzel hallerini birlikte yaşadık. Bizi tanımlayamadılar, nereye koyacaklarını bilemediler. “Ne rock yapıyorlar ne pop!” diyorlardı. Kargo grup kültürünü uzun bir zaman güvenli olarak korudu. 90'ların istediğini yapabilme lüksü olan nadir gruplarındandı.

-Kargo'daki çatırdamalar ve sonrası solo ilerlemene gelirsek...
Toplanıyorduk, konuşuyorduk, yazıyorduk, kaydediyorduk ve çıkıyorduk. Mehmet Şenol Şişli bir külliyattan şarkı yazıyordu. Kabuğumuza çekilmiştik, kendi içimizdeydik. Piyasa koşullarından korunmak bir anlamda bizi bitirdi. Birbirimizi yıprattık, zaten uzun soluklu gruplarda böyle sarsıntılar oluyor. Bunun önüne geçmek zor. Ben de ilk ara vermemizden sonra yalnız yürümeye karar verdim.

- Bu kadar kolektif bir sürecin sonunda yalnız devam etmek nasıl bir tecrübe oldu?
Güvenebileceğim insanlarla çalışıyordum yine, çünkü sırtınızı döndüğünüz ya da sırtınızı yasladığınız insanlara inanmak zorundasınız. Tek başına albüm yapmanın en büyük artısı zamanı iyi kullanmak. Elbette her şeye tartışmasız karar vermek riski de arttırıyor. Bu sorumluluk yükü biraz ağırlaştırıyor. Grup piskolojisi hantal bir yapı, elbette orada edinilen tecrübe olması bunları yapmak ve söylemek mümkün olmazdı.
 
-“Yıldızların Altında” için yine biraraya geldiğinizde ise küllerinizden doğmuştunuz.
Bu albüm için verdiğimiz konserlerleri 90'lı yıllarda bile vermemiş olabiliriz! Barlarda çaldığımız coverlardan yaptığımız bu albüm bizi çok yükseltti. Sonrasında ise ikinci deprem oldu, tükendiğimi hissediyordum. Grup içinde çatlaklar büyüdü. Ben Serkan Çeliköz ile Amerika'ya gittim.

-Seattle'ta kaldınız bir dönem. Grunge müzik hala yaşıyor muydu yoksa mezarlarını mı gördünüz?
Grunge ölmüştü, hayal kırıklığımızı saklayamam. Yine de bir mezarlık değildi orası, ruhu hissediyorduk ama biraz müzeydi bu anlamda belki. Çok mekan gezdik, müzik de yaptık. İyi beslendik ve durulduk. Seattle'da Serkan ile “Maskot” grubunu kurup müziğimizi sınadık, İstanbul'a döndüğümüzde ise albümünü kaydettik.

-Klişe tabiri ile artık “olgunluk” döneminde misiniz?
Eski şarkıları dinlemek çocukluk fotoğraflarına bakmak gibi. İlk iki albümde şarkı söylemeyi bilmiyormuşum mesela!

-İkinci solo albümünüz “Yarım Kalan”.  Nedir yarım olanlar?
Hep yarım kalmışlıklar içinde yaşıyoruz, hep bir eksik var onun peşindeyiz.

Tabii bu pişmanlık değil değil, hayatım boyuna pişman olmadım.

-Ne kadar yarım kalırsak o kadar iyi durumu var mı?
Ne kadar yarımsan doldurmak için o kadar boş yerin var demek. Böylece hayata sürekli bir şeyler katabiliyorsun. Eksikliklerimiz olmaza durururuz, durursak da ölümümüz olur bu. Büyük bir yapboz hayatımız ama parçaları eksik. Sürekli yerlerini değiştirerek onu tamamlamaya çalışıyonuz.

- 90'larda rock müziğin bunalımlı durumundan bahsettik. Ya şimdi?

Şimdi “ne yapsam tutar” ile “şöyle yaparsak tutar” arasında sıkıştı olay. Yeni grupların nereden zehirlendiklerini bilmiyorum ama sıkıntı büyük.

- Albümden “Ruhum Ayakta” melankolisi ağır bir şarkı.
Tüm şarkılar yaşadıklarımıza birer ağıt. Derdi neyse anlatıyorlar...


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler