Ölümsüzler Galerisinden: Denizler...

Deniz Gezmiş ve devrimci öğrenci arkadaşları İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi işgalini başlattıkları zaman, daha sonra efsaneleşecek olan bir kuşağın temellerini attıklarını bilemezlerdi.

Yayınlanma: 05.05.2019 - 22:08
Abone Ol google-news

Neredeyse gün doğacaktı
Herkes gibi kalkacaktınız
Belki daha uykunuz da vardı
Geceniz geliyor aklıma
Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm
Kahramanlıklar okudum tarihte
Çağımıza yakışan vakur, sade
Davranışınız geliyor aklıma*
* Melih Cevdet Anday

Deniz Gezmiş ve devrimci öğrenci arkadaşları İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi işgalini başlattıkları zaman, daha sonra efsaneleşecek olan bir kuşağın temellerini attıklarını bilemezlerdi.
Demografik bir terim olan “kuşak”, bu işgal hareketiyle sosyolojik bir terime dönüştü. 1968 yılında 18’li-20’li yıllarını yaşayan özgün gençlik katmanları, kendi akranlarından koparak devrimci eyleme yöneldiler. Demografik bir anlamı olmayan, ama çok derin sosyolojik ve tarihsel bir anlama sahip olan “68 kuşağı”nı oluşturdular.

“68 kuşağı”nı bilmeyenimiz yoktur.
68 kuşağının önde gelen bütün isimleri hâlâ genç insanları esinlendiriyor. Her yılın birçok günü, ’71 hareketinden toprağa düşenleri anma günleri olarak akıllara geliyor. Denizler’in, Mahir’lerin, İbrahim’lerin anıldığı kimi zaman görkemli, kimi zaman mütevazı toplantılarda bütün devrimci kuşakların yaşayan temsilcileri yan yana geliyor.

Onlar hakkında sayısız kitap, makale, araştırma yayımlandı. Biyografiler, anılar kitap vitrinlerini bugün de süslüyor. Son 30-40 yılın moda akımları ne olursa olsun, “devrim” sözcüğü ne denli gözden düşürülürse düşürülsün, sanki çok eski bir anıymış gibi kimi zaman alaylı, kimi zaman “nostaljik” edalarla sosyalizmden ne kadar söz edilirse edilsin; kitapçı raflarının önünde duran genç kız ve erkekler, sağ elleri best seller bir kitaba gitse bile, sol elleriyle Deniz’leri, Mahir’leri, İbrahim’leri anlatan kitaplara uzanıyorlar.

Egemen oligarşi ve egemen ideoloji ve kültür aygıtları için “Ölü bir devrimci, yaşayan bir devrimciden her zaman daha iyidir.” Böyle olduğu için, 68 Kuşağı yalnız içtenlikli, dürüst gençliğin ilgi alanına girmekle kalmıyor. Artık tekelleşen medyanın magazin sayfaları, büyük holdinglerin eline geçmiş olan TV’lerin ekranları da 68 kuşağının “menkıbelerine” açılıyor. Yeni egemen sağ bile “dindar nesil” inşasında onların parıltılı etkisiyle yüksek meblağlarla “öykünmeci istismar” dizileri yaptırıyor.
Peki, 50 yıl öncesinin 68 Kuşağı nerede?

“Ölenler güneşe gömüldüler?”
Bu kadar mı?
Onların bıraktığı miras, halk için devrimcilikti, gençliğin devrimcileşmesi, devrimcilerin gençleşmesiydi.
Emperyalizme, oligarşiye ve faşizme karşı başkaldırı ruhuydu!
Halkların kardeşlik ve eşitlik mücadelesiydi!
Devrimci saflık, romantizm ve “en güzel dünya mümkün” bilinciydi!
Son nefeslerinde haykırdıkları, “Tam Bağımsız Türkiye” ve “Kürt ve Türk halklarının kardeşliği” üzerinden ortak yaşam ideali idi.

Egemen oligarşinin yöntemleri bu nedenle son derece kıyıcı oldu.
Dünyanın hiçbir ülkesinin egemen sınıfı, gençliğine karşı bu denli düşmanlık gütmedi.
Ülkeye ve halka bağlı, en yetenekli ve cesur devrimciler katledildi.
Onların katli, toplumun ve halkın mahşeri vicdanında hâlâ kapanmayan derin yaralar açtı.
40 yıldır içtenlikli, dürüst gençliğin esin kaynağı olmalarının nedeni de bu.
Tekelleşen medyanın magazin sayfaları, büyük holdinglerin elindeki TV’lerin ekranları, onların içlerini boşaltmaya, zararsız azizler ya da “kanlı teröristler” olarak topluma ve halka sunsalar bile, o kadar saflar ki, o ilk hallerini hep koruyorlar.

Resmi olmayan tarihte, 78’liler’de ve ardılı genç kuşakların marşlarında, şarkılarında, şiirlerinde, öykülerinde yaşıyorlar!

*78’liler Girişimi Sözcüsü

<haber-dikey:1379402>


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler