3'lü mutabakatta IŞİD ile El Nusra var, PYD/YPG yok

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Vladimiroviç Putin, Saray'da Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi kapsamında bir araya geldi. Toplantı sonrası yapılan ortak açıklamada, IŞİD, Nusra Cephesi ve El Kaide veya IŞİD'le bağlantılı tüm diğer grupların ortadan kaldırılması için birlikte çalışmaya devam edileceği vurgulanırken, PYD/YPG'ye yer verilmemesi dikkat çekti.

Yayınlanma: 04.04.2018 - 14:49
Abone Ol google-news

<video:953642>

Üçlü zirve için Türkiye’de bulunan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, zirve öncesinde fotoğraf çektirdi.
Erdoğan’ın ev sahipliğinde gerçekleşecek Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi için Türkiye’de bulunan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte fotoğraf çektirdi. Liderler, fotoğraf sonrasında gerçekleştirdiği toplantı sona erdi. Toplantının ardından ortak bir açıklama yayımlandı.

Açıklamada, üç liderin 22 Kasım 2017'de Rusya'nın Soçi kentinde düzenlenen ilk zirveden sonra Suriye'de meydana gelen gelişmeleri değerlendirdiği belirtildi.

Liderlerin ayrıca, üç ülkenin girişimiyle ocak 2017'de Kazakistan'ın başkenti Astana'da başlatılan sürecin Suriye'deki krizin çözümüne olumlu katkılarından memnuniyet duyduğu kaydedildi.

Ortak açıklamada, "Suriye genelinde şiddetin azaltılmasına yardımcı olmak ve Suriye ihtilafına kalıcı siyasi çözüm bulunması için Cenevre sürecine ivme kazandırmak suretiyle Suriye'de barış ve istikrara katkı sağlamak bakımından tek etkili uluslararası girişimin Astana formatı olduğunun altını çizdiği" ifade edildi.

Ankara zirvesinde liderlerin, çatışan taraflar arasında kalıcı ateşkes sağlanması ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararıyla öngörülen siyasi süreçte ilerleme kaydedilmesi amacıyla yürüttükleri aktif işbirliğinin sürdürmekteki kararlılıklarını teyit ettikleri vurgulandı.

Üç liderin açıklamasında, Suriye'nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine, toprak bütünlüğüne ve belli bir fraksiyon temelinde olmayan yapısına kuvvetle bağlı olunduğu da yinelendi.

Ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi: "(Liderler) Kim tarafından gerçekleştirildiğine bakılmaksızın, atılacak adımların hiçbirinin ilgili BM kararları ve Suriye toplumunun tüm kesimlerinin temsilcilerinin iradesi tarafından tasdik edilen bu ilkelere halel getirmemesi gerektiğini vurgulamışlardır. Terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişimi reddetmiş, Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin ulusal güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını ifade etmişlerdir."

Soçi'de 30 Ocak'ta yapılan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin siyasi sürecin önünü açan önemli bir kilometre taşı olduğuna değinilen açıklamada, kongrede kararlaştırılan anayasa komitesi kurma sürecinin en kısa zamanda BM'nin yardımıyla başlamasına destek verileceğine yönelik taahhüt vurgulandı.

Açıklamada, Suriyelilere ülkelerinin birliğini yeniden tesis etmelerinde destek verileceğinin altı çizilerek, "(Liderler) Suriye halkının desteğini alacak bir anayasayla sonuçlanmak üzere, Suriye halkının özgür iradesi temelinde Suriyelilerin öncülüğünde ve sahipliğinde yürütülecek kapsayıcı, özgür, adil ve şeffaf bir süreç ve katılmaya ehil tüm Suriyelilerin BM'nin uygun şekilde gözetimi altında oy kullanacağı serbest ve adil seçimler vasıtasıyla ihtilafa siyasi çözüm bulmalarında yardımcı olma gerekliliğini yinelemişlerdir" denildi.

Türkiye, Rusya ve İran liderlerinin zirvede imza attığı ortak açıklamada, IŞİD, Nusra Cephesi ve El Kaide veya IŞİD'le bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve oluşumların ortadan kaldırılması için birlikte çalışmaya devam edileceğine dikkat çekildi.

Açıklamada, "(Liderler) Terörle mücadelede, yukarıda belirtilen terör örgütlerinin ateşkes rejimine katılmış ve katılacak olan silahlı muhalif gruplardan ayrıştırılmasının sivil zayiatın önlenmesi bakımından büyük önem arzettiğinin altını çizmişlerdir" ifadesine yer verildi.

Suriye'de ablukadaki bölgelerin de ele alındığı zirvenin ortak açıklamasında, "(Liderler) Doğu Guta, Yermük, Fua ve Kefraya, İdlib ili, Hama ilinin kuzeyi, Rukban ve Rakka dahil olmak üzere tüm Suriye'deki vahim insani duruma tepki olarak alınan 2401 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararını memnuniyetle karşılamışlar, çatışan taraflara, ateşkes ihlallerinden kaçınma da dahil olmak üzere, söz konusu kararın hükümlerine uymaları konusunda güçlü çağrıda bulunmuşlardır" denildi.

Gerginliği azaltma bölgelerinde sivillerin korunması ve bu bölgelere hızlı, güvenli ve kesintisiz insani erişim sağlanmasını kolaylaştırma çabalarına hız verme konusuna da değinildiği ifade edilen açıklamada, gerginliği azaltma bölgelerinin geçici nitelikte olduğu bir kez daha vurgulandı.

Açıklamada, şu ifadeler kaydedildi: "(Liderler) İlave insani yardım göndermek, insani mayın temizliği faaliyetlerini kolaylaştırmak, sosyal ve ekonomik tesisler de dahil olmak üzere temel altyapı unsurlarını eski haline getirmek ve tarihi mirası korumak suretiyle Suriye'ye yapılan yardımı artırmaları için başta BM ve insani ajansları olmak üzere uluslararası topluma güçlü çağrıda bulunmuşlardır."

Ortak açıklamada, Astana'daki son toplantıda ilk kez bir araya gelen alıkonulanların ya da kaçırılanların serbest bırakılması, cenazelerin teslimi ve kayıp şahısların tespiti çalışma grubunun faaliyetlerinin memnuniyetle karşılandığı da belirtildi.

3 liderin ortak beyanında, Ruhani'nin daveti üzerine bir sonraki toplantıların İran'da yapılacağı da paylaşıldı.

ERDOĞAN: PYD KONTROLÜNDEKİ YERLERİ GÜVENLİ HALE GETİRENE KADAR DURMAYACAĞIZ

Suriye konulu üçlü zirve sonrası, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda ortak basın toplantısı düzenlendi. Toplantıyı Türkiye, İran ve Rusya'dan 143 basın mensubu takip etti. Toplantıda ilk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan konuştu. Geçen yıl Kasım ayında Soçi'de gerçekleşen ilk zirveden bu yana Suriye'de önemli gelişmelerin yaşandığını söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu zirveye ev sahipliği yapıyor olmanın memnuniyeti içindeyiz. İlk zirveden bu yana Suriye'de önemli gelişmeler yaşandı. Gerginliği azaltma konusunda Türkiye olarak sorumluluklarımızı hassasiyetle yerine getiriyoruz. İdlib'deki 8. gözlem noktasıyla bu konudaki kararlılığımızı gösterdiğimize inanıyorum. Şu husus tüm dünya tarafından dikkate alınmalı. Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanabilmesi tüm terör örgütlerine aynı mesafede olunmasına bağlıdır. Terör örgütlerinin ayrım yapılmaksızın dışlanması çok önemlidir. DEAŞ'a karşı Türkiye en etkin mücadeleyi veren ülkelerden biridir. Zeytin Dalı Harekatı'yla da aynı mücadeleyi bir başka terör örgütü olan YPG/PYD'ye karşı veriyoruz. Biz sadece güvenliği sağlamakla kalmıyoruz kontrol altına aldığımız yerleri bölgenin sahipleri olan Suriyeli kardeşlerimiz için yaşanabilir hale getiriyoruz. Cerablus El Bab bölgesine 160 bin Suriyeli kardeşlerimiz döndü.

Afrin bölgesindeki patlayıcı madde taramasını bitirip altyapıyı ayağa kaldırdıktan sonra yüz binlerce Suriyelinin dönmeyi beklediğini biliyoruz.Münbiç başta olmak üzere PYD/YPG kontrolündeki yerleri güvenli hale getirene kadar durmayacağımızı tekrar ediyorum. Tel Rıfat için Rus ve İranlı dostlarla birlikte ortak çalışma yürütmeye hazırız. Suriye'de kaos çıkartılmak istenen yerlere önce DEAŞ'ın yerleşmesinin önü açılmakta onunla mücadele bahanesiyle PYD/YPG sokulmakta ve terör döngüsü tamamlanmaktadır. Biz kendi sınırlarımızı da tüm Suriye'yi de bu cendereden çıkarmakta kararlıyız. Suriye huzur bulmadan Türkiye huzur bulamaz. Suriye'de yaşananların anlamı ve önemi bizim için ayrı bir yere sahiptir."

Türkiye olarak sivil kayıpların yaşanmasının önüne geçtik. Operasyon yürüttüğümüz şehirlerle diğer şehirler yan yana konulduğunda ne demek istediğimiz anlaşılacaktır.

Terör örgütünün etkinlik yürüttüğü bölgelerde sürekli bir gerilim çatışma potansiyeli olduğu açıkça görülüyor. Suriye'in toprak bütünlüğünün temin edilmesi ve çatışmaların önüne geçilmesi ve yeniden inşa için anlayış birliği içindeyiz. Önümüzde zor ama başarı ışığı giderek kuvvetlenen bir yol var. Garantör ülkeler olarak tuzaklara tezgahlara provokasyonlara itibar etmeden mutabık kaldığımız hedeflere doğru kararlı bir şekilde yürümeyi sürdüreceğiz.Uluslararası toplumu, Suriye'deki sorunun siyasi çözüme kavuşturulması gayretlerine destek olmaya çağırıyoruz.

RUHANİ: HİÇBİR ÜLKE SURİYE'NİN GELECEĞİNE KARAR VERME HAKKINA SAHİP DEĞİLDİR

Erdoğan'ın ardından Ruhani söz aldı. Ruhani'nin konuşmasının satır başları şöyle:

Bizim bölgemiz son senelerde büyük ve çok önemli bir sorunla karşılaştı; bu sorun terörizmdi. Bu teröristler bazı ülkeler tarafından eğitilmiş, fonlanmış ve modern silahlarla donatılmıştır. Bu teröristler Suriye'ye ait petrol ve doğalgazı satabiliyor. Bazı büyük dünya güçleri başta Amerika, DAEŞ gibi El Nusra gibi terör örgütleri bizim bölgemizde uzun yıllar kalsın ve onlar da bu örgütleri uzun yıllar aracı olarak kullansın. Suriye ve Irak dost ülkelerin yardımıyla bu büyük tehlikeyi alt etti.

Terörizmle mücadele için Astana'daki zirvede Suriye'de kısmı ateşkes sağlanması konusunda uzlaşıldı.

Terörizmle mücadele doğrultusunda yaklaşık 15 ay önce Astana'da bir toplantı yapıldı ve bir süreç öngörüldü. Süreç Suriye'de dört bölgede ateşkesin sağlanması ve krizin azalmasına neden oldu. Türkiye, İran ve Rusya bu süreçte önemli rol oynandı. Suriye Ulusal Diyalog toplantısında da muhalifler ve Suriye arasında Soçi'de toplantı gerçekleşti. Ben bugün Suriye halkının ümidinin düne nazaran daha çok olduğunu, barışa karşı daha umutlu olduğuna eminim. Suriye halkı da evine dönmek için daha umutlular. Bugün çok mutluyum ki üç ülke Ankara'da ikinci zirveyi gerçekleştirdi. Suriye ve Suriye'nin geleceğiyle ilgili çok önemli toplantılar gerçekleştirdik. Benim için bugün en önemli anlar üç ülkenin Suriyeli mazlumların yaralarını sarmak için ve onları kurtarmak için mutaabık kaldıkları anlar oldu. Hiçbir ülke Suriye'nin geleceği için karar veremez. Suriye'nin geleceği sadece Suriye halkını ilgilendirir. Suriye'nin birliğinin herkes tarafından tanınmasını istiyoruz"

PUTİN: BAZILARI SURİYE'DE MEZHEPSEL VE ETNİK ÇATIŞMALARI KÖRÜKLEMEYE ÇALIŞIYOR

Erdoğan ve Ruhani'nin ardından söz alan Rusya Devlet Başkanı Putin'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:

Bugün üçlü formatta yaptığımız görüşme son derece verimli geçti. Suriye'yle ilgili konuları ele aldık. Önemli mutabakatlar sağladık ve bunlar görüşmenin sonunda imzaladığımız ortak bildiride yer aldı.

Bazıları Suriye'de mezhepsel ve etnik çatışmaları körüklemeye çalışıyor. Rusya, Türkiye ve İran, Suriye'nin toprak bütünlüğüne bağlılığını teyit etti. İnsani yardım meselesinin siyasallaştırılmaması gerekiyor. Doğu Guta'da yüzbinlerce insanın kurtarılması için benzeri olmayan bir operasyon gerçekleştirdik. Bugün itibarıyla Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin alternatifi yok.

ERDOĞAN: ASTANA'YI CENEVRE'YE ALTERNATİF OLARAK İLERİ SÜRMEDİK

Basın toplantısının ardından liderler gazetecilerin sorularını yanıtladı. Liderlerin sorulara verdiği yanıtlar şöyle...

Erdoğan: Başkalarının Suriye üzerinde yaptığı paylaşımlar bizim için geçerli değildir. Biz 911 kilometre ile Suriye'ye sınır bir ülkeyiz. 100'ü aşkın vatandaşımız atılan roketler nedeniyle şehit olmuştur. Sabır sabır... En son biliyorsunuz, harekâtı başlattık. Şu an itibariyle 160 bin kişi geri döndü. Benzer durum şimdi Afrin'de olacaktır. Onun da hazırlıklarını yapacağız. Bu bir inşa ve hareketidir. Bunu yaparken, Astana sürecinin garantörleri olarak Türkiye, Rusya ve İran olarak yapacağız. Biz Astana'nın Cenevre'ye alternatif olduğunu hiçbir zaman ileri sürmedik. Cenevre'ye bir destek olarak gördük. Birileri ille öyle görmek istiyorsa ona diyeceğimiz bir şey yok.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler