Kılıçdaroğlu: Şerefin varsa belge göster

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Şerefin varsa cemaatle işbirliği yaptığımızı belgeleriyle ispat edersin" diye konuştu.

Yayınlanma: 29.04.2014 - 13:05
Abone Ol google-news

Kılıçdaroğlu'ndan Aziz Yıldırım'a destek - VİDEO

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasının başında, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nün yaklaştığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Umarım 1 Mayıs'ta canlar yanmaz, provokasyonlar olmaz, umarım 1 Mayıs'ta insanlar bayramlarını yaşarlar ve akşam evlerine huzur içinde dönerler. En büyük arzumuz bu" temennisinde bulundu.

Çalışanların temel sorunlarından birinin de işgüvenliği olduğunu ve iş kazalarına karşı önlem alınması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "İş kazaları sonucu hayatını kaybedenlerde, Avrupa'da birinciyiz, dünyada üçüncüyüz" diye konuştu. Türkiye'nin iş kazaları konusunda neden bu kadar ön sıralarda yer aldığının sorgulanması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Bakanlık derseniz var. Koskoca bir Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı var. Ama ne çalışma var orada ne de sosyal güvenlik. İnsanlar ölüyor, onlar sadece seyrediyorlar" ifadelerini kullandı.

 

'2013 yılında bin 235 işçi, iş kazalarında hayatını kaybetti'

Kılıçdaroğlu, 2013 yılında bin 235, 2014'ün ilk 3 ayında ise 276 işçinin hayatını kaybettiğini aktararak, neden önlem alınmadığını sordu. Bunların kader olarak tanımlanamayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, iş kazası sonucu hayatını kaybedenlerin ailelerinin biraraya gelerek örgütlendiğini, onları kutladığını ve hak arayışlarında sonuna kadar yanlarında olacaklarını söyledi.

Çocuk işçiliği konusunda da değinen Kılıçdaroğlu, 2013 yılında ölen bin 235 işçiden 59'unun çocuk olduğunu bildirdi. Okula gitmesi gereken bu çocukların neden çalışmak zorunda kaldığının araştırılması, hayat koşullarının düzeltilerek, topluma kazandırılması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, 13 yaşında kimya atölyesinde çalışırken iş kazası sonucu hayatını kaybeden Ahmet Yıldız'ın hastaneye trafik kazası geçirdi diyerek götürüldüğünü anlattı. Kılıçdaroğlu, bunun kabul edilemez bir durum olduğunu vurguladı. 2013 yılında hayatını kaybeden işçilerin 103'ünün de kadın işçiler olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Biz üzerinde düşünüyoruz. Aslolan devleti yönetenin, iktidarda olanların düşünmesidir. Onlar ceplerini düşünüyorlar. Merdiven altı atölyelerde çalışan, zor koşullarda çalışan binlerce, onbinlerce işçi var. Hangisinin sigortası var? Hangisinin sendikası, grev, toplu sözleşme hakkı var? Sözde sosyal devletiz. Hangi sosyal devlet? Masaya yatırmamız gereken konulardan birisi de sosyal devlettir. Devlet vatandaşına kucak açmak zorundadır. Baskıyla, şiddetle bu sorunları önleyemezsiniz. İnsanın hayatına mal oluyor. Rakamlar bunu gösteriyor."

 

'Kamuda, 660 binin üzerinde taşeron işçi var'

Türkiye'de çalışma hayatının en büyük sorunlarından birinin de taşeron işçilik konusu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ülkenin gündemine taşeron işçiliği taşıyan partinin CHP olduğunu söyledi. Taşeron işçiliği çağdaş kölelik olarak tanımlayan Kılıçdaroğlu, en büyük taşeronun devletin kendisi olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Şu anda resmi rakamlara göre taşeron işçi sayısı 660 bini aşmış durumda, sadece kamuda. Hayatını kaybedenlerin çoğu da maalesef taşeron işçilerdir. İster taşeron işçi olsun, ister çocuk işçi, ister kadın işçi, ister sendikalı, grevli, toplu sözleşmeli işçi olsun herkes vergi veriyor. Ve demokrasilerin çıkış noktası ödediğimiz vergilerin hesabını sormaktan başlıyor" diye konuştu.

Konuşmasında geçen günlerde Resmi Gazete'de yayımlanan bir yönetmeliğe değinen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "İhale yapıyorsunuz, mevzuatını değiştiriyorsunuz, adamınıza ihale veriyorsunuz, kuralları buna göre koyuyorsunuz, yasaları değiştiriyorsunuz, yönetmelikleri değiştiriyorsunuz. Kuralları, yönetmelikleri değiştirdikten sonra adamınıza ihaleyi veriyorsunuz. Ama karşılığında iki temel şey istiyorsunuz, bir 'sana ihale verdim, git benim oğlumun kurduğu vakfa para ödeyeceksin'. Adı nüfuz ticareti, açıkça rüşvettir. Götürüp, parayı oraya yatırıyor. İki, yetmiyor bu, başka şeyler de istiyorlar, 'Havuza para koyacaksın. Kendi medyamı oluşturacağım'. Bunlar bizim bildiğimiz ve kanıtladığımız olaylar, olgular. Şimdi yeni bir şey çıkardılar. Büyük ihaleler karşılığında devlet onların borçlarını üstlenecek. Bir anlamda garanti edecek. Neden? Mali disiplin kalmadı. 2001 kriz öncesi bile böyle bir uygulama yoktu. Büyük ihale veriyorsunuz, kredi bulamıyorlar. Çünkü bankalar bakıyorlar, 'bu bitmez, kredi vermiyoruz' diyorlar. O zaman araya AKP giriyor. 'Onun bütün borçlarını ben üstleniyorum, siz ona kredi verin' diyor. Kimin parasını kime veriyorsun. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını garanti olarak onlara gösteriyorsun."

Bu uygulamanın cumhuriyet tarihinde bir ilk olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Büyük rakamlar için verilecek bu. Borç üstlenim anlaşması. Yönetmelikte bir hüküm daha var. Kiminle borç üstlenildiğini, Resmi Gazete'de yayınlamayacaklar. Yani vatandaş bilmeyecek. Hani devlet saydamdı? Kime ne kadar garanti verildiğini kimse bilmeyecek" diye konuştu. Bunun adının ihaleye fesat karıştırmak olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Eğer, benim bankalardan alacağım borca, krediye Hazine kefil olacaktıysa baştan söylerlerdi, belki ben de ihaleye girerdim. İhaleler bitmiş, adamlarına vermişler, şimdi kefil oluyorlar. Bunun adı ihaleye fesat karıştırmaktır" değerlendirmesinde bulundu.

 

'Siyaseti kirlilikten arındırmak cumhuriyet savcılarının görevidir'

Dört eski bakan hakkında soruşturma komisyonu kurulmasının 5 Mayıs Pazartesi günü TBMM Genel Kurulu'na görüşüleceğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, Pazartesi günleri Meclis TV'nin yayın yapmadığını hatırlattı. Kılıçdaroğlu, "Niye korkuyorsunuz? 'Halk bilmesin, öğrenmesin'. Niye bilmesin, öğrenmesin. Madem 4 bakanla ilgili ciddi fezlekeler var, yolsuzluk olayları varsa ve Parlamento'da görüşülecekse millet de seyretsin" dedi. Kılıçdaroğlu, iktidar engellemeye çalışsa da CHP olarak görevi üstleneceklerini ve kamuoyunun bilgilenmesini sağlayacaklarını söyledi.

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Dört bakan nasıl rüşvet aldılar, kimler tarafından satın alındılar, kaç lira rüşvet aldılar, rüşveti nasıl aldılar, bunlar nasıl belgelendi, önümüzdeki süreçte bunların tamamını göreceğiz ve öğreneceğiz. Bir şey daha bekliyoruz, Erdoğan ile ilgili de bir fezleke bekliyoruz. Paraları sıfırlama için oğluna talimat veriyor, arta kalan 30 milyon Avro ile villa aldırıyor, bunları da bekliyoruz. Yürekli bir savcı, namuslu bir savcı, ülkesine karşı sorumluluk hisseden bir savcı, hukuk fakültesinin hakkını veren bir savcı arıyoruz. Dürüst, namuslu, yürekli, yiğit bir savcı arıyoruz. Korkmayan bir savcı arıyoruz. böyle bir savcı çıkacaktır. Çıkmaması mümkün değil. Yoksa bütün hukuk fakültelerini kapatmak zorundayız. Eğer bir yerde rüşvet, yolsuzluk varsa iktidarın baskısına rağmen o fezlekeler parlamentoya gelecek. Adana ve İzmir, onların fezlekeleri de gelecek, bekliyoruz. Ülkesini sevenlerin cesur olması lazım."

Kılıçdaroğlu, 'hukuk adamıyım' diyenin sözünün arkasında durması, herkesin hakkını koruması gerektiğini vurgulayarak, "Siyaseti kirlilikten arındırmak cumhuriyet savcılarının görevidir. Ve biz bunu bekliyoruz. Cesur, yiğit, namuslu insanlar bekliyoruz" dedi.

Kılıçdaroğlu, hukukun herkese lazım olduğunu söyledi. Hukukun olmadığı yerde totaliter rejimlerin olacağını ve kimsenin güvencesinin bulunmayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Diktatörler dahil. Onlar her zamankinden daha fazla baskı yaparlar, korktukça baskılarını artırırlar" değerlendirmesinde bulundu.

AB Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 15 Nisan 2014'te "Öyle bir süreç yaşıyoruz ki herkes evinde ofisinde kendisini güvende hissetmiyor. Böyle bir ortamda kimse kendini güvende hissetmiyor. Sayın Başbakanımız da kendini güvende hissetmiyor. Zaten kendisi de söylüyor" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Dönüp kendimize sormamız gerekiyor; 12 yıldır bu ülkeyi yönetenler kendilerini güvende hissetmiyorsa sokaktaki sade vatandaş kendisini nasıl güvende hissedecek?" diye sordu.

"Bu ülkeyi bu hale kim getirdi?" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "12 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsun sen ve kendin 'ben kendimi güvende hissetmiyorum' diye söylüyorsun. Vatandaş ne yapacak? Asıl üzerinde durmamız, asıl tartışmamız gereken bu. Bir ülkenin başbakanı kendini güvende hissetmiyor, dönüp şikayeti vatandaşa yapıyor. Bu ülkeyi demek ki sen yönetmiyorsun, taşeronlarla yönetiyordun sen bu ülkeyi . Yönettiğini sanıyordun, usta değil emin ol sen çırak bile olamazsın. Diyeceksiniz ki CHP bu konuda hiç uyarı yapmadı mı? Defalarca ama defalarca uyarı yapıldı. Türkiye'nin iyiye gitmediğini, hukukun üstünlüğünün yara aldığını, demokrasinin zedelendiğini defalarca dile getirdik. En son telefon dinlemeleriyle ilgili 28 Ocak 2009'da bir milletvekili arkadaşımız çıkıyor, 'telefonlarımız dinleniyor, bunlar doğru değil Türkiye nereye gidiyor' diye kaygılarını dile getiriyor. Bu işten sorumlu bakan çıkıyor kürsüye ve cevap veriyor; 'yanlış işiniz, yasal olmayan işiniz yoksa dinlenmekten korkmayın' diyor. Biz zaten korkmuyoruz ki sen korkuyorsun şimdi. Çünkü senin hesabını veremeyeceğin çok iş var. Madem yasal iş yapıyorsun niye korkuyorsun? Yaptığın işlerin tamamı yasa dışı."

 

'Şerefin varsa ispat edersin'

Zaman zaman kendilerinin de eleştirildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, bu eleştirilere her zaman saygı göstereceklerini ancak bunların "samimi ve doğru" olması gerektiğini dile getirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendilerini "cemaatle işbirliği" yapmakla eleştirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Açık ve net çağrıda bulunuyorum; şerefin varsa, çıkarsın bunu belgelerinle ortaya koyarsın, ben de derim ki 'doğru biz bunu yapmışız.' Yapabilir misin? Açık ve net söylüyorum; şerefin varsa ispat edersin. Bu kadar basit" diye konuştu.

Başbakanın 24 Kasım 2013 tarihinde "Şimdiye kadar cemaatteki kardeşlerimiz ne istediler de vermedik" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Biliyorsunuz, birine 'kardeşim' diyorsa elinde hançer arkada bekliyor demektir. Erbakan'a da Kaddafi'ye de Esad'a da diyordu. Senin kardeşin, 12 yıl beraber çalıştınız, beraber yönettiniz. Niye dönüp bizi suçluyorsun? Şimdi ben şunu öğrenmek istiyorum; 'Ne isteniz de vermedik' diyor. Neyi öğreneceğiz? Ne istediler, neler verdin sen? Onu çık bir anlat bakalım. Bir açıklama daha yapıyor, o da çok ilginç. 22 Nisan 2014, 'bunların elinde şantaj kasetleri var' diyor. 'Bu devletin en tepesinden en aşağısına kadar, Cumhurbaşkanın da benim de Genelkurmay Başkanın da var' diyor. Şimdi ben merak ediyorum, bu şantaj kasetlerini sen nereden biliyorsun? Ben onun bildiğini çok iyi biliyorum ama. Adım gibi biliyorum. O şantaj kasetlerini gözlüğünü böyle takarak nasıl izlediğini de çok iyi biliyorum. Sorun şu; O şantaj kasetleri senin önüne nasıl geldi? Sen kiminle beraber izledin? Çıkıp bunu açıklaması lazım. Debelenmesine gerek yok. Adam gibi herkesin anlayacağı sorular soruyorum, Senden de adam gibi cevap bekliyorum. Verir mi?"

Hukukun üstünlüğünün altını çizerken, devletin bütün kurumlarının hukuk çerçevesinde çalışmasını istediklerini açıklayan Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet tarihinin ulusal kurtuluş savaşının başarısından ibaret olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet tarihinin aynı zamanda ekonomiyi geliştirme, çağdaş uygarlığı yakalama mücadesiyle de başladığını söyledi.

Bunları gerçekleştirirken "bütün kurumların hukuk içinde çalışmasının" amaçlandığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Yani kurumların bir siyasal iktidara değil, millete hesap vermesiydi. Devlete ait olmasıydı. Biz devletimizi severiz, güçlü bir ordumuzun olmasını isteriz. Güçlü bir emniyet örgütü, güçlü bir Merkez Bankası olmasını isteriz. Ama hukuk içinde, yasalarla tanımlanan görevler içinde çalışmak koşuluyla. Siyasal iktidarın emrinde sadece ona hizet eden bir kurum niteliğinde olmamak koşuluyla" değerlendirmesini yaptı.

 

MİT Yasası

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan MİT Yasası'na da değinen Kılıçdaroğlu, "MİT Yasası'nı geçirdiler, anayasaya aykırı. Herkes bekliyor, 'ne olacak' diye? Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz, hesabını soracağız. MİT, gerçekten milli olmak istiyorsa, kendisini AKP'nin arka bahçesi konumuna getirmemesi lazım. Milli sözcüğü çok önemlidir. Önce onların bilmesi lazım" dedi.

Hukukun olmadığı yerde hiçbir kurumun gelişemeyeceğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Totaliter rejim kendi istihbarat örgütünü oluşturur. Almanya'da da gestapo kurulmuştu yasayla. Ama kime istihbarat yapıyordu, sadece iktidar partisine. Eğer bu yasa çıkmadan önce CHP milletvekilleri fişleniyorsa, yasa çıktıktan sonra çok daha farklı şeylerin olacağını hep beraber göreceğiz. Kaygımız budur. İnsanlık onurunu korumanın yolu hukukun üstünlüğünü bir toplumda egemen kılmaktır. Hukukun üstünlüğü yoksa insanlık onurunu koruyamazsınız. İşkenceler, korkular... Bunların hepsi gelir. İstihbarat devleti dediğimiz şey budur. İstihbarat örgütünün iktidar partisine istihbarat getirmesidir. Bütün muhaliflerini izlemesi ve onları raporlamasıdır. Bunu doğru bulmadığımızı her ortamda dile getireceğiz."

 

Fenerbahçe'yi kutladı

Fenerbahçe'nin şampiyon olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, taraftarları ve yöneticileri kutladı. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Aziz Başkan'ın büyük bir sıkıntı içinde olduğunu da biliyoruz. Biz öteden beri özel yetkili mahkemelerin adalet dağıtmadığının altını hep çizdik. Biz, A takımı, B takımı, C takımı şampiyon olur, hepsine saygımız vardır. Spor bir centilmenlik işidir. Bugün bir takım şampiyon olur, ertesi yıl bir başka takım. Eğer kişiler yargılanacaksa bağımsız ve tarafsız mahkemelerde yargılanır. Ama siz bağımsız ve tarafsız mahkemelerde değil, iktidarın arka bahçesi olan mahkemelerde yargılıyorsanız, bu tür haksız yargılamalar gündeme gelir. O nedenle Fenerbahçeliler biraz yaralı. Şampiyonlukla bu acılarını ne kadar giderirler bilmiyorum ama şampiyon olan Fenerbahçe'ye, taraftarlarına, yöneticilerine buradan selamlarımızı gönderiyoruz."

Öte yandan Kılıçdaroğlu grup toplantısı çıkışında, gazetecilerin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kendisini ifade veremeye çağırdığı yönündeki haberleri hatırlatması ve içeriğini sorması üzerine "Bilmiyorum, bakacağız" yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, toplantı çıkışında kendisini aileleriyle bekleyen iki engelliyi, sorunlarını dinlemek üzere makamına davet etti.


Kılıçdaroğlu'ndan Aziz Yıldırım'a destek - VİDEO


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler