Mutluluğun sırrı almaktan çok vermekten geçer

Yavuz Turgul’un yazıp yönettiği “Yol Ayrımı”, uzun ama görülmeye değer bir film...

Yayınlanma: 23.11.2017 - 20:31
Abone Ol google-news

20 yıl kadar önce seyirci rekorları kıran “Eşkiya”yla yerli filmlerin yabancı filmler karşısında gişedeki ezikliğine son verip sinemamızda yeni bir verimli dönemin başlamasını sağlayan yönetmen, senarist Yavuz Turgul’un “Av Mevsimi”nden (2010) 7 yıl sonra yeniden demirbaş oyuncusu Şener Şen’le işbirliği yaparak çektiği ve kurduğu aile şirketiyle tekstil sektörünün kralı olan sevgisiz, nobran, gaddar işadamı Mazhar’ın (Ş. Şen) azrailin elinden kurtulduğu ölümcül bir trafik kazasının ardından bambaşka bir kişiliğe bürünerek ani ‘uyanışı’nı ve değişmesini, dönüşmesini, iyi yürekli, paylaşımcı, yardımsever birine dönüşmesini beylik klişeler üzerinden eksen alarak anlatan 8. filmi “Yol Ayrımı”nı geç de olsa gördüm sonunda.

2.5 saat süresince, para-güç arzusunun vicdanları körelterek tüm ahlak, insanlık değerlerinin önüne geçtiği günümüzden, önce kudretli bir patron portresi çizip sonra da onca mağdur ettiklerinin yanında saf tutan, tam tersi iyi bir karaktere evrilen Mazhar’dan sistemin çarkına çomak sokan bir kahraman yaratan filmin biraz gerçekçilikten uzak ve romantikçe bir hayalperestlikle kapitalizm, ticaret, emekçi sınıfı, süregelen sömürü düzeni üstüne uzun tiradlar çeken, pek didaktik değilse de fazlasıyla kitabi ve açıklayıcı diyaloglarla bezenmiş ve nicedir yaşayageldiğimiz aktüel olguları kullanan (Mazhar’ın fabrikasından çıkardığı işçi, sadece adalet ve eşitlik isteyen işçi Emine’yi (Nihal Yalçın) takip ederken, varoşlarda kalabalığa sıkılan biber gazından nasibini alması gibi) güncellemelerle ve devreye giren ağustosböceği gibi her anın tadını çıkararak yaşamayı benimsemiş ‘kavanoz’ Altan karakteri sayesinde Tolstoy, Cemal Süreya, Gülten Akın, Hasan Ali Toptaş, Leyla Navaro gibi yazar- şairlerden alıntılanmış çeşitli edebi göndermelerle zenginleştirilmiş senaryosunu da yazmış yönetmen Turgul. Sağlığına kavuşunca şirketteki hisselerini çalışanlarıyla paylaşma kararını alarak artık geri plana itilmiş annesi Firdevs sultan hanımla (Çiğdem Selışık Onat) ve mirasından mahrum ettiği tüm ailesiyle papaz olup evini barkını terk ederek, yönetmenin sinefillere selam sarkıttığı o Tv’de De Sica’nın Yeni gerçekçi akımın başyapıtı “Bisiklet Hırsızları”nı izlediği, Mektebi Sultani’den çocukluk arkadaşı, kadın, şiir, aşk, şarkı yaşamak uzmanı, ‘ağustosböceği’ Altan’ın (teatral, tumturaklı performansıyla filme renk katan Rutkay Aziz) bohem evine postu seriyor, despot babası Vakkas Bey yüzünden bisiklet tutkusu içinde kalmış, yağmurda ıslanmaktan hoşnut, otomobilin çarpıp kaçtığı bir sokak köpeğini sahiplenen çocukken frijder lakabıyla çağrılan, tüm hayatı ‘karınca’ gibi çalışmakla geçmiş işkolik Mazhar. Gündelik hay-huy içinde, tekdüze bir yaşamın esiri olarak, işkolik bir robot gibi hayatı ıskalayan Mazhar’ın hikâyesine kalbinden sorunlu eski Altan, yatalak hasta çocuğuna ilaç bile alamayan Emine, yardımcı Besim (Şerif Erol), Emine’nin çalıştığı Nur’un Gemisi’ kafesinin avukat sahibesi Nur’la (Tilbe Saran) personeli, işlerinden edilmiş, direnen yoksul işçi grubu gibi yan karakterlerin girmesiyle bir nebze ivme kazanan “Yol Ayrımı”nda daha önce filmlerinde işlediği temaları yineleyen yönetmen, ölçülü biçili, dingin ve özenli anlatımı, usta kameraman Uğur İçbak’ın beylik deyişle tablo gibi görüntüleri, Anjelik Akbar’ın piyano ağırlıklı müzikleri, dekor-mekân kullanımı ve Rutkay Aziz’den Çiğdem Selışık’a, Tilbe Saran’dan Ruhsar Öcal’a, Nihal Yalçın’dan Mert Fırat’a uzanan zengin oyuncu kadrosunun performanslarıyla meraklısını perdeye bağlamanın üstesinden geliyor denebilir 150 dakika boyunca.

Özetle iyi yürekli birine dönüşen patron Mazhar’ın zengin ailesiyle mücadelesi üstüne kurulu, “Yol Ayrımı”, mutluluğun sırrı almaktan çok vermekten geçer gibi bir kıssadan hisse vererek ve hayat boyunca hayallerimizin peşinden gitmekten vazgeçmemizi önererek uğurluyor salondan kimi duygusal sahnelerde gözyaşlarını getirdiği seyircisini. Geçmişte yaptığı hataların yarattığı vicdan azabını dindirmek ve adaletin, eşitliğin, egemen olmasını sağlayarak daha iyi bir dünyanın kurulmasını desteklemek arzusundaki bu ‘yılın işadamı’ Mazhar beyin değişimini kaçırmamalı derim son tahlilde. 40 yılı aşkın kariyerinde bu kez nehir roman gibi, uzun ve yaman bir sınıfsal melo yazıp yönetmiş Yavuz Turgul usta.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler