Santrfor Teknik Direktörlüğe Soyunursa

Parlamento Kulisi

Yayınlanma: 18.08.2014 - 04:00
Abone Ol google-news

AKP’de ‘Eşitler Arasında Öne Çıkan’ Kim Olacak?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından AKP’de yeni genel başkan arayışı, parti kulislerini hareketlendirdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü isteyenler ile istemeyenler arasındaki kavga inişli çıkışlı süredursun, kavganın tarafı olmayan ya da “Liderimiz Erdoğan, o ne derse, kim derse genel başkan o olur” diyen çok sayıda milletvekili de var.

TBMM tatile girmeden önce Meclis kulislerinde ve bahçesinde, Meclis’te gruplar halinde oturan milletvekillerinin tek gündem maddesi “Genel başkan kim olacak” sorusuydu. Sohbetlerde herkes birbirinin nabzını yokluyor, Erdoğan’ın istişare toplantısında kimin adını yazacağını öğrenmeye çalışıyordu. Hatta bazıları, espriyle karışık “Bakıyoruz eğilim kime kayıyor. Ona göre bir değerlendirme yapmak lazım. Boşa da düşmemek lazım” diyerek olası genel başkanın dışında bir isim yazarak siyasi geleceğini tehlikeye atmak istemiyordu. İlk başlarda birden fazla isim dillendirilirken Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun adı ön plana çıkınca milletvekillerinden de “Davutoğlu” diyenler çoğalıverdi.

Milletvekilleri arasındaki ikinci tartışma konusu ise yeni genel başkan ve başbakan için nasıl bir tanım yapılacağı üzerinde yoğunlaşıyor. “Bu hareketin lideri Tayyip Erdoğan. Kendisi Çankaya Köşkü’ne çıktıktan sonra da bu değişmez. Bu durumda yeni genel başkana AK Parti lideri diyemeyiz” görüşleri üzerine hukukçu bir milletvekili, anayasa hukukunda başbakanın konumuyla ilgili tartışmalara dikkat çekti ve gülerek tanımını yaptı:

Parlamenter sistemde başbakan da diğer bakanlar gibi bir bakan olarak görülür. Bu nedenle başbakanın ‘eşitler arasında öne çıkan’ ya da ‘eşitler arasında birinci’ olduğu söylenir. Bize hukuk fakültesinde böyle öğrettiler. Yeni genel başkan ve başbakan için ‘partinin lideri’ diyemeyeceğimize göre ‘eşitler arasında öne çıkan’ diyeceğiz artık.”

Santrafor Teknik Direktörlüğe Soyunursa

CHP’de 30 Mart seçimleri sonrasında başlayan, ancak 10 Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasına ertelenen iç kavga, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun“olağanüstü kurultay” çağrısıyla sonuçlandı. 30 Mart seçimlerinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adı geçen, ancak genel merkezin tercihini Mansur Yavaş’tan kullanması üzerine partisini eleştirse de Yalova’da belediye başkanlığının alınmasında bireysel çabası büyük olan Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında yeni bir yol çizme kararı aldı. Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını “hezimet” olarak nitelendiren ve bunda yanlış aday tercihinin etkili olduğunu savunan İnce, bu kez başarısızlığa “seyirci kalmayacağını” söyleyip liderliğe aday olacağının sinyalini verdi. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun olağanüstü kurultay kararı alması üzerine bu haftadan itibaren resmen başlaması beklenen genel başkanlık yarışına İnce’nin adaylığı, CHP grubunda da kafaları karıştırdı. Çünkü kamuoyunda son derece popüler olan, halk tarafından sevilen İnce’nin Kılıçdaroğlu yönetimi döneminde seçilen delegelerin ne kadar oy alacağı kurultayda görülecek. Grup içinde İnce’ye yakın olan ve iyi bir siyasetçi olduğunu düşünen bazı milletvekili arkadaşları ise çıkışının biraz “erken ve zamansız” olduğu görüşünde. Grup Başkanvekili Engin Altay da bunlardan biri. Altay, İnce’nin durumunu “futbol” terimleriyle özetledi:

“Muharrem İnce çok iyi bir santrfor. Ama son kararıyla, maç devam ederken oyunu bırakıp ‘teknik direktör olayım’ diyor. Biz partimizin İnce’den, santrfor olarak mahrum kalmasını istemeyiz. Partinin halihazırda teknik direktörü var.”

Vekiller Baz İstasyonunun Üstünde Oturuyormuş!

Son dönemde tüm mesaisini yeni hizmet binasında harcayan milletvekili danışman ve sekreterlerinde baş ağrısı, halsizlik ve yorgunluk gibi şikâyetlerde yaşanan artış dikkat çekmeye başladı. Öyle ki CHP’li Hasan Akgöl, bu şikâyetler üzerine kendi odasının karşısında yer alan tesisat odasındaki ekipmanların baz istasyonu olduğu şüphesiyle TBMM Başkanlığı’na başvurdu.

CHP’li Akgül’ün yaptığı başvuru üzerine TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un verdiği yanıtla, yeni hizmet binasında “bir değil, iki değil, tam üç tane baz istasyonu olduğunu” ortaya çıktı. Söz konusu baz istasyonlarının bina içerisindeki her türlü mekânda telefon hatları üzerinden yapılan haberleşme ve data iletişiminin sağlıklı bir şekilde sağlanabilmesi amacıyla teknik hesaplamaları yapılarak “uygun yerlere kurulduğu” belirtildi. Bugüne kadar gizlenmesi için kimi yerde “tabela”, kimi yerde “Türk bayrağı” görünümü alan baz istasyonlarının TBMM’deki yeni hizmet binasında “ikinci bodrum katında bulunduğu” ifade edildi. Başka bir deyişle 550 vekil ve görev yapan binin üzerindeki personel yaklaşık 5 aydır tam üç baz istasyonundan gelen sinyale maruz kalarak çalışıyor.

Gelen yanıta göre, ara katlarda yer alan ve tesisat odası olarak tanımlanan odalarda ise “baz istasyonlarından gelen dijital sinyali dönüştürerek bina içi antenlere dağıtıcı görev yapan ekipmanlar” olduğu da ortaya çıktı. Ayrıca, yeni binanın bodrumunda yer alan baz istasyonlarının görece yüksek bir tepeye alınmasının TBMM yerleşkesi içinde özellikle de bina içlerinde telefon üzerinden haberleşme ve data iletişiminin kalitesini düşüreceği ifade edilerek “baz istasyonlarını başka yere taşınması” yönünde gelecek olası bir talebin de önü kesildi.

Baz istasyonlarının sağlık üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle özellikle büyük kentlerde görmeye alıştığımız “mahalle eylemlerinin” bir benzeri TBMM’de de vekillerin katılımıyla yaşanır mı bilinmez; ancak beş aydır binlerce kişinin haberi olmadan üç baz istasyonu ve sinyal dağıtıcı ekipmanın bulunduğu bir binada çalışmanın ne gibi sorunlara neden olacağını hep birlikte göreceğiz.

(Ayşe Sayın, Emine Kaplan, Mahmut Lıcalı (parlamento [email protected])


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler