‘Tarih saptırılıyor’

Prof. Dr. Emre Kongar’ın, Nutuk’tan seçkilerin yer aldığı kitabı yayımlandı.

Yayınlanma: 07.05.2018 - 21:32
Abone Ol google-news

Prof. Dr. Emre Kongar, Mustafa Kemal Atatürk’ün eseri Nutuk’un en belirgin ve çarpıcı temalarını, bir bilim insanı gözüyle seçip yorumlayarak bir derleme hazırladı. Kongar’ın seçkisiyle Nutuk, Remzi Kitabevi’nden ilk baskısı 50 bin adet olmak üzere yayımlandı. Nutuk’u günümüz Türkçesiyle yeni kuşaklara aktarmayı amaçlayan çalışmayı ve günümüzde Nutuk’un nasıl bir öneme sahip olduğunu Kongar’la konuştuk.

-Kitabın önsözünde “Fransız ve Sovyet devrimlerini öğrendikten sonra Türk Devrimi’ni anlamaya çalıştım” diyorsunuz, neden böyle bir süreç geliştirdiniz ve bu Nutuk’a bakış açınızı nasıl etkiledi?

Türk Devrimi’ni ve Atatürk’ü anlamak için, önce, sosyolojik ve tarihsel olarak “devrim nedir”, “devrim süreçleri nasıl oluşur”, “devrimler insanlığı nasıl etkiler” gibi soruların yanıtlarını öğrenmek gerekiyordu. Bu soruların yanıtlarını da ancak Fransız ve Sovyet devrimlerini inceleyerek anlamak olanaklıydı. Bu iki devrimi inceleyerek hem Endüstri Devrimi gibi insanlık tarihinin dönüm noktalarından birini daha iyi anladım, hem de bunun bir sonucu olan sosyalizmi. Böylece, Nutuk’ta Mustafa Kemal Atatürk’ün anlattığı serüveni daha iyi anlamak olanağına kavuştum.

‘Türk Devrimi’nin eşi yok’,

-İrdelemeleriniz sonunda “Türk Devrimi’nin eşi yoktur” diyorsunuz, sizce neden?

Bu sorunuza, Türk Devrimi’nin sonucuna bakarak bir yanıt vermek istersem, “Çünkü Türkiye Müslüman bir toplumda laik bir demokrasiye sahip olan dünyadaki tek ülkedir” diyebilirim. Yani Türk Devrimi’nin eşsiz oluşunu, sonucuna bakarak da anlayabiliriz. Ama bu devrim sürecini de irdeleyerek, onun niçin eşsiz olduğunu daha net görebiliriz: Dünyada, Din / Tarım Toplumu aşamasında patinaj yaparak Endüstri Devrimi’ni ıskaladığı için zayıflayan, yıkılan ve işgal edilerek yok edilen bir imparatorluğun kalıntıları üzerinde, bir Kentsel Endüstriyel Toplum modeli olan Cumhuriyet’i 15 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleştiren başka bir devrim yok!

-Alıntıları seçerken dönüm noktaları olarak gördüğünüz bölümleri aldığınızı belirtiyorsunuz, bunlar hangileriydi?

Başlarına kendi yorumlarımı koyarak, bugünün Türkçesine aktardığım bölümler, İstiklal Savaşı’nın ve Devrimlerin en çarpıcı noktalarıdır. Bunlar Samsun’a çıktığındaki “Genel Manzara” ile başlar ve “Gençliğe Hitabe” ile biter. Arada da 29 bölüm var.

-Nutuk’un günümüz Türkçesinde okuyucuyla buluşmasında sorun mu yaşanıyordu sizce?

Evet. Aslında orijinal metnin günümüz Türkçesine aktarılması başarıyla gerçekleştirilmişti. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun “Söylev” adlı yapıtı, Şule Perinçek’in başkanlığında bir grubun yaptığı inceleme ve Kaynak Yayınları tarafından yayınlanan “Nutuk” çok başarılı aktarmalardır. Ama bunların hepsi çok hacimli, yüzlerce sayfalık, kalın görünümlü kitaplar oldukları için, özellikle gençler tarafından pek okunmuyorlardı. Ben dönüm noktası olan bölümleri seçerek, hem daha ince ve göz korkutmayan bir kitap oluşturmaya hem de İstiklal Savaşı ile devrimlerin daha çarpıcı ve özet bir biçimde anlaşılmasını sağlamaya çalıştım.

Elbette Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerini aynen onun söylediği anlamda, yani ne abartarak, ne de yumuşatarak, tam onun duygu ve düşüncelerini yansıtacak biçimde günümüz Türkçesine aktardım ki yeni kuşaklar o dönemin serüvenlerini, Devrimci bir Dahînin gerçek anlatımıyla izlesinler.

‘Kifayetsiz muhterisler’

-Peki, siz gençlerde bir umutsuzluk görüyor musunuz? Gençlere bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

Sadece gençlerde değil, herkeste Demokratik Cumhuriyeti korumak konusunda bir umutsuzluk görüyorum ve çok üzülüyorum. Bu kitabı okusunlar da bu Cumhuriyet’in ne gibi olanaksız koşullarda kurulduğunu anlasınlar: Meclis’in açıldığı gün, Anadolu, düşman işgaline ek olarak Halife yanlısı isyanlarla sarsılmaktadır.

-Açıklamalarınızdan birinde Mustafa Kemal Atatürk’ün en baştan beri Meclis’le çalışmasına dikkat çekiyorsunuz, şu anda da (daha hızlı ve etkili olacağı gerekçesiyle) tüm yetkileri tek kişinin elinde bir “başkan”da toplamaya çalışan bir iktidar var. Nasıl yorumlarsınız?

Mustafa Kemal Atatürk’ün o günkü koşullarda bile gerekli görmediği, tenezzül etmediği yetkileri, bugün bir “Başkan”ın elinde toplamaya çalışanlar, kendi yetersizliklerini örtbas etmeye çalışan “kifayetsiz muhterisler”, yani “yeteneksiz politikacılardır”. Bu açıdan da benim seçtiğim metinlerle yayınlanan bu Nutuk, zamanlama bakımından, çok gerekli bir anda yayımlanmış oluyor.

‘Lozan’a hezimet diyenler Sevr’e baksın’

-Bu konjonktürde Nutuk’un tekrar, hem de özellikle gençler tarafından okunmasına ihtiyaç mı var?

Kesinlikle evet. Bunun iki nedeni var: Birincisi özellikle politikacılar ile Laik ve Demokratik Cumhuriyet düşmanları tarihi saptırıyorlar; yalan yanlış uydurma bilgiler üretiyorlar: Yok Mustafa Kemal’i İstiklal Savaşı’nı yapmak üzere Anadolu’ya Vahdettin yollamış veya İstiklal Savaşı önemli değilmiş, basit bir Türk- Yunan savaşıymış veya Lozan bir hezimetmiş gibi. Oysa Atatürk’ü Anadolu’ya gerçekten Vahdettin yollamıştır ama İstiklal Savaşı yapsın diye değil, tam tersine, İngilizlere karşı başlayan direniş hareketlerini bastırsın diye. İstiklal Savaşı’nı basit bir Türk- Yunan savaşı olarak görenlere de sormak gerek: O zaman Lozan’da niçin İngiltere, Fransa, İtalya gibi devletler masadaydı? Lozan’ı bir hezimet diye niteleyenler ise sadece Sevr antlaşmasına baksınlar yeter! İkincisi, Demokratik Cumhuriyet’in korunmasında kötümserlik gözlemliyorum. O günkü koşulları düşünerek, bunu aşmak gerekir. Bu kitabı biraz da öğretmenler için yazdım; öğrencilerine gerçek tarihi öğretirken, doğru kaynak gösterebilsinler diye.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler