Seçmenlerin tercihini demokrasinin gelişmişlik düzeyi belirliyor

Gelişmiş demokrasilere sahip Batılı toplumlarda seçim sonuçlarını büyük çoğunlukla kitle iletişim araçlarının kullanımı, iktidar veya muhalefet partilerinin geçmişteki performansları ve siyasi parti liderinin kişiliği gibi politik ağırlıklı etmenler belirler. Oysa gelişmemiş veya bizim gibi melez demokrasilerde ekonomi, din, etnik yapı gibi sosyolojik ve demografik etmenler ön plana çıkar....

Yayınlanma: 04.07.2014 - 13:08
Abone Ol google-news

Demokratik toplumlarda seçimler halkın istek ve tercihlerinin somutlaştırılmasıdır. Demokrasiye açılan en önemli kapılardan biri olan seçimler,"özgür iradenin” taleplerini ortaya koyduğu ölçüde anlam kazanır. Peki bu süreçte seçmenlerin özgür iradelerinin taleplerini belirleyen nedir?

Seçmenlerin tercihleri seçim türüne,- genel seçimler, yerel seçimler veya cumhurbaşkanlığı seçimi- göre farklılık göstermekle birlikte, genel olarak demokrasinin gelişmişlik düzeyine göre değişir.

Bu arada seçmenin tercihleri altında yatan etmenleri inceleyen bilim insanlarının hangi bilim dalını temsil ettiği de fark yaratır. Örneğin sosyologlar seçmenlerin mesleklerine, etnik yapılarına, cinsiyetine, sınıflar arası ilişkiye, yaşları gibi sosyoekonomik belirleyicilere odaklanır. Oysa siyaset bilimcilerin ilgi odağı siyasi partilerin programları, seçim kampanyaları, liderlerin popülaritesi gibi etmenlerdir.

 

DEMOKRASİNİN GELİŞMİŞLİK DÜZEYİ

Seçim yapılan ülkelerde demokrasinin gelişmişlik düzeyi halkın tercihlerindeki öncelikleri belirler. Örneğin Pakistan gibi askeri darbeler sonucu demokratik kurumları yeterince gelişme şansı bulamamış bir ülkede, seçmenin tercihlerini ekonomi, din, kültür, etnik yapılar, hizipler gibi siyaset dışı etmenler belirler. Bu gibi ülkelerde bireyler, yeterince siyasallaşmadığı için siyasi otoritenin politik kararlarını etkileme güçleri çok zayıftır.

İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ileri demokrasilerin yerleşmiş olduğu Batılı ülkelerde, seçmenlerin tercihlerini belirleyen etmenler başlıca üç başlık altında toplanır:

*Medyanın politik havayı ve iktidarın uyguladığı politikayı nasıl yansıttığı ve resmettiği

*Partilerin geçmişteki performansları

*Siyasi parti liderinin kişiliği

 

MEDYANIN OLAYLARI YANSITMASI

Kitle iletişim araçları seçmenlerin çoğunluğuna erişme olanağına sahiptir. Seçmenlerin iktidardaki veya muhalefetteki partilerle ilgili bildikleri veya bilmedikleri büyük ölçüde medyanın kendilerine sundukları ile sınırlıdır..

Televizyonlar, izleyici kitlesi en kalabalık yayın akışlı görsel-işitsel medya hizmetidir. Gerçekten de seçmenlerin büyük bir kısmının siyasi olaylar ile ilgili tek bilgi kaynağı televizyon yayınlarıdır. Ancak demokratik ülkelerde televizyon yayıncılığı üzerinde resmi bir kontrol mekanizması vardır ve izin verildiği ölçüde yayın yaparlar. Düzenleyici yasalar, televizyon yayınlarının siyasi konularda tarafsızlık ilkesine ödün vermeden uymalarını zorunlu kılar; siyasi tartışmalarda tüm görüşlere eşit ağırlık verilmesini şart koşar.

Ancak yasaların varlığı, pratikte tarafsızlığın yüzde yüz uygulandığı anlamına gelmez. Bunun en önemli nedenlerinden biri, iktidar yanlısı bazı haber kanallarının izleyiciyi manipüle etmeye kalkışmasıdır. Bu yöntemler bazen düzenleyici yasaların gözünden kaçabilecek kadar ustaca kotarılmıştır. Örneğin olumlu karşılanacak haberlere daha fazla yer vermek, olumsuz olayları geçiştirmek, kelime oyunlarına başvurmak gibi. Bu yönlendirme en fazla ekonomik haberlerde kendini gösterir. Örneğin vergi uygulamasına getirilen bir değişiklik, seçmenin aleyhine bile olsa olumlu bir gelişme olarak sunulabilir. Hatta bu değişikliğe karşı çıkanların görüşleri olumsuz ve gereksiz bir müdahale olarak sergilenir.

Televizyon yayınlarının ülke ve dünya politikalarını nasıl resmettiği konusunda sınırlayıcı kontroller mevcut olmakla birlikte, yazılı medyada bu tür kontroller yoktur. Bu da gazete ve süreli yayınların siyasi görüşlerini özgürce yansıtabildikleri anlamına gelir. Böylece gazeteler halkı istedikleri gibi yönlendirme şansına sahiptir. Örneğin İngiltere’de yayınlanan gazetelerin çoğu Muhafazakar Parti’yi destekler ve Muhafazakar Parti’nin desteklediği görüşlerin açıkça propagandasını yapabilir.

Gazeteler belirli bir partiyi yüceltebilir. Ancak bu yaklaşımın seçmenlerin tercihlerini nasıl etkilediği konusunda belirsizlik mevcuttur. Gazeteler genellikle herhangi bir siyasi partiyle kendisini özdeştiren okuyucuların görüşlerini pekiştirmenin ötesine geçemez; okuyucunun görüşlerini değiştirme konusunda çok da etkili oldukları söylenemez. Dolayısıyla gazetelerin etkisini diğer faktörlerden ayırt etmek zor, hatta olanaksızdır.

 

İKTİDARDAKİ PARTİNİN GEÇMİŞTEKİ PERFORMANSLARI

İktidar ve muhalefet partilerinin geçmiş performansları seçmenlerin kime oy vereceği konusunda belirleyici bir rol oynar. İnsanlar bir partinin geçmişte yaptıklarına bakarak, performanslarının kendi yaşamlarını nasıl etkilediğini anlamaya çalışır. Tüketicinin bir markayı tercih ederken geçmişteki deneyimlerinden yararlanması gibi, seçmen de tercihlerinde deneyimlerine başvurur. Bu geriye dönük model iki yönlü çalışır; hem partinin lehine, hem de aleyhine. Eğer parti geçmişte seçmenin aleyhine bir karar aldıysa, seçmenin bu partiye oy verme eğilimi düşer. Veya bunun tam tersi olur. Seçmenlerin kararını bu tür bir model üzerinden etkileyen faktörler genellikle ekonomiktir. Örneğin emekli maaşlarında kesintilerin seçmen üzerindeki etkisi çok şiddetli olur. Yunanistan’daki son ekonomik kriz buna en iyi örnektir.

Ne var ki seçmenin oy verirken partisinin geçmiş performansını referans alması, sanıldığı kadar belirleyici ve kesin değildir. İyi bir liderlik ve kampanya sayesinde seçmenin geçmiş performansla ilgili görüşlerini değiştirmek mümkündür.

 

SİYASİ PARTİ LİDERİNİN KİŞİLİĞİ

Liderlik de seçmen davranışları üzerinde oldukça belirleyicidir. Bir partinin seçimlerden zaferle çıkması, yalnızca liderin şahsi başarısı olmamakla birlikte, sonuç üzerinde hafife alınmayacak kadar önemli bir katkı yapmış olması büyük bir olasılıktır.

Ne var ki liderliğin etkisi kısa vadelidir. Liderlik demokrasinin tam işlerlik kazandığı ülkelerde düzenli olarak değişir. Lider sık sık değişmiyor olsa bile seçmenlerin lider hakkındaki görüşleri değişebilir. İlk başlarda yeni seçilen bir lider, politik ortama taze bir soluk getirmiş olsa bile zaman içinde imajı yıpranabilir.

Seçmenlerin potansiyel bir yöneticide, sağlam bir kişilik ve liderlik özellikleri araması normaldir. Dolayısıyla böyle bir lidere sahip olan parti çoğunluğun oyunu alabilir. Örneğin televizyondaki bir tartışma programında parti politikalarına yöneltilen eleştiriler karşısında sağlam bir duruş sergileyen lider, partisinin imajını yükseltir. Seçmen lidere duyduğu güveni partinin tüm politikalarına yansıtır. Özellikle seçim öncesinde adayların eşit oy ağırlığına sahip olduğu ortamlarda, karizmatik bir lider rakiplerinin arasından sıyrılarak, partisini iktidara taşıyabilir.

 

SEÇİM SONUÇLARI TEK BİR ETMENE BAĞLANAMAZ

Seçim sonuçları üzerinde doğal olarak birden fazla etmen rol oynar. Hangi etmenin sonuçları daha fazla etkilediğini ölçmek hemen hemen imkansızdır. Genelde etmenlerin etki alanları iç içe geçmiştir. Dahası bu etmenlerin kendi aralarında da doğrudan bir etkileşim söz konusu olduğundan, seçim sonuçlarını hangi etmenin yaratmış olduğu konusu her zaman tartışmaya açıktır.

 

ADAYLARIN SES FREKANSININ SEÇMEN ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Günümüzde görsel medya teknolojisinin bu kadar yaygın olmasına karşın, politikacılar yalnızca ses tonlarıyla seçmenleri etkileyebiliyor. Gerçekten de ses tonu kulağa cazip gelen politikacılar, ses tonu kulağı tırmalayan politikacılara göre seçmen üzerinde daha olumlu bir algı yaratır (Surawski&Ossoff, 2006).

2002 yılında Gregory ve Gallaher ses tonunun seçmen üzerindeki etkisini araştırmak üzere 1960 ile 2000 yılları arasında 19 ABD başkanının ses bantlarını inceledi. Sonuçta düşük ses frekanslı adayların, 8 seçimde daha başarılı olduklarını ortaya koydu.

Bu tarihten sonra yapılan araştırmalar, hem kadınların, hem de erkeklerin, düşük ses perdeli erkekleri daha cazip ve güvenilir bulduğunu ortaya çıkarttı (Feinberg, DeBruine, Jones and Little, 2008).

Düşük ses perdesi erkekler arasında bir üstünlük belirtisi olarak evrildi (Puts, 2010). Bir toplumda ekonomik ve sosyal yapının alt basamaklarında yer alan erkekler, ses perdelerini ve konuşma şekillerini üst kademedekilere benzetmeye çalışır (Gregory&Webster, 1996). Ayrıca bir toplumda baskın erkekler, ses frekanslarını düşürerek eş bulma yarışında üstünlüğü ele geçirmeye çalışır.

Liderlik yarışında biyolojik etmenler göz ardı edilmeyecek kadar önemlidir. Son yıllarda Little, Burriss, Jones ve Roberts (2007) tarafından yapılan bir araştırmada seçmenlerin daha erkeksi ve liderlik vasfı taşıyan yüz hatlarına sahip olan adayları tercih ettiği ortaya çıktı. İlginç olan, daha çekici olma özelliğinin seçimlerde tercih nedeni olarak değerlendirilmemesiydi. Aynı araştırmada seçmenlerin erkeksi ve baskın yüz hatlarına sahip olan adayları savaş dönemlerinde, çekici yüz hatlı adayları ise barış dönemlerinde tercih ettiği ortaya çıktı.

2011 yılında Kanada’daki McMaster Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Tigue, Borak, O’Connor, Schanl ve Feinberg’in yürüttüğü bir başka araştırma, düşük ses frekanslı erkeklerin siyasi seçimlerde daha avantajlı olduklarını bir kez daha doğrulamış oldu

 

HORMONLAR SEÇİMLERE KATILIMI ETKİLİYOR

Nebraska Üniversitesi’nden bilim insanları, seçimlerde demografik ve sosyal değişkenler kadar biyolojik faktörlerin de etki yarattığını ileri sürüyor. Bu araştırmada kortizol adı verilen stres hormonunun düşük düzeylerde seyretmesinin seçimlere katılımı arttırdığı ortaya çıktı.

Physiology and Behavior isimli derginin 22 Haziran sayısında yer alan araştırmanın lideri Jeff French sonuçları şöyle açıklıyor: “Politika ve politikaya katılım, doğası gereği stres yaratıcı bir faaliyettir. Dolayısıyla stres eşiği düşük insanların bu faaliyetlere katılma olasılığı düşüktür.”

Araştırmaya göre seçimleri katılımı belirleyen bir başka faktör de seçmenin yaşı. Yaşlı yetişkinlerin genç yetişkinlerden daha fazla sayıda seçime katıldığı görülüyor. Diğer grupların yaptığı başka araştırmalarda da eğitim, gelir ve etnik altyapının da seçimlere katılımda farklılık yarattığını ortaya çıkartıyor.

Derleyen: Reyhan Oksay

http://www.flutt.co.uk/education/school-work/a-level-politics-factors-influencing-voting-behaviours/

http://www.worldissues360.com/?s=political+and+social+determinants+of+voting+behavior+in+Pakistan&submit=

http://www.sqa.org.uk/files_ccc/MS_ST1D_Exemplar.pdf

http://www.apa.org/monitor

http://source.southuniversity.edu/the-psychology-behind-voting-behavior-106983.aspx

Kaynak: Tigue et al./Evolution and Human Behaviour 33 (2012) 210-216

Kaynak: http://www.sciencedaily.com/releases/2014/06/140624172157.htm

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler