Sorunlara gerilim örtüsü

Dr. Ali Mert Taşcıer, “Gerçekler domates, biber, patlıcan. Yaratılmak istenen algı savaş, çöküş, beka. Bu iki gerilim arasında bir seçim geçecek” değerlendirmesini yaptı.

Yayınlanma: 20.03.2019 - 21:55
Abone Ol google-news

 

<haber-dikey:1305205>

31 Mart yerel seçimlerine kısa bir süre kala iktidar ile muhalefetin söylemlerini değerlendiren yerel yönetim uzmanı Dr. Ali Mert Taşcıer, yaratılmak istenen algıyla gerçeklerin birbirinden çok farklı olduğunu belirterek “Gerçekler domates, biber, patlıcan. Yaratılmak istenen algı savaş, çöküş, beka. Bu iki gerilim arasında bir seçim geçecek” değerlendirmesini yaptı.

Dr. Ali Mert Taşcıer, 31 Mart’a sayılı günler kala Türkiye’de muhalefet ve iktidarın seçim kampanyalarını değerlendirdi. İktidarın anket sonuçları olumsuz geldikçe beka sorunu vurgusunun dozunu artırdığına işaret eden Taşcıer, şunları dile getirdi:

“Ne yani Mansur Yavaş kazanırsa Suriye savaş mı açacak bize? Ya da Alper Taş alırsa sebze meyve üretimi mi azalacak? CHP iktidara gelirse yağmur yağmayacak, verim olmayacak demeye benziyor bu mantık. Halbuki kentlere ihanet ediliyor. Yağma düzeni gibi bir durum söz konusu. Yerel ekonomi halka dönük değil, genel iktidarın tutunması için kullanılıyor. Bekayla ne ilgisi var bunun? Ekonomi dibe vurmuş, halk her gün fakirleşiyor. Çözüm olarak algı yaratmaya dönük siyaset izleniyor.”
Yerel seçimlerin bir genel seçim provası olabileceğine işaret eden Taşcıer, AKP iktidarında metal yorgunluğunun yaşandığını; iktidarın seçim manifestosuyla 17 yıldır gerçekleştirdiklerinin çeliştiğini ifade etti. Taşcıer, iktidarın İstanbul’da “yatay şehirleşmenin yapılacağı” söyleminin kentin silüetini bozan gökdelenlerle, Ankara’da da “belediye kaynaklarının doğru kullanılacağı” söyleminin ise milyonlarca TL harcanan ANKAPARK’la çeliştiğine ve seçmenin bu çelişkiyi sorguladığına işaret etti.

Yerel seçimlerin ideoloji temelli olup olmayacağı konusuna değinen Taşçıer, şunları dile getirdi:

“İYİ Partili’ler, Beyoğlu Belediyesi başkan adayı olarak ÖDP’nin başındaki isme oy verecek. Yani, ‘Yerel seçimlerde ideoloji temelli oy kullanılmayacak’ diyenlerin önemli bir kısmı bu anlamda ifade ediyor. Ama madalyonun öteki yüzü ya da konunun ikinci aşaması aslında farklı bir şey diyor. Bu seçimler tam da ideolojik içeriğe sahip. Neo-liberal ekonomi ve yerel yönetim uygulamalarının sonucunda geldiğimiz noktaya bakalım: Rantı birkaç kişi, üstelik doğaya, yeşile karşın topluyor. Yerelde üretim, üreticinin teşviki, bunlarla bağlantılı kooperatifçilik bitmiş durumda. Dünyada en pahalı suyunu tüketiyoruz. Bu ortamda CHP’nin yerel seçim manifestosuna nasıl ‘ideolojik değil” diyebiliriz? Tam da sosyal devletin ya da sosyal demokrat belediyeciliğin örneklerini görüyoruz” diye konuştu.
İktidar belediyeleri tarafından uygulanan tanzim satışlara da değinen Taşçıer, halkın bir ürüne uygun fiyattan ulaşmasının tek başına sosyal belediyecilik anlamına gelmediğini; pahalıya alınan bir ürünün uygun fiyata satılmasında aradaki zararın halktan vergiler aracılığıyla alındığını ifade etti. Üreticilerin koşullarının iyileştirilmesiyle fiyatların uygun duruma geleceğini kaydeden Taşcıer, “üretim uygun koşullara gelirse halkın cebinden çıkacak bir zararla para kazanmaz. Sonraki aşama olarak üretici, tüketici ile yine uygun koşullarda buluşur. Yani bütüncül bir ekonomik yaklaşım gereklidir” değerlendirmesini yaptı. 

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler