Doğduğu yere gömülecek

ABD’nin Phoenix kentinde kaldırıldığı hastanede önceki gün hayatını kaybeden boks efsanesi Muhammed Ali’nin, doğum yeri Kentucky, Louisville’de cuma günü toprağa verileceği açıklandı. Ailesi, törene tüm dünyadan Muhammed Ali’ye veda etmek isteyen herkesin davetli olduğunu duyururken ABD eski Başkanı Bill Clinton’ın da bir konuşma yapacağı bildirildi. Törende ayrıca komedyen Billy Crystal ve spor yazarı Bryant Gumbel’ın da birer konuşma yapması bekleniyor.

Parkinson hastası olan Ali’nin solunum güçlüğü şikayetiyle perşembe günü gittiği hastanede “tanımlanamayan doğal nedenlere bağlı septik şok” sebebiyle öldüğü belirtiliyor. Ali’nin kızı Hana sosyal medya üzerinden efsanevi boksörün tüm organları işlevsiz kalsa da kalbinin 30 dakika boyunca atmaya devam ettiğini aktardı.

Ölmekten korkmuyorum

Muhammed Ali: Hayatı ve Zamanları” kitabının yazarı, aynı zamanda boks efsanesinin arkadaşı olan ABD’li yazar Thomas Hauser, Guardian gazetesi için kaleme aldığı yazısında ünlü boksörle olan anılarını paylaştı: “Bir gün Londra’da kitap imzalıyorduk.

O sırada, bir kadın sıradan yanımıza geldi ve İrlanda aksanıyla bana sordu: Pardon, siz Ali’nin oğlu musunuz? Çünkü çok benziyorsunuz.” İlginçti çünkü Muhammed’den 4 yaş küçük ve beyazdım. Sonradan fark ettim ki insanlar Muhammed Ali’ye sıra geldiğinde “renk körüydü.” “Bir sabah, Muhammed Ali, tam 900 kitap imzalamış, poz vermiş, bebekleri öpmüş ve binlerce hayranının elini sıkmıştı. Yorulmuştu. Sabah namazından beri ayaktaydı. Sesi de Parkinson hastalığından ötürü zayıflamıştı. Yorgunluğu yüzünden rahatlıkla okunabiliyordu.

Sıradaki insanların çoğu oldukça keyifliydi. Ancak içlerinden bir kadın keyifli değildi. Muhammed’in durumu onu öylesine üzmüştü ki sıra ona geldiğinde, birden gözyaşlarına boğuldu. Ali hemen yerinden doğruldu. Onu yanağından öptü ve “Korkma. Allah beni koruyor. Güzel bir hayat yaşadım ve hala da yaşıyorum. Mutluyum” dedi. Kadın gülümseyerek Ali’nin yanından uzaklaştı.”

‘Ölüm Allah’a yakınlaştırır’

“Muhammed sosyal ve politik bir figür olmasının yanında oldukça sıradan bir insandı da. Çok karmaşık değildi. Ancak onu tanıdığım günden beri onun hakkında söyleyeceğim ilk ve en önemli şey herhalde oldukça dindar olduğu olurdu. Muhammed kadar dini vecibelerini samimiyetle yerine getiren birini tanıdığımı sanmıyorum. Öyle ki her gün kendine “Eğer Allah beni bugün yaptıklarımla sınasaydı cennete mi giderim yoksa cehenneme mi? diye sorardı. Bir keresinde “Ölmekten korkmuyorum” demişti bana “Hayatımı doğru yaşamak için herşeyi yaptım. İnancım var ve ölmek ancak beni Allah’a daha çok yaklaştırır.