Farhadi: Nuri Bilge’ye iyi şanslar

Cannes’da açılış filmi olarak gösterilen ‘Herkes Biliyor’la Altın Palmiye yarışındaki İranlı sinemacı Asghar Farhadi ile özel bir söyleşi yaptık.

Yayınlanma: 11.05.2018 - 22:44
Abone Ol google-news

Bir düğün için dönülen taşra ortamı ve trajik bir olayla kesilen çoşkulu kutlamanın ardından, filmin adına nazire ortalığa saçılan aile sırları; kriz karşısında verdiğimiz tepkilerle insanlık açmazlarını irdeleyen İranlı yönetmen Asghar Farhadi, İspanya’da ve Penelope Cruz, Javier Bardem gibi Hollywod starlarıyla çektiği “Herkes Biliyor”da bütün ‘auteur’ yönetmenler gibi dön dolaş benzer meselelere takılıyor, “Hep aynı filmi yapıyormuş gibi gelebilirim ama memnunum” diyor. Kendisi gibi Altın Palmiye için yarışan yakın arkadaşı Nuri Bilge Ceylan’ın “Ahlat Ağacı”nı çok merak ediyor ve ‘iyi şanslar’ diliyor.

-Cannes’ın gediklisi oldunuz, iki de Oscar kazandınız, hayat biraz daha kolay mı yoksa gerilim baki mi?

Gerilim çok azalmıyor, aynı! Cannes’a gelmek ve yarışmaya kabul edilmek büyük ayrıcalık ama inanın her yeni filmin gerilimi aynı, hiç rahatlayamıyorsunuz sanki. Filminiz seyirciyle buluşuncaya ve onların tepkisini görünceye kadar normaldir bunlar. Oscar ödülleri de önünüzde inanılmaz kapı açıyor ama.

-“Cafer Panahi’ye özgürlük” çağrınızda da bir yönetmenin filmini seyirciyle izleme hakkıdan söz etmiştiniz, var mı bir gelişme?

Maalesef yok. Dün yine konuştum Cafer’le (Panahi), morali iyi ama elbette burada ve filminin başında olmak istiyor. Umut kesilmez ama olumlu bir gelişme olmadı henüz. Çağrımızı sürekli tekrarlamaktan başka bir çaremiz yok. Bir şekilde filmlerini yapabiliyor olması büyük teselli ve her türlü koşula ayak uydurarak mucizeler yaratıyor. Yaratma dürtüsü böyle bir şey, engel tanımıyor. Böyle şahane arkadaşlarımla aynı yarışmada yer almak bir şeref.

-Arkadaşlarınızdan Nuri Bilge Ceylan da bu yıl yarışmada, “Ahlat Ağacı”nı görmediniz henüz sanırım?

Maalesef göremedik henüz. Çok merakla bekliyorum, afişleri inanılmaz, görselliği yine müthiş. Maalesef son gün gösterilecekmiş, bu nedenle izleyemeyeceğim çünkü festivali bitirmeden dönmem gerekiyor. Yarışmada başarılar ve iyi şanslar diliyorum, gerçi ihtiyacı yok görünüyor ama.

-“Geçmiş” ile Fransa’ya gitmiştiniz, bu kez İspanya’dasınız. İspanyol Penelope Cruz, Javier Bardem ve Latin âleminin süper starı Arjantinli Ricardo Darin gibi tanınmış isimler var. Nasıl oluştu proje?

15 yıl önce İspanya’da tatile gitmiştim ve bir gün mutlaka orada film çekmek istediğimi anlamıştım, aklımdaki hikâye de zaten yıllar içinde gelişti ve ortaya bu film çıktı. Penelope ve Javier inanılmaz bir çift, bildik Hollywood insanı klişesine uymuyorlar. Yaratıcı ve alçakgönüllü ikisi de ve bu inanılmaz bir erdem. Yani sabah işe istekle gelerek yaratıcılığınızı sergilemenin yanısıra müthiş bir gönül yoldaşlığı, herkesle işbirliği için gönül açıklığı gerek. Onlarda bunlar fazlasıyla var. Filmin oluşmasında zaten ayrıca emeklerini unutmayayım. Bence İran, Fransa veya ABD farketmiyor, insani dertler, tepkilerimizdeki nedenler çok ortak. Meseleyi özünde burada tutabilirseniz, müthiş oluyor çünkü bütün insanlığı ilgilendiren bir meseleyi tartmaya açmış oluyorsunuz.

-Yine bir kayıpla tetiklenen kriz karşısındaki insanların tepkilerini ve ahlaki açmazlarını izliyoruz ama bu kez dedektif misali ‘kim yaptı’ bulmacasını da çözmemiz gerekiyor değil mi?

Elbette amacım oydu. Filmdeki her karakter zaten birbirinden şüpheleniyor. Bu ortamda seyirci de bir dedektif misali ipuçlarının peşine düşüyor. Bence bu taktik meseleyi soruşturken düşünmenizi de sağlıyor. O kişilerin ruh halini, ikircikli değer yargılarının farkına varıyorsunuz. Ama amaç elbette nedenleri dışarıda değil kendi içimizde, içimize dönmek, kendi değer yargılarımızla yüzleşmek, ben bu durumda ‘gerçekten’ ne yapardım’ sorusuyla baş edebilmek. Bizi biz yapan toplumsal rollerimiz değil, kriz karşısındaki tavrımızdır.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler