Paçaları sıvadı, 5 bin İzmir'liye konuştu

CHP'nin davetlisi olarak Türkiye'ye gelen Uruguay Eski Devlet Başkanı Jose Mujica başkanlık sarayı, mutluluk, tüketim, yoksulluk, dayanışma barış ödülü, özgürlük ve dayanışma başlıklarında görüşlerini açıklayarak, ”Uygarlığın yolu dayanışmadan geçer” dedi.

Yayınlanma: 05.11.2015 - 12:48
Abone Ol google-news

Ahmed Adnan Saygun Kültür ve Sanat Merkezi'nde Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde ve gazetemiz yazarı Ece Temelkuran’ın yürütücülüğünde  “Destek ile Yoksulluğu Önleyebiliriz” konulu söyleşide beş bine yakın İzmirliye konuşan Mujica'ya ilgi çok yoğun oldu. Merkezin bahçesine konan 2 dev ekranda da  ilgiyle izleyen beş bine yakın İzmirli,  Mujica'ya sevgi gösterisinde de bulundu. 

 
Mutluluk azıcıkla da mümkündür
 
Uruguay'da başkanlık dönemi sonrasında da köy evinde yaşamını sürdüren Mujica “  Güzel ve büyük bir evde yaşıyorum. Uruguay devlet başkanları saraylarda yaşamaz . Bu evde de yaşamayacaklar. Aslında bu bir gelenek. Benim özellikle yaptığımı bir şey değil. Uruguay cumhuriyetçi bir ülkedir. Başkanlarla ilgili temelde vatandaş gibi yaşamayı tercih ederler. Aynı şey başkanlık makamı ve başkanlar için geçerli. Bende başkan olduğum için değil, en az 50 yıldan beri kendi halkımla hep yaşadığım tarzda, alçak gönüllü yaşamayı tercih ettim. Bu bireysel bir tercihtir. Benim yaşam stilim böyle. Ben kendi yaşam biçimimi başka bir tarafa dayatamam. Neden bireysel diyoruz. Çünkü ben yıllarca kendi deneyimlerim dahilinde yaşadım. Hapishanede kaldım. Bir gün bana uyuyabilmem için yatak verdiler. O yatağı aldığım gün kendimi mutlu hissettim. O dönemde hiçbir şey olmadan yaşamayı öğrenmek durumunda kaldım. Sonra kendi kendime dedim ki, mutluluk azıcık şeyle mümkündür. Azıcık şeyle mutlu olamayan hiçbir şeyle mutlu olamaz. Benim zaten yaşama stilim böyleydi. Meslektaşlarım içinde bu durum geçerlidir” dedi. 
 
 
Zamana sahip olmak zenginliktir
 
 
Kapitalizmin tüketim ve kar üzerine dayandığına vurgu yapan Mujica özgürlük ve bireyselleşme ve zamana sahip olanın önemine vurgu yaptığı ikinci başlıkta şunları söyledi:
 
 
“ Peki özgürlük nedir? Bireyselliktir. Çok fazla vakti olmaktır. Bu vakitte de arzu ettiğini yapabilme şansıdır özgürlük. Ama tabi ki diğerlerini yargılamadan. Biraz daha açık konuşmak gerekirse, bir evin içerisinde karmaşık bir yaşam olursa, aşçı, bahçıvan, hizmetçiler, yardımcılar ve basın her şeyi karmaşıklaştırır. Tüm her şey alt üst olur. İşte bu noktada basitliğin altını çizmek gerekir. Bütün bunları yapabilmek için zaman yaratabilmek önemlidir. Bu fakirlik değil. Bu hassas yaşama özgür olmaktır. Sahip olduğun zaman kendi yaşamına sahip olmaktır. İstersen farklı aktiviteler yapabilirsin. Çokça zaman geçirebilirsin. Neden böyle söylüyorum. Çünkü bir şeyi satın aldığınız zaman, bunu parayla satın almıyorsunuz. Bunu zamanınızla satın alıyorsunuz. Yaşamınızdan ayırdığınız zamanla bu eşyaları alıyorsunuz. Şansınız varsa, bu zamana sahipseniz asıl zenginliktir budur. Cennet burada. Yaşamı burada isteyin ve savunun hissederek yaşayın”
 
 
 
Uygarlığın yolu dayanışmadır
 
 
1960-1972 yılları arasında sağcı iktidara karşı gerilla savaşı veren Ulusal Kurtuluş Hareketi Tupamaros (MLN) lideri Mujica,  1972'de diğer gerilla liderleriyle tutuklanarak toplam  14 yılını hapiste geçirmişti. Günümüzde parlementer meclisi önemine dikkat çeken Mujica şöye devam etti:
 
 “ Bir gün mükemmel dünyaya erişeceğimizi de düşünmüyorum. Elle gökyüzüne dokunamayacağız. Her şey bir anda düzene girmeyecek. Dünyada her zaman daha iyisi için mücadele ve koşuşturmaca olacak. Ama hiçbir zaman bunu sonu gelmeyecek.    . Ama burada en önemli nokta kendi yaşamını ve ailesinin yaşamını savunmaktan geçer. Kadınlar, erkekler bu tarz bir bilince sahip değiller.  Belki bir 40 sene daha yaşayacağız. Belki büyük annelerimiz kadar hayatı göreceğiz. İşte medeniyetin oluştuğu nokta bu kadar. Dayanışmanın altını çizmek gerekir. Medeniyete giden yol dayanışmadan geçiyor. Savaşmaktan geçer. Solcular ve sağcılar… Bu sadece Fransız devriminin ortaya çıkardığı ifadelerdir. Parlamentoda oturulan yeri ifade eder. Aslında kendimize karşı mücadeledir. Bütün liderler ve peygamberler kendi savaşlarını vermişlerdir. Bundan ötürü   kalıcı bir savaştır. Muhafazakarların değişmek istemediklerini görüyoruz. Faşist tutumlarına devam ettiklerini görüyoruz. İnsanoğlunun ilerlemesi için itilmek durumundadır.  Birlikte olmak durumundayız. Birleşmek durumdayız. Birbirimizden öğrenecek çok fazla şeyimiz var. Biz son 40 yıldan beri birlikte yürüyoruz. Kendi içimizde farklılıklarımız var. Tartışıyoruz. Ama parlamentoda karar vakti geldiği zaman çoğunluğun dediği oluyor, ilerliyoruz.”
 
 
 
Bireysel değişim olmazsa olmazdır 
 
 
Klasik sol anlayışın tersine,  bireysel dönüşümün toplumsal ilerlemenin temeli olduğunu belirten Mujica bu konuda şunları belirtti.
 
 “  Bir noktaya kadar kendiniz geliştire biliyorsunuz. Biz burada üretimle alakalı durumları değiştireceğiz. Yeni insanoğlu yaratacağız diyorduk. Ama bugün insanlık tarihi şunu öğretti. Kültürü değiştiremezsiniz. Hiçbir şeyi değiştiremezsiniz. Kültürel değişim o kadar önemli ki materyal zenginliğinin üstündedir. Gençler buna böyle alışmalıdır. Gece kendinize 10 dakika ayırın. Gün içinde neler yaptığınızı düşünün. İyi mi hissediyorsunuz kötü mü bunu düşünün. İşte kendi eylemleriniz kendiniz yargılayın. Kendi kendinizin yargıcısınız. Hiçbir zaman daha iyi bir toplumu kendimiz iyileştirmeden yaratamayız.” 
 
 
Nobel ve bir arada yaşama
 
 
Yüz ölçümü ülkemizin üçte biri, nüfusu ise İzmir'in toplamına  yakın Uruguay'da üç darbe dönemi yaşandığını belirten Mujica,  Nobel  Ödülü ve bir arada yaşam üzerine gençlere de seslendi. 
 
 “Bu kadar savaş dolu bir dünyada ne yüzle barış Nobel ödülü veriyorlar. Ben bunu başkası alsın diye düşündüm.Bu nedenle bu ödülü ret ettim.  Savaşın en büyük maliyeti savaşta olmayan taraflara çıkıyor. Fakat bu savaşı farklı şeylerle zeka, düşünce, gibi şeylerle yapmamız lazım. Bence dünyanın tüm halkları barış için, umut için “Savaşa Hayır” demelidir. Bu durumda biz yaşlılar bir şey yapamayız. Burada iş gençlere düşüyor. Barışı dünyadaki diğer şeylerin üzerine koymak için çaba gösterin. Hepimiz evren denen  minik gemide yolcuyuz. Bu geminin geleceği herkesin yaşantısına bağlıdır.Yaptığımız her şey bu geminin hayatta kalmasını sağlayacak. Burada işimizi talihe bırakamayız. Ortak bilinçle hareket etmeliyiz. Kendi kaderimizi kendi elimizle almak zorundayız. Gençler bizim yaptığımız hataları geriye döndürme zamanına sahipsiniz” dedi. Ben minik bir ülkede, üç müdahalenin olduğu bir ülkenin çocuğuyum. Her türlü halkın öz yönetimini savundum. Kendi istediğim öz yönetimle olmaz. Başkalarının istedikleri ve benim hoşlanmadığım yönetimleri de savunmak gerekir. Her halk kendi meselelerini çözmek için özgür olmalıdır. Kalbimin her köşesi herkesin kendi haklarını savunması taraftarıdır. Hoşlansınlar veya hoşlanmasınlar. Özgürlük konusunda kimse kimseye baskı yapamaz. Birlikte yaşamayı öğrenmek durumundalar."

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler