Polisten masallar

‘Yapmadık, görmedik, görüntü yok, ey lemciler yapmıştır’.

Yayınlanma: 04.07.2014 - 21:45
Abone Ol google-news

Biz yapmadık, eylemciler yapmıştır

Gezi Parkı eylemleri sırasında Okmeydanı’nda ekmek almaya giderken polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu yaşamını yitiren Berkin Elvan soruşturmasında, bilirkişi raporuyla tespit edilen polislerin idari soruşturma kapsamında ifade verdiği ortaya çıktı. Komiser Aziz Yalçınkaya ifadesinde, kendi bulundukları noktalara yakın bir yerde yaralanan biri olması durumunda durumu fark edeceklerini kaydederek, “Eğer bizim bilgimiz haricinde yaralanan kimse olduysa büyük ihtimalle eylemcilerin attıkları bilye, taş ya da havai fişekle olmuştur” dedi. Ulusal Kriminal Büro da ek bilirkişiraporuyla daha önce tanık ifadelerinde adı geçen “yapılı polisin” görüntüsünü tespit ederek dosyaya sundu. Elvan’ın vurulduğu 16 Haziran 2013’te Okmeydanı’nda yaşanan polis müdahalesi sırasında olay yerindeki TOMA’dan elde edilen görüntü kayıtlarından tespit edilen 7 polisin, Polis Teftiş Kurulu İstanbul Bölge Başkanlığı’nca ifadelerinin alındığı ortaya çıktı. İfadesi alınan komiser Yalçınkaya, “Eğer bu tip bir olaya sırasında gerek bizden kaynaklı gerekse başka bir sebepten dolayı birinin yaralanması durumunda bunu kesinlikle farkederiz. Bu durumlarda eylemci gruplar bizden yardım istemekten çekinseler bile işaretlerle bize durumu anlatırlar ve yardım edilmesi gereken biri varsa olağan yollardan gerekli yardımı yaparız” dedi. Yalçınkaya, yaralanan kişinin kendilerinden çekindikleri durumda 112 Hızır Acil’den yardım istediklerini kaydederek, “O gün 112’nin arandığı ile ilgili bize herhangi bir bilgi gelmedi” diye konuştu. Yalçınkaya, olay günü gaz silahı kullanan personeli uyararak yanından ayrılmamalarını ve talimatsız hareket etmemelerini söylediğini öne sürerek şunları kaydetti:

“Gaz kullandıkları sırada kesinlikle şahıs bedenine yönelik herhangi bir atışta bulunmadılar. Eylemci grupla görev boyunca 50 metreden daha yakın bir mesafeden temasımız kesinlikle olmadı. Bu sebeple gaz silahı kullanan arkadaşlarımızın yakın mesafeden bir eylemciye yönelik gaz kullanması da mümkün değildir. Gaz silahını zaten taşlı, molotoflu ve kalabalık eylemcilere kullanırız. Münferit şahıslara veya 1-2 kişilik gruplara gaz silahı kullanılmaz.”
Polis Kadir Eyüp Hambaloğlu da olay günü kendisiyle beraber müdahale eden TOMA ve gaz silahı kullanan personelin kesinlikle şahıs bedenine yönelik bir atış veyayakından bir atış yapmadıklarını iddia ederek, “Yapmaya kalksalar zaten müdahale ederdim. 16 Haziran 2013’te Okmeydanı’ndaki müdahalemizde kesinlikle kimse gaz silahıyla yaralanmadı. Bizim bilgimiz haricinde eğer birisi yaralandıysa bu da büyük ihtimalle eylemcilerin attığı havai fişek veya taştan olmuştur” dedi.

Katil dışarıda hala geziyor

Gezi Direnişi sırasında Hatay’da polis memuru Ahmet Kuş tarafından gaz bombası kapsülüyle başından vurularak katledilen Abdullah Cömert’in ölümüyle ilgili davaya dün başlandı. Adliye önünde dava önceki polis ve katılımcılar arasında gerginlik yaşanırken duruşmada da mahkeme heyetiyle avukatlar arasında tartışma çıktı. Sanık polis davaya katılmazken anne Hatice Cömert, “Benim oğlumun suçu ne? O katil dışarıda hâlâ geziyor” diye bağırdı. Hatay Demokrasi Platformu, DİSK, KESK, Halkevleri TGB, CHP, ADD üyeleri Abdullah Cömert davasının ilk duruşması öncesi Hatay Adliyesi önünde toplandı. Geniş güvenlik önlemleri alan polis adliyeyi bariyerlerle kuşattı. Katılımcılar ile polis arasında gerginlik çıktı.

Sanık polis katılmadı

Abdullah Cömert’in annesi Hatice Cömert, ağabeyleri Adnan ve Zafer Cömert’i davada Gezi Direnişi’nde öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz, Gezi Direnişi’nde öldürülen Ahmet Atakan’ın ağabeyi Süleyman Atakan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu,CHP milletvekilleri Kamer Genç, Mahmut Tanal, Refik Eryılmaz, M. Ali Ediboğlu, Mevlüt Dudu, Hasan Akgöl, Taksim Dayanışma temsilcileri de yalnız bırakmadı. Hatay 2 . Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya “kasten adam öldürmek” suçundan 25 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan polis memuru Ahmet Kuş rapor olarak katılmadı. Davaya oğlunun resmi ve Türk bayrağıyla katılan acılı anne Hatice Cömert, “Oğlum, Atatürk’ün Türk bayrağıyla sokağa çıktı. Oğlumun elinde ne sopa, ne de tüfek vardı. Oğlum şimdi toprak altında. Biz adalet istiyoruz. O katil hâlâ dışarıda geziyor, tutuklu değil” dedi. Cömert ailesinin avukatı Hatice Can da sanık avukatlarının davanın başka bir kente alınması talebine tepki göstererek, “Sanık vekili mahkemenin naklini istemiş, dosya Adalet Bakanlığı’na gönderilmiştir. Mahkeme heyetinin de nakil ile ilgili herhangibir kararı olmadığı haldedosya mahkemeden de kaçırılmıştır” diye konuştu.

Rapor gerilimi

Sanık polis Kuş’un mahkemeye katılmamak izin 4 Temmuz’da Mersin’den aldığı 4 gün iş yapamaz raporuna Cömert ailesinin avukatları tepki gösterdi. Avukat Ömer Kavili, “Bu raporun aslı mahkemeye verilmediği gibi, üzerinde saat ve dakika da yoktur” dedi. Hatay Barosu avukatlarından Ekrem Dönmez de bel ağrısı teşhisiyle 4 gün iş yapamaz raporu alan Polis Memuru Ahmet Kuş’un 3 Temmuz’da İskenderun sahilinde çay içerken görüldüğünü savundu. Mahkeme heyetinin bir üyesinin “abartmayın, yeter artık” demesi üzerine söz alan İstanbul Barosu avukatlarından Ömer Kavili, “Haddinizi bileceksiniz. Biz mi abartıyoruz? Buradaki şu insanların acılarına baksanıza” dedi. Yaşanan gerilimin üzerinden mahkeme heyeti sanık Kuş’un sağlık raporunun aslının istenmesine, tutuklanması talebinin reddine, davanın başka ile nakliyle ilgili talebin sonucunun beklenmesinekarar vererek duruşmaşı 15 Eylül’e erteledi.

‘Polisler tespit edilemiyor’

Gezi Direnişi sırasında polisin uyguladığı orantısız güç sonucu hayatı altüst olan Hakan Barış Yaman’ın hukuk sürecinde savcılık 1 yıldır şüpheli polisleri arıyor. Emniyet’in dört polis hakkında başlattığı disiplin soruşturması polislerin tespit edilemediği gerekçesiyle kapatıldı. Yaman’ın avukatı Elif Eylem
Kınacılar kararı eleştirerek “3 Haziran günü polisler ekipmanlarını okul bahçesinden zimmetsiz almış. Kimin hangi ekipmanı kullandığı belli değil. Gezi davasında 40 genç yüzü maskeli suçlamasıyla bulunurken polisler nasıl bulunamıyor” dedi. Yaman’ın hayati riskinin devam ettiğine dikkat çeken Kınacılar, Yaman’ın 5. ameliyat geçirdiğini ve 5 kez daha ameliyat olacağını söyledi. Gezi Direnişi sırasında 3 Haziran günü iddiaya göre Hakan Barış Yaman, Sarıgazi Demokrasi Caddesi’nde polisler tarafından dövüldükten sonra ateşe atıldı. Polisin saldırısı sırasında Yaman’ın 1 gözü parçalanırken, yüz kemikleri tuzla buz oldu ve sırtında da 2. derece yanıklar oluşarak bir süre yoğun bakımda kaldı. Olayın ardından hazırlanan polis müfettiş raporunda MOBESE kameralarının “standart dışı” olduğu için bir yıldır çalışmadığı, polislerin kasklarındaki numaraların okunamadığı ve polislerin kask numaralarının belirlenemediği belirtildi. Savcılık tarafından ifadesine başvurulan 60 polis ise ifadelerinde olayı görmediklerini anlattı. Bunun üzerine polislerin tespit edilemediği gerekçesiyle soruşturma kapatıldı.

Trajikomik savunma

Yaman’ın avukatı Kınacılar ise idari soruşturmanın neden kapatıldığını sorarak “TOMA kullanan kişi ‘görmedim’ diyor. Görmemiş ama Barış’a su sıkmış Emniyet görevlileri zaten beni tespit edemezler mantığıyla çalışıyor. Disiplin soruşturması da yok” diye konuştu. Kınacılar Gezi eylemlerine katılan 30 milyon insandan 20 tane gencin “suçlu” olarak tespit edilebildiğini belirterek “20 kişiyi önümüze getirenler 30, 40 polis arasından 5 kişiyi bulamıyor” dedi. Olayın gerçekleştiği Ovacık sokağındaki kaldırımın değiştirildiğine dikkat çeken Kınacılar, “Adalete güvenmek istiyoruz. AİHM’ye taşınmasın bu dava. Siyasi bir amaçla hareket etmiyoruz. Kovuşturmaya gidecek mi tedirginliği yaşıyoruz. Derdimiz tazminat değil. Hakan’ın yaşadıklarını telafi edecek, yaşadıklarını unutturacak bir hukuk sistemi yok. Zararı tazminatla karşılanmayacak kadar büyük. Hayatını bitirdiler” diye konuştu.

Plakasız Akrep vurdu

Gezi Parkı eyleminde polis tarafından öldürülen Ethem Sarısülük’ün cenazesinin kaldırılacağı gün Kızılay’daki anma etkinliğine katılmak isterken Akrep aracından atılan gaz bombasının başına isabet etmesi sonucu ağır yaralanan üniversite öğrencisi Dilan Dursun’u vuran polis bir yıldır tespit edilemedi. Soruşturma kapsamında Jandarma Kriminal Dairesi, olaya ilişkin üç görüntüyü analiz etti. Dilan’ı Akrepten atılan gaz bombası sonucu yaralandığı sonucuna varan Jandarma, buna karşın polisin kimliğini tespit edemedi. Jandarma Kriminal raporunda gaz fişeğinin atıldığı Akrep aracının plakasız olduğu vurgulandı. Bu arada Dilan’ı vuran Akrep aracının daha net görüntüsü dosyaya girdi. Savcılık, şüpheli polisin kask numarasının görüldüğü ancak okunamadığı görüntüleri Jandarma’ya göndererek yeni rapor istedi.

Hacettepe Üniversitesi öğrencisi Dilan Dursun, Ethem Sarısülük’ün cenazesinin kaldırılacağı 16 Haziran 2013’te Kızılay’da düzenlenen anma etkinliğine katılmak istedi. Ancak polisin müdahalesi sonucu Dursun, Kurtuluş Parkı’na doğru kaçtı. Buradan kaldığı yurda gitmek amacıyla kaldırımda yürüyen Dursun, arkasından gelen Akrep aracının attığı gaz bombası sonucu ağır yaralandı, beyin kanaması geçirdi, günlerce yoğun bakımda yattı. Ankara Savcılığı, Dilan’ın şikâyeti üzerine soruşturma başlattı. Ancak soruşturmada bir türlü şüpheli polisler tespit edilemedi. Kurtuluş Parkı’nda olay saatinde görevli olan Akrep araçlarındaki 5 polis şüpheli olarak dinlendi. Ancak hiçbir polis suçlamayı kabul etmedi. Soruşturma sürecinde üç Mobese kamerası ortaya çıktı. Bu görüntülerden birinde Akrep aracından gaz bombası atıldığı, aynı saniyede diğer görüntüdeki Dilan Dursun’un yere düştüğü görülüyordu. Görüntüleri inceleyen bilirkişiler, Dilan’ın Akrepten atılan gaz bombası sonucu yaralandığı sonucuna vardı. Ancak bilirkişiler, Akrebin plakasını ve polisin kask numarasını tespit edemedi.

Jandarma: Akrep plakasız

Bunun üzerine savcılık, Jandarma Kriminal Dairesi’ne yazı yazarak olayla ilgili iki parçalı görüntülere ilişkin bilirkişi raporu istedi. Jandarma Kriminal Dairesi Başkanlığı, hazırladığı raporu savcılığa gönderdi. Raporda, “Dilan Dursun’un yere düşme zamanı, Akrep polis aracının şahsın yere düşmesinden hemen sonra görüntüye girmesi, aynı aracın şahsın kamera görüş açısından görüntüden çıktığı istikamete gaz fişeği atması gibi hususların zaman ve yer bakımından uyum sağladığı, bu nedenle de Dilan Dursun olduğu değerlendirilen şahsın gaz fişeği atılarak başından yaralanması olayının belirtilen aracın kule kısmında yer alan şahıs tarafından gerçekleştirildiği kanaatine varılmıştır” denildi. Olay yerinde bulunan iki Akrep aracının plakasını tespit eden Jandarma, Dilan’ı vuran Akrep aracının ise plakasının olmadığını bildirdi. Raporda, Dilan’ı vuran Akrep aracı “Plakası olmayan koyu renkli Akrep aracının üst bölümünde yer alan tepe lambasının diğer araçlara göre daha yüksek bir metal direk üzerinde ve daha büyük bir metal kafes içerisinde bulunduğu ve yine söz konusu aracın üst bölümünde yer alan yedek lastiğinin diğer araçlara göre tavan bölümünden daha yüksek ayaklar üzerine konumlandırılmış olduğu tespit edilmiştir” şeklinde tarif edildi. Buna karşın Jandarma, Dilan Dursun’un yaralanmasına neden olan gaz fişeğini atan kişinin eşkâl tespitine yönelik gerekli detayın yakalanmasının teknik olarak mümkün olmadığını bildirdi.

Ancak Dilan Dursun’un avukatı Doğukan Tonguç Cankurt, savcılığa başvurarak Jandarma’nın eksik inceleme yaptığını belirtti ve rapora itiraz etti. Jandarma’nın sadece üç görüntü incelediğini ancak dosyada Akrep aracının daha yakından çekilmiş fotoğrafları bulunduğunu belirten Cankurt, bu görüntülerde polisin kask numarasının görüldüğünü ancak okunamadığını bildirdi. Cankurt, Jandarma’nın elindeki imkânlarıyla bu kask numarasını okuyarak polisin kimliğini tespit edebileceğini kaydetti. Soruşturma savcısı Ali Kuşçuoğlu, talep üzerine dosyayı yeniden Jandarma Kriminal’e göndererek yeniden rapor istedi.

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler